UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Atölye İcat Olundu...

01 Ağu 2008
Barış Acar

Atölye forumumuz, öykü üzerine uğraşılarımızı yeni bir boyutta devam ettirebilmek için, çeşitli ödevler üzerinden tartışabileceğimiz, çalışmalarımızı yönlendirebileceğimiz bir forum oluşturmak amacıyla yapılandırıldı.

Bu amaca ne kadar hizmet edecek, ne oranda ilgi görecek, çalışmaların/ ödevlerin yapısı nasıl olacak... Bu ve benzeri soruların uçları şimdilik oldukça açık. Benim aklımda kimi formatlar var ama sanırım bunları dikte edici bir yöntemle uygulama üzerinden anlatmayı tercih ediyorum.

Bekleyiniz göreceksiniz!

Kategori:

Re: Atölye İcat Olundu...

eee peki o zaman madem icat etmişsiniz biz de ödevlerimizi almaya hazırız. bu arada isimlerinizin üzerindeki garip resimleri nereden buluyorsunuz :?: :roll:


Re: Atölye İcat Olundu...

Ödevler yakında geliyor. (Umarım bu işin de tümünü bana yıkmazsınız. İnsaflı bir allahın kulu da elini taşın altına koymaya gönüllü olur.)

Kullanıcı resmi (avatar) konusunda da küçük bir yönerge hazırlayıp Forum İpuçları'nın sonuna ekledim: Forum İpuçları


Re: Atölye İcat Olundu...

Atölye uğraşıları daha büyük ciddiyet ve dikkat gerektiren çalışmalardır diye düşünüyorum. Bu yüzden öncelikle bu taşın altına elimizi koymaya hazır olup olmadığımızı sorgulamalıyız.

Bu konudaki istekliliği ölçmek için küçük bir anket yapalım: Atölye İstek Anketi


Re: Atölye İcat Olundu...

Anketin cevaplanmasını bile bekleyemedim. Başlangıç için olur diyen iki oy görüyorum bu benimle birlikte bi kişi daha yazmaya hevesli demektir en azından diyorum ki olası atölye başlıklarını üretelim.
ilk aklıma gelenler:
ilki, bir tek sözcük üzerine yazmak. sevdiğim bir alıştırmadır benim. diyelim ilk sözcük kibrit birisi kibritten çağrışımla bir doğaçlama yapar ve sonunda yeni bir sözcük verir ödev. yazan bir sonraki sözcüğü belirleme hakkına sahip olur. her sözcük bir kere bir kişi tarafından yazılır. Ya da benzer bir şekilde bir sözcük sürekli açık kalabilir, isteyen herkes o başlığa yazabilir, gibi..

ikincisi, bir gazete haberini öyküleştirmek. haberi tarayıp koyarız, belki bir sözcük sınırı ya da başka sınırlar (sınırlar yaratıcılığı daha da zorlar diyorlar)

şimdilik bu kadar gece olmuş zaten yarın mesai var.


Re: Atölye İcat Olundu...

Benim aklima ilk gelen -ve sanirim en cok sevdigim- bicim bir oykunun ilk bir ya da birkac cumlesinin verilip o giristen yola cikmak biciminde. Bu alistirma icin secilecek baslangicin da ipuclari veren bir seyler olmasi, o ipuclarinin degisik metinlerde nasil kullanildigi (ya da kullanilmadiginin) arastirilmasi eglenceli sonuclar dogurabilir.


Re: Atölye İcat Olundu...

yazılan öyküler hakkında fikirlerimizi hangi başlığa yazacağız. fazla kuralcı görünmek istemem ama karışıklıkta yaratmayayım.


Re: Atölye İcat Olundu...

nurten aksakal dedi ki:
yazılan öyküler hakkında fikirlerimizi hangi başlığa yazacağız. fazla kuralcı görünmek istemem ama karışıklıkta yaratmayayım.

Her bir odev/ oyku icin ayri bir baslik acip o basligin altinda degerlendirmeler yapilir diye dusunuyorum. Her ne kadar Kibrit buna ornek olmasa da diger odevler bunu yapmaya daha uygun bir zemin hazirlayacaktir saniyorum. Kibrit daha cok bit oyunu ya da alirtirmayi andiriyor bu haliyle. Bakalim nerelere gidecek?


Re: Atölye İcat Olundu...

o halde şimdilik bu başlıklar yokken yazılanların altına devam edelim. doğru mu anladım?


Re: Atölye İcat Olundu...

nurten aksakal dedi ki:
o halde şimdilik bu başlıklar yokken yazılanların altına devam edelim. doğru mu anladım?

Simdiye kadar zaten tek bir alistirma basladi, o da Kibrit. Onda da yazilanlarin altina yazarak ilerliyoruz simdilik. (Gerci benim bir yere ilerledigim pek soylenemez simdilik.)


Re: Atölye İcat Olundu...

Geçen dönem Murat Gülsoy'dan aldığım yaratıcı yazarlık dersinde ilk ödev, Yusuf Atılgan'ın 'Evdeki' öyküsünde ana karakteri erkeğe dönüştürerek ve öyküde çok az değişiklik yaparak öyküyü yeniden yazmaktı, bir diğeri de giriş cümlesinin verildiği bir ödevdi : "Hasta bu odada sekiz sene yattı. Sekiz sene bu odadan dinledik sesini."
Ben bu iki ödevde de kendimi çok kısıtlı hissettim yazarken, ilki gayet zordu, ikincisinde ise o cümleyle başlamak istemedim bir türlü Smile
Son ödev için verilen de şuydu : "Trenle seyahat ediyorsunuz, trenin yemekli vagonunda çok iyi tanıdığınızı düşündüğünüz birini aslında hiç tanıyamamış olduğunuzu fark ediyorsunuz" bunun üzerine bir hikaye yazacaktık.
Bu kabataslak hikayenin verilmesiyle ben yine daraldım biraz ve yine bambaşka bir hikaye yazdım (sadece bir cümlede tren kelimesini kullandım)
Kıssadan hisse Smile forumda verilen ödev içimi rahatlattı, işin fazlasıyla çaylağıyım henüz, bilmiyorum o yüzden sınırlar kamçılar mı yaratıcılığı ya da gelişigüzel başlayınca mı gelir istediğin ?!
Siz abilerim ablalarımı takip ediyorum heyecanla..


Re: Atölye İcat Olundu...

gül'le daha önce de konuşmuştuk atölye çalışmaları hakkında. Açıkçası atölye tarzı çalışmaların baskı kurucu bir yanı var. Ödevin doğasında bu var diye düşünüyorum. Ama "zor"la karşılaşmak ya da sınırlarla harket etmek her zaman için yeni çıkış yolları bulmayı öğretiyor insana, diye düşünüyorum.

Bunun yanında, Evdeki öyküsünün, en azından Yusuf Atılgan öyküleri için, çok iyi bir ödev tercihi olmadığını da düşünüyorum. Tamamen kadın bakış açısından kurulmuş, hatta sosyolojik anlamda döneme özgü kadın sorunu çerçevesinde şekillendirilmiş bir öyküyü erkek bakış açısıyla (üstelik çok az değişiklik yaparak) yazmak bana pek anlamlı gelmiyor. Ha, dersin adı "yaratıcı yazarlık" değil de "kadın çalışmaları" olsa anlardım bunu. İster istemez "Bak, kadın dünyasını anlamak/ deneyimlemek/ yazmak ne kadar güçmüş değil mi"ye gelecek söz çünkü.

Aslında gül'ün bu örneği buraya aktarması çok iyi oldu. Çünkü atölye için hazırladığım ödeve geçmek için iyi bir basamak taşı görevi gördü.

Buyursunlar: Bodur Minarenin Ötesinden


"Sözcük"ten "Öykü"ye...

Atölye eylem plani yapilmaktadir yakinda Barış'ın salvolarindan bİr iki tane de ben atmayi deneyeceğİm ters takla da olabİlİr kafam bana ait olduğunda seçimlerden sonra bekleyin en yakin sinemalarda Crazy


Re: Atölye İcat Olundu...

efendim bir görüş
atölye çalışmaları için sözcükten öyküye başlığı gayet kendi içinde başarılı gidiyor nurtenin fotoları gelince bir diğer nurtenin ayakkabı fikriyle birleşince de fotoğrafa öykü başlığında ayakkabı projesi olumuş olacak bu da nesne-kavram- hikaye çalışması olarak başlıklanabilir ya da direkt fotoğrafa öykü ayakkabı projesi denebilir.
Betimleme başlığı açmayı öneriyorum biraz bıçaklarımızı bileyelim kapanan hızlı yaşamaktan körleşen duyu bıçaklarımızı açıp betimlemeler yapalım. Ayrıca okumaya daldığım yakında ordaki antremanları da buraya aktaracağım yaratıcı yazarlıkla terapi kavramına da bir bakalım derim. Barışcan beni dürtükçü başı seçti atölyeye hodri meydan. Soruyorum proje proje alıştırmanın yapısına göre atölye baslıgı altında yeni baslıklar acıla mı? ayrıca sizler de betimleme calısmasına nasıl bakarsınız?
ilk olarak bir tiyatro oyununa giden kişinin 5 duyusunu kullanarak salonu oyunu anlatmasıyla başlayalım mı???
kokular renkler sesler görüntüler tenimize değen kadife perdeler....
al gözüm seyreyle... Islık


