Thomas Wiloch - Bu Sözcükler
Thomas Wiloch,
"Bu Sözcükler",
Hayat Kısa Proust Uzun: Çok-kısa Öyküler Antolojisi,
(Yay. Haz. ve Çev.: Fahri Öz - Mustafa Yılmazer),
Ankara: Düş Atelyesi Yayınları,
2000, s. 40-42.
Öykü forumdan kaldırılmıştır. Bkz.: Forum İşleyişi
Re: Thomas Wiloch - Bu Sözcükler
Yine Türkçe'ye çevrilmemiş bir kısa öykü yazarı: Thomas Wiloch.
Re: Thomas Wiloch - Bu Sözcükler
Yazar hakkında internette bir araştırma yaptım ama Türkçede yazılmış, doğru düzgün bir bilgiye ulaşamadım. Bazı kitaplarına ulaşabildim: Örnek 1, Örnek 2,Örnek 3
Sözcüklerin bizdeki ve iletilendeki algısı, kalıcılığı üzerine bir düşünme. Hep okuyucu tarafından düşündük metinleri,sözcükleri, iletiyi; yazarın eserini bitirdikten sonraki algısı, marakı,sözcüğün ilk durumu ve sonrası arasındaki farkı fazla düşünmedik nedense. İlginç.
Re: Thomas Wiloch - Bu Sözcükler
Ben daha çok Hamletvari bir yaklaşım görmüştüm öykünün arka planında:
Aslında daha çok, "laf, laf,laf" gibi bir şey olmalı sanırım çeviri. Wiloch, tersten yol alarak aynı yere vurgu yapıyor sanki.
Re: Thomas Wiloch - Bu Sözcükler
sözcüklerin nereden geldiğini bildiğini düşünmenin ayartısının, sözcüklerin nereye gittiğine dair varsayımlara dönüşmesinin öyküsü... "ne yazık ki", tüm "albenisine" rağmen kayıtsız kalıyorum böylelerine. "sözcükler herkesin içinde bir bedene bürünüyorlar"mış... "yumuşak düşünceler" bunlar, ama uyumaya niyetim yok benim. yine de böyle kuş tüyü yastıkların taliplisi çok olur. neyse, benim bu kadar konuştuğum yeter, hem "müşterileri" kaçırmak da istemem. gerçi, çoğu kafa rahatsız edilip uykusuz bırakıldığında eskisinden daha yumuşak yastıklara gömülmek ister...her halükarda bu riskin alınması gerekiyor sanırım.
Re: Thomas Wiloch - Bu Sözcükler
Sesiniz güzel geliyor. Keşke albeniye olanak tanıyıp uyurgezerlerle bir diyalog tasarlanabilse.
Re: Thomas Wiloch - Bu Sözcükler
Örneğin yukarıda alıntıladığım kısımdaki "sözcük yapmak" tanımı "bedene bürünen sözcükler"deki imayı daha doğru açıklıyor. Kavramsallaşma ya da nesnelleşmeden çok, "üreme"yi çağrıştırıyor bana.
Re: Thomas Wiloch - Bu Sözcükler
burada husserl'de de "bulunan", "bulunuş metafiziği" ile karşı karşıyayız. aynı düşünce tarzı, hemen hemen aynı sözcükler... husserl şöyle diyor: "Konuştuğum zaman konuşanın açıkça ben olduğumu görürüm. Konuştuğum sözcükler sanki içimden, doğru ve gerçek varlığımdan çıkıyorlarmış gibi gelir." dili ve düşünceyi "BENİ" payandalamak için kullanmak pek de yeni bir yöntem sayılmaz..hatta descartes tan önce, augustinus' ta da aynı şeyler söylenip duruyor..sırf bu bile kayıtsız kalmam için makul bir sebep olabilir sanırım. "kayıtsız kaldığımı söylemem" "kayıtsız kalmaya karar vermem" ile bir çelişki midir? sorusu sorulabilir tabii.buna çeşitli cevaplar da uydurulabilir ama ne gerek var
konuya dönersek, "sözcük yapmak" dediğinde anlatıcımızın kendisini sözcüğü yapan olarak dayanak olarak aldığını görüyoruz.aristo mantığı dizgeyi çoktan kurmuş bile. "causa sui" donlara girerek işini yapmaya devam ediyor, burada da BENe girmiş.. BEN, üreten/yaratan olarak sözcüklerden öteye yedeklenmiş durumda.
Re: Thomas Wiloch - Bu Sözcükler
Husserl saptaması çok yerinde ve eğlenceli olmuş bu metin için. Keza anlatıcının "bendeki sözcük"ten yola çıkıp "dergide yayımlanmaktan hoşlanılan sözcük"e geçmesi, Husserl'in hem nesne hem öz olarak anlaşılabilecek (ne kadar da kolayca çözdüm sorunu) "fenomen"iyle birlikte de düşünülebilir.
Kötü anlattım, ama aşağıdaki bölüm meramımı taşıyor sanıyorum: