Takip Ettiğimiz Bloglar
Takip ettiğim, eşime dostuma önermek istediğim blogları buraya not düşeyim dedim. Belki başka yapmak isteyen de olur, böylece geçip giden nice güzel şeyden bir ikisine daha kulak kabartma şansımız olur.
Martaval, martaval okumak için varolmasına karşın okuyanını bunu okumayın diye uyaracak kadar özenli bir blog.
Pachydermata, sinema ilgili güncel gelişmeleri takip edebileceğiniz, pırıl pırıl, heyecanlı bir blog.
Sürrealist Eylem, adı üstünde gerçek üstü geliyor yaptıkları şeyler bana; gerçeğin altını da üstünü de seviyorum.
Gentleoctopus, progressive rock'ı tekrar sevdiren, iyi ki var olan blog.
Defteriks, İskender Savaşır'ın müzik, sanat tarihi, hayat memat notlarını tuttuğu defteri.
Uzak Topraklarda, film hakkında notlarını izlemekten keyif aldığım, ama bir süredir güncellenmeyen blog.
Re: Takip Ettiğimiz Bloglar
Aşağıdaki linki size ne düşündürür bilemiyorum. Ben altın madeni bulmuş kadar olmadım, altın madeni bulsam bu kadar sevinmezdim.
http://www.cumhuriyetarsivi.com/katalog/192/sayfa/1970/5/1.xhtml
http://www.cumhuriyetarsivi.com/katalog/4200/yazar/13529-EN%C4%B0S+BATUR/2012/1/12.xhtml
Bu harika bir şey. Bir sürü güzel şey.
İlginç olan, nette eski Yeşilada feribotu ile ilgili, (bir zamanlar Bandırma-İstanbul arasında çalışmıştı) bilgi ararken rastladım arşive.
Re: Takip Ettiğimiz Bloglar
Sevan Nişanyan'dan öğrendiğim, kısa yazılarla tanıdığım bir blog: Mechul Muhayyil
Re: Takip Ettiğimiz Bloglar
http://silkroadartgallery.com/book.pdf
Albüm etkileyici.
Re: Takip Ettiğimiz Bloglar
Teşekkürler Mehmet Sürücü, çok bildik tanıdık acıları anımsattı bana bu albüm. Ülkelerinde çağdaş sanatın var olması adına farklı ülkelerde, özellikle Avrupa'da yaşayan sanatçılar, ülkelerini anlatmaya devam ediyorlar. Sanırım içeriden biri olarak dışarda olmak daha etkili olabiliyor...
Re: Takip Ettiğimiz Bloglar
Bir süredir "http://wowturkey.com" sitesinin, Nostaljik Şehirlerarası Otobüsler sayfalarından bir şeyler okuyorum. Nedenini bilmiyorum. Ama küçük, basit, sıradan şeyler bende daha derin ve geniş etkiler yaratıyor.
Aşağıdaki sayfada, paylaşmak istediğim, CUMALI’nın otobüsleri adlı bölüm. Ben tam bir edebi tat aldım okurken. Şunu düşündüm, yaşamın ve insanın yanında, içinde olmak gerek. Her anlam için.
Yolculuklar, yollar ilginç öyküler sunar bizlere. Nostaljik Şehirlerarası Otobüsler başlığının değişik yerlerinde benzeri tatlar alabileceğiniz sayfalarla karşılaşabilirsiniz.
Örneklemem gerekirse,
http://wowturkey.com/forum/viewtopic.php?t=30449&start=370
sayfada eski, kahverengiye dönüşmüş, bir otobüsün içerisinde çekilmiş bir fotoğraf var. Beni şaşırtan, hayran bırakan, altındaki fotoğraftan çıkarılan yorumlar,bilgiler. yorumları, çıkarımları okudukça, keyif aldım.
