Yalın Deyişler, Pek Bilinmeyen Sözcükler
Bu aralar Sait Faik ve Yaşar Kemal okuyorum sık sık. Ustaların eserlerinde yer verdikleri "deyişler, deyimler, sözcükler" bunları sizlerle paylaşma isteği uyandırdı bende. Tabii başlık bu yazarlarla sınırlı kalmayacak. Onlardan hareketle bakalım nereler varacağız?
Başlığın ilk örneği Sait Faik'in "Semaver" adlı kitabında yer alan "Garson" öyküsünden. Eşinin mesleğini beğenmeyen kadının kocasını topa tutmasını Sait Faik şöyle ifadeleştirir: "Müşteriler gittikten sonra kadın ağzını açardı. Daha doğrusu açardı ağzını..."
Re: Yalın Deyişler, Pek Bilinmeyen Sözcükler
Abdullah ne iyi ettin de hatirlattin! Semaver'i okuyali yillar olmasina ragmen bu cumleleri cok iyi animsiyorum. O zaman benim de dikkatimi cekmisti bu yalin ve etkileyici anlatim. Ama o zaman duygularimi paylasabilecegim bir Uzun Hikaye yoktu tabii
Re: Yalın Deyişler, Pek Bilinmeyen Sözcükler
ne zamandır benim de aklımda yaşça büyük insanlardan duyup da not etmediğim, ilginç ve kullanışlı deyişleri kayda geçirmeye başlamak vardı.
bunları günlük hayatlarında kulllanan insanlar azaldıkça "eskicilik/antikacılık" tarzı bir önem arz ediyor bu konu bence artık.
örneğin, "gıcılamaz kağnı" lafını duydum geçenlerde.
sanırım "pek bi iş beceremeyen insan" anlamı var. "boş tenekenin çok ses çıkarması" gibi bir yan anlamı da olabilir.
bir de "istiareye yatmak" lafını duydum. "rüyaya yatmak" gibi bir şey sanırım. "yaratıcı bir şeyler bulmak için inzivaya çekilmek" anlamında...
şimdilik aklıma gelenler bunlar.
umarım başlığı doğru anlayıp yazmışımdır bunları.
görüşmek üzere,
çağdaş
Re: Yalın Deyişler, Pek Bilinmeyen Sözcükler
Eren, senin hasretini sık sık gidermeye çalışırım. Bakarsın ileride bu durumu ilerletiriz.
Yaşar Kemal'in, "Çakırcalı Efe" adlı romanını okudum bugün. Romanda bir sözcük dikkatimi çekti: Kızan. Yazar, eserinde "asi, eşkiya, haydut" demekten kaçınarak, yerel bir sözcük olan "kızan" sözcüğünü yakıştırıyor. İlk kez bu romanda karşılaştığım bu sözcüğün anlamına TDK'nin sözlüğünde baktım. Orada "silahlı köy delikanlısı" diye açıklamışlar. Bana bu açıklama yalınkat geldi. Sözcükte bu anlamın dışında başka bir anlam daha saklı diye düşünürken aklıma, sözcüğün anlamının gerilerinde yattığını düşündüğüm şu karşılık geldi: Halk otoriteyle ters düştüğünde onun imdadına yetişen bu kişiler, kendisine ve halkına zulmeden egemenlere kızar. Sonuçta onu kızdıran kişidir günahı ilk işleyen. O, masumdur; durup dururken karşı taraf onu tahrik etmiştir. Ve sözcüğün kurduğu ilişki biçiminde masumiyeti kendiliğinden ortaya çıkar.
Siz ne dersiniz?
Re: Yalın Deyişler, Pek Bilinmeyen Sözcükler
Abdullah'in akil yurutmesi hayli ilginc. Bunu dusunurken sunu soyleyeyim: ben de simdiye kadar okuduklarimdan "kizan"in "delikanli" gibi bir anlamini cikarmistim; evlenme yasina gelmis genc erkek anlaminda. Arastiralim bakalim.
Re: Yalın Deyişler, Pek Bilinmeyen Sözcükler
nisanyansozluk.com'a gore "kizan"in etimolojisi acik degilmis (link). Eksi Sozluk'te de sozcugun degisik anlamlarina yer verilmis (link). Abdullah'in arastirdigi anlama en yakin olani "efelerin yardimcilarina verilen isim" olsa gerek.
