UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Arttırma

11 May 2009
Barış Acar

Haldun Taner
"Arttırma"
Konçinalar,
İstanbul, Varlık Yayınları, 1967,
s. 66-84.

İndirmek için tıklayınız:
Öykü forumdan kaldırılmıştır (Bkz: Forum İşleyişi).

Kategori:

Re: Arttırma

İyi okumalar.


Re: Arttırma

H. Taner'in öykücülüğünün ne denli zengin olduğunu öykülerini okudukça daha iyi fark ediyorum. Anlatımını hiçbir şekilde bir tonda tutturmuyor, tekdüze bir çizgiyi takip etmiyor. Bir anda konuyu başka bir yöne çekse dahi hiçbir şekilde öykünün genel yapısını bozmuyor, konunun dağılmasına izin vermiyor. Böylece öykülerinin kendine has iç zenginliğini sağlayıp okuyucusuna keyifli okuma olanakları tanıyor.

Bu öyküyle beraber yukarda yazdıklarımı daha iyi ayrımsadım. "Zengin-fakir dünyaları, eski sevgililer, varsıl bir yaşam biçiminin gözler önüne serilişi" birçok kişinin değindiği "istismara, kolaycılığa açık" konular. Ancak Taner, bu konuları ele alırken herhangi bir su-i istimale yer vermiyor; karşıtlığın, ötekileştirmenin hikâyesini anlatmıyor. Aksine her kesimden, meşrepten insanı öylesine bir sevgiyle kucaklıyor ki onun dünyasında sıradan tanıları bulmak çok zor. Yazar, olabildiğince yaşamı zenginliği ile okuyucusuna sunuyor; herkesin kendi anlayışı, bilgisiyle öyküden fikirler edinmesini sağlıyor.

Öyküyle ilgili genel değerlendirmemi daha sonra yazacağım.


Re: Arttırma

Ben öyküyü şimdi indirdim. Abdullah'ın yazdıkları öyküyü okumak için şevklendiriyor insanı.
Konunun dışında ama

abdullah şahin dedi ki:
su-i istimale
bu sözcük böyle mi yazılıyor yoksa gözden kaçan bir hata mı?


Re: Arttırma

Nijat Özön'ün Yazım Kılavuzu'nda "su-i istimal" doğru görünüyor. Laughing out loud


Re: Arttırma

Taner, gerçekten mükemmel anlatıyor öykülerini. Deyimleri, atasözlerini, dili insanı hayran bırakacak ustalıkla kullanıyor. Hemen her öyküsünde ince bir alayla anlattığı öykü kişilerine dair özellikler gülümsetiyor insanı.

""
“Bambo ağacından takım kim, ben kim. Ama onurumun o dakikada böyle bir yalana ihtiyacı vardı. Daha doğrusu kendi onurumun değil de Fahrünnisa’nın onurunun. – Evet, bu daha doğru- Fahrünnisa’nın onurunun.”
“Fahrünnisa’nın çantasını çıkarıp bir kaparo verişi, sonra da yan gözle, beni görüyorlar mı, diye etrafa bir bakışı var… Halis bir Vali karısı… Bir taşra Valisi karısı… Doğru vilâyetlerinden birinde, Vali karısı…”


Bu cümlelerle anlatıcının eski sevgilisinin nasıl bir insan olduğunu, yaşama nasıl baktığını, neye değer verip neyi küçümsediğini bir çırpıda anlıyoruz. Özellikle şu cümle çok etkileyici, çok vurucu:
""
“Ne yalancı taşlı yüzüğü, ne kulağındaki iri halkalı küpeleri bu azametli halini bozabiliyor.”

Bu öyküde anlatıcının açık arttırmada yaşananları izlediği sırada birden kendisinde olmayan bir şeyin farkına varması, yaşamında hiçbir şeye tutkuyla bağlanmadığını fark etmesi, öyküde bağlantılandırılmaya çalışılan nokta çok güçlü gelmedi bana. Öykünün bütünü için düşündüğümde, insana özgü bu duygu, bu duygudan yoksun olduğunu fark ediş arada kaynamış, önemsiz bir ayrıntıya dönüşmüş gibi. Ya, Taner, anlatıcıyla da alay ediyor da böyle yapıyor, ya da ne bileyim öyküde anlatılan ayrıntılar, işlenen konu bunu markeliyor.

Okuduğum her öyküde Taner’in hemen her konuda ne çok bilgisi olduğunu gördükçe şaşırıyorum. Tıp terimlerini, fotoğrafçılık terimlerini, işte şimdi de bir açık arttırma yapılırken satıcının-alıcının kullandıkları farklı teknikleri, sözcükleri görüyoruz.


Re: Arttırma

""
Okuduğum her öyküde Taner’in hemen her konuda ne çok bilgisi olduğunu gördükçe şaşırıyorum. Tıp terimlerini, fotoğrafçılık terimlerini, işte şimdi de bir açık arttırma yapılırken satıcının-alıcının kullandıkları farklı teknikleri, sözcükleri görüyoruz.

Evet, yazarın bu özelliği hayranlık uyandırıcı.

Dün, "Bayanlar 00" adlı öyküsünü okuduğumda aynı şeyleri düşündüm. Bir tuvalet temizlikçisinin dünyasını anlatırken birkaç yılını o işe vermişçesine bir ustalıkla konusuna hâkim.


Re: Arttırma

Öyküyle ilgili ne zamandır yazacağım. Ama bir türlü vakit olmuyor. Bir de öyküde o kadar çok detay var ki üzerinde durulması gereken. Örneğin bir vakittir

""
Smelling, Joe Louis'i nakavt ettiği zaman bu kadar sevinmemiştir.
lafı üzerinde duruyorum.

Smelling adlı ya da lakaplı birini bulamadım. Lakin Joe Louis'nin 1930 yılında Max Schmeling'le yaptığı tarihe geçmiş bir maç var. Döneminde demokrasiyle faşizmin karşılaşması olarak anılıyormuş. İlgilenenler şu linkten detaylara ulaşabilir: Joe Louis versus Max Schmeling; sözü edilen karşılaşmayı izlemek isteyenler ise youtube linkine bakabilir. Öyküde "Smelling" ile "Schmeling" karışmış olabilir diye düşünüyorum. Keza öyküde bir yığın yazım yanlışı ve dizgi hatası da var. Öyküye adını da veren "artırma" sözcüğü bile çoğu yerde az önce yazdığım gibi kullanılırken, sonlara doğru "arttırma" olarak kullanılmış.

Ayrıntılardan kafamı kaldırabilirsem, Taner'in karakter kurma biçimi üzerine de bir çift laf etmek isterim. Belki bu konuda söyleyeceklerim Elif'in açtığı Nesin-Taner öyküleri tartışmasına da katkı sunabilir.


Re: Arttırma

""
Smelling adlı ya da lakaplı birini bulamadım. Lakin Joe Louis'nin 1930 yılında Max Schmeling'le yaptığı tarihe geçmiş bir maç var.

""
Öyküde "Smelling" ile "Schmeling" karışmış olabilir diye düşünüyorum.

Bence de dizgi hatası olabilir.


Re: Arttırma

Ben de okudukça, H. Taner'i daha da çok sevenlerdenim. Öykülerindeki zengin dünyayı, gözlemciliğini hayranlıkla takip ediyorum. Tam olarak "gözlemci" diyebiliriz sanırım H. Taner'e. Bir sanat galerisinde, profesörlerden oluşan gezi ekibindeki farklı çevrelerde, bir köpeğin ya da bir nesnenin gözünde neler neler aktarıyor bize... Arttırma'daki en beğendiğim kısım işe şu oldu:

""
Arttırma nedir? Almağa çabuk karar veremediğiniz bir matahın başkaları tarafından artırılıp, gözünüzün önünde götürüldüğünü görmeğe katlanmaktan başka?.."

Ben bu bölümde ilk dönem romancılarımızın yaptığı , araya girerek okuyucuya bilgi verme sevdasına bir gönderme olduğunu düşünüyorum. Ahmet Mithat Efendi havası sezdim ben. Okuyucunun dünyadan habersiz olduğu, Batıyı, Fransa'yı gören aydının gözünden anlatılan farklı bir dünya tezine itiraz var sanki. Okuyucuyu küçümsemeye olan bir itiraz...
Ayrıca Elif'in de değindiği gibi öyküdeki mizahi dil epey başarılı, sözcükler özenle seçilmiş : Allahın hışırı, aval , okazyon şeyler...
Öyküde geçen yazar Dayle Carnegie için : bakınız