Fotoğraf şu;
http://wowturkey.com/t.php?p=/tr150/Erhan_Aydogdu_Otobus.jpg
Zaman ayırmanızı öneriyorum.
http://wowturkey.com/forum/viewtopic.php?t=30449&start=150
Re: Takip Ettiğimiz Bloglar
Foto-öykü
Re: Takip Ettiğimiz Bloglar
Aynı yazarın, bu kez daha uzun ve farklı konuların işlendiği metinlerin bulunduğu bir blogu daha var: Mechul Muhayyil
Re: Takip Ettiğimiz Bloglar
Ben bu bloğu daha önce de görmüştüm ama aynı yazarın olduğu konusunda şüphelerim var.
Re: Takip Ettiğimiz Bloglar
Meçhul Muhayyil, Ekşi Sözlük'te tanıdığım, yazılarını da sürekli olarak takip ettiğim bir yazar. Twitter sayfasında da hem blogspotun hem de tumblr hesabının linki mevcut.
Re: Takip Ettiğimiz Bloglar
Bize Nazım Ünal Yılmaz'ı tanıtan , Barış Acar'ın okunası yazısı için: Barbarları Beklerken
Re: Takip Ettiğimiz Bloglar
Şu aralar bir şeye "takıldım". Aslında yeni de sayılmaz. İnsanların elindeki çoğalan cep telefonları ve bunlarla olur-olmaz yerlerde, kimi bağıra çağıra, kimi fısırfısır yapılan konuşmaları, bunların benimle ilişkisini düşünüyorum.
Bazı araştırmalar, okumalar yaptım, bazı sözcüklere ulaştım. Şimdi o sözcüklerin peşindeyim. Bu bazıları da "Digital Etik-Digital Dasein-Digital Kültür" gibi kavramlar.
(NOT: Siberuzayda macera Dolu Bir Yolculuk.Jos de Mul kitabından bolca yararlandım. Öneririm.)
Sözünü ettiğim aramaların netteki aşamalarında aşağıdaki adrese ve sayfalara ulaştım. İlginç ve önemli bulduğum bazı sayfaların erişimlerini veriyorum.
http://www.slideshare.net/arifacar/trkiyede-kitap-okuma-statistikleri
http://www.slideshare.net/ohbaki/trkiyede-nternet
http://www.slideshare.net/ekaya/youth-research-sosyal-sorumluluk
http://www.slideshare.net/ouysal/sanal-dnyalarda-etik
http://www.slideshare.net/deniz8/biliim-etii-ve-retimi
Re: Takip Ettiğimiz Bloglar
İzlemeye değer bölümler var.
http://kentlervegolgeler.tumblr.com/
Re: Takip Ettiğimiz Bloglar
Bu sayfalar bloğun sağında "Hayatı ve yaşamayı seven, yaşam kalitesini arttırmak için uğraşan, yazan, okuyan, hayaller kuran ve hayallerini gerçekleştirmek için çabalayan engelli bir bireyim." diyerek kendini tanıtan bir genç kızın.
Yazdıklarından parça parça bir şeyler okudum. İçinde taşıdığı morale, direnme gücüne hayran oldum. içimdeki, kafamdaki pek çok engelin, uçurumun hiçbirisi yok onda. Ben daha engelliyim.
http://yillargecerken.blogspot.com/2012/12/engelli-olmak.html
http://yillargecerken.blogspot.com/2012/08/pablo-neruda-ve-hayat-doya-doya-yasamak.html
Re: Takip Ettiğimiz Bloglar
Futuristika internet dergiciliğine başladı ve ilk sayısını da İntihar konusuyla yayımladı. Özellikle Beşir Fuad'la başlayan Osmanlı İntiharları yazısı okumaya değer.
Yazarın, intiharını anlattığı son yazısı, yazma isteği ve söze gelişi ilginç.
