Uzun Hikâye - Öyküler http://www.uzunhikaye.org/taxonomy/term/27/0 Kendi öykülerimizi paylaşabileceğimiz forum tr Uzun Hikâye'de Öykü Yayımlamak http://www.uzunhikaye.org/icerik/uzun-hikayede-oyku-yayimlamak-2062 <a href="/icerik/uzun-hikayede-oyku-yayimlamak-2062"></a><a href="/icerik/uzun-hikayede-oyku-yayimlamak-2062"></a> <p>Kayıtlı kullanıcılarımız yazdıkları öyküleri okurların beğensine sunmak, onların değerlendirme ve eleştirilerinden yararlanabilmek için "Öyküler" forumunu kullanabilirler.</p> <p>Bu forum, forumun aktif kullanıcılarının katılımını sağlamak amacını taşımaktadır. Çünkü verimli çalışmaların belirli bir sürekliliği gerektirdiğini düşünüyoruz. Bu nedenle, eğer <span style="font-weight:bold">Uzun Hikâye'nin aktif bir katılımcısı değilseniz öyküleriniz yayımlanmayacaktır</span>. Diğer kullanıcılara kendinizi tanıtmak ve öykü okumalarına başlamak için en uygun adres olan <a href="http://www.uzunhikaye.org/forum/okuma-odasi" class="bb-url">Okuma Odası</a>'na bir göz atmak isteyebilirsiniz.</p> Öyküler Thu, 16 Jan 2014 15:06:03 +0000 eren 2062 at http://www.uzunhikaye.org Baharın Anlattığıdır http://www.uzunhikaye.org/icerik/baharin-anlattigidir-2158 <a href="/icerik/baharin-anlattigidir-2158"></a><a href="/icerik/baharin-anlattigidir-2158"></a> <p>Edip ve Cemal ve Ece ve Rıfat Orhan Turgut ve daha pek çoğu her zaman haberlidir geldiğimden. İlklerde, kapanıp kaldıkları kitapların sayfaları aralarında küçük küçük Ah!’lı soluklar koyverip, belli belirsiz uzayan, koyulup duran sessizliklere gömülürler. Sonra kitaplar durduk yere, unutulup kaldıkları masalarda, sehpalarda, yatak başlarındaki komidinlerde sebepsiz yere açılıp, sanki çiçek kokulu, ılık bir rüzgar çıkmış gibi sayfaları delice, bir o bir bu yana karışmaya, ardından raflardan düşmeye başlar.(Her zaman en erken perdeleri kapalı, ışık almayan, küf kokulu evlere uğrarım.)</p> <p>Sonra, arada o da sezer bir şeyler. Belki kitaplardaki bu durduk yerdeki nedeni belirsiz hareketlilikten, belki içinde birdenbire yürüyüp büyüyen boşluktan, kısalan, yetmeyen, alınamayan soluklardan.</p> <p>Her gün budamaya gittiği zeytinliğe kitap da götürmeye başlar. Bir gün birini, diğer gün birini alıp, budanmış zeytin, ot ve toprak kokulu, dizleri aşınmış pantolonunun arka cebine koyup koyup götürür.</p> <p><a href="http://www.uzunhikaye.org/icerik/baharin-anlattigidir-2158" target="_blank">devamını oku</a></p> http://www.uzunhikaye.org/icerik/baharin-anlattigidir-2158#comments Öyküler Wed, 10 Jun 2015 16:08:00 +0000 Mehmet Sürücü 2158 at http://www.uzunhikaye.org Yama http://www.uzunhikaye.org/icerik/yama-2139 <a href="/icerik/yama-2139"></a><a href="/icerik/yama-2139"></a> <p>Günden güne oyulan boşalan yapraklara, artık silik-bulanık gören gözlerle bakıp, ince, kemikli parmağını yaprakların arasında gezdirdi.</p> <p>O iğrenç dokunuş?</p> <p>Patlıcan kökünün incelmiş dallarından sarkan delik delik yaprakların üzerindeki birkaç yeşil kurtçuğu titrek parmaklarıyla tutup, yere attı.</p> <p>Üzerine hınçla bastı.</p> <p>“Nalet!”