UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Yusuf Atılgan Yaşamı ve Yapıtları

25 Haz 2008
Barış Acar

27 Haziran 1921’de Manisa’da doğdu. 9 Ekim 1989’da İstanbul’da yaşamını yitirdi. Asıl adı Yusuf Ziya Atılgan. Yazılarında "Nevzat Çorum" ve "Ziya Atılgan" imzalarını da kullandı. Manisa Ortaokulu’nu, parasız yatılı olarak Balıkesir Lisesi’ni ve ikinci sınıftan sonra askeri öğrenci olarak devam ettiği İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi. O dönemde Akşehir’de bulunan Maltepe Askeri Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. Üniversite öğrenciliği sırasında Komünist Partisi’ne katılarak faaliyette bulunduğu iddiasıyla sıkıyönetim mahkemesince tutuklanarak Ceza Kanunu’nun 141. maddesi uyarınca hapse mahkum edildi. 6 ay Sansaryan Hanı’nda, 4 ay da Tophane Cezaevi’nde olmak üzere 10 ay hapis yattı. Tahliye olduktan sonra doğduğu yer olan Manisa’nın Hacırahmanlı köyüne yerleşti. Burada evlenerek uzun süre çiftçilik yaptı. 1976’da tiyatro oyuncusu Serpil Gence ile ikinci evliliğini yapıp İstanbul’a yerleşti. 1980’den sonra, Milliyet Yayınları’nda danışmanlık ve çevirmenlik, kısa bir süre de Can Yayınları’nda redaktörlük yaptı. Üzerinde çalıştığı "Canistan" adlı romanını tamamlayamadan kalp krizi sonucu Moda’daki evinde öldü. İstanbul Üsküdar'daki Bülbülderesi Mezarlığı’nda toprağa verildi. 1990'da Hacırahmanlı Belediyesi "Yusuf Atılgan Halk Kitaplığı" kurdu. Hakkında yazılan yazı ve röportajlar ve kendisine adanan yazılar ölümünün ardından bazı "Perşembeci Dostları" tarafından "Yusuf Atılgan’a Armağan" adlı kitapta derlendi.

ESERLERİ

ROMAN:
Aylak Adam (1959)
Anayurt Oteli (1973)
Canistan (2000)

ÖYKÜ:
Bodur Minareden (1960)
Eylemci (1993
Bütün Öyküleri (Bodur Minareden Öte ve Ekmek Elden Süt Memeden - 2000)

ÇOCUK KİTABI:
Ekmek Elden Süt Memeden (1981)

ÇEVİRİ:
Toplumda Sanat (K. Baynes, 1980)

ÖDÜLLERİ

1955 Tercüman Gazetesi Hikâye Yarışması "Evdeki" öyküsüyle (Nevzat Çorum adıyla, birincilik)
1955 Tercüman Gazetesi Hikâye yarışması "Kümesin Ötesi" öyküsüyle (Ziya Atılgan adıyla, dokuzunculuk)
1957-58 Yunus Nadi Roman Armağanı Aylak Adam ile (ikincilik)

(Bilgi alakasız internet sitelerinden geldiği için kaynak belirtmiyorum.)

Kategori:

Re: Yusuf Atılgan Yaşamı ve Yapıtları

""
barış yazmış:
Fırsat bulursam, Atılgan üzerine Can Yücel ve Fethi Naci'nin katılımcı olduğu bir açıkoturumun notlarını da eklemeyi düşünüyorum ilerideki günlerde bu sayfaya.
Barış, bütün dosyalar için teşekkürler. Yukarıda alıntı da hatırlatmak istedim, umarım zamanın olduğunda unutmazsın. Yoksa yükledin de ben mi kaçırdım?
Ayrıca Bedrettin Cömert'in eleştirisini ve tavrını çok önemli bulduğumu da söylemeden edemiyeceğim. Elşetiriken çok içten bir tavrı var, bu, eleştiri de çok önemli geliyor bana.


Re: Yusuf Atılgan Yaşamı ve Yapıtları

Smile Erenle benim iletilerimiz arasında gözünden kaçmış olmalı. Yukarıda (sanırım 7 ileti geride) "23 Ağu 2008, 18:13 " tarihli mesajın içinde Fethi Naci'nin yazısını da bulabilirsin. Laughing out loud


Re: Yusuf Atılgan Yaşamı ve Yapıtları

Çok afedersin şimdi farkettim.


