Kısa Öykü Kuramı Üzerine Makaleler
Öyküler forumunda yeni bir yapılanmaya gidilmişken, uzun zamandır foruma eklemeyi düşündüğüm öykü kuramına ilişkin metinleri aktarmaya başlayayım.İlk olarak Adam Öykü dergisinin Eylül-Ekim 1997 yılında yayımladığı 12 numaralı "Kısa Kısa Öykü" özel sayısıyla yola çıkalım istedim. Kısa öykü üzerine müthiş tartışmalar içeren bu sayı, sanıyorum ki, öykü dünyamıza da türün geleceği adına çok şey katmış bir yayındır.
Ancak tekrar ve ısrarla altını çiziyorum ki, yoğun bir emek harcanarak buraya aktarılmış metinler, üzerine söz alınmaz, yorum yapılmaz ve tartışılmazsa, anlamlarına kavuşamayacaklar. Forum kullanıcılarından dileğim, bu metinleri okumanın yanında sıkı bir eleştiri sürecinden geçirmeleri ve değerlendirmelerini forum okurlarıyla paylaşmaları olacaktır.
"Öykülemenin Öyküsü"
Yurdanur Salman-Deniz Hakyemez, Adam Öykü, 12, İstanbul, Adam Yayınları, Eylül-Ekim 1997: 5-12.
oykulemenin_oykusu_yurdanur_salman_deniz_hakyemez.pdf
"Öykünün Biçimleri"
Orhan Duru, Adam Öykü, 12, İstanbul, Adam Yayınları, Eylül-Ekim 1997: 36-37.
oykunun_bicimleri_orhan_duru.pdf
"Çok Kısa Öyküler... Öykücükler"
Ferit Edgü, Adam Öykü, 12, İstanbul, Adam Yayınları, Eylül-Ekim 1997: 38-39.
cok_kisa_oykuler_oykucukler_ferit_edgu.pdf
"Çok Kısa Öykü İçin Çok Kısa Sözler"
Necati Tosuner, Adam Öykü, 12, İstanbul, Adam Yayınları, Eylül-Ekim 1997: 40.
cok_kisa_oyku_icin_cok_kisa_sozler_necati_tosuner.pdf
"Çağdaş Türk Yazınında Kısa Kısa Öykü"
Nedret Tanyolaç Öztokat, Adam Öykü, 12, İstanbul, Adam Yayınları, Eylül-Ekim 1997: 41-45.
cagdas_turk_yazininda_kisa_kisa_oyku_nedret_oztokat.pdf
"Anlık Kurmaca"
Charles Baxter, Adam Öykü, 12, (Çev. Taner Karakoç), İstanbul, Adam Yayınları, Eylül-Ekim 1997: 85-90.
anlik_kurmaca_charles_baxter.pdf
"Kısa Kısa: Anlık Öykü"
Robert Shapart, Adam Öykü, 12, (Çev. Taner Karakoç), İstanbul, Adam Yayınları, Eylül-Ekim 1997: 91-94.
kisa_kisa_anlik_oyku_robert_shapart.pdf
"Şiirle Düzyazı Arasında Kısa Kısa Öykü"
Nedret Tanyolaç Öztokat, Adam Öykü, 12, İstanbul, Adam Yayınları, Eylül-Ekim 1997: 95.
siirle_duzyazi_arasinda_kisa_kisa_oyku_nedret_oztokat.pdf
Re: Kısa Öykü Kuramı Üzerine Makaleler
"Metin" ya da "yazı" benim aklıma gelen alternatiflerdi. Belki başkaları başka alternatiflerle çıkar gelirler Barış'ın daha çok hoşuna gidecek.
Re: Kısa Öykü Kuramı Üzerine Makaleler
Benim sevme-sevmeme üzerine kurulu duygusal ilişkimin dışında, Eren'in yukarıdaki vurgusu aslında çok şey anlatıyor bana. Evet, "deneme"nin bir tanımı var; kişisel izlenimlerden yola çıkılmasını ya da bunun etrafından dönülmesini başat kılan. Aynı şekilde makalenin de, giriş-gelişme-sonuç'tan oluşan, kaynak göstermeyi gerekli kılan, temellendirme ve sentez yapmayı gerektiren belirlenimleri var.
