Yazıları Silinen Kitap
Kitap dünyası değişik tasarımlarla, ilginç bir alana da yöneldi aynı zamanda. Kapaklarında aynalarla satılanlar, insan büstü şeklindekiler, türlü boyutlar ve şekiller.
Bir yanı, onu evlerde; burjuvalığın bir simgesi, dekoratif bir nesne olarak gören zihniyete çıkan bir çeşitlilik.
Tüm bu pazarlamacı bakışlarla tasarımlanan kitap çeşitlerinin arasında birisi özellikle ilgimi çekti.
“The Book That Can’t Wait” (Bekleyemeyen Kitap) projesi adı altında, insanları o kitabı alıp bir an önce okumaya zorlama özelliğiyle yayınlanıyor.
“Kitaplar çok sabırlı objelerdir. Onları satın alırız ve kitaplar bizim onları okumamızı bekler. Günler, aylar hatta yıllar boyunca. Kitaplar için bu sorun olmaz ancak yeni yazarlar için sorundur. Eğer insanlar ilk kitaplarını okumazsa hiçbir zaman ikinciyi yazamazlar”
Bu gerekçeyle kitap, iki ay sonra silinen bir mürekkeple yazılıyor. Ve ilginçtir, ilk baskısı tükeniyor. Bir pazarlama yeteneği olarak görülecek yanı beni düşündürmüyor. Bir yanıyla riskler içerdiği bir gerçek. İki ay sonra beyaz bir deftere dönüşecek bir kitabı hangi yayınevi, ne cesaretle basar, kitapçılar binbir riskle raflarına koyup, nasıl satar? (Ülkemiz koşullarında tabi ki) Kitabın, aldığım, elimdeki kitabın, okmazsam bir süre sonra silinebileceği düşüncesine takılıp kalıyorum. Kitaplığımdaki kitapların bu tür kitaplardan oluştuğunu düşünüyorum, bir karbasan...
Ne dersiniz? Kitapların üzerindeki harfleri silebilme yetkisine sahip olabilseniz bir an?
http://www.edebiyathaber.net/bu-kitabi-2-ay-icinde-okudunuz-okudunuz-yoksa-yazilar-silinecek/
Re: Yazıları Silinen Kitap
bir kitabın sonuna geldiğinizde onu bitirdiğinizi düşünüyorsanız bu silinen kitapları alabilirsiniz. ya da tek okumalık şeyler yazıyorsanız, yazdıklarınızı böyle kitaplara bastırabilirsiniz. ama böyle yazılar yazıp, böyle kitaplar okuyorsanız; bir okuryazar olduğunuz konusunda ısrar etmeyin. hem tek atımlık kurşunu olan askerin cihan harbinde işi ne...
Re: Yazıları Silinen Kitap
Aklıma Barış' ın kitabında yer alan "Ağda" isimli öyküyü düşürdü bu yazı. Çok da denk düşüyor. Kitabı dün alabildim. Şöyle bir karıştırdım ve "Ağda" yı ilk anda çok sevdim diyebilirim.
"Sizce de gerekmiyor mu, kılları orman gibi olmuş edebiyat denilen şu haspaya Çamsakızı bir ağda?"
ACAR, Barış. Pıhtı, İstanbul, Komşu Yayınları,2012
Re: Yazıları Silinen Kitap
Madem lafı açıldı bu öykünün yayımlanma hikâyesini de anlatayım.
Polemik-Öyküler'den biri olan ve dört boş sayfadan oluşan bu öykü ilk olarak 2000li yılların başlarında yayımlanmıştı. Sonunda da, bu dizinin diğer öykülerinde olduğu gibi, bir meraklısına not vardı: Melike Hanım'ın alıntıladığı tümce. Öyküyü gönderdiğim derginin editörü baskıdan hemen önce beni arayıp dergide yere ihtiyaç olduğunu bu yüzden boş sayfaların sayısını dörtten bire indirmek istediğini söyledi. Bir an gülümsedikten sonra editöre ola ki dört sayfa öykü yazsaydım, benden öyküyü kısaltmamı mı isteyeceğini sormuştum. Bir süre pazarlıktan sonra iki ya da üç sayfada karar kılmıştık.
