Berber Dükkanında
Anton Çehov
Bütün Öyküler I/1880-1884
(Çev:Mehmet Özgül)
Cem Yayınevi
İstanbul
4. Basım
2005
s. 20-22
İndirmek için tıklayın:
Bu öykü forumdan kaldırılmıştır (Bkz: Forum İşleyişi).
Re: Berber Dükkanında
iyi ama YagodovUn saf ve masum, hatta haklı bile olması yukardakileri yapmadığı anlamına gelmiyor. Nedeni ne olursa olsun yukarıdaki gibi davranıyor büyük kazançlar olmasa da, küçük kazançlar sağlamaya çalıştığını görebiliyoruz
Küçük hesaplar deyimini tartışmak gerekiyor sanırım. Irmağa düşüp akıntıya kapılan bir adam su onu sürüklerken, kıyıda gördüğü, tutunursa kurutulabileceği iki daldan, koptu kopacak gibi olanına değil de, sağlam gibi görünenine tutundu diye küçük hesaplar yaptığını söyleyebilir miyiz? Evet, bu kadar yaşamsal bir sorun Yagodov için.
Küçük hesaplar yapıyor tabi, bedava saç kestirmek için uzun bir yolu göze alıyor örneğin. Kürklü gocuk giyebiliyorsa bir berber parası olmalı. (Palto!dan biliyorum kürkün ne pahalı bişey olduğunu!)
Bedava kömür kuyruğunda bekleyen bir kadına dudakları boyalı diye kömür vermediklerini duymuştum. Hali vakti yerinde, bedava kömüre ihtiyacı yok demişler. Cümleyi okuyunca bu geldi aklıma. Kürklü gocuğu parasıyla aldığını da bilmiyoruz. Belki de birilerinin eskisini giyiyordur. Karşısına onun yoksul olduğuna inanan insaflı biri çıkmıştır da vermiştir gocuğu.
Birkaç günlük, hatta birkaç haftalık parasız kalınan dönemleri saymazsak, ki bunlar istisnadır, beş parasız, meteliksiz kalmayan biri için, gerçek, (sözcüğün içerdiği anlamı bütün kuvvetiyle hissettirebilmek için başka hangi sıfatları kullanacağımı bilmiyorum) bir sefaleti tasavvur etmek çok zor elbette. Hadi canım, diyoruz, saçını kestirmek için berber parası da olmaz mıymış insanın? Ama ne yazık ki Çehov’un öykü kişisinin durumu bu. Birkaç gün önce akşam haberlerinde şöye diyor haberi sunan: “Babasının emekli maaşını alabilmek için karısından boşanıp öp öz babasıyla karısına nikâh kıydıran adam…” Buradaki “öp öz” adamın ahlâksızlığına bir vurgu kanalın ya da toplumun kimi kesimlerinin bakış açısına göre. Bir adam hangi nedenle karısını boşayıp onu öp öz babasıyla evlendirir. Sapıklığından, ahlâksızlığından mı? Ben bunun tek çaresizlik olduğunu düşünüyorum. Küçük hesap!
Bu alıntıyı çok iyi anladığımı düşünmüyorum, bu, benimle ilgili, belki tam anladığımda eleştirim daha doğrusu itirazım olacak.
Yagodov'un davranışı insana dair elbette. Belki, örneğin sınıf bilinci olsa yoksulluğunu daha farklı algılayacak, yaşamını ona göre kuracaktır. Aynı koşullarda bir başkasının çok farklı davranması mümkün. Bu nedenle aşağıda "ondan" yerine hepsinden demek daha doğru gibi geliyor bana. Etik davranmak, insana dair bir şeydir, birilerinden bunu beklemiyorsak nedeni ne olursa olsun, bir "yitirilişten" söz etmek mümkün.
İnsana dair bir şeydir elbette ama. İnsanın içinde hali hazırda bulunmaz. Yagodov insan değil anlamı çıkarıyorum ben yitirmek, yitiriliş sözcüğünden. O zaman ne o? Yeniden alıntılayayım Hançerlioğlu'nun cümlelerini: İnsanınsa ne türlü davranacağı belli değildir, daha doğrusu ne türlü davranacağı o anda içinde bulunduğu sosyal, ethik ve entellektüel koşullara bağlıdır.
Re: Berber Dükkanında
daha güçlü biri karşısında nasıl davranıyor acaba, onu çok kestiremiyoruz öyküden?
