UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Terazinin Hüznü

03 Oca 2011
Mehmet Sürücü

Burçlar yaşamım boyunca beni hiç ilgilendirmedi. İnsanın kendisini bilip, tanımakta, bir gün öncesiyle bir gün sonrasında sıkıntılar, sorunlar yaşadığı bir dünyada bu kadar genel bir tanımlama bana her zaman ilgiye değmeyen bir alan olarak geldi. Dünyanın, yaşamın gerçeğini bilmek, bulmak gibi büyük hedefler de bana çoğunlukla anlaşılmaz ve anlamsız geldi. Bir yerde Borges'in bir sözünü okumuştum; "Hayatın anlamı bize açıklansaydı, muhtemelen anlamazdık. İnsanın bunu bulabileceğini düşünmek saçma. Dünyanın ne olduğunu veya kim olduğumuzu anlamadan yaşayabiliriz. Önemli olan, etik ve entelektüel içgüdülerdir." diyordu. Yıllar yılı, Borges'in en azından söylediklerinin bir bölümü için bunun tam tersini düşünerek davrandım. Hala da bu konuda çok derin boşlukları yaşıyorum. Böyle olacak artık. Ne yapalım!

Tabi ki insanların bu konulara kendince nedenlerle, kendine dönük, yaşamın gerçeklerinden kaçışların bir alanı olarak ilgilendiklerini görmüyor değilim. Bende kaçmadım mı, kaçmıyor muyum? Tabi ki! Ama sanırım benim kaçtığım yalanların, sığınakların bir “kendine özgü”lüğü, "bana özgülüğ" var. (herkes için bu böyle sanırım). Gerçeğe daha yakın yalanlarla veya yalana daha uzak gerçeklerle kendimi kandırmak bana daha uygun geldi hep.

İncecik kitap. (80 Sayfa) Neşeli bir çalışma. Gülümseten, eğlendiren doğaçlama anlatımı, yazarın diline, aklına geldiğince kaleme dökülmüş izlenimi veriyor. Belki bu yanı da anlatılanı, söylenmek isteneni daha samimi kılıyor. Okuduklarımın içerisinde çok büyük yaşam, dünya doğruları aramadım. Sadece beni eğlendirsin, bana hoşça vakit geçirtsin bu yeterdi. ( Üç saatlik bir Tv dizisini izlemekten ne farkı var bu isteğimin inanın bilmiyorum. Umurumda da değil.)

Sadece bu gülümseyen metinlerin aralarına kendimden düşünce kırıntılarını kolayca sıkıştırabildiğimi görünce zevkle, sürdükçe çoğalan bazı iç konuşmalarıma çıkış noktaları oluşturabildiğimi gördüm. Aşağıdaki alıntılar bunlara örnektir. Umarım yeni yılın bu ilk günlerinde, sizlerde küçük bir gülümseme, ufacık bir sevinç uyandırır.

Terazinin Hüznü (alıntılar)

Belirsizlik

""
“Aslına bakılırsa kesinlik kazanmış bilgilerimizin çoğu, hayatımızdaki belirsizliklerden daha fazla bunaltır bizi. Belki de yapılacak tek şey, bu belirsizliği iç huzuruyla yaşamayı öğrenmektir. S.10

Koçun Heyheyleri

""
“Koç dünyaya cepheden yaklaşır. Şair, “dikkafalı” deyimini koçu dikkatle gözlemledikten sonra icat etmiştir. Koçu; eşeği değil. Eşeğin dikkafalılığı, tabir caizse arka cihettendir. Bütün ağırlığını arka ayaklarına verir ve ilerlemeyi reddeder; koç bütün ağırlığını ön ayaklarına verir ve geri çekilmeyi reddeder. Aradaki fark açıktır.

Karşısındaki engel veya hasım çekildiğinde koç kafa üstü düşer.” S.14

Boğanın Dönüşsüzlüğü

""
“Boğa kapitalisttir. İstisnai olarak anti-kapitalistse, kafası hep kapitalizmle meşguldür. Bu durumda –Karl Marx takma adıyla” Kapital’i yazar. Yükselen bursu akrep onu gece imparatorluğuna çektiğinde Sigmund Freud takma adıyla Bilinçdışının Kapitali’ni yazar.” S.22

İkizlerin Şaşkınlığı

""
“İkizler, evliliği ancak ikiz yataklar, ikiz daireler, hatta ikiz şehirler, çerçevesinde düşünülebilir. İkizler aynı anda birçok ikiz kardeşle birden evlenmeyi düşler.” S.25

Yengecin Sığınağı

""
“Geleceğe ilişkin projeler yapmaz, geçmişe ilişkin projeler yapar. Zamanı bir şeye adamaya niyetlenirse, “Geçmiş zaman Peşinde” harcar.

