Tedavi
merhaba herkese,
forumu yeni keşfetmiş olmakla birlikte, hikayeler yazmadan duramayan birisi olarak, bir hikayemi beğeninize sunmak istedim. aşağıdaki link'te görebileceğiniz hikayeme bir yorumda bulunursanız müteşekkir olurum. kolay gelsin herkese...
Re: Tedavi
Foruma öykü gönderen bazı arkadaşların, öyküsü hakkındaki yorumlarımızı okuyunca bir daha foruma girmediklerini görüyorum. Böyle olunca gücendiklerini düşünüyorum. Ben, yazdıklarımın, yorumlarımın kesin ve değişmez doğrular olduğunu düşünmüyorum. Yorum yazan hiçbir arkadaşın da böyle düşündüğünü sanmıyorum.
Aya, foruma öyküsünü göndermiş. Gönül isterdi ki, yazarların bulunduğu başlıklara girip öyküleri okusa ve kendi öyküsünü gönderirken, diğer öyküler hakkında düşüncelerini de bizimle paylaşsaydı. Belki daha sonra…
Ben öyküyü, kimi cümleleri biraz klişe bulsam da, çok sevdim. Öykü kişisinin,
Bunu doktor mu söylüyor? Çünkü öykü kişisi tahminde bulunuyor gibi de değil, öykü kişisi sanki inan üstü bir güce sahip ve insanların düşüncelerini okuyormuş gibi kesin bir bilgi içeriyor cümle.)
Gözlerimi çevirdim. Duvar saati öğlen 3'ü(3 öğlen saati değildir ki) gösteriyordu ve tahminimce intihar edişimin(ifade yanlış, intihara teşebbüs söz konusu)
Kendini yüksekçe bir binanın tepesinden atan ancak ölmeyen(bunu belirtmeye gerek var mı?) biriyle tanıştım.
Gülümsemesi hâlen(yukarıda hâlâ sözcüğü bir iki yerde hala diye yazılmış, hikâye de hikaye) yüzündeydi.
Bütün hastalar intihar(intihara teşebbüs)
Evet, teknolojinin imka(â)nlarını
Sadece daha önce bir filmde bu tedaviyi gören hastanın hiçbir şey düşünemediğini gördüğüm için buraya geldiğimden beridir tek istediğim şeydi(bu cümle sorunlu).
onu hala(hâlâ) sevdiğimi, onun beni hala(hâlâ) sevmediğini, atışlarını durduramadığı için kalbime küsen beynimin hiçbir düşünce üretmediği ve sadece televizyon izlemekle yetindiğim iki gün yaşadım," organlara böyle duygu yüklenmesi de çok hoş geldi bana.
Öykü kişisinin kendisine yöneltilen bir soru karşısında ya da sıkıştığı an bayılması onun hastalığının ciddi olduğunu düşündürdü bana. Yani patolojik bir soruna dönüşmüş rahatsızlığı.
Şimdilik bu kadar.
Re: Tedavi
Oykuyle ilgili yorumumu daha sonra yazabilecegim. Ancak ondan once Elif'in sordugu soruya yanit vermeye calisayim.
Buradaki 13'un ugursuzlugu 13 Aralik'in Erdal Eren'in idam edildigi gun olmasindan. Bu belli belirsiz gonderme intihar notunda daha da acik hale geliyor.
Bunun disinda, Öyküler Forumu Hakkında basliginda dile getirdigimiz gibi Internet'te daha once yayinlanmis oykulerin burada tekrar yayinlanabilmeleri icin moderator kontrolunden gecmesi gerekiyor. Bu vesileyle bunu birkez daha vurgulamis olalim.
Oykuyle ilgili dusuncelerimi bu aksam toparlayabilecegimi umuyorum.
Re: Tedavi
Güzel bir öykü. Çok fazla gönderme içerdiğinden inceleme için biraz zaman lazım...
Re: Tedavi
Bişnev in ney çün hikâyet mîküned
Ez cüdâyîhâ şikâyet mîküned
Dinle, bu ney neler hikâyet eder,
ayrılıklardan nasıl şikâyet eder.