Hançerlioğlu'ndan yaptığım alıntı insanın bu özelliklerini anlattığı için önemli gelmişti bana. Yine alıntılıyorum. "İnsanınsa ne türlü davranacağı belli değildir, daha doğrusu ne türlü davranacağı o anda içinde bulunduğu sosyal, ethik ve entellektüel koşullara bağlıdır. Bağırmak, kaçmak, saldırmak şöyle dursun, insan –eğer o anda işine öyle geliyorsa– düşmanını yanaklarından öpebilir…İnsanın özelleşmiş organları olmadığı gibi, özelleşmiş davranışları da yoktur." Yani insan sevmediği ama kendisinden güçlü olduğunu düşündüğü birinin karşısında yukarıda değinilen koşulların etkisiyle hareket eder.
Tartışmalarımız, yani Nurten'in yazdıkları banim öykü hakkında şöyle düşünmemi sağladı: Bence, Çehov'un bu öyküsü, insanın ahlâksızlığını değil, sistemin çürümüşlüğünü anlatır, buna işaret eder.
Saygılarımla,
Yagodov'un avukatı
Re: Berber Dükkanında
Beni Makar aradı dün. Niye mi? Beni avukat tutasıymış. Ben, ben davavekiliyim, avukat değilim dedim, ilçedeki tek avukatı gözü açık Yagodov tutmuş dedim. (Artık ne kadar verdiyse...) Davavekilliğinde de yeniyim dedim, ne iş yapar tam bilemiyorum, o konuyu Susuz Yaz'dan Eren araştırdı, kafana bişey takılırsa ona sor dedim, ben de elimden geleni yaparım dedim. Her neyse, o zaman Yagodov'un avukatına söyle, "babam öldüğünde, benden aldığı kanepeynen (ya da parasını, faiziynen) on rubleyi (faiziynen)versin Yagodov diyo. Ayrıca onca sene bedava ettiğim traşlar, yüzüne gözüne dursun, bu güne kadar bişey demedim, artık diyom, diyo; çünkü kızımı vericem diye beni kandırdı, diyo.
Re: Berber Dükkanında
Bak sen şu Makar'a, kızı alamayacağını anlayınca eski defterleri karıştırıveriyor hemen. Kanepeymiş, on rubleymiş... İnsanoğlu çiğ süt emmiş derler ya doğru valla...
Sefaletin Öyküsü
Elif'le Nurten sazı karşılıklı güzel almışlar ellerine. İyi çalmışlar, iyi de söyletmişler karakterleri. Nağmelerin arasına benim de sesim karışsın istedim azıcık.
Öykü kişisine yöneltilen eleştiri iki yönde de haklılık payı taşıyor bana göre. Elif'in söylediği gibi, Yagodov'un tavrı elbette anlaşılabilir bir tavır, kaynaklarını ve gidişatını izleyebiliyoruz. Bu yüzden çok kızamıyoruz Yagodov'a. Ancak Nurten'in söylediklerinde de haklılık payı yok değil; Yagodov'un yapmak zorunda kaldığını yapmak daha çok insan yapmıyor bizi. Yaşamda kalmakla ethik arasında Eski Taş Devrinden bu yana çoğu kez zar zor bir çizgi üzerinde dengede kalabiliyoruz. İnsanlık tarihi kadar eski bir sorun bu!
Gelin görün ki, tartışmayı tam da göbeğinden yakaladığınızı düşünüyorum. Tam da konuşmamız gereken buydu bana göre. Çehov'un baktığı, gördüğü ve bize işaret ettiği bu tartışmanın bizzat kendisi. Dikkat ederseniz Makar'ın tahtakurusuna fıske atan aldırmazlığında, ama aynı anda özeninde de aynı duyguyu yakalamak mümkün. Arabacıların soluk gömleklerine benzetilen duvar kağıdının işlevi ne öyküde? Birini diğerine göre daha uygun ya da uygunsuz mu görmemizi istiyor yazar, yoksa bu durumun insan için de duvar için de içler acısı oluşunu mu seriyor önümüze? Olması gerkenle olan arasındaki çelişkiye vurgu yapıyor Çehov. O kadar gerçekçi kişiler ve sade bir olayla yapıyor ki bunu ardındaki niyetini hemen sezemiyoruz bile. Oysa açık ki, "Hırsızın hiç mi suçu yok?" diyor Çehov. Bize, gizliden, Yagodov, Makar, Makar'ın aşkı Anna, Anna'nın taze nişanlısı Şevkin vb. ile "Zlatoustenski sokağında oturan zengin aile" arasındaki uçurumu gösteriyor. Paranın açtığı uçurumu (zaten son cümlede de bu vurgulanıyor), tanış kılındığımız bütün çevrenin sözü edilen zengin ailenin sosyal ve ekonomik durumuna ancak "iş kıvırarak" ulaşabilmesinden anlıyoruz.
Dava düşmüştür!
Re: Berber Dükkanında
İrdeleme Metni (Son Gönderim)
Öykünün Özeti:
Sabahın erken saatinde Yagodov, berber Makar’ın dükkanına girer. Uzun bir yolu yürüyerek gelmiştir. Makar, vaftiz babası Yagodov’u saygıyla karşılar. Yagodov, doktorunun dökülen saçlarının daha gür çıkacağını söylendiği için tıraşa gelmiştir. Hem yakını olduğu, hem de para almayacağını düşündüğü için Makar’ı seçmiştir. Makar, her zaman seve seve para almadan onu tıraş edeceğini söyler.
Yagodov, saçlarının sıfır numara tıraş edilmesini ister. Tıraşın yarısına geldiklerinde Yagodov, kızı Anna’nın Şeykin’le nişanlandığını söyler. Makar şaşırır. Tıraşı durdurur. Anna’yla birbirlerini sevdiklerini, onunla evlenmek istediğini, Yagodov’un karısının da evlenmeleri için söz verdiğini söyler. Bu yüzden, Yagodov’a babası gibi saygı göstermiş, para almadan tıraş etmiş, dahası ödünç verdiği kanepeyle parayı da geri istememiştir. Makar’a göre yaptıklarının karşılığı bu olmamalıdır.
Yagodov, Makar’ın parası ve geçerli mesleği olmadığından kızıyla evlenemeyeceğini, Şeykin’in ise parasıyla işi olduğu için kızıyla evlenmeye hakkı olduğunu söyler. Yagodov’un sözlerine Makar çok üzülür. Ağlamaya başlar. Yagodov, Makar’ın üzüntüsünü önemsemez. Avutucu bir iki söz söyleyip tıraşı tamamlamasını ister. Makar, düş kırıklığının etkisinde işini sürdürmek istemez. Anna'yla arasına girilmesini, ayrılmak zorunda bırakılmalarını içine sindiremez. İncelikle Yagodov'un dükkandan çıkmasını ister. Yagodov, Makar'ın sözlerini ve tavrını anlamazdan gelir. Ertesi gün geleceğini söyleyerek dükkandan kafasında yarısı uzun, yarısı sıfır numara kesilmiş saçlarla çıkar.
Ertesi sabah Yagodov dükkana gelip, Makar'dan tıraşı tamamlamasını ister. Makar da artık peşin parayla onu tıraş edeceğini söyler. Para sözünü duyan Yagodov, hemen dükkândan çıkar. Tıraş olmayı, tıraş için para harcamayı gereksiz gördüğü için başka berbere gitmez. Kesilen saçların uzamasını bekler. Kızının düğününde yarı tıraşlı görünmekten çekinmez.
Öykünün İrdelenmesi:
"Berber Dükkanında" öyküsü, Çehov’un halktan, sıradan insanları anlattığı, onları gülünç yönleriyle gösterdiği ilk dönem gülmece öykülerindendir. Bu öyküde, günümüzde de karşımıza çıkabilecek iki tipi tanıyoruz. Yagodov ile Makar’ı...
Çehov, öykünün başında Makar'ı ve berber dükkanını yalın diliyle anlatır. Öykünün geçtiği uzamı ve Makar'ı kolaylıkla gözümüzün önüne getiririz. Yazarımızın beş ruble değer biçtiği eski ve bakımsız eşyalarla dolu, yıkıntıdan farksız dükkanda, şık, kirli giysili Makar, sabah temizliğini üstünkörü yapar.