Re: Yusuf Atılgan Yaşamı ve Yapıtları

Romanlarının üçünü de okumuş, başucu kitabı yapmış olmama rağmen, öykülerini okumadığım bir yazar Yusuf Atılgan. Burada yazanları okumayı tam olarak bitirmedim henüz, bazıları da öyküleri okuduğumda anlam kazanacak. Eklemeden duramayacağım magazinel bazı şeyler var. Yusuf Atılgan'ın yaşamıyla ilgili yıllar önce Öküz dergisinde yayınlanmış bir söyleşi okumuştum. Eşi ve oğluyla yapılmış bu söyleşinin bulunduğu sayı şu an nerede, bilmiyorum. Ancak, eşinin (ikinci eşi olması gerek) kendi ağzından tanışma hikayesi çok ilgimi çekmişti. Hatırladığım kadarıyla şöyleydi:

Eşi, Aylak Adam'ı okuduktan sonra Yusuf Atılgan'ı bulmayı kafasına koyar. Uzun süre yayınevlerine yazıp adresini ister ama yanıt alamaz. Sonunda Anadolu'daki bir şehirdeki evinden ailesine uydurduğu bir bahaneyle çıkıp İstanbul'a yayınevine gider, epey uğraşır ve adresi ele geçirir. Yusuf Atılgan'ın ise mektuplara yanıt verme gibi bir huyu yoktur. Yıllar sonra Oğuz Atay diye birinin göndereceği, Tutunamayanlar adlı romanını bir okumasını isteyen mektubu da yanıtlamayacak, Oğuz Atay buna ne kadar üzüldüğünü dile getirecektir. Fakat her ne hikmetse, Yusuf Atılgan kendinden hayli genç ve sonradan eşi olacak bu kadının mektubuna yanıt verir. Bir mektuplaşma sürecinden sonra İstanbul'da sahilde bir araya gelirler. Eşi, o gün yedikleri muhallebiyi hala unutamaz.

Beni en çok etkileyen, eşinin şu sözleriydi: "Pek konuşmazdı. Her yemeği yerdi, yeter ki iyi yapılmış olsun. Bu konuda hassastı."

Not: Bu söyleşiyi bir yerden tanıyan eden varsa, bir şekilde ulaşmak isterim.


Re: Yusuf Atılgan Yaşamı ve Yapıtları

Çağan dedi ki:
Yusuf Atılgan'ın yaşamıyla ilgili yıllar önce Öküz dergisinde yayınlanmış bir söyleşi okumuştum.

Kitaplık dergisinin Mayıs-Haziran 2000 tarihli "Yusuf Atılgan" sayısında böyle bir şey okumuştum diye anımsadığımdan hemen kontrol ettim; yanılmışım.

Yazıya internet üzerinden ulaiabilir miyim diye bakınırken de karşıma Kemal Varol'un Babalar ve Yazarlar yazısı çıktı. Yazıda Varol Atılgan'a da dokundurmuş lafın ucunu.


Yusuf Atılgan

İzmir seferi Bandırma'da trenden inişimizle noktalandı. Güzel bir beş gündü. Bir sürü araya Yusuf Atılgan'ın o yürek burkucu öykülerini sıkıştırdım. Çiftçilik yaptığı Hacırahmanlı'dan geçerken tren, pencereden bir başka gözle baktım evlere, ağaçlara, raylar boyunca uzanan görüntülere. İlk fırsatta daha ayrıntılı yazmayı düşünüyorum.Özellikle "Tutku" adlı öykü ile ilgili yazmam gerekenler var. Bilemiyorum, sizin uzun zaman önce geçtiğiniz yollardan böyle topallaya topallaya yürümek ne kadar doğru ya!! Neyse.
mehmet


Re: Çene Çalma Odası

Mehmet Sürücü dedi ki:
İzmir seferi Bandırma'da trenden inişimizle noktalandı. Güzel bir beş gündü. Bir sürü araya Yusuf Atılgan'ın o yürek burkucu öykülerini sıkıştırdım. Çiftçilik yaptığı Hacırahmanlı'dan geçerken tren, pencereden bir başka gözle baktım evlere, ağaçlara, raylar boyunca uzanan görüntülere. İlk fırsatta daha ayrıntılı yazmayı düşünüyorum.Özellikle "Tutku" adlı öykü ile ilgili yazmam gerekenler var. Bilemiyorum, sizin uzun zaman önce geçtiğiniz yollardan böyle topallaya topallaya yürümek ne kadar doğru ya!! Neyse.
mehmet