Kaynak
(Kaynağı çok güvenilir bulmadığımdan belki başka çevirilere ulaşılabilir diye düşünüyorum.)
Re: Tedavi
Bir çeviri de benden o zaman:
Re: Tedavi
Foruma yeni katılmış olmanın heyecanıyla belki de kendimce uydurduğum bir ritüeli gerçekleştirerek, yine kendimce, önce bir hikayeyi paylaşmak istedim. Ardından diğer başlıklarda da kalem oynatabileceğimi düşündüm. O nedenle, bir hikaye atıp gidenlerden biri olarak anılmak istemem...
13 Aralık gecesi ile ilgili olarak, bu tarih Erdal Eren'in idam edildiği gün olmasının yanında, benim hayatımda da önemli bir kaç başka önemli güne işaret eder. Sıradan olmayan bir günün sıradanlaştırılması üzerine de düşünmüştüm biraz...
Yorumlarınız için teşekkür ederim...
Re: Tedavi
Re: Tedavi
Eren'in ulaştığı yorumla benim ulaştığım arasında şöyle bir anlam ayrılığı var: Benimkinde ayrılıktan şikayet ediyor, eren'inkinde ayrılıktan hikayet ettiği belirtilmiş. Osmanlıcası bile yeterinde kötü olan benim için bunlardan hangisinin doğru olduğunu anlamak elbette imkânsız. Ama sözcüklerin yerlerine bakarak öyle sanıyorum ki, benim ulaştığım çeviri gerçeğe daha yakın olmalı. Forumun dil uzmanları bir el atsalar...
Re: Tedavi
Söylediğim gibi ancak şimdi toparlayabiliyorum düşüncelerimi. Öncelikle aya'nın ellerine sağlık. Öyküsünü iki kez okudum. Önce genel bir değerlendirme yapayım, daha sonra öykünün içine daha detaylı biçimde girebileceğim.
13 Aralık tarihi her ne kadar Erdal Eren'in idam tarihi olması dolayısıyla siyasal olarak yüklü bir tarihse de 12 Eylül, 6 Mayıs, 2 Temmuz kadar iyi bilinen bir tarih değil. Bu nedenle öyküde bugüne yapılan vurgular tarihin kendi başına bir anlamı olduğunu düşündürse de bu anlamın nereden kaynaklandığını yeterince iyi anlatamıyor diye düşündüm. Belki bu noktada bir müdahale yararlı olabilir. Öte yandan anlatıcının/ öykü kişisinin düşünce akışı biçiminde verilen öyküde öykü kişisinin yeterince sağlam kurulduğundan emin olamadım. Tabii söz konusu olan intihara teşebbüs etmiş bir "deli" olunca bunun iyi bir şey mi yoksa kötü bir şey mi olduğuna da karar veremedim Bunun dışında yazarın psikiyatri kliniğiyle ilgili ayrıntılardaki cömertleri de dikkatimi çekti. Söz konusu ayrıntılara iyi çalışıldığını ya da iyi gözlem yapıldığını düşündüm, bunun iyi bir şey olduğundan eminim Yaşadığı topluma uyum sağlayamayan, alışamayan, tahammül edemeyen, boş veremeyen dolayısıyla "normalleşemeyen" anlatıcının bütün bunların sonunda başka çıkış bulamayıp intiharı seçmesi, her şeyi unutabileceği bir tedavi yöntemine başvurmak istemesi üzücü elbette. Bu denli karamsar bir düşünce çizgisi, her ne kadar öykünün tekniğiyle doğrudan bağlantılı olmasa da bana latif görünmüyor. Tabii bu da diğerleri gibi benim değerlendirmemin bir parçası.
Gelelim öyküde benim dikkatimi çeken noktalara ve onlarla ilgili eleştirilerime:
Öykünün anlatımında çeviri kokusu aldığım noktalar olduğunu söylemeliyim ("Kahretsin, yine beyaz!"). Diğer arkadaşlar böyle bir izleminde değilse benim sorunum olabilir bu. Neyse, uzun hikaye.