Çehov dükkan ile ayna nesnelerini simgesel kullanır. ''Ayıklama İlkesi'' olarak bilinen bu yöntemde; Gereksizleri atarak dükkan betimlemesinde, yazar, o dönemdeki toplum yaşamından bir kesit gösterir bize. Özensiz çalışan, dükkanındaki araç gereçlere gereken önemi göstermeyen Makar ile dükkanın durumundan şikayetçi olmayan müşterilerinin arasındaki uyum... Ayna ise gerçekte karşısındakinin yüzünü dört bir yana çarpıtan bir aynadır. Ama Yagodov, aynada kendini hayran hayran izler. Çünkü ayna onda tersine etki yapmış, yüz kusurlarını yok ederek Yagodov'un kendini beğenmesine yol açmıştır. Buradan Yagodov'un gerçeklerden kaçan biri olduğunu anlarız. Sonuçta her iki simgesel anlatım, o dönemdeki toplumun umursamazlığını, gerçeği görmek istememesini, gerçekliği bulmak için çaba harcamadığını gösterir bize.
Öykü kişilerimizi, aralarındaki konuşmalarından ve eylemlerinden ayrıntılı olarak tanırız;
Yagodov, paraya, mala düşkün, ilişkilerini, dostluklarını edineceği maddi çıkarlarına göre kuran biridir. Küçük hesaplar yapıp, onlardan kendince büyük kazanımlar elde etmeye çalışır. Çıkarları söz konusu olduğunda vurdumduymaz, adaletsiz ve acımasızdır. Evliliği ticari alışveriş olarak gördüğü için kızının zengin biriyle evlendirmeyi, ''iyi bir iş kıvırmak'' olarak tanımlar. Kızının sevdiğinden ayrılmasını, verilen sözleri, Makar'ın üzüntüsünü umursamaz. Dahası, yoksulluğunu, kendine göre olmayan geleceğini yüzüne pişkin pişkin söyleyerek Makar'ı aşağılar.
Makar, düştüğü duruma edilgin tepki veren biridir. Yagodov'u ve onun çıkar ilişkilerini eleştirmek, kendini acındırmak, Yagodov'u dükkandan çıkarmak, ilk yapabildiğidir. Tavrı dar uzamda, kısıtlı eylem olarak karşımıza çıkar. Aşkı için savaşımı seçmez. Öcünü, ertesi gün Yagodov’dan peşin para isteyerek alır.
Çehov'un Yagodov ve Makar'la anlattığı tipler evrenseldir. Günlük yaşantımızda birçok Yagodov ve Makar görürüz çevremizde. İnsancıl değerleri barındırmayan toplumlarda bunlar daha belirgindir. Bu insanlar, hem kendilerine hem de çevrelerine saygı duymazlar. Her şeye kendi açılarından bakmayı, çıkarlarına göre değerlendirmeyi, başkalarının durumunu göz ardı etmeye alışmışlardır. Vurdumduymaz yaşarlar. Çevrenin onlar için yaptığı eleştirileri önemsemezler. Dünyada tek başlarına yaşıyorlarmışçasına davranırlar. Topluma yaşamına ve insan türüne katkı yapmayı öğrenmemişlerdir. Arabalarını kaldırımlara gelişigüzel park eden ya da yağmurlu havada kaldırımda yürüyenlere su sıçratan sürücüler, yoksul kimliğine bürünüp ''yeşil kart'' almaya çalışan varsıllar, sağlamlarla çürük meyveleri karışık satmaya çalışan pazarcılar, kızına başlık parası isteyen ana babalar, uzun sakalı, uzun tırnakları ve kirli önlükleriyle yiyecek satan büfeciler, televizyon ve radyonun sesini sonuna dek yükselten apartman yaşayanları,... Her gün en azından biriyle karşılaştığımız bu tipler az çok Yagodov ya da Makar'dır.
İzlek:
Değersizleşme... Karşılığı olmadan vermemek, dostlukları, arkadaşlıkları, ilişkileri, edinilecek çıkarlara göre biçimlendirmek. Dayanışmamak, kendine ve insanlara saygısız davranmak, adalet, acıma duygularını törpülemek, bu tip davranışları yüceltmek... Sonuçta, insancıl değerlerin yitirilişi.
Re: Berber Dükkanında
Çehovcu arkadaşlar keşke forumu daha sık ziyaret etseler de tartışmaya buradan katılanlarla bir diyalog geliştirseler, böyle iki taraftan biri birini duymazken garip oluyor. Atölye forumlarında tartışılanlar buraya canlı olarak akamıyor, akıp de birbirini geliştiren düşünceler için ortam hazırlanamıyor.