Re: Takip Ettiğimiz Bloglar
http://www.gecmisgazete.com/ eski gazetelerden, ilginç haberlerinin "kesim"lerini veriyor. Biraz bakınca çok ilgi çekici olaylara rastladım. İşte birisi;
http://www.gecmisgazete.com/kupur_goster.php?kupurid=6746
(Haberde bir parça "halkımız cin gibi-tuzağa düşürmek isterse, tuzağa düşürür" ifadesini vermek için kurgulanmışlık hissettim)
http://www.gecmisgazete.com/kupur_goster.php?kupurid=6655
Eskiden mektup
http://www.gecmisgazete.com/kupur_goster.php?kupurid=6627
Çağımız iletişimi düşünüldüğünde, aşağıdaki haber;
http://www.gecmisgazete.com/kupur_goster.php?kupurid=6604
yalan hep vardı;
http://www.gecmisgazete.com/?Kesin_rapor_Demlenince__radyasyon_etkisini_kaybediyor&icerik=6072
Re: Takip Ettiğimiz Bloglar
istanbul Barosu'nun sitesinde, hukukla ilgili ve günümüz sorunlarına(kadın hakları-çevre-şiddet) ışık tutacağını düşündüğüm kitaplar paylaşıma açılmış.
(Bu aralar- insanlar Gezi'ye gidip geldikten sonra- bir olabildiğince paylaşım-nette kitap- salgını başladı. Bundan sevinç duyuyorum.)
http://www.istanbulbarosu.org.tr/yayinlar/BaroKitaplari/Kitap.asp
Re: Takip Ettiğimiz Bloglar
İnternet: Girilmesi Tehlikeli ve Yasaktır: Türkiye’de İnternet İçerik Düzenlemesi ve Sansüre İlişkin Eleştirel Bir Değerlendirme (25 Kasım 2008 tarihinde yayımlandı)
Dr. Yaman AKDENİZ & Dr. Kerem ALTIPARMAK
http://www.cyber-rights.org/reports/internet_yasak_siyah.pdf
Re: Takip Ettiğimiz Bloglar
Bir zamanlar "Defter" adlı bir dergi vardı. İyiydi.
Nete eklenmiş arşivine aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz;
http://defterdergisi.wordpress.com/
PDF yazan linke tıklayın, Derginin o sayısındaki tüm yazılar Dropbox linki olarak çıkıyor. (Rüya gibi)
Re: Takip Ettiğimiz Bloglar
Kentsel dönüşümün sermaye-iktidar ilişkileri üzerine kolektif veri derleme, haritalama ve yayınlama çalışması.
http://mulksuzlestirme.org/
Re: Takip Ettiğimiz Bloglar
2000li yıllar öyküsü, şiiri derken, müziğine dek geldim.
Nekropsi dinliyorum şu sıralar. Tavsiyemdir: http://nekropsi.bandcamp.com/
Re: Takip Ettiğimiz Bloglar
Teşekkürler öneri için.
Denedim dinlemeyi.
Çok sesli bir parça denk geldi. Belki benim şansıma. bu aralar nedense sessiz müzikler daha çok hoşuma gitmeye başladı. Neredeyse, susan müziğe az kaldı.
Re: Takip Ettiğimiz Bloglar
Bir şarkı arıyordum yutub'ta. Abdullah Yüce'den, Bu Ne Sevgi Ah! diye başlayan.
ASSOS'ta Felsefe Günleri 2013 video kayıtlarına rastladım.
Abdullah Yüce'yi, parçayı bir yana bırakırsak(şimdilik), dayanamayıp, Oruç Aruoba'nın söyleşisini açıverdim.Konusu "Tanrı Nasıl Öldü?" Gel de izleme. Bırakamadım tabi ki. Sizi de bundan haberdar edeyim dedim. Belki beğenir, izlersiniz.
oruç aruoba
Genel olarak, tüm bölümler:
link.
Re: Takip Ettiğimiz Bloglar
haberdar ettiğiniz için teşekkürler.düşündürücü konuşmalar var.bir durum dikkatimi çekti. konuşmalar genellikle etik meselesine geldiğinde "vicdan" denilen bir kavrama gelip dayanıyor.ancak bu vicdan denilen şey hiç de "temellendirilebilir", "kavranabilir" bir şey gibi durmuyor.vicdan nedir? nereden gelir? tanrının olmadığı bir dünyada etik ya da etiğin yargılayıcı mercisi olan vicdan nasıl temellendirilebilir? ve bu "temellendirmeden" sonra ile onun etik merci olma iddiası hala sağlam kalabilecek midir?
