UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Şükran Kurdakul - Beyaz Yakalılar

03 Nis 2012
eren

Beyaz Yakalılar kitabı üzerine yazarken şöyle söylemiştim:

""
Kişilerin (beyaz yakalıların) psikolojileri, kendileriyle hesaplaşmaları, hayallerinin yıkılıp gitmesini sorgulamaları, rüşvetle iyice aşınmış bir düzenin içinde yer almayı kendilerine yedirememeleri, kısacası çürümeye karşı sürdürdükleri psikolojik mücadele, öykülerin anlatımında belirgin biçimde öne çıkıyor. Bu mücadelenin parlak bir tasvirini “Beyaz Yakalılar” öyküsünün ilk cümlesinde görüyoruz:
""
“Boynunu gömlek yakasının sınırladığı çemberden kurtarma çabasıyla yukarıya kaldırmaya uğraşırken çenesi havada acayip çizgiler çiziyor ya, farkında bile değil. Bir süredir böyle tutarsız hareketler yapıyor.”

Şimdi öyküyü yeniden okuyunca, bu yorumun, en azından “Beyaz Yakalılar” öyküsü bağlamında, biraz zorlama olabileceğini düşünüyorum. Neticede, “çenesi havada acayip çizgiler çiz”en kişi sıradan bir beyaz yakalı değil, şirketin genel müdürü Niyazi. Dolayısıyla onun sıkıntısı idealleriyle gerçeklik arasındaki sıkışmışlıktan değil, yaklaşmakta olan grevden kaynaklandığını söylemek daha gerçekçi olacak.

Öyküyü, genel müdür sekreteri olduğunu tahmin edebileceğimiz, Neriman’ın ağzından dinliyoruz. İşçilerin mücadelesine sempati duyduğu belli oluyor Neriman’ın. Bu nedenle genel müdür için üzülmesinde, ona acımasında inandırıcı olmayan bir ton seziliyor. Sanki yalnızca genel müdürü aciz göstermek, onun zavallılığını vurgulamak için orada Neriman, sağ gösterip sol vuruyor:

""
“İçim sızlıyor. Acaba karanlığı içinde birkaç adım atabilecek yeri var mı Niyazi'nin. Böyle durumlarda yalnız kafasındaki özgürlük yeter mi insana? Bir kalkıp dolaşmak istemez mi? Onca yıl dünyanın yüzeyine geniş adımlarla basan insan... İçim sızlıyor.”

Genel müdürün adının Niyazi olması öykünün karikatürize olmuş genel havasını daha da belirginleştiriyor. Ne şehit ne de gazi olabilecek bir kuklanın son çırpınışları olarak okuyoruz öyküyü. Genel müdür bu derece zavallılaşırken işçi temsilcisi yüceltiliyor. Kurdakul, tablet ustası Fikri’nin grev kararını genel müdür Niyazi’ye duyuruşunu anlatırken, onu imgelememizde çoğaltıp, bir sınıfın temsilcisi yapıyor. Ama bununla da kalmıyor Kurdakul, o sınıfı bir ulusun kurtuluşuyla birlikte düşündüğünü de imâ ediyor:

""
“Ne çok dudak kıpırdadı dudaklarında. Ne çok el, elleriyle birlikte gazetedeki uçmaya hazır kartal kanatlarını gösterdi sevinçle. Ne çok ses bir araya geldi de o eski Anadolu türküsünü mırıldana mırıldana yüzyıllar boyunca kendisini koruyan bir halk oluverdi birden.”

“Beyaz Yakalılar”ın anlatıcısı Neriman’la “Yargı Payı”ndaki katibe birbirlerine çok benziyor, bana kalırsa. İkisi de parçası oldukları aygıta rağmen “karşı taraf”a sempati duyuyor. Ama bu tarafgirliğin, özellikle öykü kişilerinin gerçekçiliği bakımından, öyküye olumsuz yansıdığını not etmemiz gerek.

Barış’ın “ben olsam nasıl yazardım?” atölyelerinden birinde ele almasını çok isterdim “Beyaz Yakalılar”ı.

Re: Şükran Kurdakul - Beyaz Yakalılar

Gecikme için kusuruma bakmayın lütfen.


Re: Şükran Kurdakul - Beyaz Yakalılar

eren dedi ki:
Barış’ın “ben olsam nasıl yazardım?” atölyelerinden birinde ele almasını çok isterdim “Beyaz Yakalılar”ı.

Benim ajandamda "Unutulmaz Baba Resimleri" duruyordu, ama ödev varsa yapmamak olmaz; başüstüne. Smile


Re: Şükran Kurdakul - Beyaz Yakalılar

Barış Acar dedi ki:
Benim ajandamda "Unutulmaz Baba Resimleri" duruyordu, ama ödev varsa yapmamak olmaz; başüstüne. Smile

Ödevini uzun süre yapamamış bir forum kullanıcısı olarak utanarak teşekkür ediyorum Smile


Re: Şükran Kurdakul - Beyaz Yakalılar

Şükran Kurdakul'u daha dün tanıdım. Biraz onun hakkında bilgiler okudum ve çok etkilendim. Öyle bir insan ki kitaplarının telif parasını bir yurda bağışlıyor. Bu nasıl bir şeydir ya.. Bahsedilen hikayeyi bir gün bulursam okumayı çok istiyorum:) ellerinize sağlık Smile