Elif'in de işaret ettiği gibi öykü de kullanılan "intihar" sözcüklerinden önemli bir kısmının intihar teşebbüsüyle değiştirilmesi gerekiyor anlatım bozukluğunu engelleyebilmek için.
Öykünün sondan üçüncü paragrafında Marx'a yapılan göndermenin öyküdeki işlevini iyi anladığımı söyleyemeyeceğim. "Katı olan herşey buharlaşıp havaya karışıyor, kutsal olan her şey dünyevileşiyor, ve insanlar nihayet kendi gerçek yaşam koşulları ve diğer insanlarla ilişikileriyle yüzleşmeye zorlanıyor" ifadesiyle putların kırılması arasında benim anlayamadığım bir ilişki olmalı.
Benden bu kadar. Umarım öykünün anlaşılmasında ve belki daha da iyi bir öykü olmasında bir yararı olur söylediklerimin.
Ne dinliyorum: Mozart, Requiem, Nikolaus Harnoncourt
Re: Tedavi
Henüz öykü üzerine ikinci (ve detaylı) okumamı yapmadım. Ama eren'in söyledikleri üzerine söyleyecelerim olabilir.
Aynı şeyi ben de düşüdüm. "Kahrestsin"den başka, "Lanet olsun" ifadesinde de. Biraz, kötü çevrilmiş Amerikan aksiyonu havası veriyor bu öyküye ve anlaşılmasını engelliyor. Bunlar yerine Türkçe çok nadide küfürlerimiz var, onlar kullanılsa daha iyi olur diye düşünüyorum (Ben Avluda Üç Kişi'de küçük bir girizgâh yapmıştım bu konuya).
Ben bu cümleyi eren'in bulduğu gibi sorunlu bulmadım. Evet, dilsel açıdan tutarlı olmayabilir; ama karakterin durumunda gayet de ağzına yakışan bir cümle olduğunu ve derdini anlattığını düşünüyorum.
Bence intiharı düşünen biri için ölüm motifi üzerine güzel bir değini. Daha fazla bir şey anlamak gerekmiyor, bu yeterli.
Bense öykü kişisinin kimliği anlamında bir hayli tatmin oldum. Beni bir durumun, bir atmosferin içine güzel çekti öykü. Karakterin gelgitleri öykünün dalgalı anlatımına gayet güzel oturmuş. Ayrıca intihar sebebinin de bir iki yerde açık edildiğini düşünüyorum ben. Mesnevi'nin girişi üzerinde durmam bu sebepleydi hatta.
Neyse daha detaylı zamanlara...
Re: Tedavi
Öyküye ilişkin genel kanaatimi daha önce açıklamıştım. Öyküyü ikinci okuyuşumda ilk baştaki etkisinden yitirdi sanki. Göndermelerin çoğunun bir yere bağlanmadığını düşünüyorum. Karakter çok fazla göndermelerle örülü (Eren'in de gösterdiklerinden başka ulaşmadığımız göndermeler de olduğunu düşünüyorum kimi tanımalamalardan yola çıkarak) ve bu bizi ne onun hayatına ilişkin ne de öykünün atmoseferine ilişkin bir yere götürmüyor. Şimdi bu genel kanaat içinde kimi yerlere metnin içine girerek değinmek istiyorum.
Bu arada sanırım benim metinle ilgili en önemli sıkıntım, kahramanın kimliğiyle ilgili. Ben karakterin kadın olduğunu düşündüm uzunca süre. Sebebi aşağıdaki anlatımlar:
Buradaki ifadeler beni şaşırttı doğrusu. Anlatımın epeyce dişil olduğunu düşünüyorum. Ancak eşcinselliğe vurgu yapılmıyorsa karakter erkekmiş gibi anlaşılıyor ikinci yaptığım alıntıdan. Açıkçası emin olamadım.
Eren'in sorduğu sorunun (intihar girişiminin sebebi) cevabı bence Mevlana alıntısında ve hemen ardındaki konuşmada gizli. Anılan "Dinle, bu ney neler hikâyet eder" kısmının devamı konuyu ayrılığa getiriyor: "ayrılıklardan nasıl şikâyet eder." Hemen ardından da Samson hikâyesinden söz ediyor. Karısı tarafından ihanete uğrayan kral söylencesi. Böylece, benim açımdan, intihara teşebbüs sebebinin aşk acısı olduğunu (elbette diğer şeylerin yanında) açık ediyor.
Bu kısımsa bu konuyu sonuca bağlıyor.
Diğer küçük notlarım metnin üzerinde.
Re: Tedavi
sevgili Barış Acar,
öncelikle hikaye için yazdığın uzunca ve içerikli değerlendirme için teşekkürü bir borç bilirim. forumdaki diğer hikayelere de yer yer göz attıkça, dildeki hamlıkla olgunluğun farkını daha iyi anlamaya başlıyorum. bu hikaye "ilk" yazdıklarımdan olduğu için belki de, sonraki okuyuşlarımda beni de rahatsız eden anlatımlardan söz edebilirim.
burada denemek istediğim bir şeyler vardı esasen, karakteri yer yer kendi öznel hayatıma batırırken, yer yer hiç olmadığım biri hüviyetine bürüyerek, farklı bir görüntü elde etme girişimim mesela... bu nedenle de zayıflığını yakaladığınız yerleri ben de şimdi okuyunca kendimden uzak kısımlarla kendime yakın kısımları daha net ayırt edebildiğimi fark ettim.
mesela, şiir konusunu açmamın sebebi, benim esasında şiirle aramın hiç de iyi olmamasıydı. yani ciddi manada şiir okumuş ve şiirle hayata bakmış birisi gibi kurgulamak istemekle, istememek arasında gidip geldiğim için de bağlar sürekli zayıfladı. bu konuya işaret etmeniz beni bu açıdan memnun etti. hikayenin isminin "tedavi" olmasını da bu sebeple istemiştim aslında. yani karakterin mi yoksa yazarın tedavisi mi, ben dahi yazarken veya okurken bazen karar veremiyorum. fakat tabi ki dışarıdan bir göz okuduğunda aynı şekilde bakamayacağı için, bu bir zayıflık veriyor kurguya.
tekrar teşekkür ederim.
Re: Tedavi
Neyin şikayet ettiği ayrılık sazlıktan ve hayattan yeşil olmaktan ... ama tasavvufi anlamda ney yaradan da ayrılığa ağlamaktadır. Bu aklıma kimin olduğunu hatırlayamadığım bir haiku getirdi.. Ağlama ney ağlama yine büyür kamışlar...
Bu durumda hayattan ve sazlıktan ayrılışa ağlıyor gibi görünüyor ama mesnevidekini beslemek zorunda değil haikuda geçen ayrılık...hikayet osmanlıca sözlüğe bakıldı nakletmek hikaye etmek mi???
Gelelim Marx a gönderme kısmına Katı olan Herşey buharlaşıyor Marshall Berman ın kitabının sanırım satırlarına gönderme yapılan kısımda putların yıkılmasına bağlantı daha önce kutsal kılınan şeylerin modernliğin acımasızca yabancılaştırmasından dolayı fark edilemez oluşuyla inanılan putlaştırılan şeylerin yok oluşu olabilir mi?
Putları yıkmak burda iyi anlamda değil de hani kutsal olanı yıkmak manasındaysa sanki bir anlam bağlantısı olabilir kitaptan alıntıyla... Kendi kafam kadar karıştırabildim mi sizi
İntihar teşebbüsü... İntihar etmek, sırf sıkıldığı için yorulduğu için... Entel bir sorgulama sonucu olmalı hissi yaratıyor zira Mozart a Requiem e gönderme de bunu.. anlatıcının kültürel bilgisini dışa vurmasının da altını çizdiğine göre... Buraya bir ağıt müziği de yazabilirdi değil mi?
Re: Tedavi
PUTLARI YIKALIM iyi anlamda değil de demişim belkide bu herkes için iyi anlam değildir zaten