Re: Takip Ettiğimiz Bloglar
Düşündürücü sorular gerçekten Oktay'ın sordukları. Oruç Aruoba'nın konuşmasını izledim. Sorulardan birisi, yanlış hatırlamıyorsam, Ateist birisinin, doğru-yanlış yargılamalarıyla, yaşadıkça dine benzer bir oluşuma dönüşüp dönüşmeme olasılığı üzerineydi. Tartışılan, iyi ve kötünün sadece dinin tekelinde oluşu değil, bilim, sanat, günlük yaşamdaki teist olmayan kavramların da daha üst, dinselimsi, ulvi bir kavrama evrilmesiydi. İyi-doğru bu kadar muallaktayken, vicdan denen tanımlamanın insan sayısı kadar türevi olacağını düşünmek, kabul etmek kolay mı?
Re: Takip Ettiğimiz Bloglar
tanrının olmadığı dünyada "vicdan" "özgürlük" kavramı ile işleyebiliyor. zaten ateist paradigma tanrının ölümü ile insanın özgürlüğü arasında bir koşutluk kurmuş durumda. bu bakış açısı ile bakıldığında "etik bir özne olarak insan" ancak tanrının ölümü ile mümkün olmuş oluyor.böylece bir tür olarak insan tanrının tahtına gözünü dikebiliyor.
ancak öte yandan, "özgürlük" ve "vicdan" iman için de gerekli bir kavram olarak karşımıza çıkyor.insanı, eşrefi mahlukat yapan şey onun melek ya da hayvan değil de, bilakis tanrıya iman etme/etmeme seçimini yapabiliyor olması.(ki kayıtlardan birinde de buna değiniliyor) zaten dini bağlamda ödül ve ceza da bu sayede mümkün oluyor. demek ki, özgür irade ve vicdan denilen şey teizmin ve onun etik üzerine oluşturduğu dünyanın da temelidir. (burada hem ateizmi hem de teizmi soyutluyor ve "olması gereken" ideal hali ile tasavvur ediyorum.)
bu noktada bir kez şunu sormadan edemiyorum : nedir sahiden şu vicdan(ve dolayısıyla özgür irade) denen şey? bahsi edilen bu teizmler ve ateizmler sadece hümanizmanın farklı tarzlarda ortaya konulmasından ibaret değiller mi? ve işte tam da sorunlarımız bu hümanizmanın kendisi ile ilişkili olamaz mı? sanırım ateizmi tanrı-insan diyalektiğinin dışında tasavvur etmek ile vicdan meselesine dair bir sorgulamayı başlatmak at başı gideceklerdir.
Re: Takip Ettiğimiz Bloglar
Vicdanı "uyarıcı, öznel rahatsızlık, sınırlayıcı" olarak düşünüyorum. Bunun yanında "hümanizm" kavramıyla insanlık-insan kastediliyorsa, vicdan'ın alanı daralıyor gibi geliyor bana. Doğal çevre(tüm canlılar-bitki, hayvan ve nesneler) bu kavramın içinde diye düşünüyorum. Daha küçük yerleşim yerlerinde, eşeklere, katırlara işkence eden, zeytinlerini doğru, düzgün budamayan, damındaki kırık kiremitleri elden geçirmeyenlere "vicdanı yok" deniliyor. Vicdanın varlığından ziyade, dinsel maskesinin, kılıfının aldatıcı, sorunlu olması gerekmiyor mu?
Düşünce ve yaşam etiği yönünden belirli bir bilince erişmiş kişinin, dinsel kaynaklı, buradan beslenen "vicdan" kavramına gerek duymayacağını sanıyorum.
Re: Takip Ettiğimiz Bloglar
Bu konu ile ilgili(Vicdan'dan ateizme uzanan yolda) nette gezinirken, bir harita buldum. Harita dünyadaki ateist nüfus ile ilgili oranları gösteriyor. haritaya bakıp, düşünülecek şeyler var. Yoksul ülkelerdeki oranlarının düşüklüğü gibi.
