UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Şükran Kurdakul - Beyaz Yakalılar (Kitap)

27 Oca 2012
eren

Beyaz Yakalılar (1970), Şükran Kurdakul’un ikinci öykü kitabı. Adından da anlaşılacağı gibi beyaz yakalıların dünyasını merkezine alan öykülerden oluşuyor. Belli ki Kurdakul öykülerini belirli bir konu/ tema çerçevesinde kurmayı, bir konuya çeşitlemelerle yaklaşmayı seviyor. Bunun güzel bir tarafı var: kitaptaki farklı isimli memurlar bir araya gelip belirli bir Memur karakteri oluşturuyor. Memur, duygulu bir insan. Yürümeyi, yürüyerek düşünmeyi çok seviyor. İş hayatının ilk yıllarında hayalleri, idealleri olan fakat yıllar geçtikçe bunları gerçekleştirememenin ağırlığıyla kendine yabancılaşan biri. Bir de geçim sıkıntısı çekiyor. O yüzden rüşvet almış yürümüş. Beyaz Yakalılar bu Memur’u değişik yönleriyle, hayatının değişik dönemlerinden kesitler sunarak anlatıyor. “Kiralık Kasalar”daki şu pasaj Memur’un hayatının özeti gibi:

""
“O da böyle başlamamış mıydı yıllar önce.. O da şimdikiler gibi tüm bankanın küçük hanımlarını kendine hayran sanarak coşku içinde.. Onun da omuzları yukarı elleri diri. Saçları, bıraksa çenesini aşacak. Rayları sökülüp Söğütlüçeşmelerde müzeye kaldırılan eski tramvaylar gibi, neredeyse kendi varlığını bile tanımayacak olan şu adamın elinde ne kaldı o Hüsamettin'den şimdi?”

Beyaz Yakalılar’ın yazarın günlük deneyimlerinden beslendiğini tahmin etmek zor değil. Daktilograflık ve banka memurluğu yapmış olan Kurdakul’un bu kitabında memurların çoğu ya banka memuru, ya da muhasebeyle ilgili görevleri olan kişiler; öykülerin çoğu İzmir’de ya da İstanbul’da geçiyor. Öykülerin banka ekseninde ilerliyor olması dolayısıyla toplumun bir kesiminin hızlı biçimde zenginleşmesine ve karaborsacılığa yönelik eleştiriler de kitapta sık karşımıza çıkıyor. “Kiralık Kasalar”, “Vapurda” ve “Babam” örnek olarak verilebilir.

Yazarın ilk öykü kitabı Tanığın Biri’nde ele aldığı sendikacılık, sınıf mücadelesi gibi meseleler bu kitapta da kendilerini gösteriyor. “Utanç Karanlıkları”, “Grevden Önce”, “Soruşturmadan Önce”, “Esat Beyin Oğlu”, “Dayı-Kız”, “Beyaz Yakalılar” bu meseleye öyle ya da böyle değinen öyküler.

Kişilerin (beyaz yakalıların) psikolojileri, kendileriyle hesaplaşmaları, hayallerinin yıkılıp gitmesini sorgulamaları, rüşvetle iyice aşınmış bir düzenin içinde yer almayı kendilerine yedirememeleri, kısacası çürümeye karşı sürdürdükleri psikolojik mücadele, öykülerin anlatımında belirgin biçimde öne çıkıyor. Bu mücadelenin parlak bir tasvirini “Beyaz Yakalılar” öyküsünün ilk cümlesinde görüyoruz:

""
“Boynunu gömlek yakasının sınırladığı çemberden kurtarma çabasıyla yukarıya kaldırmaya uğraşırken çenesi havada acayip çizgiler çiziyor ya, farkında bile değil. Bir süredir böyle tutarsız hareketler yapıyor.”

Bu kitaptan şu öykülerin ilgiye değer olduğunu düşünüyorum: ““Bir Köroğlu Bir Ayvaz””, “Makine İle”, “Dayı-Kız”, “Beyaz Yakalılar”.

Re: Şükran Kurdakul - Beyaz Yakalılar

"Beyaz Yakalı" tanımlamasını (çalışma grubu) ilk kez oğlundan duymuş, sözcükten hiç hoşlanmamıştım. (Belki zaten yeterince parça parça, bir sürü içi içe geçmiş sınıflara ayrılan bir insan türü olduğumuzun verdiği rahatsızlıktan)

Beyaz yakalı; memur tanımından daha kapsamlı, anladığım kadarıyla. Fabrika ve değişik iş kollarındaki, planlama, üretim ve yönetimin çeşitli kademelerinde, eski tanımla "Lise" veya "Yüksek Okul" bitirmiş, daha çok beyin gücüyle çalışan bir kesimi kapsıyor.

Tanımın kökenini, bedenen çalışıp terlemeyen, bu sebeple de yakası terden ıslanıp kolay kolay kirlenmeyen olarak düşünmüştüm.

Eren'in Şükran Kurdakul'un öykü kitaplarını tanıtımı yerinde bir çalışma. Günümüz yazarlarının yanında, 50-80 yılları arasındaki bazı yazarları ihmal ediyorum veya yeterince üzerinde durmadığımı düşünüyorum.

Kemal Bekir, Hasan Kıyafet, Feyyaz Kayacan, Cihat Burak, Oktay Akbal, Mahmut Makal, Bekir Yıldız,Bilge Karasu, Adnan Özyalçıner, Tahsin Yücel, Orhan Duru gibi uzayıp giden bir liste.

Bu nedenle, Eren'e bir kez daha teşekkür ediyorum. Eksik bir yanıma değindiği için.


Re: Şükran Kurdakul - Beyaz Yakalılar

Ben de "beyaz yakalı" tanımı üzerinde durmayı planlamıştım aslında. Mehmet Sürücü benden önce davranmış. O yıllarda "mavi yakalı"nın yaygın kullanım olduğunu düşünüyordum. Şükran Kurdakul'dan bu tanımı duymak şaşırtmıştı beni.


Re: Şükran Kurdakul - Beyaz Yakalılar

Ben "beyaz yakalı" teriminin yakanın temizliğinden ileri geldiğini düşünmemiştim hiç. Bana göre, sanayileşmenin ilk döneminde bedensel emek sarf eden işçilerin üniformaları mavi tulumlarıydı, bu yüzden onlar "mavi yakalı"lardı. Sanayileşme ve teknoloji ilerleyip iş tanımı değiştikçe, daha çok bilgiye dayalı emek veren ve masa başı işlerde çalışan bir sınıf türedi. Onların üniformaları beyaz gömlek - takım elbise olduğundan, "beyaz yakalı" diye anıldılar.

Bu tanımlama bence çok yerinde ve çok anlamlıdır bir çok açıdan. İlk kez Şükran Kurdakul mu kullanmış acaba Türkiye'de?