Re: Berber Dükkanında
Bu sorun için bizim yapabileceğimiz bir şey yok sanırım. Arkadaşlara ulaşmak gerek, değil mi?
Re: Berber Dükkanında
oykuyu ve elestirileri ancak okuyabildim.
incelemenin gidisatina hayran kaldigimi soylemeden edemeyecegim.
baba karakterinin sinir bozucu olmasi gereken davranislarindan neden tam olarak nefret edemedigimi dusunurken yorumlarda buluverdim karakterdeki gidis gelisleri. evet, siyah ya da beyaz degil dedim kizini evlendirmeye calisan bu baba. davranislari, bekledigimiz turden degil, ama tumden dislayamiyoruz da onu.
berberimizin caresizligi ise ayri bir hayal kirikligi. sozde sevgilisi icin ne demeli o zaman?
bana, baskasiyla evlendirildigi icin hic de uzulmus gibi gelmedi, kendisinden bahsedilmese de, onun da olan biteni kabul ettigini dusundum.
berber bile ne kolay vazgecti, "dugunu basarim, kaciririm" demesini beklerdim
hepsi, daha iyisine kolayca sahip olmak icin "ufak duzenlemeler" yapiyor hayatlarinda,
ya akisina birakiyor ya da elinde varolanlarin etrafindan dolaniyor, yenin firsatlara dogru
Re: Berber Dükkanında
Çehov'un şimdiye kadar okuduğum en güzel öykülerinden biri. Üzerine biraz daha düşünmeyi hak ediyor.
Re: Berber Dükkanında
Öyküde özellikle Makar'ın davranışları, ruh hâli, yaklaşımları dikkatimi çekti.
Çehov, öyküsüne kimi karşıtlıklarla başlıyor:
Sabah. Saat yedi olmadığı halde Makar Kuzmiç Bliostkov'un berber dükkânı açık. Şık giyimli, ama üstü başı kir içinde, henüz yüzünü bile yıkamamış bulunan, yirmi yaşlarındaki dükkân sahibi Makar sabah temizliği yapmakta.
Bu tezatlarla yazar, sadece çelişik bir durumu işaret etmekle kalmıyor. Öykümüzün karakterinin "tercihlerine, taleplerine, uğraşlarına" teğet geçtiğini ve bunları şekillendirmekte âciz kaldığını gösteriyor. Bu güçsüzlüğüyle beraber farkındalık düzeyinin de çok düşük olduğunun altını çiziyor. Bu zıtlıklar öykünün bel kemiğini oluşturuyor:
Makar, "şık" ancak "kir içinde"; ileride pek müşterisi olmadığını öğrendiğimiz berber, "Saat yedi olmadığı halde" herkesten önce dükkânını açar. Berberimiz, "Yüzünü yıkamamış." fakat iş yerini temizlemeye çalışmakta. Bunları fark edememiş Makar'ın isteklerine kavuşma hayallerinin beyhude olacağını sezinliyoruz.
Öykünün içinde birden çok karşıtlık olan bu tümcelelerle başlaması Makar'ı tanımamız bakımından önemli.
Daha sonra dükkâna gelen vaftiz babasından öğreniyoruz ki Makar'ın gönlünü kaptırdığı vatfiz babasının kızı başkasıyla evlenecek. Makar'ın "tepkileri, iyi niyetine dair sözleri, ağlaması" bende inandırıcılık yaratmadı. Ertesi sabah dükkâna gelen vaftiz babasından doğrudan para istemesi, bir zamanlar kızıyla evlenebilmek için ücret talep etmediğini, işler değişince de para isteyebildiğini açığa çıkarıyor. Aslında Makar bu konuda iyi niyetli değil. Bu olaydan birkaç gün sonra pekâlâ bir başkasına gönlünü kolayca kaptırabileceğini düşündürebiliyor.
Makar, "neyi, niçin" istediğini tam bilmeyen bir karakter.
Re: Berber Dükkanında
İrdeleme Metni (1.gönderim)
Öykü İsmi: BERBER DÜKKÂNINDA
Öykünün Özeti:
1. Sabahın erken saatinde Yagodov, berber Makar’ın dükkânına girer. Uzun bir yolu yürüyerek gelmiştir. Makar, vaftiz babası Yagodov’u saygıyla karşılar. Yagodov, dökülen saçlarının daha gür çıkacağı söylendiği için traşa gelmiştir. Hem yakını olduğu hem de para almayacağını düşündüğü için de Makar’ı seçmiştir. Makar, her zaman seve seve para almadan onu traş edeceğini söyler.
