UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Zanaatkâr - Richard Sennett

01 Ağu 2010
Cihan Başbuğ

Barış Acar'ın yayıma hazırladığı ve önerdiği bir kitaptı Zanaatkâr, kitabı bitirir bitirmez alıntıları paylaşmak istedim. Kitapta insanlık tarihi ve medeniyeti boyunca el işçisinin ve el işçiliğinin medeniyete katkıları anlatılmış. Başlarda "zanaat" olarak kabul edilmiş çoğu şey sonradan sanat olmuş ve şu anki algılarımızdaki yerini almıştır. Ayrıca "zanaat"e dinlerin, insanlığın bakışı ve ilerleme, medeniyet arasındaki ilişkiyi de görmemi sağladı kitap.

""
Zanaatkârın makine ile mücadelesi, on sekizinc yüzyılda robotların icadında, aydınlanmanın İncili sayılan Diderot'un Encylopedia'sının sayfalarında ve on dokuzuncu yüzyıldaki sanayi makineleri karşısında büyüyen korkuda sergileniyor. Zanaatkârın kullandığı malzemeler konusunda bilinçlenmesi ise tuğla yapımının Mezopotamya'dan günümüze uzanan ve cansız şeyler üzerinde isimsiz işçilerin de kendi izlerini bırakabileceğini gösteren o uzun tarihinde ortaya çıkıyor. (S 21)

""
Hem doğal kaynaklar hem iklim değişikliği bakımından büyük ölçüde biz insanların imal ettiği maddi bir krizle yüz yüze geliyoruz. Pandora mitolojisi şimdi artık kendi yıkımımızın dünyevi bir sembolü haline gelmiştir. İşte bu maddi krizle baş etmek için hem imal ettiğimiz şeyleri hem bunları kullanış şeklimizi değiştirmeye mecburuz. Binaların yapımında ve ulaşımda farklı tarzları öğrenmeye ve bizleri tutumlu olmaya alıştıran ritüelleri tasarlamaya ihtiyaç duyacağız. Çevrenin iyi zanaatkârları olmaya da ihtiyaç duyacağız. (S 24)

""
Ortaçağ zanaatkârının otoritesi kendisinin bir hristiyan olması gerçeğine dayanıyordu. İlk hristiyanlık da kendi kökenine zanaatkârın itibarını dahil etmişti. Hem teologların hem sıradan insanların gözünde, İsa'nın bir marangozun oğlu olması önemliydi; Tanrı bu şekilde kendi mesajının evrenselliği hakkında mütevazı bir işaret göndermiş oluyordu. Augistunus ise Adem ve Havva'nın "bahçede çalıştıkları için ayrıcalıklı" olduğunu söylüyor ve şöyle soruyor: "Tohum ekmekten, bitkilere aşı yapmaktan ve sebze toplamaktan daha mucizevi bir şey var mıdır?"Dahası din, zanaatkârın yaptığı işi de kucaklıyordu; çünkü bu ,işler insandaki kendini tarif etme eğilimine karşı durabilirdi. Hephaistos destanında olduğu gibi zanaat işi şiddet içeren değil barışcıl ve üretgen bir boyutta ele alınıyordu. Bu nedenle ortaçağlarda yeni zanaatkâr-azizler ortaya çıktı. Androsakson ingiltere'de örneğin Aziz Dunstan ve Aziz Ethelwold birer metal işçisiydi ve yaptıkları barışçıl işe saygı duyuluyordu.

Zanaat işine saygı duysa da Ortaçağ hristiyan öğretisi aynı zamanda insani Pandoradan korkuyordu; bu korkunun izleri de inancın kökenlerine dek uzanmaktaydı. Bir kimsenin ruhu hakkında en fazla ellerinin çalışmasının söz sahibi olacağı şeklindeki inancından dolayı Pagan Roma anıtsal bir salaklığı temsil ediyordu. Sermouns'ta Augustinus,Confessio'nun "bir kimsenin kendini suçlamasının, Tanrıyı yüceltmesi demek olduğunu ileri sürmüştür. Hristiyan inziva ilkesi de bir insan, maddi şeyler hakkında takıntılı olmaktan ne denli uzak durursa, insan imalatı olmayan ebedi bir içsel hayatı keşfetmeye o denli yakın olur şeklindeki bir inanca dayanıyordu. Öğreti bakımından zanaatkâr İsa'nın varlığını değil insanlığa görünüşünü temsil eder. (S 77-78)

""
Hristiyan ahlakı en fazla Hristiyan zanaatkâr "erkeği" şekillendirdi. Başlangıçta kilise öğretisi, serbest zamanın genel olarak günaha girme ve boş zamanı değerlendirmeyi de tembelliğe davetiye çıkartmak olarak değerlendirdi. Bu korku özel olarak kadınlar için geçerli sayıldı. Havva, erkeği çalışmaktan uzaklaştıran bir baştan çıkarıcıydı. Kilise babaları, ellerini meşgul edecek birşeyler olmadığı sürece kadınların özellikle cinsel bakımdan sorumsuz davranacaklarına inanıyorlardı. Bu önyargı şöyle bir uygulamayı da beslemekteydi: KAdının ayartıcılığı, belli bir zanaatla yani kadının elini sürekli meşgul edecek tarzda, ister dokumacılık ister nakış şeklinde olsun iğne işleriyle uğraşması sayesinde dengelenebilirdi. (S 81)

kaynak: Zanaatkâr, Richard Sennett, Ayrıntı Yayınları, çev: Melih Pekdemir, 2oo9, İstanbul

Kategori:

Re: Zanaatkâr - Richard Sennett

Sosyolog Richard Sennett'ın ilgi çekici bulduğum kitaplarından biri Zanaatkâr. Özellikle de zanaat denen olgunun bedenle öğrenmek, bedenle dünyaya katılmak kısımları bence çok ilgi çekiciydi. Bunu, tarihsel süreç içinde, ilk araç gereci yapan insanlardan keman yapım ustalarına ve oradan özgür yazılım yaratıcılarına kadar takip ediyor Sennett.

Kitabın sonunda, yaptığı onca güzel saptamaya karşın, insan yaratıcılığını tümüyle pragmatizme bağlaması ise tüylerimi diken diken etmişti.