Belirsizlik, en büyüğü sevinçlerin
Yan yana gidiyoruz seninle
Gidişi gibi yengeçlerin
Geriye geriye gerisin geriye
(Apollinaire)”
s.31

Aslanın Uzaklığı

""
“Aslanda büyük bir demokrasi tutkusu vardır, yalnız o sözünü bitirdikten sonra birinin çıkıp da hala söyleyecek bir şey bulmasını anlayamaz.” S.36

Başağın Çilesi

""
“Başak hayat bilgisi dersleri verir, ama hayattan ders almayı reddeder. Diderot “bir tek uygulama beni elli olgudan fazla etkiler” derdi. (Diderot tanım koleksiyonu yapardı.)” (s.42)

""
“Başak düzeltir, temize çeker, rötuş yapar, mükemmelleştirir. Başak Tolstoy, “Savaş ve Barış”ın müsveddesini yedi kere temize çekmişti. Zahmetine değdi.” (s.42)

Terazinin Hüznü

""
“Simgeler gelip geçer. İşte Zodyak’ın yarısındayız; koçun tam karşısında. Koç işaretler çakıp dikkat çekmeye çalışır. Terazi görmezden gelir. Biraz hüzünlüdür.terazi durduk yere hüzünlenir. Tedirgindir. Kaygılıdır. Terazinin çok ince kaygıları vardır, bu kaygılar ara sıra peşini hiç bırakmayan bir eğlence arzusuyla kesilir. Terazi kılı kırk yaran bir eczacıdır, sonsuz bir küçüklükte dozajlarla uğraşırken birdenbire karşı konulmaz bir dans etme isteğiyle dolar.” (S.47-48)

""
“Terazi bazen kendisini aşırılıklara iten, hatta ansızın tersyüz eden ağırlıklar yüklenir. Çoğu terazi sebepsiz can sıkıntısından gizli gizli hoşlanır, beden sıkıntısından da. Bir bezginlik hisseder. Üzüm üzüm üzülür; niçin sıkıldığını pek bilmeden. Bir terazinin durup biraz önce kendini yalayıp geçen hafif hüznün kaynağını araması şaşılacak şey değildir. Tüy kadar hafif bir esinti. Tüy kadar hafif ağırlıkları tesbit etmekte terazinin üstüne yoktur. Ortamdaki en ufak bir değişim teraziyi ürpertir. Küçücük bir şeyden büyük şeyler çıkarır. Terazi çok hassastır.” (s.50)

""
Aslında denge sallantının kendisindedir. Terazi bunu ileri yaşlarda anlar. Gündüzle geceyi uzlaştırma sevdasından vaz geçer. İbresini fırlatıp atar. Ağırlık kaybeder. Dünya ona daha hafif gelir. İşte o zaman Zodyak’ın tam ortasında, tenle ruhun, gündüzle gecenin gelgitinde terazi her şeyi sallar. (s.51)

Akrebin Başdönmesi

""
"Ölü yapraklar sonbaharın kokuşmuş su birikintilerinde ağır ağır çürür. Akrep parmak uçlarında dans eder." (s.53)

""
"Akrep eleştireldir. Özeleştireldir. Meraklıdır. Seksologdur. Psikanalisttir. Sado-mazodur. Pisliktir. Gizli ajandır, tercihan çift taraflı. Dostoyevski tarafından kahramanlaştırılmış, Jerome Bosch tarafından resmedilmiş ve Villers de I’Isle-Adam tarafından alayla yorumlanmıştır." (s.56)

Yayın Gerginliği

""
Birazcık ürkektir. Aslında o da macera peşindedir, ama iç maceralar peşinde. Arayış içindedir; gözü bilgi, mükemmeliyet ve bilgeliktedir. İnsanı çok mutsuz kılan, ama yaşamöyküsünü yazanlarda zorunlu bir saygı uyandıran her şeyde. (s.60)

Oğlağın Uçurumları

""
"Yılın en uzun gecesi bu garip keçinin boynuz gösterme vaktidir. Adam ateşin başında uyanık, bekler (ya da kalorifer sıcağında, televizyonun karşısında). Adama uyku bastırır. Zaten kafası da göbeğine düşüp durmaktadır. Ocaktan ya da elektron kutusundan çıkan irice bir kıvılcım adamı yerinden sıçratır. Kadın adama gidip yatmasını söyler. “Ben yukarı çıkacağım, ateşi söndürmeyi unutma” der kadın. (Ya da televizyonu.) Her şey geçer, her şey değişir, uzun kış gecelerinin sıkıntısı kalır. Adam ve kadın yatarlar. Oğlak bir süre daha uyanık, bekler." (s.63)

""
"Oğlak bayramdan nefret eder. Oğlak yalnızca tekil şeyleri sever. Çoğulculuk oğlağın migrenini azdırır. Genel olarak insanlık hakkında ne düşündüğü sorulduğunda, çok fazla insan olduğu cevabını verir." (s.64)

""
"Oğlak az konuşur. Kafası sessiz anlaşmalara yatar. Söze dökmek gerektiği anda oğlak için anlaşma bozulmuş olur zaten." (s.64)

