UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Abbie Cornish ve Bright Star

29 Ağu 2010
nurten aksakal

Yaz rehavetinden dolayı “Romantik –komedi” filmler izlemek istediğim şu günlerde romantik kısmı tam ancak komedi kısmı dramla yer değiştirmiş olan “Bright Star” adlı filmi izledim. Ölümünden yıllar sonra “romantik şiirin en iyi örneklerini veren şairlerden” biri olarak kabul edilen John Keats’in yaşamını konu alan bir dönem filmi Bright Star. Yönetmenliğini Jane Campion'ın yaptığı bu film hakkında uzun uzun söyleyebilecek çok şeyim yok. Benzer dönem filmleri arasından (Yüzyılın Çocukları, Onegin, Tehlikeli İlişkiler vb.) sıyrılabilecek bir çekim ya da kurgu farklılığı yok filmde, en azından bu özellikleri ile öne çıkmıyor. Ancak filmin kadın oyuncusu Abbie Cornish 'in performansı filmin başarılı kostüm ve görüntüleriyle birlikte filmi taçlandırıyor. Filmdeki görüntüler ve oyunculuk civarda sessiz sedasız yaşamını sürdüren aile üyelerinden biri gibi hissetmenize sebep oluyor.

Filmden size bahsetmek isteyişimin sebebi bu oyunculuğun bir sonucu olarak ortaya çıkmış bir sahneden oldukça etkilenmiş olmam. Aşağıda izleme olanağı bulacağınız bu sahne sinema tarihinin en iyi performanslardan bir olarak kabul edilebilir bence.

Öncelikle filmi kısaca özetleyeyim: Abbie Cornish, filmde, John Keats’a koşulsuzca ve tereddütsüz olarak bağlanmış olan Fanny’yi canlandırmaktadır. John ve Fanny arasında anlamakta hiç de güçlük çekmeyeceğiniz bir yakınlaşma yaşanır ve bu aşka dönüşür. Ancak parasızlıktan zaten iyice güçsüz düşen John Keats İngiltere’nin soğuk kışından dolayı hastalanır. Arkadaşları ve dostları John’nun soğuk bir İngiltere kışını daha kaldıramayacağına inanırlar. Belki daha sıcak bir kışa sahip olan İtalya’da bir şansı olabileceğini düşünerek aralarında para toplar ve John’nu İtalya gönderirler. John, Fanny’ye dönemeyebileceğini söyler ve öyle de olur. John kendini başarısız bir şair sanarak ve sevdiklerinden uzakta ölür. Sözünü ettiğim sahne Fanny’nin bu ölüm haberini aldığı sahne. Filmin özetinden anlayacağınız gibi film katıksız drama kokuyor. Ancak filme yalnızca bu gözle bakmak sanırım biraz haksızlık olacak. Film, tam da çağ dönümü olarak nitelenen bir zaman aralığında, toplumda kadının değişen rolüne karşı direnen bir kadın figürü üzerine kurulu. Kadınların kanaviçe işlediği toplantılardan çıkıp şiir tartışmalarına katıldığı bir çağda Fanny, kendi elbiselerini tasarlayıp dikerek döneme direnen bir karakteri canlandırıyor. Buna rağmen çevresindeki diğer kadınlardan farklı olarak bir elinde iğne ipliği, Keats'ın dünyasını anlamaya, şiirin dokusuna nüfuz etmeye çalışıyor.

Sinemada ölüm haberi karşısında gösterilen tepkilerin bende yarattığı etki hemen hemen aynıdır. Ancak bu filmde karşımdaki oyuncunun gerçekten acı çektiğini düşündüm.

İşte söz konusu performans:

Kategori: