UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Şu İşbilir Çağımızda

16 Eki 2009
Barış Acar

Anton Çehov
Bütün Öyküler I/1880-1884
(Çev:Mehmet Özgül)
Cem Yayınevi
İstanbul
4. Basım
2005
s. 146-147.

Öykü forumdan kaldırılmıştır. (Bkz.:Forum İşleyişi).

Kategori:

Re: Şu İşbilir Çağımızda

___________________________________________________________________
İNSANCIL ATÖLYESİ
ÇEHOV ÖYKÜLERİ İNCELEME SEMİNER KÜMESİ
___________________________________________________________________

ŞU İŞBİLİR ÇAĞIMIZDA (1.irdeleme metni)
Hazırlayan : İdris YİĞİT

Çehov, kalkmak üzere olan bir trenin istasyonunda yaşanan hareketliliği çizerek öyküye başlar. Sonra, ikinci mevki vagonlardan birinin önünde duran iki sevgilinin üzerine tutar aynayı. Üçüncü tekil anlatımla yazılmış öykü, genel örgeden başlayıp tekile geçer.

Sevgililerden kadın, bir haftalığına başka bir yere gidecektir. Bu nedenle gözyaşları içinde, ayrılık üzerine konuşuyorlar. Erkek çok üzgün olduğunu dillendirir. Kadını sarı saçlarından öperken sevdiğini, bir hafta ayrılığa nasıl dayanacağını söyler. “Gözyaşlarını sil ağlama artık,” der sevgilisine. Bu sözler genç kadının duygusallığını tetikler, gözlerinden yine yaşlar fışkırır.

Petya sevgilisine güle güle derken, ayrılık heyecanının unutturmak üzere olduğu borcu aklına gelir. 25 rublelik bir banknot çıkarır, Mrakov’a (Karanlıkoğlu) vermesini isteyerek sevgilisi Varya’nın eline tutuşturur. Parayı verirken yine ayrılıktan söz eder: “senden ayrılmak öyle zor ki.” Varya onu sakinleştirmek için, “cumartesi döneceğim, beni unutma,” der. Petya karşılık verir, “Seni unutmak mı? Nasıl unutabilirim?”

İkinci kampana (çan) vurunca sevgililerin duygusallığı doruğa çıkar. Petya, sevgilisini kucaklar. Sesli sesli ağlamaya başlar. Varya’da inleyerek onun kucaklamasına karşılık verir. Vagona birlikte binerler. Petya sevgilisini son kez öpüp trenden iner. Pencerenin önüne gelip mendil sallar. Kadın ise yaşlı gözlerle ona bakmaktadır.

Üçüncü kampanadan (çan) sonra öykü yeni bir boyut kazanır. Öykü, bu yönüyle Çehov’un daha önce incelediğimiz, yitmekte olan aristokratları anlattığı, öykülerinden farklılık gösterir. Sevgilisine mendil sallayan Petya’nın birden yüzü uzar, eliyle anına vurur. Hatta geriye vagona atlar. Sevgilisi Varya’ya 25 ruble verdiğine dair bir imzalı kağıt almak ister. Ama artık çok geçtir. Tren hareket eder.

Öykünün kazanacağı boyutu daha iyi anlamak için şimdi Çehov’un öyküye koyduğu başlığa dönmek yerinde olur; “Şu iş bilir çağımızda”. Artık işini bilenlerin çağındayız. Bu çağ ‘burjuvazi’nin çağıdır. Tüm değerleri, sevgiyi bile metalaştıran sınıfın çağı. Biraz önce, bir hafta yokluğuna nasıl dayanacağım, diyordu Petya. Şimdi ise, sevgilisine verdiği paraya karşılık imzalı kağıt alma peşindedir. Burjuva dünyasının ilişkileri kişisel güveni kaldırmaz. Sözlü senet yerini, yazılı senede bırakmıştır.

Vagondan inen Petya’nın aklı artık 25 rublededir. Pencereden sarkarak kendine el sallayan sevgilisine şöyle seslenir: “Varır varmaz parayı aldığını bildiren bir kağıt gönder bana. Sakın ihmal etme!”.

Tren uzaklaşır, artık elinden bir şey gelmeyecektir. Sevgilisine körü körüne güvendiği için yakınır. Kendine kızar. Öyle ya, çağımızda duygularının akışına kapılıp çıkarını bir kenara itmemek gerek. Oysa Petya bu büyük yanlışı yaptı. Fakat yakınmayı kıza olan özlemi izler, “Ah canım benim, şimdi ilk istasyona varmıştır…” der. Çehov bize şunu gösteriyor: Rusya’ da kapitalizm ve dolayısıyla parasal ilişkiler insanların yaşamanın olağan bir parçası haline gelmiş. Böyle çarpıcı bir anlatım öyküye güldürü öğesi katar.

