UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Slawomir Mrozek - Medeniyetten İğrenen Adam

04 Ağu 2011
Barış Acar

MROZEK, Slawomir.
Sazan,
(Çev. Soner Bilgiç),
İstanbul: İş Bankası Kültür Yayınları,
2001, s. 134-135.

Re: Slawomir Mrozek - Medeniyetten İğrenen Adam

Bu adamın durumu biraz film afişi gibi duruyor benim gözümün önünde.


Re: Slawomir Mrozek - Medeniyetten İğrenen Adam

Evet, bu yolculuklar sadece bir yanılsamadan ibaret ama insan bir kez o tarafta trenlerin gidip geldiğini öğrendikten sonra medeniyetten tamamen arınabilir mi? Hele ki pantolonun ıslaklığından şikayet ederken Smile


Re: Slawomir Mrozek - Medeniyetten İğrenen Adam

""
medeniyetten tamamen arınabilir mi?

Sanırım "medeniyet"ten kasıt, çağdaş teknoloji ve bilimsel gelişimin sağladığı kolaylıklar.

Belki bu mağra döneminde, bazı insanların ateşe, tekerleğe, ucu sivritilmiş taşa duyduğu ilk öfkelere benziyordu.

Bu; her zaman "yeniye duyulan korku" nun ötesinde bir şeydi bence. İnsanın toplu yaşadığı dönemden önceki zamanların genleriyle bu günlere ulaşanı belki de.

Öyle veya böyle, sonuçta "ne onunla, ne onsuz" gibi bir şey söz konusu.


Re: Slawomir Mrozek - Medeniyetten İğrenen Adam

Woody Allen filmlerinde çok rastlanan bir tema bu aslında. New York'dan nefret eden, şehir yaşantısının saçmalıklarından yakınıp duran ve bir sürü akıl yürütmeyle onu eleştiren kahraman, kırda bir gün geçirmeye kalkar ve Ağustos böceklerinden, nehrin sesinden vb. bir türlü uyuyamadığını, bunun kendisine uygun olmadığını söyler.


Re: Slawomir Mrozek - Medeniyetten İğrenen Adam

Evet, aynen öyle. Ne onunla ne onsuz. İnsan, huzur bilmez bir gezginden başka bir şey değildir, diyor Rilke.


Re: Slawomir Mrozek - Medeniyetten İğrenen Adam

Böyle söyleyince de epey yavanlaşıyor konu. Öykünün dilemmasını doğa-kültür karşıtlığı boyutunda ele almak daha verimli sonuçlar doğurabilir.


Re: Slawomir Mrozek - Medeniyetten İğrenen Adam

Doğa-kültür karşıtlığını bir huzursuzluk olarak ele alırsak aslında konunun yavanlaştığını söylemek pek doğru değil. İkili karşıtların hepsinde bir gerilim, çatışma sözkonusu. Kültürü reddedip doğaya dönme isteğinin veya yabanıl hayat özleminin diyelim ussal düzlemde yarattığı gerginliği huzursuzluktan çekip almak mümkün değil.


Re: Slawomir Mrozek - Medeniyetten İğrenen Adam

öykü, gidilecek yön, amaç, yol üzerine... anlatıcı; a kentineden b kentine ve b kentinden a kentine gidiş gelişlerin "yanılsama" olduğundan dem vurduktan sonra bu yanılsamadan dolayı midesi bulanıyor. yanılsama olmayan doğaya, ya da öze dönme fikrine kapılıyor. böylece trenden atlayan anlatıcı "doğa ile babşbaşa" kalıyor.

medeniyetten tamamen arınmış olarak koruları geçerken, anlatıcı trenden atladığında yanılsamalı olan bir medeni amaç fikrini, yön dugusunu terk ettiğini hatırlıyor. ama şimdi ne olacak? "hangi yöne gitmeliyim. karşımda görebildiğim tek hedef karşımdaki koruluktu. ancak o hedefe ulaşınca tekrar bir çayır ve tekrar bir korulukla karşılaşıyordum" burada söz konusu olan medeniyetin A kentinden B kentine yönlendiren amaççılığının bir tekrarıdır. ("kafkavari" bürokrasiye değinen mzorek, bu bürokratik ulaşılamazlığı, ya da sonuçlandırılamazlığı doğaya da yaymış görünüyor.) anlatıcının farkettiği, doğanın bir öz ile ilişkisinin olmadığı, medeniyet kadar amaçsız ya da "yanılsamalı" olduğudur. dolayısıyla, öykünün başlarındaki doğa / medeniyet karşıtlığı artık anlamını yitirir.