Re: Atölye İcat Olundu...

pıhhh pıhh sesss sesss neden kimse cevap vermedi??? betimleme diyorum fotorafa öykü diyorum atelyeye renk diyorum çeşni diyorum ohhhooo ben ne diyorum Crying


Re: Atölye İcat Olundu...

Egemen, bana kalırsa sen hemen ödevini verip, insanları birer birer dürtükle; bizim forum öyle çalışıyor nedense. Laughing out loud


Re: Atölye İcat Olundu...

""
ilk olarak bir tiyatro oyununa giden kişinin 5 duyusunu kullanarak salonu oyunu anlatmasıyla başlayalım mı???
kokular renkler sesler görüntüler tenimize değen kadife perdeler....
al gözüm seyreyle...

Bence ödevini biraz daha tanımlı vermelisin, doğrusu pek anlamadım Egemen. Basitten karmaşığa, somuttan soyuta... gitsek daha kolay sıvanır kollar gibime geliyor. Ben bekliyorum ödevin net halini. Bir an önce yazmak, yazmak istiyorum.
Ayrıca ayakkabı ile ilgili çalışmanın ayrı bir başlıkta yürümesi kanımca daha düzenli çalışmamızı sağlar. Sevgiler..


Re: Atölye İcat Olundu...

Beş duyuya ait betimlemeleri zenginleştirme metaforlar oluşturma çalışması
Bir mekan seçilir beş duyuya uygun zengin verilerin olacağı bir mekan olması önerilir örnek tiyatro
zengin bir otel mutfağı....
İsterseniz sadece burnunuzu isterseniz gözünüzü isterseniz kulaklarınızı vs. isterseniz hepsini birden takip ederek bir metin yazılır olabildiğince betimlemelere dayalı....
Örnek: Kırmızı kadife perde, yer yer ipleri çıkışmış ve toz içinde olmasına rağmen 3 metrelik boyuyla hala ihtişamlı günlerini anar gibiydi sahnenin, ellerim bir yaşlının derisi gibi pul pul atmış yumuşacık yüzeyini okşadı. İzleyicilerin sıkış tepiş fısır fısır olduğu fuayede buram buram parfüm kokuları görünmez bir bulut olmuş boğazımı sıkıyordu nefes alamıyordum önümdeki püsküllü, tüylü kokoşları ittire ittire tuvaletin ferah deterjan kokusuna kendimi zor attım.


yazarlık hayali

ben yazar olmak istiyorum. bu işi gerçekten tutkuyla yapmak istiyorum.çok zor ama en büyük hayalim. lütfen hayalimi gerçekleştirmeme yardım edin. ne yapmalıyım. nasıl yazar olunur.bu işin keşke bir kursu olsa.


Re: yazarlık hayali

tanrıça dedi ki:
ben yazar olmak istiyorum. bu işi gerçekten tutkuyla yapmak istiyorum.çok zor ama en büyük hayalim. lütfen hayalimi gerçekleştirmeme yardım edin. ne yapmalıyım. nasıl yazar olunur.bu işin keşke bir kursu olsa.

Çok okumak. Çok yazmak. Ama daha çok okumak, çok çok okumak. Smile


Re: Atölye İcat Olundu...

""
Çok okumak. Çok yazmak. Ama daha çok okumak, çok çok okumak.

Barış Acar'ın temel önerilerine birkaç ekleme yapmak istiyorum.

Öncelikle bir yazar olmadığımı, edebiyatı, okumayı, yazıyla karşılaştığı anından sonrasında yaşamımın bir parçası olarak gören bir okur olduğumu belirtmem gerekir.

