UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Bîdâr

22 Tem 2010
NastasyaFilippovna

Önünde açık duran sayfaların üzerindeki anlamlı-anlamsız onlarca sözcükten sadece ikisini çekip aldı zihni: Cesetlere Basma.

Gözlerini tekrar açtı, bu kez rüyanın dışına çıkabilmeyi başarmış olmayı diledi. Nefes almaya çalıştı, zorlandı. Kafasını kaldırmaya çalıştı, bir baskı hissetti. Göğsünde uyuyan adamı görünce irkildi. Başını yastığa koydu tekrar, tavanın ince çatlakları arasında geziniyordu. Yorgunluğunu hissetti. Yavaş yavaş kapanan gözlerinin yine yeniden cesetlere basmamasını söyleyen yazıya açacağını bilmiyordu. Bu döngünün içinde sonsuza dek kalınabilirdi. Bu döngü sonsuz olabilirdi, dahası Tanrı’nın cezası olabilirdi, onu bu kadar kızdıracak ne yapmıştı?

Kadın gözlerini açtı, yine karanlıktı. Bu kez her şey daha gerçek duruyordu. Nefes sesleri duyuyordu, kendi nefesi ya da yanında uyuyan adamın nefesi, ya da her ikisi. Başındaki ağrı alışkın olduğu cinstendi, bir ilaç bu ağrıyı def edebilirdi. Kafasını kaldırmaya çalıştı. Ağırdı, çok ağır. Bir ses duyduğunu sandı. Çok uzaktan gelen bir ses. Dikkat kesildi, duymaya çalıştı. Gittikçe artıyordu. Yaklaşıyordu. Çığlık. Çığlıklar. Ellerini kulaklarına götürmek istedi. Elleri. Elleri yoktu. Çığlık, artıyordu. Sus! Artık, yeter! Sus!

Kadın gözlerini açtı. Nefesi normaldi, ortalık aydınlanmıştı. Adam uyuyordu. Bir elini kendi başının altına koymuştu, diğeri kadının belindeydi. Kadın etrafı dinledi, hiç ses yoktu. Gözleriyle görebildiği kadar yeri görmeye çalıştı. Her şey normaldi. Ellerine baktı, parmaklarını oynattı, sağ elinin başparmağını dişlerinin arasına götürdü, ısırdı. Ah! Bu his gerçekti. Elini yere doğru uzattı, gece bıraktığı kitabı aldı. Açtı. İlk cümlede sarsıldı. "Cesetlere Basma" ikinci cümle; aynı. Üç; aynı. Dört, beş, altı… Hepsi. Bütün kitap. Cesetlere Basma! Cesetlere Basma! Cesetlere Basma! Cesetlere Basma! Cesetlere Basma! Cesetlere Basma!

Kadın gözlerini açtı. Açmamış olmayı dilemek için erken miydi? Bu gerçekten Tanrı’nın gazabı olabilir miydi? Adam. Adam hala uyuyordu. Huzurlu muydu? Kadın gözlerini devirdi. Ellerine, ayaklarına her bir zerresine iğneler batıyordu sanki. Canı acıyordu. Nefesi yavaştı. Yok denilecek kadar az sıklıkta nefes alma ihtiyacı duyuyordu. Başka bir şekilde soluk almayı mı öğrenmişti. Canı acıyordu. Vücuduna doğru bakmaya çalıştı. Gözleri iyice açıldı. Her yerinden kan fışkırıyordu. İğneler, küçük küçük, her bir santiminde bir iğne. Kan. Canı acıyordu. Dayanılır gibi mi? Değil. Bağırdı, avazı çıktığı kadar bağırdı. Bağırdı. Bağırdı.

Kadın gözlerini açtı. Güneş ışığı perdelerin arasından gözlerinin içine sızmaya çalışıyordu. Hiç uyuyabilmiş miydi ki şimdi güneş tarafından sorumsuzca uyandırılıyordu. Adam bu kez kolları arasında kaybolmuştu. Uyuyordu, deliksiz mi uyumuştu, ikisi arasındaki bu acımasız fark da neyin nesiydi? Sinirlendi kolunu birden çekti, adam irkildi, gözlerini birden açtı, ne olduğunu anlamak ister gibi baktı. "Bir sorun mu var, miden mi bulanıyor, ne oldu?"