</p> <p><span style="font-weight:bold">yama</span><br /> <span style="font-style:italic">Bekle. En önemli, en değerli sensin. Güçlüsün. Büyük, önemli işler için yaratılmışsın. Sadece kolunu kaldrıp, hedefini belirlemen yeterli. Her şey sensin. Bekle.</span></p> <p>Birkaç çırpı kırıp, ateşin koyu yerine attı. Koluyla terini sildi. Elindeki uzun sırıkla kenardaki uçları közlenmiş dalları ileri, ateşin en harlı yerine sürdü. Elvermedi içi, kenara koydu elindekini. Tutuşuk bir dal parçasını aldı eline, dal parçası yükseldikçe yalımlar büyüdü. Elini yaktı.</p> <p>“Nalet!”</p> <p><span style="font-weight:bold">yama</span><br /> [i]Bekle. En önemli, en değerli sensin. Güçlüsün. Büyük, önemli işler için yaratılmışsın. Sadece kolunu kaldrıp, hedefini belirlemen yeterli.</p> <p><a href="http://www.uzunhikaye.org/icerik/yama-2139" target="_blank">devamını oku</a></p> http://www.uzunhikaye.org/icerik/yama-2139#comments Öyküler Sat, 20 Sep 2014 00:32:28 +0000 Mehmet Sürücü 2139 at http://www.uzunhikaye.org Negri http://www.uzunhikaye.org/icerik/negri-2137 <a href="/icerik/negri-2137"></a><a href="/icerik/negri-2137"></a> <p>Bohemyalı bir anarşistin dediğidir: <br /> "Nerde çokluk, orda bokluk."</p> http://www.uzunhikaye.org/icerik/negri-2137#comments Öyküler Tue, 19 Aug 2014 14:53:06 +0000 Barış Acar 2137 at http://www.uzunhikaye.org Sihir http://www.uzunhikaye.org/icerik/sihir-2132 <a href="/icerik/sihir-2132"></a><a href="/icerik/sihir-2132"></a> <p>Kimi gün okul çıkışı çarşıya uğruyorum. Küçük meydanın etrafına dizilmiş dar dükkanlar. Basmacısı, fotoğrafçısı, terzisi, giyim eşyası satanları ve bir sürü kafesleri, içlerindeki rengarenk, çeşit çeşit ötüşlü kuşlarıyla, Şayip abinin dükkanı. En çok da o. Çantamı, üzeri naylon muhafazalı, subayların, polislerin giydiklerine benzer şapkamı pencerenin kenarına koyuyorum. Büyükçe bir kafeste güvercinler, muhabbet kuşları, rengârenk, adını bilmediğim, çeşit çeşit kuşlar. Sakalar tahta, tel, zarif kafeslerin içerisinde, her yana sekip duruyorlar. Kuş, sanki kafesin her yerinde. Dalıp gidiyorum. Neden durmaz ki, dursa ya durduğu yerde. Nedir bu hayvanın ayaklarını bastığı yerle derdi? Çokluktan çıksa, yeri olsa, cisimleşse. Baksam. Görsem gözündeki sarılığı, kanadının altındaki boz hareyi, kuyruğunun teleklerini, boynundaki zarif halkayı.</p> <p>Dükkanın önünde demirci Kara Ali ile oturuyor Şuayip abi. Kara Ali’nin çay bardağını tutan, çayı karıştıran elleri kapkara. Yüzü esmer.</p> <p><a href="http://www.uzunhikaye.org/icerik/sihir-2132" target="_blank">devamını oku</a></p> http://www.uzunhikaye.org/icerik/sihir-2132#comments Öyküler Sat, 21 Jun 2014 17:08:03 +0000 Mehmet Sürücü 2132 at http://www.uzunhikaye.org Mehmed http://www.uzunhikaye.org/icerik/mehmed-2129 <a href="/icerik/mehmed-2129"></a><a href="/icerik/mehmed-2129"></a> <p>Kuşlar ki olur tuyûr, olur mürgân<br /> Even may be birds, el âmân<br /> (Tıvîtî)</p> <p>Rahmetli validemin evindeydim, özlemişim de, lakin bir eksiklik var idi.