Sorun da tam olarak burada başlıyor. "Biz akademik bir tartışma yürütmüyoruz." Aslında bu ifadeyle murat edilen şey, makale türünün -bence Türkiye'de akademi tarafından kötü kullanılmış olan- didaktik üslubunun dışarıda bırakılması. Yoksa, denemede olduğu gibi, "Bence öykü aslında şöyle bir şeydir"le devam eden izlenimler yığınını bir araya getirmek bir literatür taraması için çok da işlevsel bir yaklaşım olmaz.
Buradaki ayrım benim için başlığın gerekçesini tam olarak açıklıyor. Denemeyle makale arasında bir alt-üst ilişkisi kurmak yerine ikisinin muradının farklı olduğunu anlatmaya çalışıyorum. Bizim bu başlık altında yapmaya çalıştığımızın, daha disipliner -ama olabildiğince didaktik olmayan-, öykünün neliğine, onun çözümlenme yömtenlerine dair bir birikimi tartışabilmek olduğunu düşünüyorum.
Re: Kısa Öykü Kuramı Üzerine Makaleler
Yazıların tamamını okuyup notları şişirmeyi beklemedim. Okudukça da yazmaya ve yazılanları takip etmeye devam edeceğim. Yoksa katardan geri kalma gibi bir durum da ortaya çıkıyor ki sanırım bu,forumda olması istenmeyen bir durum.
Öncelikle "Sıradan olayların anlatılması bile yerin; zamanın, bireyin, vurgunun değişmesiyle çarpıcılık kazanabilir" demiş ilk metin. Öykünün de sanırım , romandan farkı konusunda yol gösterici bir cümle bu. Yani romanda okuyucu hep bir olay arayışı içinde oluyor. Karakterler, zaman ve diğer öğeler ne kadar başarılı olursa olsun; olayı ön planda tutuyoruz. Ama öyküde olay aramayı çağdaş öykücüleri okuduktan sonra kırmadık mı? Örneğin, S.Faik'te sıradan bir kahve, sıradan balıkçıların, sıradan işlerini bile o güzelim diliyle, anlatımıyla merakla okurken; romanda olayı ön planda tutarak diğer çarpıcılıkları gözardı ediyoruz sanırım. Ülkü Ayvaz da belirtmiş :
Bu benim gözlemim ve aşağı yukarı da ilgili başlıktaki yazılarda da benzer saptamalar Merhum Orhan Duru'nun öykü kavramını irdelediği yazısında okuduklarım da gayet ilgi çekici. Hatırlarım Ege'li ailem ve aile büyüklerimle geçirdiğim çocukluğumda birini taklit ettiğimizde "öykünme, ayıp ayıp" derlerdi ve bu sözcüğü pek de anlayamazdık o zamanlar... Sözcüğün olanı taklit etme yanında, anlatma, aktarma anlamları da bazı yörelerde kullalınıyor, bizzat duyduğum kadarıyla. Ben de hep ingilizcedeki "story" ile "history" sözcüğünün bir bağlantısı olur olmadığını düşünürüm. Acaba , dil kendi mantığıyla ve dinamizmiyle geçmişte yaşanmış bir olayı anlattığı için mi "story" den doğurmuş "history"i..?
Re: Kısa Öykü Kuramı Üzerine Makaleler
Dediğin doğru Cihan, bazı yörelerde "anlatmak, söylemek" anlamlarında da kullanılıyor.
http://tdkterim.gov.tr/ttas/?kategori=derlay&kelime=%F6yk%FCnmek
Re: Kısa Öykü Kuramı Üzerine Makaleler
Yazıları ilgiyle okumaya devam ediyorum. "Öykü ve Roman" yazısını çok sevdim. Aklımızdaki ayrımı, birçok yazar, yeteneklerini de kullanarak dile getirmişler.