"Yok" demek istedi, ağzını açtı ama sesi çıkmadı, ses çıkartamıyordu. Bağırmak istedi, olmadı. Ağlamak istedi, olmadı, gözlerinden yaşlar aksa da ağzından sese benzer herhangi bir şey çıkmadı. Adam hala anlamaya çalışıyordu. Doğruldu, yataktan kalkmak istedi, ayakları yere değdiği anda irkildi, gözleri ıslaktı, net göremiyordu. Ayağa kalkmaya çalıştı, duramadı, yatağa geri düştü. Elleriyle gözlerini sildi, yerlere baktı. Her yer insan cesetleriyle doluydu. Hissiz gövdeler, bakmayan gözler, duymayan kulaklar, hareketsiz onlarca beden. Kadın yatağın kenarına nasıl düştüyse öyle kalakaldı. Şimdi? Şimdi bu bir rüya mıydı, rüyasının içinde mi kalmıştı. Hissediyordu, acıyı, korkuyu, çaresizliği. Ama gerçek olamazdı. Bunca ceset gerçekten ayaklarının dibinde olamazdı. Gözlerini kapattı, açtı. Değişiklik yok. Tekrar. Sıkıca kapattı, birden kocaman açtı. Hala cesetlerin üstündeydi. Bir daha kapatıp açtı. Bir daha, bir daha… Defalarca daha. "Burada kaldım. Hapsoldum. Cesetler. Ne yapmam gerek. Ne?" Adam yere baktı. Sonra yastığına geri döndü, yerleşti, gözlerini kapattı. Sorunsuz uykusuna devam etti. Kadın gözlerini kapatıp açmalara devam etti. "İğneler." Vücuduna baktı. Ordalar. Birini çekti, canı yandı. Bir tane daha. "Ah!" elleri kanlıydı. Titriyordu. İğneleri gözlerine doğru götürdü. Batırdı. Çıkarttı. Baktı. Cesetler ordaydı. Tekrar batırdı, bu kez hızlı, hırslı. Çıkarttı. Baktı. Cesetler. Onları görmeye devam edecekti. Devam edemezdi. Ayaklarını topladı. Kendini geri çekti. Arkasında uyuyan adamı hissetti. Döndü. Uzandı. Adama sarıldı. Titriyordu. Cesetler ordaydı. Orda mıydı? Döndü baktı. Ordaydılar. Başını çevirdi daha sıkı sarıldı adama. Sürekli yankılanıyordu ses. Duyan yok mu? "Cesetlere Basma!" "Cesetlere Basma!" "Cesetlere Basma!" "Cesetlere Basma!" "Cesetlere Basma!"

Kadın gözlerini açtı. Adam yoktu. Ses. Telefon sesi. Biri açtı. "Alo, evet bir saate çıkıyoruz yola, hayır bir şey söylemedim. Uyuyor." Kadın gözlerini kapattı. Hayatın tadı kaçmıştı, uzun zamandır bunu kabullenmişti de, hayat düşlerine müdahale etme hakkını nerden buluyordu. Bu adilikti. Bu pislikti. Bu üstüne kusulacak cinste iğrenç bir şeydi. Adam odaya girdi. Kadına yaklaştı, öptü. "Hadi" dedi.

Kadın gözlerini açtı. Etrafa normal bakışlar atmaya çalıştı; beceremedi. "Daha fazlasını hak etmiyor dünya" dedi, "en fazla normal bir bakışı hak ediyor." Adam anlamayan gözlerle baktı, sonra gülümser gibi yaptı.
—Hadi giyin, yola çıkıyoruz.

Kategori:

Re: Bîdâr

Eminim yazarken çok etkileyici şeyler hissetmişsinizdir. Ancak bu okuyana pek geçmiyor bence.Ya da benim kapasitem yetmedi algılamaya, fazlaca karışık geldi bana öykünüz.


Re: Bîdâr

"Bidar?" Açtım TDK sözlüğünü, baktım; "uyanık, uyumayan" demekmiş. Bir kadının kabuslarının, gerçeklik ve düşler arası gidiş gelişlerinin, fantastik bir kurgu içinde, etkili bir biçimde yansıtıldığını düşünüyorum.
Yazarın ellerine, düşlerine sağlık.


Re: Bîdâr

nuridem dedi ki:
"Bidar?" Açtım TDK sözlüğünü, baktım; "uyanık, uyumayan" demekmiş. Bir kadının kabuslarının, gerçeklik ve düşler arası gidiş gelişlerinin, fantastik bir kurgu içinde, etkili bir biçimde yansıtıldığını düşünüyorum.
Yazarın ellerine, düşlerine sağlık.

bazen yazdığınız şeyin kötü olduğunu bilseniz de insanların beğenisine sunarsınız. anlaşılmadığımı düşünmeye başlamıştım son yazdıklarımdan sonra ve biliyorum ki Bidar hiç de öyle ciddiye alınacak bir öykü değil. ama yine de şu yaptığınız yorum insana iyi geliyor. moral veriyor, "birileri en azından anlamış" dedirtiyor.

teşekkür ederim..