""
"Oğlak korkunç derecede ikinci plandadır. Kaydeder durur. Gözlemlerin turşusunu kurar. Verdiği karşılıklar kırbaç gibidir. Ama vereceği karşılığı ancak bir gün sonra bulur. Bundan ötürü de taşı gediğine koyabilmek için yazar olur." (s.64-65)

Kovanın Payı

""
"Hiçbir şey basit değildir, her şey karışır." (S.69)

""
"Konformistlikten uzak, hatta bir acayip olan kova işi tiyatroya dökmez.. zaten olsa olsa seyirci olur. Dünya gösterisini, gala gecesinde tiyatro eleştirmeninin sanat doygunluğuyla izler." (s.72)

Balığın Boğulması

""
“Derin sularda gezen balıklar
Hiç ağlamazlar, neden?
Anneleri, minicikken
Onları azarlamaz da ondan…

Bobby Lapointe’in iyimser görüşü bu.
Aslında balık ağlar, balık gözlerinden yaşlar gelinceye kadar güler, balık yatağına çiş yapar (her tarafı ıslatır), kimse de farkına varmaz.” (s.75)


""
"Hayat panayırdır; biraz hüzünlü, biraz neşeli, biraz tehlikeli, biraz cömert, biraz tesadüfi, biraz kırık." (s.79)

BERTRAND, Jacques A., Terazinin Hüznü, (çev;Roza Hemken-Haldun Bayrı), Metis Yayınları, İstanbul, 2000

Kategori:

Re: Terazinin Hüznü

"Genel olarak insanlık hakkında ne düşündüğüm sorulduğunda, çok fazla insan olduğu cevabını veririm."

Smile


Re: Terazinin Hüznü

Bertrand'ın Terazinin Hüznü'nü, Mehmet Sürücü'nün tavsiyesi üzerine okumaya başladım. Gerçekten kıvrak bir zekâyla yazılmış, dönemine ve ünlülere atıfları kışkırtıcı, eğlenceli bir kitap. Burçlara göre karakter tahlillerinin isabetli olması ise tedirginlik verici.

terazinin_huznu.jpg

Re: Terazinin Hüznü

Henüz okumadım, hatta kitapla burada tanıştım diyebilirim. Böyle kitaplarla karşılaştığımda insanların bir alana yoğunlaşıp, üzerine bu kadar kafa yormasını, araştırma yapmasını takdir ediyorum. Ayrıntıların kol gezdiği bir konuda bu kadar çaba gösteren kişilerin yönelimleri farklı olsa ortaya neler çıkardı diye düşnürken, yazarın başka eseri var mıdır, ona merak salıyorum.

İtiraf etmek gerekirse, astroloji ya da buna benzer yöntemlerle yapılan karakter tahlilerini, öykü yazmaya başladığım ilk zamanlarda, kahramana özellikler yüklerken kullanıyordum. Bu vesileyle hep aynı şeyleri tekrar ettiklerini de fark etmiş oldum:)Anladığım kadarıyla bu kitap, kopyala-yapıştır yöntemiyle dağılıp, bilgi kirliliğinin ortasına düşmemiş henüz. En azından bu yönüyle diğer burç yorumlarından ayrıldığı kesin.


Re: Terazinin Hüznü

Kitap bir "burç yorum" u değil. Burçlardan, burç özelliklerine atfedilen "kişilere özgü tanımlamalardan, yakıştırmalardan" yola çıkarak özgün bir anlatıyı denemiş. Burçlarla ilgili kişisel özellikler çoğunlukla nitelikli bir ironi, gülümsetme ve hafifletme unsuru olarak kullanılmış. Bu nedenle de "kopyala-yapıştır yöntemiyle dağılıp, bilgi kirliliğinin ortasına düşmemiş" tanımlarından bir parça uzakta denilebilir. Belki bir parça, bu tür kitapların "postuna bürünme" numarası yaptığı söylenebilir. (Kitap zaten 80 sayfa.) Bu tür kitaplar (Gerçek rüya yorumları)çoğunlukla insanın kafasına düştüklerinde, Ulysses gibi, Karamazov Kardeşler gibi, Tutunamayanlar gibi "kafaya inen tuğla" tarzı bir acı hissettirmeseler de, mütevazi kahramanımız "Terazinin Hüznü" gibi de "omuzuma tüy mü kondu" edası da vermezler...

(Biraz güzel, edebi bir cümle kurma sevdasına kapılıp, gereksiz bir etkiye mi neden oldum acaba?)


Re: Terazinin Hüznü

"Burç yorumu" deyişim ağız alışkanlığından gelen bir ifade oldu aslına bakarsanız. Kitabın, misal, "2011'de Sizi Burçları Neler Bekliyor?" türü kitaplardan daha farklı olduğunu gördüm yalnızca. Hem tanıtımınız, hem üzerine yaptığım kısa bir araştırma bana bu konuda yol gösterdi.

Kitapta sıkıcı olmaktan uzak, mizahi bir anlatım kullandığını ve özgün ifadelerin yer aldığını söyleyebilirim. Hem bu tür farklılıklara sahip olmasa Metis'ten yayımlanmazdı gibi geliyor.