<br /> <br /> Vaktiyle ninemin eteğinde dolandığım, beni keyifli keyifli “uslu dur Mehmed” diye azarladığı mutfağa girdim. Kap kacak ocakla pencere arasındaki raflarda aynı düzeniyle diziliydi amma tozlanmıştı; gümüşî, pek sevdiğim semaver de paslanmış gövdesiyle duruyordu köşede. Pederimin bana elifbayı öğrettiği odayı; evin diğer cenahına düşen, kâh değnekle kâh sahici bir bıçakla küffar üstüne hücum edip nice kereler İslam’ı muzaffer eylediğim küçük odayı, tekrar mutfağı hızla dolaştım. <br /> Bir eksiklik var idi. Evet, üşüyordum. Cumbaya çıktım.</p> <p>Evin önünde, vaktiyle dedemin elleriyle diktiği, şimdi üryan ağaçlardan gayrı dümdüz toprak, bulutların arasından firar eden birkaç ışık huzmesiyle alacalanmış, ufuktaki toz yığınına dek uzanıyordu.</p> <p><a href="http://www.uzunhikaye.org/icerik/mehmed-2129" target="_blank">devamını oku</a></p> http://www.uzunhikaye.org/icerik/mehmed-2129#comments Öyküler Thu, 05 Jun 2014 22:21:48 +0000 osman 2129 at http://www.uzunhikaye.org Kumpir http://www.uzunhikaye.org/icerik/kumpir-2126 <a href="/icerik/kumpir-2126"></a><a href="/icerik/kumpir-2126"></a> <p>Asankya’nın en düşkünü olduğu kumpir. Kumpir oldu mu o her zaman mutlu, o her vakit tok kalkar sofradan. Günde beş öğün yese sesi çıkmaz. Denilene göre, her sene Aciloto Burunçe’deki tarlayı, Gamişa Padina’daki evleğin yarısını eker de, hala söylenir dururmuş, Yetecek mi bu kumpir Ayşana, kalmayalım kışın kapısında aç sefil, deyerek. </p> <p>Kumpirin iyisini, lezzetlisini biliyor, hem de iyi biliyor ha! Köyde kimin, hangi tarlasında ektiğini, ayın hanginde, belki hangi günde, kumpirin lezzetinin en doruğa eriştiğini de... Asankya bu!</p> <p>Çok düşkündür keyfine. Ekâbirdir. Köy bilir. O gün de böyle, mutfakta. Uzatmış ayaklarının tabanlarını ocağa doğru. Yaslamış enseyi derince bir yasğa. Ocakta odunlar yanar, meşe odunlarından kıvılcımlar sıçrar çıt çıt. Odunların kenarında bir öbekcik kül kor karışımı. Bu öbecikler sen ben olsa, kuru küldür sadece. Ama Asankya bu; o hiç herkes gibi bakar, herkes gibi düşünür mü? Aklına gelivermiş hemen kumpirler. Sıcacık külün altına gömse...</p> <p><a href="http://www.uzunhikaye.org/icerik/kumpir-2126" target="_blank">devamını oku</a></p> http://www.uzunhikaye.org/icerik/kumpir-2126#comments Öyküler Sat, 24 May 2014 16:41:45 +0000 Mehmet Sürücü 2126 at http://www.uzunhikaye.org Ölüm Haberi http://www.uzunhikaye.org/icerik/olum-haberi-2123 <a href="/icerik/olum-haberi-2123"></a><a href="/icerik/olum-haberi-2123"></a> <p>Öldü! Olay bu kadar aslında! Daha fazla bir şey söylemek ya da yazmak gelmiyor içimden. O da kendisi ile ilgili fazla bir şey yazılsın istemezdi herhalde. Bilmiyorum. Öldü. Ölümü ile ilgili de iş bana düştü. <br /> Dostları öldüğünü benden öğrenecekler. Sanırım birkaç ay içinden hepsinin haberi olur. Sosyal medyada “nur içinde yat güzel insan” yazıp bir de resmini koysam daha mı kolay olur? Bir insanın öldüğünü cümle âleme nasıl anlatırım? Sanırım bunu duyuran ben olmayacağım. Öğrensinler nasıl öğreneceklerse bana ne ki? Madem arkadaşları, herhalde bir yolunu bulurlar öğrenmek için. Hoş, rahmetliye sorsan o da söylensin istemezdi belki. Biraz huysuzdu. Huysuz kelimesi tam olmadı, uyuz desem olur cins desem de. Öyle biri işte! Neden mutlu olur, neye sinirlenir anlamadım hiç. Birisinin “günaydın” dememesi yüzünden dünya savaşı çıkarabilir, üzerine gelip bir işe gülüp geçebilirdi. Neyse artık anlamaya gerek kalmadı. Öldü gitti.