En çok da bu tanım ilgimi çekti. Bir de katılmadığım bir bölüm var:
Bu benzetmeye itirazım var... "C Vitamini hapı" herşeyden önce yapay ve tatsız birşey. İçeriği icabı faydalı olsa da alınma, vücuda girme şekli yapay...Bu yapaylığı öyküyle bağdaştıracak mıyız? Bence bağdaştırmamalıyız. Diyelim ki ben yanılıyorum, hapın yapaylığını düşünmedi ya da kastetmedi yazar; o zaman alındığında aynı etkiyi gösteren limon yerine neden hapı tercih edelim. Hem daha doğal, hem lezzetine varılan birşeyi kimse hapa tercih etmez. Yazarın savından çıkarttığım şu: Hepimiz roman okuyalım olsun bitsin...
Re: Kısa Öykü Kuramı Üzerine Makaleler
Re: Kısa Öykü Kuramı Üzerine Makaleler
Cihan, sanırım yazarın "hap-limon" kıyaslamasından muradı, "yapay-doğal" karşıtlığı kurmak değil. Öykü, derdini ortaya koyarken anlatımını olabildiğince az sözcükle kurup "yalın, yoğun" bir kıvama ulaşmalı. Bundan ötürü bir hap gibi içinde yoğunlaştırılmış bir öz taşır. Roman, öyküye göre daha uzun anlatılar olduğundan, "yalınlık, yoğunluk, az sözcük kullanımı" gibi zorunluluklara girişmeden anlatımının çatısını oluşturulabilir.
Re: Kısa Öykü Kuramı Üzerine Makaleler
Eren, benzetmenin daha çok biçime yönelik olduğunu düşünüyorum. "Roman ve öykü içeriğini nasıl şekillendirir?" sorusuna verilmiş bir yanıt gibi görünüyor.
Re: Kısa Öykü Kuramı Üzerine Makaleler
Re: Kısa Öykü Kuramı Üzerine Makaleler
Ben de bu itiraza itiraz ediyorum.
"Öykü konuyu kısa anlatan, roman uzun anlatandır." biçiminde bir yargı oluştuğunu düşünmüyorum. İçerikten bağımsız, öyküyü öykü yapan anlatım öğelerinin olabileceğini söylüyorum. Bunlardan biri ve en vazgeçilmezi "yoğunluk"tur. O benzetme de "yoğunluk" kavramına bir gönderme yapmış.
Re: Kısa Öykü Kuramı Üzerine Makaleler
İtirazlaşmanız hususunda araya girmek istmem; ama sanırım yapılan benzetmenin niteliği konusunda kimsenin bir şüphesi yok. Cihan da anladığım kadarıyla, bir aşırı yorum denemesiyle benzetmenin sürçtüğü yerlere değinmek istemiş; iyi de yapmış bence.
Eren'in biçim içerikten bağımsız düşünülemez saptamasını ise, tartışmanın yeni bir boyuta taşınması olarak görüyorum. Burada Kant'ın estetiği özgün bir kategori olarak ayrıştırmasına karşı, Hegel estetiğinin argümanını öne sürüyor Eren. Benim için de can alıcı bir sorun. Uzun zaman üzerine düşündüm. Ama kısaca bu konuya girivermem zor olacak. Bir ara yapacaklarımın sayısı kabarıyor yine... :oops:
Re: Kısa Öykü Kuramı Üzerine Makaleler
Önceki sayfada yer alan alıntının yeri tam burası.
S. Gümüş'ün "Aysel'in Engin ve Ömer ile yaşadıkları, kısa öykünün biçimine ve yordamına sığdırılabilir mi?" sorusu benim anlatmak istediklerime denk düşüyor.
Alıntı:
Semih Gümüş - Öykünün Bahçesi
Adam Yayınları - s.19
Re: Kısa Öykü Kuramı Üzerine Makaleler
Re: Kısa Öykü Kuramı Üzerine Makaleler
Yazılanlardan aslında hepimizin yakın düşündüğünü çıkarttım. Biçim içerik tartışması başlığı aşıp yeni bir başlık haline gelebilir... Bu başlık altında yapılan tartışmalar "kuram" konusunda diğer başlıkları aşacak bence. Devamı gelecek...
