UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Bodur Minarenin Ötesinden

10 Ağu 2008
Barış Acar

Arkadaşlar,

ilk atölye ödevimizin Yusuf Atılgan boylarından olması sanırım çok garip kaçmayacaktır. Okuduğumuz öykülerin hemen hepsi üzerine çok şey söylemeye, yeniden düşünmeye ve kurgulanmaya değer olduğu halde içlerinden birinin yazma ediminde karakterleri düşünebilmek açısından atölye katılımcasına fazlasıyla imkân sunduğunu düşünüyorum.

"Bodur Minareden Öte" öyküsünün kahramanı iki kişilik bir aşkı tek başına yaşarken okurun içinde bir ukte kalıyor ister istemez. Acaba, diyor acımasız okur, "yazı makinesinin düğmelerine basmaktan bükük parmaklı kadın" nasıl duydu bu öyküyü? Neler hissetti o vapur yolculuklarında, bodur minareye kadar olan takiplerde, beklemelerde? "Kırk yıllık karısının adını unutan adam"a aşık mıydı gerçekten? Yoksa alay mı etti onunla, işsizliğinde bir iş miydi onun kendini bekleyişi? Yoksa bütün bu sırladıklarım zırvaydı da başka bir olay mı vardı bizim tek yanlı gördüğümüz öykünün altında?

Bodur Minareden Öte'yi yeniden yazmayı öneriyorum. Bu kez karşı taraftan, kadının ağzından; hodri meydan!

Kategori:

Re: Bodur Minarenin Ötesinden

Ben de keskin bir geçiş olduğunu düşünüyorum,ama kesin bir geçiş değil bence, yani kahraman gerçekten tepenin ardındaki görmediği yere gitmiş de olabilir. Kahraman Atılgan'ın kahramanı olduğundan ne yapacağını ben çok kestiremiyorum. Ama bana öyle geliyor ki tepenin ardında.


Re: Bodur Minarenin Ötesinden

Elif, teşekkürler. (Nerelerdesin?)