2. Yagodov, Makar’dan saçlarını sıfır numara traş etmesini ister. Traşın yarısına geldiklerinde Yagodov, kızı Anna’nın Şeykin’le nişanlandığını söyler. Makar, şaşırır. Traşı durdurur. Anna’yla kendisinin evlenmek istediğini, Yagodov’un karısının bu evlilik için söz verdiğini söyler. Bu yüzden, Yagodov’u para almadan traş ettiğini, dahası ödünç verdiği kanepeyle parayı da geri istemediğini söyler. Makar’a göre yaptıklarının karşılığı bu olmamalıdır.
3. Yagodov, Makar’ın parası, geçerli bir mesleği olmadığından kızıyla evlenmesinin mümkün olmadığını, Şeykin’in ise çok para kazanacağı bir işi olduğu için kızıyla evlenmeye hakkı olduğunu söyler. Yagodov’un bu sözlerine Makar çok üzülür. Traşı bırakır. Ağlar. Yagodov Makar’a avutucu bir iki söz söyler. Ardından traşı tamamlamasını ister. Makar, düş kırıklığının etkisinde işini sürdürmek istemez. Yagodov da ertesi gün geleceğini söyleyerek dükkândan yarım traşlı çıkar.
4. Ertesi sabah Yagodov dükkâna gelip traşı tamamlamasını ister. Makar ancak parasını peşin öderse traşı bitireceğini söyler. Para sözünü duyan Yagodov, hemen dükkândan çıkıp evine döner. Kesilen saçlarının diğerleri kadar uzamasını beklemeye başlar. Kızının düğününde de yarı traşlı saçlarla görünmekten çekinmez.
Öykünün İrdelenmesi:
1. ‘’Berber Dükkânında’’ öyküsü, Çehov’un halktan, sıradan insanları anlattığı, onları gülünç yönleriyle gösterdiği ilk dönem öykülerindendir. Bu öyküde küçük hesaplar peşinde koşan, dostlukları, ilişkileri çıkarlarına göre kuran, verdiğinden daha çok almayı tasarlayan insanlardan Yagodov ile yıkık dökük küçük berber dükkânında özentisiz çalışan yoksul Makar’ı görüyoruz.
2. Yagodov, paraya, mala düşkün, ilişkilerini dostluklarını elde edeceği maddi kazançlara göre kuran biridir. Bu amaçlar için insanları kullanır. Küçük hesaplar yapıp, onlardan kendince büyük kazançlar elde etmeye çalışır. Onun için her şey maddi çıkarlar üstünedir. Saçı daha gür çıkacağı için traş olur. Parasız traş için uzun yolu defalarca yürümeyi göze alır. Evliliği ticari iş olarak görür. Ödünç aldıklarını geri vermez. Kendine, çevresine saygısı kalmadığı için yarım traş dolaşır.
İzlek: Yabancılaşma... Karşılığı olmadan vermemek, çıkarlara dayanan dostluklar, bunları göstermekten çekinmemek, bunlarla övünmek. Sonuçta, insanın yitirilişi.
Re: Berber Dükkanında
Yeşilçam filmlerinde sıkça rastladığımız hem yoksul hem de ahlâki değerlerinden ödün vermeyen tiplerin öyküleri mi, bu öykü mü komik diye düşününce, Yeşilçam filmlerindeki öykülerin çok daha komik olduğuna kanaat getirdim.
Yoksul insanların ahlâki değerleri olmaz demiyorum. Öyküden söz ediyorum. Saçını kestirmeye gelen adamdan, adımın kızından, karısından berbere verdikleri sözde durmalarını beklemek haksızlık olur. Başına kadın şalı sarıp uzunca bir yoldan gelen adam, kızının nikâhında bile saçlarının yarısı kesik, yarısı uzun dolaştığına göre ona gerekli tek şey para olsa gerek.
Berber dükkânı öyle güzel betimlenmiş ki! Adamın geleceğine dair bir umut besleyemiyoruz, bu adamın uzayıp kısalacağı yok dedirtiyor anlatılanlar. Adamın hiç mi hiç şansı yok.