Re: Kısa Öykü Kuramı Üzerine Makaleler
Başlığın ilk sayfasına yukarıdaki notu düşmüştüm. Yine konunun dönüp dolaşıp aynı meseleye odaklandığını düşünüyorum. Keza Eren'in bahsettiği gibi, öykü tanımları içinde beni de çok etkilemiş olan, "yoğunluk" izahı da bir yerden sonra sorgulamaya açık. Keza usta romancı Proust'un zamanı Bergsoncu bir tarzda yoğunlaştırarak kullandığını biliyoruz. Sonuç ise binlerce sayfada ifade ediliyor.
Bunun yukarıda alıntıladığım iletiyle ilgisi ise şu: Roman, ortaya çıkışı itibariyle (ki bu ortaya çıkışın kentle ve burjuvaziyle ilgisi aşikâr), edebiyat geleneği içinde henüz çok ciddi bir türsel ayrıma karşılık gelmiyor bence. En yaygın biçem olması onun öyküden ayrılabilmiş bir "tür" olduğunun ispatı için yeterli değil.
Öyküye gelince, sözlü edebiyatın bir uzantısı olarak, şiirden sonra (ve belki onunla birlikte) en güçlü tür olma iddiasını koruyor hâlâ. Homeros destanları şiir olduğu kadar birer öykü de taşıyorlar çünkü. Halk anlatıları; masallar, destanlar, mitoslar, fıkralar vb. öykü temelinde yükselen alt türler; belki romanı da öyle kabul etmeli.
Bu sebeplerle roman ile öykü arasındaki ayrımları tanımlamaya çalışmanın fazla yararı olduğunu sanmıyorum ben. İnsanı güzel bir şey üretmekten ziyade, Cihan'ın da işaret ettiği gibi, limon-hap ikileminde bırakacak can sıkıcı şeyler hepi topu.
Sonuçta öyküye bakmak lazım öncelikle; tam gözlerinin içine.
Re: Kısa Öykü Kuramı Üzerine Makaleler
Yine de Çehov, Maupassant, Sait Faik gibi ustaların elinde biçimlenen bir tür olarak çağdaş öykü, kardeşleri mesel, kıssa, fıkra gibi türlerden ayrı değerlendiriliyor hep. Bunu da belki, Barış'ın işaret ettiği sözlü kültür geleneğinden kopuşa bağlamak gerek. Kurgu bütün anlatılarda önemli bir yere sahip elbette, ama Bilge Karasu, Murathan Mungan gibi yazarların kurgunun üzerine bu kadar düşmeleri bu kopuşu daha da belirginleştirmiyor mu? Çağdaş öykü, atalarının göze alamadığı bir şeyi yapıyor: yazının kalıcılığına sığınıp birden çok kez okunmayı, her okunuşta başka anlamlar çıkarılması olasılığını, yarı gizli göndermeler yapma olanağını hesaba katıyor (verba volant scripta manent -söz uçar yazı kalır). Bu kalıcılıkla beraber anlatıcının elinden kayıp giden bir şey de var: doğaçlama yapma olanağı. Yazılı metin her okunuşunda aynı sözcüklerden oluşacak, olaylar hep aynı sırayla gerçekleşecek, kişiler hep aynı sözleri söyleyecek, anlatıcı geri dönüp "şurayı aslında yanlış anlatmıştım, doğrusu böyle olacak," diyemeyecek, vb. O zaman bütün bu öğeler üzerine daha fazla düşünmek gerekecek. Öte yandan kalıcılığın verdiği olanakları değerlendirip kurgu oyunlarını derinleştirmek, cümleler arasındaki ilişkilere yeni boyutlar eklemek, metni gizli/açık göndermelerle bezemek olanaklı hale gelecek (belki de Abdullah'ın "yoğunluk"tan kastettiği buna daha yakın bir şey). Ama, bütün bunlar (Barış'ın da dile getirdiği gibi), sözlü kültürle yazılı kültür arasındaki ayrıma işaret ediyorlar temelde, yoksa roman ile öykü arasındaki ayrıma değil.
De, bunu nasıl yapacağız?