Re: Yalın Deyişler, Pek Bilinmeyen Sözcükler
"İstiareye yatmak" İslam inanışında bir olayın sonucunun olumlu mu olumsuz mu olacağını kestiremediğin zamanlarda, belli dinî ritüelleri yaptıktan sonra uyuyup rüyada göreceğin iyi ya da kötü durumlara göre o konuyla ilgili karar alma hâlidir. Sanırım renklerle sembolize edilmiş çıkarımlar vardı. Hatırladığım kadarıyla yeşil, beyaz iyiye siyah renk ise kötüye yoruluyordu.
Ben de senin yorumuna katılıyorum. Ancak varsa deyimin anlamını bilen birileri, yorumlarını bizden esirgemesinler.
Re: Yalın Deyişler, Pek Bilinmeyen Sözcükler
Bizim oralarda çok kullanılır "kızan".
Re: Yalın Deyişler, Pek Bilinmeyen Sözcükler
Trakya yöresinde "çocuk" sözcüğünün bire bir karşılığıdır bu sözcük. Azeri Lehçesindeki "bala", Karadeniz bölgesindeki "uşak", Orta Anadolu'daki "bebe", Güneydoğudaki "kırık", Çorum'daki "Göbel", Malatya-Elazığ taraflarındaki "Çağa" sözcüğü gibi.
Bir Anı: İlk atamam Ankara Polatlı'nın bir köyüne çıkmıştı. Köye gittim, Muhtarla tanıştım. Az sonra da oğlu geldi. "Bu da benim bebe" deyince, "maşallah" dedim. Ne yapayım, hiç o kadar büyük bir bebe görmemiştim.30 yaşında sakallı bir adam. Hala da kaba gelir bana bu söyleyiş.
Re: Yalın Deyişler, Pek Bilinmeyen Sözcükler
Emin Özdemir'in "dilimizin yüz akı" diye nitelendirdiği Yaşar Kemal'in biçemi üzerine kaleme aldığı bu güzel yazı, buraya yaraşır diye düşünüyorum.
Re: Yalın Deyişler, Pek Bilinmeyen Sözcükler
yukarıdaki mesaj çok uzundu. okuyamadım. ama yaşar kemalin bir "balkımak" sözcüğü vardı romanlarından hatırladığım. Hangi romanıydı bilmiyorum ama okumuştum bir zamanlar.
Re: Yalın Deyişler, Pek Bilinmeyen Sözcükler
"Balk" parıltı, ışıltı anlamındadır. "Balkımak" ise "ışıldamak, parlamak anlamındadır. Bu sözcüğü yazar, hemen her romanında sık sık kullanır.
Re: Yalın Deyişler, Pek Bilinmeyen Sözcükler
Toprağı Bol Olmak Deyimi...
Re: Yalın Deyişler, Pek Bilinmeyen Sözcükler
Cihan notlar için teşekkürler ancak kaynak da belirtirsen, yaptığımız alıntılar takip edileblir hale gelir.
Buna şu yüzden özen gösteriyoruz:
Re: Yalın Deyişler, Pek Bilinmeyen Sözcükler
Doğru, afedersiniz. ...
Re: Yalın Deyişler, Pek Bilinmeyen Sözcükler
Teşekkürler Cihan.
Re: Yalın Deyişler, Pek Bilinmeyen Sözcükler
Bu deyimi her ne hikmetse hep İslamî çağrışımlarla düşünmüşümdür. İslam öncesi bir dönemden günümüze taşındığı aklıma gelmezdi.
Re: Yalın Deyişler, Pek Bilinmeyen Sözcükler
Re: Yalın Deyişler, Pek Bilinmeyen Sözcükler
Bir de "tavsamak" sözcüğü var, yerel bir kullanım mı acaba?
Re: Yalın Deyişler, Pek Bilinmeyen Sözcükler
Ben sık sık kullanırım bu sözcüğü. Bir şeyler sürekli tavsıyor demek ki
TDK sözlüğü (link):
Bir iş, bir durum vb. gücünü, hızını kaybetmek, yavaşlamak, gevşemek:
"Bütün galeyanı, bu taş gibi karşısında oturan, her an fırlayacak adam önünde tavsadı."- N. Hikmet.
Sözlerin Soyağacı (link):
tavını yitirmek, canlılığını kaybetmek, gevşemek
tav demirin sıcak ve yumuşak hali, canlılık, kuvvet
Re: Yalın Deyişler, Pek Bilinmeyen Sözcükler
Eren,
Tavsamak sözcüğünü, yerel kullanımı (Kars) olan bir sözcük gibi düşünüyormuşum, sen kullanınca dikkatimi çekti. O nedenle de buraya taşımak istedim. bu arada da daha önce hiç üzerinde düşünmediğim bir yanını farkettim.