Link şu;
http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/e/ec/Atheists_Agnostics_Zuckerman_en.svg
(Not: crtrl+ yaparsanız harita büyüyor)
Re: Takip Ettiğimiz Bloglar
öncelikle humanizma, diyalektik bir hareket ile merkezin tanrıdan insan denilen türe kaymasıdır. bu da "insanın temel niteliği olan vicdanın ya da özgür iradenin" tanrısallıktan çıkarılıp beşeriyet kazanmasıdır. ancak bu bize "vicdan" kavramının kendisinin -vicdan denilenin kutsal ya da beşeri bir şekilde tanımlanmasının değil onun kendisinin- sorgulanamaz olması gerektiğini hiç de göstermez... özgür irade denilen kavramın niçin ortaya konulduğu, insan denilen türe neden her zaman bir özgürlük atfedilmek zorunluluğu hissedildiği üzerine düşünmek gerekir. vicdan ve özgür iradenin; asketik dünya tasavvurları, dinler ve özellikle modern hukuk sistemindeki -buraya hakim siyasal rejim olan demokrasiyi de eklemek gerekir- rolü nedir? vicdan kavramı, "insanı" üretmek ve biçimlendirmek üzere ortaya çıkmış sağlam dayanaktan yoksun bir fikir olabilir mi? din, ideoloji, toplumsal normların "dışında", onlardan yalıtılmış yani "kişisel olan bir vicdan" -asıl etik olanın buradan doğacağı iddia ediliyor- mümkün müdür? eğer mümkünse nasıl? yani bu kişisel vicdan nasıl ortaya çıkmaktadır, nereden gelmektedir?
konuyu uzatmak istemiyorum, sadece meselenin sanıldığından daha kompleks olduğunu söylemek istiyorum.
Re: Takip Ettiğimiz Bloglar
aydınlanma sonrasına, belki modernitenin bütüncül ve kapsayıcı tahayyülüne bakılırsa 'merkezin tanrıdan insan denilen türe kayması' meselesi, mevcut normların, toplumsal 'düzen' kurulumunda başvurulan göksel referansların yıkımına neden olmuştu. rasyonal, mutlak gerçekliğe dayalı ve evrensel bir dayanak noktası yaratma arzusu, evrensel ve objektif bir ahlâki bütünlük kurma çabası, kant'ın 'vicdanını takip edip görevini ifa eden' insan modeli ya da başka bazı düşüncelerde ise aynı anda var olduğu iddia edilen 'bireysel vicdan' ve 'toplumsal vicdan' kavramları; hepsi, aynı tahayyülün dayanağıdır.
vicdan iktidardır; otoritedir. tanrı'nın ölümü ile 'evrensel yasa'ların düştüğü boşluğu kapatma, oktay'ın söylediği gibi merkezin 'insan türüne kayması' olgusudur. problem de burada: burada tıpkı hükmetme yetkisini tanrı'dan aldığını iddia eden imparatorlar gibi yasa koyma, evrensel ahlâk yargıları oluşturma veya toplumsal normları bir hüviyet kazandırma isteğindeki insan-özne, -belki bir anlamda manevi- bir dayanak arıyor. bu da yalnız karar veren değil ve aynı ölçüde 'içindeki vicdani tutumu takip ederek karar veren' modern 'bireyin' tutunma noktası oluyor.
Re: Takip Ettiğimiz Bloglar
benim hümanizma dediğim şey insanın bir şekilde kimliklendirilmesidir.yani, öyle ya da böyle human kılınmasıdır.(konuyla ilgili yazdığım ilk iletide bunu kastediyorum..sonraki ileti ise mehmet sürücünün iletisine binaen bu humanizmanın ateist biçimne yöneldi.) gerek kul insan (tanrının kulu vs.) gerekse akıllı hayvan ya da özgür insan (vatandaş vs.) tasavvuru vicdan ve irade kavramlarını kıçının dibinden ayırmaya yanaşmamakta ısrarlı ise, burada bazı sorular sormak gerekiyor demektir..
merkez, tanrıda/öte dünyada da olsa, bu dünyada da olsa bir kimlik ve anlam sahibi kılınan şey humandır.işte bu minvalde, teizm ve ateizm de humanizmanın iki türüden ibaret görünüyorlar.