Re: Kısa Öykü Kuramı Üzerine Makaleler
Erencik yukarıdaki notların için teşekkürler. Üzeirne söylemek istediklerim var.
Ama öncelikle:
Zurnanın zırt dediği yer orası tabii. Ama bunun için de bir merhemim var:
Kuramdan yola çıkarak değil elbet; tek tek öykülere bakarak. Öykünün gözlerinin içine bakmaktan kastım bu!
Re: Kısa Öykü Kuramı Üzerine Makaleler
Re: Kısa Öykü Kuramı Üzerine Makaleler
Bu forum, o forum değil mi zaten?
Re: Kısa Öykü Kuramı Üzerine Makaleler
Hımm, oltaya takıldığımı hissettim. :roll:
Re: Kısa Öykü Kuramı Üzerine Makaleler
Re: Kısa Öykü Kuramı Üzerine Makaleler
Roberta Allen'ın öyküde kısalık uzunluk konusunda bir makalesi:
Kısa Kısa Öykülerle Daha Uzun Öykülerin Mukayesesi
(Hece dergisinde yayımlanmış bu makalenin kaynağı Fast Fiction: Creating Fiction in Five Minutes kitabı. Dolayısıyla temkinli yaklaşmayı da öneririm.)
Dosyayı indirerek okumak isteyenler için:
kisa kisa oyku, uzun oyku - roberta allen.pdf
Re: Kısa Öykü Kuramı Üzerine Makaleler
Evet, benim yoğunluktan ne kastettiğimi güzel açıklamışsın Eren. Aslında söylemek istediklerim arada kaynadı diyebilirim. Ben, sindire sindire konuşacağımızı zannederken ikiniz kopup gittiniz bir anda. -Forumda işler değişiyor Barış.-
Öykü ve romanı kıyaslayarak verimli sonuçlara gidemeyeciğimizden eminim. Her tanımın beraberinde bir sınırlama da getireceğini biliyorum. Ancak şu soruyu nasıl yanıtlayacağınızı merak ediyorum:
Çehov, anlatmak istediği konuları ele alırken neden öyküyü tercih etti? Öykünün biçimsel kolaylıklarından mı yararlanmak istedi?
Re: Kısa Öykü Kuramı Üzerine Makaleler
Re: Kısa Öykü Kuramı Üzerine Makaleler
ERDEN, Aysu.
"90'lı Yıllarda Türk Öykücülüğünde Farklı Bir Boyut: Çok Kısa Öyküler",
Üçüncü Öyküler,
Güz 2000,
sayı: 10,
2000: 94-98.
aysu erden.pdf
Re: Kısa Öykü Kuramı Üzerine Makaleler
Barış, eline sağlık. Yazının girişini okudum, yürüttüğümüz tartışmaya renk katacak gibi görünüyor. Devamını akşama okurum artık.
Yazdıklarımla serzenişte bulunmuyorum; aksine gidişattan gayet memnunum.
Re: Kısa Öykü Kuramı Üzerine Makaleler
Çok kısa öykülerle ilgili çok kısa bir yazı... Bizim tartıştıklarımızla da ilgili olduğunu düşündüğüm giriş kısmını (yazının kısalığına karşın) buraya da kopyalamak istiyorum (yazının ileride kaldırılacağını hesaba katarak):
Re: Kısa Öykü Kuramı Üzerine Makaleler
Yukarıdaki konuşmalar yön verici nitelikte, makalelerin de çıktısını aldım, yarın okulda okuyup birşeyler yazmaya çalışacağım...
Re: Kısa Öykü Kuramı Üzerine Makaleler
Aysu Erden'in yazısının sonunu oluşturan bölüm, kısa öyküde olması gereken "yoğunluk" kavramını güzel açıklamış. Özellikle ele aldığı öykünün son cümleleri, okuycunun hayal dünaysını işletme şansı bulabileceği, çağrışımsal bir yoğunluğa sahip.
Kısa Öykü Kuramı Üzerine Makaleler
Çehov'un yaşantısıyla ilgili ayrıntılar konusunda Wikipedia'nın "Anton Chekhov" maddesinden yararlandım.