Bence, öykülerle ilgili duygu ve düşüncelerinizi ilgili başlıklara aktarmak konusunda elinizi korkak alıştırmayın. Hem belki aramızdan o öykülerle ilgili yeniden söz almak isteyenler olabilir. Onları da bu şanstan mahrum bırakmamak gerek. Üstelik belki foruma 6 ay sonra üye olacak başka bir kullanıcı sizin şimdi okuduğunuz öyküleri okuyup, forumdaki ilgili başlığa baktığında sizin yorumlarınızı da görecek, kendi yorumlarını eklerken onlarla da bir söyleşime girme ihtiyacı hissedecek. Tıpkı sizin şimdi yaptığınız gibi. Bizim daha önce okumuş olmamız öyküyü "bitirmiş" olduğumuz gibi bir algıya neden olmasın. Hele ki Yusuf Atılgan gibi bir yazarın öyküleri hiç bitecek gibi midir?


Yusuf Atılgan

Haklısınız. Yusuf Atılgan bambaşka bir yazarımız. (Bir tek o bambaşka değil tabi ki. Haksızlık etmek istemem) Ama şunu yöyleyebilirim sanırım; dili, anlatımı, seçtiği konular ve mekan bazı kişilere daha fazla şeyler ifade edebiliyor. Özellikle taşradaki yaşamı, oradaki insanların duygularını daha yakından gözleme olanağı bulup, yaşamış olanlar.


Re: Yusuf Atılgan Yaşamı ve Yapıtları

Çene Çalma Odası'ndaki Yusuf Atılgan öyküleriyle ilgili mesajları bu başlık altına taşıdım.


Atılgan Öyküleri ve Foruma Yüklenme Tarihleri

Bir dostumla Yusuf Atılgan öykülerini konuştuk geçtiğimiz günlerden birinde. Bana onu en çok etkileyen öyküsünün "Yaşanmaz" olduğunu, öyküden esinlenerek kısa bir oyun yazdığını söyledi. Özellikle öyküyü okumamı önerdi. Formda öykünün tartışılmadığını gördüm. Mutlaka tüm öyküleri tartışılacak diye bir şey olmayabilir. Sadece bu öykü hakkında okuyanların düşüncelerini öğrenmek isterdim. Bence çok dolu-yüklü yorucu bir öykü.


Re: Atılgan Öyküleri ve Foruma Yüklenme Tarihleri

“Tam o zaman mı istemiştim ölmeyi yoksa? Ağustos böceğinin sözü kafamın diline o zaman mı takılmıştı?”
“Bütün dünya bana bir yaşam borçlu.”
Arkadaşım, özellikle burası çok önemli geldi bana demişti. O söz; “Bütün dünya bana bir yaşam borçlu.” Sözü. Ve özellikle de bunu Ağustos böceği söylediğinde daha bir önemli. Oturup düşünmek gerek. önerisi olan var mı? Ağustos böceğine neden bir yaşam borcumuz olsun? Veya en azından bazı insanların.


Re: Atılgan Öyküleri ve Foruma Yüklenme Tarihleri

Mehmet Sürücü dedi ki:
Bir dostumla Yusuf Atılgan öykülerini konuştuk geçtiğimiz günlerden birinde. Bana onu en çok etkileyen öyküsünün "Yaşanmaz" olduğunu, öyküden esinlenerek kısa bir oyun yazdığını söyledi. Özellikle öyküyü okumamı önerdi. Formda öykünün tartışılmadığını gördüm. Mutlaka tüm öyküleri tartışılacak diye bir şey olmayabilir. Sadece bu öykü hakkında okuyanların düşüncelerini öğrenmek isterdim. Bence çok dolu-yüklü yorucu bir öykü.

Ne yazık ki bir yazarın bütün öykülerini okumamız mümkün olmuyor. O nedenle, ne kadar istemesek de bazı önemli öyküleri seçimimizin dışında bırakmak zorunda kalıyoruz. Atılgan öykülerini okuyalı çok zaman olmuş. Eğer öyküyü tarayıp foruma yükleyebilecek bir gönüllü çıkarsa "Yaşanmaz"ı da meselâ bu cuma günü hep birlikte okuyabiliriz yeniden, neden olmasın?


Re: Atılgan Öyküleri ve Foruma Yüklenme Tarihleri

Mehmet Sürücü dedi ki:
Öykü burada var.
http://mavimelek.com/yasanmaz.htm
sanırım buradan okunabilir.

Buyurun o zaman: "Yaşanmaz"