<br /> Sanatçıydı ilk başta. Fotoğraf merakı vardı.</p> <p><a href="http://www.uzunhikaye.org/icerik/olum-haberi-2123" target="_blank">devamını oku</a></p> http://www.uzunhikaye.org/icerik/olum-haberi-2123#comments Öyküler Sun, 27 Apr 2014 20:33:10 +0000 aykutdalyan 2123 at http://www.uzunhikaye.org Sabah http://www.uzunhikaye.org/icerik/sabah-2121 <a href="/icerik/sabah-2121"></a><a href="/icerik/sabah-2121"></a> <p>Sabah ezanına uyanırım. Ezana ince bir köpek uluması karışır. Biter. Uzunca bir sessizlik. Ardından uzun uzun öten horoz. Ortalık ağarmak üzeredir. Tuvalete inerim. Merdivenin tahtaları inilder. Her basamakta farklı. Sabah serinliği. Yatarım yeniden. Bir vakit sonra, dalar gibi olduğum, uyku ile uyanıklık arasına martı çığlıkları dökülür. Dere tarafından. Kesilir sonra. Her sabah aynı vakitlerde. Başlar ve biter. Bir çığlık, bir çığırtı. </p> <p>Pencerelere hafif bir aydınlık düşer. Zamanla çoğalır. Duvarlarda gölgeler, askıdaki elbiselerin karaltıları, masa üzerindeki sürahi, bardak. Işık an an, karanlık köşelere yürür.</p> <p>Kalksan pencereye gitsen. Perdeyi aralasan. Komşu evin kiremitli çatısı, bacadan yükselen soba dumanı. Boş sokak arası. Dere, kıyıda sazlıklar. Üzerinde tahta köprü. Tahta köprüde keçiyi sağmış, elinde bakraçla bir kadın mı olur? Yoksa katıra semeri vurmuş, alttaki paldımını bağlayan yüzü uykulu bir adam mı? Hiçbir şey yoksa, sakin sakin akan dere vardır.</p> <p><a href="http://www.uzunhikaye.org/icerik/sabah-2121" target="_blank">devamını oku</a></p> http://www.uzunhikaye.org/icerik/sabah-2121#comments Öyküler Tue, 15 Apr 2014 18:11:18 +0000 Mehmet Sürücü 2121 at http://www.uzunhikaye.org Aaah be Asan ağbi http://www.uzunhikaye.org/icerik/aaah-be-asan-agbi-2117 <a href="/icerik/aaah-be-asan-agbi-2117"></a><a href="/icerik/aaah-be-asan-agbi-2117"></a> <p>Ağbi yeğenin geldi geçen. Döküntü bir renoyla. Atmış arkaya bir sürü şişe şarap. Gel dedi, yılan balığı tutalım Eğridere’de dedi. </p> <p>Yorgundum. Ektiydim o gün bir dolu tarla soğan. Zaman kalmadıydı ne Saif Faik’e ne de Edgü Ferit’e. Yorgundum. </p> <p>Ama hatırı vardı arada şarabın ve balığın yılan olanının. </p> <p>Atladık arabaya.</p> <p>Geçtik kıvrılarak burunlardan aşan yoldan. Vardık o eğri dereye.</p> <p>Yüz yıllardır dereyle hasbıhal çınarlar oradaydı. Tesbih çiçeği kokusu, kıyıdaki taşlar, taşların altında kırkayak, solucanlar, ishal olmuş arılar, boş kovanlar ve dere ve de biz. </p> <p>Ben mantarıyla uğraşırken kızıl sultanın, yeğenin ucundaydı oltanın, kardeşi solucanla.</p> <p>Sonrası çalık, kum, kızıl tat. Tesbihçiçeği kokusu, dere akışı, kuş demesi. Şarap saragossa derini. İçtik yeğenin le ben. Mantar şahit.</p> <p>Sonra senden dedi o. Amcamdı dedi. Yapmayacağdı böyle dedi. Ama olmaz ki böyle dedi. Dedi de dedi.</p> <p>Aaah be Asan Ağbi. Haksız da değil hani. Sırası mıydı? Zaman mıydı ölecek?</p> http://www.uzunhikaye.org/icerik/aaah-be-asan-agbi-2117#comments Öyküler Sat, 05 Apr 2014 20:55:35 +0000 Mehmet Sürücü 2117 at http://www.uzunhikaye.org