“…çok çok okumak.” Konusunda değinmek istediğim şeyler şunlar;

- Öncelikle klasiklerin (yerli-yabancı) bence (iyi bir çeviriyle) okunması,
- Çok okumanın sonuçta istatiksel, sayısal hiçbir değerinin olmadığını, bunun okunan sözcüklerin, cümlelerin ne kadarının anlamlarının anlaşıldığı, bir şeylere dönüştürüldüğü ile ilgisi olduğunun bilinmesi,
- Kullandığımız dilin doğru kullanılıp, özelliklerinin, kurallarının iyi öğrenilip değerlendirilmesi,
- Okur olarak neden okuduğunun gerçekçi bir saptaması, (Dünyayı, yaşamı, olguları öğrenmek, anlamak, değerlendirip daha gerçekçi bir bakış açısına sahip olmak için mi? Kendi dar çevresinden bir kaçış olarak daha kültürlü, entelektüel bir ortama kaçış yolu olarak mı? Sıkıcı günlük yaşamın tekdüzeliğine duyulan nefretin yönlendirmesi, olmayan, hayali dünyaları bir kaçış olarak görme eğilimi mi? Vb….)
- Neden yazmak istediğinin yanıtı, (Yaşanılan ülkedeki yazmanın ne ifade ettiği, yazmanın o kişiye ne katacağı, yazmanın insanı nasıl geri dönülmez bir şekilde değiştirdiği…vb.)
- Edebiyatın bir sanat türü olduğunun, her sanat türü gibi onun da yaşamın gerçeklerinden beslenmesinin, evrende, dünyamızda, ülkemizde, yakın çevremizde ve kendimizde neler olduğuyla her zaman gerçekçi ve bilimsel doğruların eşliğinde ilgilenmemiz gerektiğini eklemek istiyorum.

Tabi ki bu eklediklerimin yanında, bu konuda konuşulması, düşünülmesi gereken bir sürü etken daha vardır. Çalışma ve sabır her yapılmak istenen işin ana bileşenidir bence. Olumlu ve yapıcı eleştiriyi tanıyıp, eleştirilmeye her zaman açık olmak ve bunları olumlu değişikliklerin itici gücü olarak görmek gerektiğini düşünüyorum.

Son bir değini; Akşit Göktürk, Semih Gümüş, Fethi Naci gibi edebiyat konusunda belirli bir yerlere gelebilmiş eleştirmenlerin değerlendirmelerini önemsememiz gerektiğini, Türk dilini kusursuz kullanımıyla adını duyurmuş yazarlarımıza ayrı bir önem vermemiz gerektiğini düşünüyorum.

Okuma Uğraşı (Akişt Göktürk), Öykü yazma Teknikleri (Salih Bolat) gibi kitaplar da bu konularda temel yaklaşım ve kavramların öğrenilmesinde yardımcı kaynak olarak kullanılabilir.

Yazmak apayrı bir şey. Bence; zorluğunu fazla abartmadan, sürekli daha iyi yazmaya çalışmalı. Basit, sıradan şeylerin, önemsizin anlatımının önemli olduğunun bilinmesi gerektiğini düşünüyorum.

Okumak ve sonrasında yazmak günlük yaşamın bir parçası haline geldiğinde geri dönülmez bir değişiklik yaratacaktır insan yaşamında. Nereye olursa olsun, bir yere giderken çantada küçük bir kitap ve defter kalem koymadan çıkılamadığını, zaman geçtikçe nasıl toplumdışı, sıradan insanlardan uzağa savrulmuş, yalnız hissedildiğini de eklemek gerekir sanırım…


Re: Atölye İcat Olundu...

Atölye icat olundu mertlik bozuldu olmuş hakikaten sözcükten öyküye mi daha çok tutulan? fotoğraflara öyküleri bulamadım ben kayboldum betimleyememişiz kalmışız...


Re: Atölye İcat Olundu...

Ben uzun zamandır yazıyorum.Hatta bazı dergilerde de çıktı öykü ve birkaç şiirim. Ancak bu konuda ve özellikle öykü tekniği konusunda çok eksiğim var. Nereden başlayacağımı bilemiyorum. Öykü teknikleri üzerine yazılmış Salih Bolat'ın kitabını da aldım. Fakat bilgiler kafamın içinde uçuşuyor.Yazmaya başladığımda adeta kendimden geçiyor ve hiçbir teorik bilgi aklıma gelmiyor.


Re: Atölye İcat Olundu...

Bu sıralar bu başlığı bir harlasak ne iyi olur.


Re: Atölye İcat Olundu...

Çağan dedi ki:
Bu sıralar bu başlığı bir harlasak ne iyi olur.

Atölye çalışmalarımız hep tek-tük, aramızdan birinin aklına geldikçe hatırlanan şeyler oldu. Düzenli ve sürekli bir yürütücüsü olmadı atölyenin. Başlarda Egemen elini taşın altına koydu, ama devamı gelmedi. Yeni fikirler bulmakta zorlandık belki. Atölye hâlâ yürütücüsünü arıyor, desem yanlış olmaz herhalde.