Belki de edebiyatta silinen öyküler yazmak daha hayırlısıdır.
Re: Yazıları Silinen Kitap
Bilinmeyen nedenlerle, kitaplardaki yazıların altı ay, bir-iki yıl sonra silineceğini bilen birisi yazar mı, yazarsa neden, kimin için yazar acaba?
Aslında, sözün yazıdan daha az mı kalıcı olup olmadığı bir yana, söylediklerimizin önemsenip önemsenmediğini düşünmeden saatlerce konuşabiliyoruz. Onun günlük yaşamda bir tüketim alanı var. Yazının, kitabın öyle mi? Bundan, yaşamda tüketilirliği, aranırlığı gittikçe azalan kitapların yaşaması olası mı? Bu da bir çeşit silinme değil mi?
Re: Yazıları Silinen Kitap
John Cage'in 4'33" isimli eseri de buralarda bir yerde duruyor:
Ayrıca Sound of Music isimli filmde de yine muhtemelen Cage'den esinlenerek bütün şehir keşmekeşini sessizliğe terk etme teması işlenmişti.
Ben her şeye rağmen pazarlamanın yaratıcılığına inanıyorum. Kitaba, kendine ait bir ajanda sunmak yazarın imkanlarını da arttırıyor. "Yalnızca güneş ışığında okunabilen" bir mürekkep mesela; okumanın süresini her anlamıyla, mekana da hükmederek belirtirdi ve bu türden yeni bir iktidarın yazarı, kaybettiği alanı artık gönül rahatlığıyla okura terk ederek farklı bir edebi coğrafya -yahut iklim- yaratma çabasına girmeye teşvik edebileceğini düşünüyorum.
Re: Yazıları Silinen Kitap
Kitabın reklamı, içeriğinin önüne geçiyor bence. Alınıp da okunmayan kitaplar mı dert olmuş sahi? Okuyucu yazılar silinecek, param boşa gitmesin tehditiyle mi okuyacak bir kitabı? Benim pek içime sinmedi doğrusu. Hani şöyle olsa: kitap silindikten sonra yeni bir öykü çıksa o da silinse yenisi başlasa... Bir döngü olsa, kabul edilebilir ama bu isteğim kağıt üzerinde gerçekleşmek için biraz ütopik.
Kitap, iade edilmeyeceği bilindiği halde, dostlara verilmek için dahi yazısını korumalıdır.
Re: Yazıları Silinen Kitap
Yazıyı okuyunca Engin Geçtan’ın Kırmızı Kitap isimli romanı geldi aklıma. Kitabı okuyalı epey bir süre oldu ama romanın içerisinde her okunuşunda değişen başka bir kitabın öyküsünü anlatılıyordu sanıyorum. Yaşanan olaylara göre sürekli güncellenen bir kitap. The Book Can’t Wait de böylesine bir kurgunun parçası olabilirdi belki. Onun ötesinde yazıları silinen bir kitap neden yazılır? Son yılların popüler pazarlama geleneğinin bir parçası olmasının ötesinde bir anlam yüklenebilir mi bu duruma? Bunu kesin olarak bilmek için kitaba göz atmak gerekebilir belki. İçerikle uyumlu bir biçim arayışı mı? İçeride “geçerli” bir neden var mı? Kitabın yazılarının silinmesine nasıl bir anlam yükleniyor veya bir anlam yükleniyor mu? Bir de ikinci ve diğer baskılar meselesi var tabi. Yazıda kitabın ilk baskısının tükendiğinden bahsediliyor. Tam da bu nedenle kitabın bir bütün olarak ortadan kalkmadığını söyleyebiliriz. Kitaplığımızdaki baskısı beyaz bir deftere dönüşüyor ama her zaman ikinci kez okunma şansı var, tabi ikinci kez alınırsa.