Öyküde iki duygu iç içe geçmiş, birbiriyle çatışıyor hatta örtüşüyor. Sevgi ve çıkardan kaynaklı güvensizlik duygusu. Ya da şöyle de diyebiliriz: Çağımızda çıkar, her insanca özellik gibi sevgiyi de zehirledi.

Kapitalizmde maddi çıkarlar, diğer tür ilişkilerde olduğu gibi sevgiyi de belirler duruma gelmiştir.


Re: Şu İşbilir Çağımızda

Öykünün yazıldığı döneme dair pek çok şey söylenebilir, günümüzü resmetmiş denebilir. Öykü diyeceğini öyle güzel demiş ki, üzerine uzun uzun yazmak gereksizmiş gibi geldi bana.
İnsanın insana güven duymasını engelleyen bir yapı, bir işleyiş içinde bulunan zavallı Petya’nın Varya’ya olan aşkı, akıttığı gözyaşları sahte olmasa gerek. Varya’ya duyduğu aşk ona önlem almayı unutturuyor.


Re: Şu İşbilir Çağımızda

Elif'e katılıyorum. Öykü son sözü söylemiş gibi üstüne pek söz ettirmeyecek türden. Yalnız irdeleme metinindeki kimi saptamaları düşündüm dünden beri. Çehov'un öykülerini yazdığı yıllar için (19. yüzyılın sonları) Kapitalizmin yaşandığı yıllar denebilir mi? Çünkü o dönemde daha yeni yeni Rusya Toprak Reformu'nu (1861) gerçekleştirmiş toprağa bağlı köleliği ortadan kaldırmaya çalışmıştı. Otuz yıl önce koyu bir Feodal toplum olan Rusya, hemen otuz yıl sonrasında Kapitalizm benimseyip yaşamının her alanında bu sistemin sonuçlarını yaşayabilir mi?

Bence o dönemin daha sonra bir kitaptan alıntılayacağım bir saptamadan hareketle altını çizmek daha doğru olacak.


Re: Şu İşbilir Çağımızda

Sistemin tam olarak yerleşmesi gerekmiyor sanırım. Bizde olduğu gibi. Kapitalizm tam olarak yerleşmese de, feodalizmin izlerini taşısa da, günümüz insanını görebiliyoruz bu öyküde.


Re: Şu İşbilir Çağımızda

""
Sistemin tam olarak yerleşmesi gerekmiyor sanırım.

Ama henüz Kapitalizm'in erken dönemlerindeyken suçu doğrudan ona atmak doğru bir yaklaşım değil. Sistem suçlu diyorsanız sistemi belli bir süre yaşamak, ne olduğunu anlamak gerekir.


Re: Şu İşbilir Çağımızda

___________________________________________________________________
İNSANCIL ATÖLYESİ
ÇEHOV ÖYKÜLERİ İNCELEME SEMİNER KÜMESİ
___________________________________________________________________

ŞU İŞBİLİR ÇAĞIMIZDA (Son İrdeleme Metni)
Hazırlayan : İdris YİĞİT

Çehov, öyküye kalabalık bir tren istasyonunda yaşanan hareketliliği betimleyerek başlar. Sonra, ikinci mevki vagonlardan birinin önünde duran iki genç sevgilinin üzerine tutar aynayı. Üçüncü tekil anlatımla yazılmış öykü, genel örgeden başlayıp tekile geçer.

Varya adlı genç kadın bir haftalığına başka bir yere gidecektir. Sevgilisi Petya ise onu uğurlamaktadır. Ayrılırken birbirine esenlik diler, gözyaşlarına boğulurlar. Çok üzgündür Petya. Varya’yı sarı saçlarından öperken, bir haftalık bir ayrılığa dayanamayacak kadar çok sevdiğini söyler.

Çehov, sevgililerin içinde bulunduğu durumu ayrılmanın zorluğu, unutulmanın tedirginliği, kucaklaşmalar ve sesli sesli ağlamalar biçiminde abartılı bir anlatımla sürdürür. Petya, Mrakov’a (Karanlıkoğlu’na) göndereceği 25 rublelik borcunu son anda anımsar. Parayı ivedilikle sevgilisinin eline tutuşturur.

Üçüncü kampanadan (çan) sonra öykü yeni bir boyut kazanır. Vagonun penceresinin önünde sevgilisine mendil sallayan Petya’nın birden yüzü uzar, eliyle alnına vurur. Hemen vagona atlar. Bundan sonrasını sevgililerin diyaloguyla sürdürelim. Petya, “Demin sana 25 ruble vermiştim ya! İki gözüm, bir kağıt imzalar mısın? Çabuk ol tatlım!” Varya, “Çok geç Petya! Tren hareket etti.”