Sadece adları anılan, değinilip geçilen diğer karakterler bile canlanıverdi gözümde. Saçını kestirmeye gelen adamın yaşadığı ev, adamın karısının, kızını, berbere değil de nispeten zengin bir kocaya vermek için yaptığı manevralar, o telaş, o, ha oldu ha olacak diye bekleyiş, verdiği sözden dönmesini haklı gösterecek gerekçelerin sayılıp dökülüşü… sevinç…
Öyküde kimi yerlerde, özellikle son paragrafta zamanda bir uyumsuzluk var. Şimdiki zamanın ardından, geçmiş zaman kullanılmış, bir çeviri hatası mı ki?
Re: Berber Dükkanında
Berber Dükkânında öyküsüne dair düşüncelerimi öykü hakkında yapılan eleştirileri okumadan paylaşmıştım forumla. Benim iletimden önceki iletiyi henüz okudum. Öyküden çıkarılan sonuca öyle şaşırdım, zavallı Yagodov'a yapılan, çünkü haksızlık yapıldığını düşünüyorum, haksızlığa öyle üzüldüm ki derhal klavyeye sarıldım! Çehov öykülerini ve öyküye ilişkin değerlendirmelerini forumla paylaşarak bizleri gerçekten çok sevindiren arkadaşlarımızdan, Demokritos'un Yagodov için ne kadar üzüldüğümü anlayacağını umuyor, Yagodov’u savunurken, niyetten bağımsız, haddi aşan cümlelerim olursa, beni bağışlamasını diliyorum.
Öykünün irdelenmesi başlığı altında şöyle demiş Demokritos:
Çehov'un bu öyküyü, Yagodov’a dair yukarıda anılan özellikleri ortaya koymak için yazdığını hiç mi hiç sanmıyorum ama Çehov'un ne düşündüğü değil metnin dediğidir aslolan deyip metinden hareketle, Yagodov'un bir çocuk kadar saf ve masum olduğunu ortaya koymaya çalışacağım.
Yagodov'un o uzun yolu yürümeyi seçmiş olmasını onun cimriliğine bağlayabilir miyiz? Başına kadın şalı sarmasını, kızının evlilik töreninde kafasının yarısı traşlı dolaşmasını cimrilikle açıklayabilir miyiz.? Kendisine, çevresine saygısı olduğunu varsayalım, traş olacak parası yoksa, yarım traşlı dolaşmaktan başka seçeneği var mıdır Yagodov’un? Öyküde, cebi şişkince, para kesesinden bozuklukların şıngırtıları duyuluyordu… gibi ifadeler geçseydi, evet, bu adamın parası var ama harcamaya ödü kopuyor, pis, cimri, zalim adam derdik. Fakat, zavallıcık kelimenin tam anlamıyla yoksul. Saygı duyulan tek şey, tek güç, para, Yagodov’un parası yok.
“İlişkileri çıkarlarına göre kuran insanlardan” cümlesi için aşağıda bir açıklama yapacağım ama ondan önce “küçük hesaplar peşinde koşan” cümlesine dair bir savunu yapmam gerekiyor.
Yagodov küçük hesaplar yapmıyor. Tam tersi, eğer küçük hesaplar yapan biri olsaydı, bir çocuk saflığıyla, berber traşa daha yeni başlanmışken ona kızının nişanlandığı asla söylemez, traşın bitmesini beklerdi. Hatta hiçbir şey söylemeden çıkıp giderdi. Berber başkalarından öğrenirdi evlenmeyi arzuladığı Anna'nın nişanlandığını.
Büyük kazançlar? Kızını öteki adamla evlendirdiğinde belki öğünleri düzenli olacak, başına kadın şalı bağlamaktan kurtulacak, bir kaşkol alabilecek, ya da bir ayakkabı, ya da bir pantolon, ya da saçları gürleşsin diye para ödeyip bir berbere gidebilecek. Yani temel gereksinimlerini karşılayabilecek belki. Dükkâna dair betimlemeler, dükkânda sıra bekleyen müşterilerden söz edilmeyişi, berberin ancak kendi karnını doyurabildiğini düşündürtüyor bize. Belki alacağı kadını bile doyuramayacak berberimiz. Oysa, Yagodov kızına umut bağlamış. Kızının yapacağı evlilikle belki biraz olsun yoksulluktan kurtulacaklar.
