heykeli bana gösterdiğin ilk gün bu heykelin bana neler düşündürdüğünü söylemenin bir fırsatını bulamadım,sonrasında da kudurmuş gibi çalıştığım ve yorgunluğumun acısını senden çıkardığım için de gene fırsatını bulamadım.
şimdi de heykel burada çıktı karşıma fırsat bu fırsat dedim bende;
bize benziyor bu heykel, ikimize, hem apayrılar hem de bir arada...
nurten aksakal tarafından Ağu 17th, 2008 günü 16:08 sularında gönderildi.
Barış'ın dediğini yaptım. Biraz da ben baktım. Ama değil bir hafta, 58 hafta baksam gördüğümün ötesinde bir şey söyleyemem. üzerine bastğı taşa sımsıkı tutunmuş iki ayağın üzerinde uzun kemiklerle ilerleyen bir yaba, ya da çiçek! Bunun için biraz resim, heykel bakmayı bilmek gerekiyor herhalde. Sanat tarihi okuyor, dersleri ağır, şu zaman şuraya gelemez, bu zaman buraya gidemez. Oturur ders çalışır, üstüne varmayalım, dedik de n'oldu. Sen tut, Sanat tarihi oku, sonra da topu bize at. İyi valla!
elif cinar tarafından Ağu 17th, 2008 günü 20:56 sularında gönderildi.
Sahi mi? Ben anlıyorum aslında görsel sanatları incelemekten. Eğer onu yabaya benzetirsek, o zaman ben yabanın üretimi simgelediğini düşüneceğim. Ama bu yaba neden gök yüzüne açmış ellerini oradaki birilerine yakarır gibi? Evet, heykelin yapılış amacı bana bu soruyu sordurmaksa eğer, bilmiyorum, ne demeli.
elif cinar tarafından Ağu 17th, 2008 günü 21:07 sularında gönderildi.
Sanat tarihi öğrenimim boyunca şunu gördüm ve kızdım çokça: İnsanlar bir şeye nasıl bakılacağını, ne düşünmeleri gerektiğini öğrenmek istiyorlar adeta.
"Şu mesafede durmalısınız, önce derin bir nefes alıp gırtlaığınızı temizlemeli, sonra da zıplayarak esere doğru yaklaşmalısınız. Ardından eserin yaratıcısını, dönemini, üslubunu, kompozisyon ve renk değerlerini bir çırpıda söylemeli, son olarak da kısaca kendi değerlendirmenizi eklemelisiniz: Ay çok güzel olmuş!"
İnsanlara bir şeye nasıl bakmaları gerektiğini söyleyemezsiniz, söylememelisiniz. Bakmaları ve görmeleri için, karşılaşma anları için fırsatlar sunmalısınız sadece. Ola ki bu kesişme gerçekleştiğinde, gerçek anlamda sanat konuşmaya başlayacaktır.
Eleştirdiğim yaklaşım yanlışının, ülkemizde fazlaca pompalanmış pozitivizmin sonucu olduğunu düşünüyorum. Sanat eserini alımlamayı sağlayacak bir denklem kurmayı başaramadıkları sürece, maalesef beni inandıramayacaklar.
Barış Acar tarafından Ağu 17th, 2008 günü 21:32 sularında gönderildi.
Re: Saim Bugay Heykeli
heykeli bana gösterdiğin ilk gün bu heykelin bana neler düşündürdüğünü söylemenin bir fırsatını bulamadım,sonrasında da kudurmuş gibi çalıştığım ve yorgunluğumun acısını senden çıkardığım için de gene fırsatını bulamadım.
şimdi de heykel burada çıktı karşıma fırsat bu fırsat dedim bende;
bize benziyor bu heykel, ikimize, hem apayrılar hem de bir arada...
Re: Saim Bugay Heykeli
Barış'ın dediğini yaptım. Biraz da ben baktım. Ama değil bir hafta, 58 hafta baksam gördüğümün ötesinde bir şey söyleyemem. üzerine bastğı taşa sımsıkı tutunmuş iki ayağın üzerinde uzun kemiklerle ilerleyen bir yaba, ya da çiçek! Bunun için biraz resim, heykel bakmayı bilmek gerekiyor herhalde. Sanat tarihi okuyor, dersleri ağır, şu zaman şuraya gelemez, bu zaman buraya gidemez. Oturur ders çalışır, üstüne varmayalım, dedik de n'oldu. Sen tut, Sanat tarihi oku, sonra da topu bize at. İyi valla!
Re: Saim Bugay Heykeli
Yaba benzetmesi müthiş oldu bence. Demek tarih falan okumaya lüzum yokmuş!
Re: Saim Bugay Heykeli
Sahi mi? Ben anlıyorum aslında görsel sanatları incelemekten. Eğer onu yabaya benzetirsek, o zaman ben yabanın üretimi simgelediğini düşüneceğim. Ama bu yaba neden gök yüzüne açmış ellerini oradaki birilerine yakarır gibi? Evet, heykelin yapılış amacı bana bu soruyu sordurmaksa eğer, bilmiyorum, ne demeli.
Re: Saim Bugay Heykeli
Sanat tarihi öğrenimim boyunca şunu gördüm ve kızdım çokça: İnsanlar bir şeye nasıl bakılacağını, ne düşünmeleri gerektiğini öğrenmek istiyorlar adeta.
"Şu mesafede durmalısınız, önce derin bir nefes alıp gırtlaığınızı temizlemeli, sonra da zıplayarak esere doğru yaklaşmalısınız. Ardından eserin yaratıcısını, dönemini, üslubunu, kompozisyon ve renk değerlerini bir çırpıda söylemeli, son olarak da kısaca kendi değerlendirmenizi eklemelisiniz: Ay çok güzel olmuş!"
İnsanlara bir şeye nasıl bakmaları gerektiğini söyleyemezsiniz, söylememelisiniz. Bakmaları ve görmeleri için, karşılaşma anları için fırsatlar sunmalısınız sadece. Ola ki bu kesişme gerçekleştiğinde, gerçek anlamda sanat konuşmaya başlayacaktır.
Eleştirdiğim yaklaşım yanlışının, ülkemizde fazlaca pompalanmış pozitivizmin sonucu olduğunu düşünüyorum. Sanat eserini alımlamayı sağlayacak bir denklem kurmayı başaramadıkları sürece, maalesef beni inandıramayacaklar.