Şimdi öykünün kazandığı boyutu daha iyi açıklamak için Çehov’un öyküye koyduğu başlığa dönmek yerinde olur; “Şu iş bilir çağımızda” Artık işini bilenlerin çağındayız. Bu çağ ‘burjuvazi’nin çağıdır: Tüm değerleri, sevgiyi bile metalaştıran sınıfın çağı. Öyküde küçük burjuva değerlerin simgeleştiği Petya, biraz önce sevgilisine, bir hafta yokluğuna nasıl dayanacağım, diyordu. Şimdi ise, sevgilisine verdiği parayı imzalı kağıtla onaylatmanın telaşı içindedir. Pencereden sarkarak kendisine el sallayan sevgilisine şöyle seslenir: ‘Varır varmaz parayı aldığını bildiren bir kağıt gönder bana. Sakın ihmal etme!’ Petya’ nın oldukça rahat söylediği emir gibi bu sözleri Varya’da doğal karşılar. Bu da gösteriyor ki iki küçük burjuva sevgili de burjuva ahlakını içselleştirmiştir.

Çehov, vedalaşma sahnesinde sevgililerin içinde bulunduğu durumu gözyaşları ve ayrılmanın dayanılmazlığı biçiminde abartarak veriyordu. Tren hareket ederken Petya’nın verdiği paraya karşılık imzalı kağıt istemesiyle, bu kez, sevgiyle karşıtlık oluşturan güvensizlik duygularını ortaya seriyor. Çehov bu karşıtlığı çizmekle, hem öyküye komedi unsuru katıyor hem de öykünün iletisini güçlendiriyor. Çehov, bu durumu öykünün son bölümünde, Petya’nın giden trenin ardından kendi kendine konuşmasıyla çarpıcı bir düzeyde verir. Tren uzaklaşır, artık Petya’ nın elinden bir şey gelmeyecektir. İmza almadan parayı verdiği için yakınır. Kendine kızar. “Ah, ne aptalım ben! İmza almadan para verilir mi? Çocukluk, düpedüz salaklık benim yaptığım...” Fakat yakınmayı sevgilisine olan özlemini vurgulaması izler: (İçini çekti) “Ah, canım benim! Şimdi ilk istasyona varmıştır...” Bu sözlerde Petya’ nın, güvensizlikle sevgi arasında bir çelişki görmeden, iki duyguyu aynı anda, iç içe olağan bir şekilde yaşadığını görürüz.

Çehov’un öyküsü, Rus toplumunun bir dönemine ışık tutmakla kalmıyor, günümüz toplumunu ve insan ilişkilerini anlamamız açısından geçerliliğini sürdürüyor. Çünkü kapitalizm bugünün dünyasının bütün kılcal damarlarına kadar girerek gündelik yaşamda insan ilişkilerini, insan bilincini, büyük oranda, belirlemeyi sürdürmektedir. Kapitalist sistemde tüm insani ilişkiler güvensizlik üzerine kuruludur. Hemen hemen her türlü ilişkinin geçerliliği belgeyle sağlanmaktadır. Bireyler arasında güvensizliğe dayalı ilişki biçimleri belgelenerek kanıksatılmıştır.

Kişisel maddi çıkarlar temeli üzerinde yükselen kapitalizm, diğer tüm ilişkilerde olduğu gibi sevgi ilişkisinde de bozucu bir rol oynuyor.


Re: Şu İşbilir Çağımızda

Abdullah bey,

Anlayamadım... Kapitalizmi bir süre yaşadıktan sonra mı iyi mi kötü mü karar vermemiz gerekiyor ?


Re: Şu İşbilir Çağımızda

""
Abdullah bey,

Anlayamadım... Kapitalizmi bir süre yaşadıktan sonra mı iyi mi kötü mü karar vermemiz gerekiyor ?

Sizden cevap gelmesi güzel.

Kapitalizm olsun başka sistemler olsun "insan yaşamına etkilerini görmek için" o sistemin yaşanması gerektiği görüşündeyim. Bu, sistemi onaylamak ya da reddetmek anlamında değildir. Ya da sistemin eleştirisi veya methi de değildir. Kastettiğim şey sadece insan yaşamına etkisini belirlemek noktasıdır.


Re: Şu İşbilir Çağımızda

""
Moderatör notu:

Öyküyle ilgili başlayan tartışma, "Şu İşbilir Çağımızda" öyküsünün sınırlarını aşıp Çehov öykücülüğü üzerine genel bir tartışmaya dönüştüğünden gönderilen iletiler ilgili başlığa taşınmıştır. Bkz.: link