UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Yaşar Kemal - Sarı Sıcak

27 Eyl 2008
eren

Dün akşam Yaşar Kemal'in Sarı Sıcak'ını okumaya başladım. Kemal'in anlatımı o kadar müthiş ki okurken terleyeceğim neredeyse. Sıcağı, bataklığa dönen Çukurova'nın sivrisineklerini, güneşin altında terleyen insanları görerek okuyorum öyküleri. Henüz kitap bitmiş değil, ama yine de ben birkaç cümle paylaşmak istedim kitaptaki öykülerden.

""
Eğildi kulağıma. Bu çoktan gitmiş, dedi. Dedim ki, gitsin, olacağı buydu zaten, sen yap bir iğne. Ben, dedi, soluktakine iğne yapamam, ne faydası var? Koydum parayı önüne. Aha, dedim, sana para. Yap iğneyi. Parasıylan değil mi? Şu ağaca vurdururum, beygirlerime vurdururum. Yap iğneyi kardaş, dedim. Yüreğime dert olmasın, elalem anama avradıma sövmesin, dosta düşmana karşı, dedim. İyi adammış, bir iğne yaptı. Bir iğne daha yaptırdım. Bir daha yap kardaş. Zalanın bende çok hakkı var, dedim. Bir daha yaptı. Deri kemiğe yapışmış, bir deri bir kemik, teyze... Zala öyle olmuş işte. İnanılmaz. Görsen, bu Zala değil, dersin. Gözünlen görsen. Koştum arabayı öğlenin sıcağında. Sıcak çatır çatır. Düştük yola. Ölücüyse de çiftlikte ölsün dedim. Bir sıcak bir sıcak vardı, kabil karar değil. Öyle sıcak işte. Ateş düşmüştü yazıya yabana. Alev almıştı dünyayı. Yarı yola gelişin, Zala eremeke doğruldu. Bir şeyler söyleyecek oldu, söyleyemedi, başı geri düştü. Ağzından, bin yılın... çocuğum... çıktığını duydum. Usulcana, duyulur duyulmaz söyledi.

"Bebek"


""
"Bak hele," dedi, "bak hele şu deyyus Hasan Beyin yaptığı işe! Kocaman bir tuğla ocağını el kadar bir çocuğa yaktıracak." Kocaman elini açtı: "El kadar."

"Beyaz Pantolon"


Belki Bir Nefeslik Aralardan birinde bir de Yaşar Kemal öyküsü okuruz, ne dersiniz Smile
(Bendeki baskı, Adam Yayınları'nın 2002 tarihli baskısı.)

Kategori:

Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

Yine Sarı Sıcak'tan:

""
Eğer bir insanda azıcık insanlık varsa yalan söylemez. Dedikodu yapmaz. Dedikoduyla bir insanı vurmak, küçültmek insanlıktan çıkmış, bozulmuş, çürümüş, elinden hiçbir şey gelmeyen, elinden hiçbir şey gelmediğini kabul edecek kadar düşkünlemiş bir insanın kârıdır. Bu duruma gelmiş bir insanı karşına almak onun durumuna düşmek olur. Dayan Kerem Usta, dayan iki gözüm, dayan kardaşım. Yüreğini dört okka eyle. İnsanın her şeysiyle, tüm alçaklığıyla başa çıkarsın, kendi kendini aşağılamış, kendini kandıran insanın aşağılaşmasıyla başa çıkamazsın. Dedikodu yapan insan dedikodu yaptığını bilir, onun aşağılık bir iş olduğunu da bilir... Kendi gözünde kendini aşağılar. Bu insanı kendisi kadar kimse aşağılayamaz. Onun için dayan aslanım, dayan Kerem Ustam, dayan elleri güzelim... Yel kayadan ne alır... Ne kadarcık ömrümüz var, aşağılanmış insanların alçak hüneriyle, dedikodusuyla vakit geçirecek... Her bir şey onarılır, aşağılanmış, kendi gözünde kendini aşağılamış, dedikodu namussuzluğuna başvurmuş insanın çürümüşlüğü, kokuşmuşluğu onarılmaz. Dayan Kerem Ustam...

"Ağır Akan Su"