UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Bir Gar Delisi Yaratmak

21 May 2010
Mehmet Sürücü

Bir zamanlar, bir dostla, kağıt üzerinde bir gar delisi yaratmaya çalışmıştık. Aşağıdakiler bu çabalaın kırıntıları.

BİR (GAR) DELİ(Sİ) YARATMAK
Dış görünüşü ilk bakışta insanın içine güven vermiyor. Aslında hiçbir anlamı olan bir söz değil bu söz. Nedenine gelince, sadece bu üstü başı dökülen, her halinden beş parasız, kimsesiz bir birisi olduğu belli adam değil, günümüzde insanlara yakınları dışında hiç kimse bir bakışta içine güven vermiyor. Belki de bizde daha sonra uyandırdığı acımayla karışık bir merak duygusu. Beyaz uzamış, karmakarışık saçlar. Uzun, beyaz, gri karışımı bir sakal. Kızarmış, belki uykusuzluktan, belki de başka bir nedenden kızarmış masmavi gözler. Kahverengi, uzun, çeştli yerlerinde yırtıklar olan kir, yağ ve toz içerisinde bir palto. Başında siperliğinin kirli, kenarı kopmuş, buruşuk köylü kasketi, ayaklarında tabanları köselesinden ayrılmış, belli ki ıslak yağmurlu havalarda içlerine su dolmaktadır, yırtık , boyalarının renginin ne olduğu anlaşılamayan ayakkabılar. Boynunda, kirden tanımlaması olanaksız bir renge dönüşmüş, rüzgarda savrulan bir atkı. Koltuğunun altında solmuş, boyasız, kirli bir deriden evrak çantası.

ÖZGÜNLÜKLERİ
Gara gelen, bir yerlere giden, bir yerlerden gelen her trenin bir defterde kaydını tutuyordu. Bu defterde; trenin ona özğü uydurduğu bir ismi vardı. Örneğin, 2891278 sefer no’u Mavi Tren’in onun defterinde adı; “Beyzade”, 5489678 sefer no’lu “Erzurum Ekspresi” nin adı “Evliya Çelebi”, 7896542 sefer no’lu “Karesi Ekspresi” nin adı “Yalancı” idi.

Bu trenler öyle insanların sandığı gibi üzerinde yazdığı yerlere gitmezdi. Onların gerçekte nerelere gittiğini bir tek o bilirdi. Çünkü insanlar aslında oralara gittiğini sandıklar yerler dışındaki gerçek sefer planlarını, gerçek “Güzergah Krokileri”ni kendisi yapardı.

Bunların dışında kendisinin olan, bir tek kendisinin bildiği hayali, onca bunlar gerçekti trenler yaratır, onlara hayali ülkelere, hayali insanlarla seferler düzenlerdi. Bu insanları en ince özelliklerine kadar düşünüp, onlara bir geçmiş, gelecek, yaşananlardan daha özgün bir yaşam öyküsü veriyordu.

Perondaki trenlerin öyle insanların sandığı gibi, cansız, özelliksiz demir yığını olmadıklarını, ancak algılayabilen, görmesini bilebilen insanların farkına varabilecekleri her trenin kendine özgü, duyan gören, hisseden duygulu bir kişiliği olduğunu biliyordu. Onlarla konuşuyor, deneyimlerini paylaşıyor, sevgisini kendine özgü yöntemlerle, trenlerin tekerleklerini, kompartıman kaplamalarını, uzun, birbirine geçmeli hareket millerini, boydan boya dingilleri sevgiyle dokunuşlarla, okşayarak ifade ediyordu.

Trenlerin kendine göre gizli yerlerine küçük kağıtlar sıkıştırıp, uzaklardaki hayali sevgililerine mesajlar saklar, sadece kendisinin ve sevdiği kadının farkına varabileceği, önemini, değerini bir tek onun anlayabileceği gizli objeler gönderirdi.

Oluşturduğu kendine özgü dinin uygulaması, garip yazılı muskalarını, sevdiği trenlerin kendine özgü önemli bulduğu yerlerine bağlar, onları kazalardan, korkunç yolcuların hışmından, kötülüklerinden korurdu. Bu muskalar çok güçlüydü. Hatta davranışlarını, kişiliğini beğenmediği trenleri istediği zaman raydan bile çıkarabilecek kadar güçlüydüler. Ama o bunu hiçbir zaman yapmamıştı. Çünkü her zaman trendeki o kadar kötü insanın arasında mutlaka birkaç iyi insan da bulunuyordu. Bu iyi insanlar için her şeyi bir yana bırakır, kimseye bir kötülük yapamazdı hiçbir zaman.

Tren garından uğurladığı, yılardır beklediği bir kadın var. Kadın geleceğini söylemiştir. O da buna hiç kuşku duymadan, her gün gelmemesine farklı bir neden bularak, bu nedene hiçbir şekilde şüphelenmeden inanarak kadını beklemektedir.

Düzgün çizgilerden korkuyor. Çizgilerin kesişim yerlerinin farklı mekan ve boyutlara açılan birer işaret olduğunu düşünüyor.

Garın kuytu bir köşesinde, eski, kırık dökük, hurdaya ayrılmış, yılardır kimsenin oradan kaldırıp bir yere atmayı düşünemediği, belki de o kadar çok kanıksanmıştır ki varlığı, orada olduğu görülmeyen bir vagonu evi olarak kullanmaktadır. En değer verdiği varlığının başında; büyük bir tahta sandık dolusu gazoz kapağıdır. Bunlar onun gerçeklerinin dünyasının paralarıdır. 02-08-2004

Kategori:

Re: Bir Gar Delisi Yaratmak

Bu metni, bitmiş bir metin gibi değil de, bir taslak gibi, bir atölye çalışması gibi okudum. Henüz öyküsü tam kotarılmamış bir öykü karakteri gibi.

Kimsenin anlamadığı, kendi dünyasında, kendi gerçekleriyle yaşayan itilmiş romantik, sıkça karşılaştığımız bir kurgu. Bu "zararsız" tip okurun, metinde de belirtildiği gibi, özellikle acıma duygusuna hitap ediyor. "Deli"nin etrafta olduğunu düşündüğü şeyleri bir deftere kaydetmesi, kendi gerçekliğini yaratması, geniş hayal dünyası, onun bir "yazar"la ne kadar çok benzerliği olduğnu da düşündürüyor. Lâkin, bu karakterin nasıl bir öykünün içinde hayat bulduğunu görmediğimizden, daha önce karşılaştığımız benzerlerinden ne gibi farkları, nasıl bir özgünlüğü olduğunu kavramanın biraz zor olduğu kanaatindeyim.

""
Bunların dışında kendisinin olan, bir tek kendisinin bildiği hayali, onca bunlar gerçekti trenler yaratır, onlara hayali ülkelere, hayali insanlarla seferler düzenlerdi.

Bu cümleyi anlamakta zorlandım. Belki şöyle yazılsa daha kolay anlaşılacak.
""
Bunların dışında kendisinin olan, bir tek kendisinin bildiği hayali -onca bunlar gerçekti- trenler yaratır, onlara hayali ülkelere, hayali insanlarla seferler düzenlerdi.


Re: Bir Gar Delisi Yaratmak

Mehmet Sürücü, öykü için teşekkürler. Şimdi şöyle bir okudum ama bir yorum yapacak kadar hakim olamadım. En kısa zamanda düşündüklerimi paylaşacağım.