Bu sözcük biraz kendi içinde çelişkili gibi geliyor:
.İstek ve yöneliş bildiren -se- ekiyle. Bu açıklamaya göre, tav'a gelme isteği barındıran bir anlamı olması gerekmiyor mu?
Oysa anlamı:Bir iş, bir durum vb. gücünü, hızını kaybetmek, yavaşlamak, gevşemek. Biraz ters gibi.
Re: Yalın Deyişler, Pek Bilinmeyen Sözcükler
Ayrıca linkler için teşekkürler. Senin kullandığın yeri link verecektim ama site içi link vermeyi yapamadım. Deneme sayfasında kullanmıştın, umarım çok ihtiyaç duymazsın bundan kelli.
Re: Yalın Deyişler, Pek Bilinmeyen Sözcükler
Yeni bir kelime öğrendim, belki bilenler vardır ama ben yeni öğrendim bu nedenle paylaşmak istedim. Müptedi kelimesi "yeni başlayan, acemi" anlamına gelen bir kelime imiş. Arapça'dan dilimize giren bir kelime imiş. Bilmeyenlere duyrulur (İşte yeni öğrendim...)
Kaynak: http://tdk.org.tr/TR/SozBul.aspx?F6E10F8892433CFFAAF6AA849816B2EF05A79F75456518CA
Re: Yalın Deyişler, Pek Bilinmeyen Sözcükler
"muptela"ligin ilk adimi gibi geliyor kulaga.
fazla dozuna "muptezo" diyebilir miyiz bilmem
burdaki bilgisayarlarda turkce karakter kullanamiyorum, kusura bakmayin.
Re: Yalın Deyişler, Pek Bilinmeyen Sözcükler
"ilkel" anlamında kullanılan "iptidai" kelimesiyle aynı kökten geliyor olmalı, diye düşünmüştüm. Daha sonra Sözlerin Soyağacı'nda "iptida"nın anlamını gördüm: temel, bağlangıç. TDK sözlüğünde de aynı anlamla açıklanmış (link). Bütün bunların kökeni de "bidayet" imiş: yenilik yapma, icat etme. Arapça, İbranice ve Aramcada bu kökün kullanıldığı kelimeler aynı anlamda kullanılıyormuş, yine Nişanyan'a göre. Ayrıca bidat: yenilik icat anlamında bir sözcük, yine aynı kökten. Müptela (ya da mübtela) ile ilişkisine şimdilik Çağdaş'ın kulağından başka bir delil yok Ama araştırmalar sürüyormuş
Re: Yalın Deyişler, Pek Bilinmeyen Sözcükler
kaynak: Kelimelerin Soyağacı.com
Re: Yalın Deyişler, Pek Bilinmeyen Sözcükler
Kelimelerin Soyağacı benim de takip ettiğim bloglardan. Bu türden hikâyelerde kaynak belirtmedikleri için açıkçası pek de güvenemiyorum açıklamalara. Öte yandan orada zaten görmüş olduklarımı bir de burada görmek bana biraz tuhaf geliyor açıkçası. Halen internette bulunan bir içeriği buraya kopyalamak yerine linkini vermek sizce de daha makul değil mi? Bunun güzel bir örneğini Barış Takip Ettiğimiz Bloglar başlığında yürütüyor. Hoşuna giden yazıları o başlık altından link vererek diğer kullanıcıların beğenisine sunuyor. Kopyala-yapıştır konusunda biraz daha dikkatli olmamız gerektiğini düşünüyorum.
Cihan şimdi "bize de mi lo lo," diyecek, ama ne yapalım...
Re: Yalın Deyişler, Pek Bilinmeyen Sözcükler
Doğru haklısın eren...
Re: Yalın Deyişler, Pek Bilinmeyen Sözcükler
eren:
Çok hoş!
Re: Yalın Deyişler, Pek Bilinmeyen Sözcükler
Sait Faik'in Serseri Çocukla Köpek öyküsünden bir bölüm:
Re: Yalın Deyişler, Pek Bilinmeyen Sözcükler
'Köpeği omzuna almış gidiyordu. Köpek de, sokak çocuğu da pis değildi. Kirliydiler.'
Tam Sait Faik'e yaraşır ince bir ayrım