Evet, yoksulluk onu bu duruma düşürmüştür. Ödünç aldıklarını vermemek, yarım traşlı dolaşmak zorunda bırakmıştır.
Evet, o da diğer tüm insanlar gibi, maddi çıkarlarını gözetir. Ama “her şey” de değil. Öyle olsaydı, Yagodov, kızını evlendirmek yerine onu para karşılığında başka başka adamlara satardı. Bütün değerlerini yitirmiş kimi yoksulların günümüzde de yaptığı gibi.
Yagodov’un hikâyesinde insanın yitirilişi söz konusu değildir. Zavallı Yagodov gayet insanca davranır. Hançerlioğlu şöyle diyor:
Öyküden çıkan sonuç: İnsan denen varlığın yaşamsal gereksinimleri karşılanmadığı sürece ondan etik değerlere sahip olmasını ya da etik davranmasını beklemek beyhude bir bekleyiştir.
Re: Berber Dükkanında
Elif'in ellerine sağlık, öykü konusundaki tartışmasını keyifle okudum. Gerçekten de ilk "irdeleme"yi okuduğumda öykünün çok da iyi analiz edilemediğini düşünmüştüm. Ama işi Elif'in yaptığı kadar da derinleştirememiş, "bu seferlik de böyle olsun," deyip geçmiştim. Şimdi Elif'in yazdıklarını okuyunca gerçekten de öyküyü daha iyi anladığımı, Çehov'u anlamaya bir adım daha yaklaştığımı düşünüyorum. Teşekkürler Elif.
Re: Berber Dükkanında
Metindeki alıntı cümleleri düzene koyan o mübarek arkadaşım her kimse ben de ona teşekkürler ediyorum.
Re: Berber Dükkanında
Rica ederim. Sen de artık şu işi öğrensen harika olacak. Tırnak içine alacağın metni seçip, metni yazdığın boşluğun hemen üzerindeki "B" "i" "u" "Quote" ... diye giden tuşlardan "Quote"ye tıklasan olacak. Teknik destekte Deli Osman'ın videosu bile var bu iş için...
Re: Berber Dükkanında
Hımmm, peki:
Re: Berber Dükkanında
Demokritos'un ve Elif'in irdelemelerini ilgiyle okudum, özellikle Elif öyle güzel irdelemiş ki nerdeyse Yagodov'a ben de üzülecektim; ama biraz farklı düşünüyorum.
Yagodov'u küçük hesaplar yapmıyor gibi gösteren sinsi davranmayışıdır, öyle davranmaya ihtiyaç bile duymuyor belki, daha güçlü biri karşısında nasıl davranıyor acaba, onu çok kestiremiyoruz öyküden? (Belki de henüz ustalaşmamıştır sinsilik konusunda, tesviyecilik yapıyor ama daha önce bekçiymiş memurluktan gelen bir girişim zaafiyeti denebilir buna. Son söylediğim aşırı yorum olabilir,o konuda ısrarcı değilim; çünkü iki öykü kişinin de son derece açık, yalın bir biçimde iletişim kurduğunu görüyoruz.) Küçük hesaplar yapıyor tabi, bedava saç kestirmek için uzun bir yolu göze alıyor örneğin. Kürklü gocuk giyebiliyorsa bir berber parası olmalı. (Palto!dan biliyorum kürkün ne pahalı bişey olduğunu!)
Bu alıntıyı çok iyi anladığımı düşünmüyorum, bu, benimle ilgili, belki tam anladığımda eleştirim daha doğrusu itirazım olacak.
Yagodov'un davranışı insana dair elbette. Belki, örneğin sınıf bilinci olsa yoksulluğunu daha farklı algılayacak, yaşamını ona göre kuracaktır. Aynı koşullarda bir başkasının çok farklı davranması mümkün. Bu nedenle aşağıda "ondan" yerine hepsinden demek daha doğru gibi geliyor bana. Etik davranmak, insana dair bir şeydir, birilerinden bunu beklemiyorsak nedeni ne olursa olsun, bir "yitirilişten" söz etmek mümkün.
Öyküden çıkan sonuç: İnsan denen varlığın yaşamsal gereksinimleri karşılanmadığı sürece ondan etik değerlere sahip olmasını ya da etik davranmasını beklemek beyhude bir bekleyiştir.