Re: Slawomir Mrozek - Medeniyetten İğrenen Adam

Oktay, güzel toparlamış hikâyenin doğasını. Ama yine de doğa/ kültür karşıtlığı sorunu çözülmüş olmuyor bana göre. Keza iki kent arasındaki "anlamsızca" gidiş gelişten kaçmaya çabalayan kahramanımız doğaya çıktığında da bunu tekrarlayan bir kafa olarak görünüyor. Yani anlamsızlık fikri üzerinden doğa/ kültür karşıtlığı aynılaştırılarak fes edilmek yerine, kültür tarafından biçimlenmiş zekâ, rasyonel olanı da yanına alıp doğaya gidiyor (doğal olarak da "altı ıslanmış" vaziyette oturup kalıyor) ve böylece kültürelleştirmenin kendisi bir kez daha alt ediliyor.


Re: Slawomir Mrozek - Medeniyetten İğrenen Adam

öyküyünün niyetine, amacına , doğasına dikkat etmedim. yani, öykünün amacının -bir amacı var mı bilmiyorum- "doğa / kültür karşıtlığını" çözmek olduğunu iddia edemem. (ya da örneğin; "kafkavari" bürokrasiye değinen mzorek, bu bürokratik ulaşılamazlığı, ya da sonuçlandırılamazlığı doğaya da yaymış görünüyor" gibi cümleler retorikten ibarettir. demek istediğim; öykü üzerine yazdıklarımın mzorekin "asıl niyetleri" ile de ilgisi yok...)


Re: Slawomir Mrozek - Medeniyetten İğrenen Adam

oktay dedi ki:
...öykü üzerine yazdıklarımın mzorekin "asıl niyetleri" ile de ilgisi yok...

Bunun farkındayım. Sorun, sanki, biraz da, Mrozek'in niyetini geçtim, öykünün varlık alanından da çıkıyor gibi sen konuştuğunda. Nasıl ki ideolog yazar bir şey söyletme derdindeyse öyküye, "ideolog okur" da kendini öyle dikte ediyor.

oktay dedi ki:
...örneğin; "kafkavari" bürokrasiye değinen mzorek, bu bürokratik ulaşılamazlığı, ya da sonuçlandırılamazlığı doğaya da yaymış görünüyor" gibi cümleler retorikten ibarettir.

Ah, o retoriği ne çok sevdim. Smile


Re: Slawomir Mrozek - Medeniyetten İğrenen Adam

ideolog yazar ve okurlar, metinlere onların asıl anlamlarını ortaya çıkarmak, metnin derinlerine ulaşmak ; eğer metne katılıyorlarsa onu haklı çıkarmak, katılmıyorlarsa da ondaki yanılsamaları ortaya sermek ve bu yanılsamalara karşı hakikati savunmak için yönelirler. bunun için de, metne "bir varlık alanı" biçmek zorundadırlar. böylece, okumalarının meşruiyetini sağlayabilirler. yani, şöyle derler " senin söylediklerin metnin varlık alanının dışında, oysa benimkiler değil. ben metnin kastettiklerini, asıl niyetlerini ortaya koydum" bu durumda ben bir ideolog gibi yazdığımı düşünmüyorum... tam da onun için pek çok kez "ne tarafta olduğuma", "neyi nereden eleştirdiğime" dair sorular ile karşılaşıyorum. bir ideolog gibi yazsaydım, bu sorular ile karşılaşacağımı sanmıyorum.


Re: Slawomir Mrozek - Medeniyetten İğrenen Adam

Metnin "varlık alanı"nı, "tema"sını, "niyet"ini tanımlamak kendi başına ideologluk olur mu; düşünülebilir. Bu saydığım üç şeyin birbiriyle özdeş kabul edilip edilemeyeceği bile tartışmalıyken; kolay sorun değil doğrusu.

Öte yandan ideoloğu -metnin içinden ya da dışından konuşmaya çalışmakla değil- başka türlü tanımlıyorum ben. Diyorum ki, "aklımda bir fikir var ve elime ne geçerse geçsin onunla bu fikrimi doğrulayabilirim." İşte ideolog! Septisizm ile Sofizm arasında salınan, bir retorik ustası.

Metne dönerek, onun kültür ve doğa arasında ne söylediğini anlamaya çabalamam bu yüzden.


Re: Slawomir Mrozek - Medeniyetten İğrenen Adam

"varlık alanı", "niyet", "tema"nın özdeş olduğunu söylemedim.(ben zaten özdeşlikler ile düşünmeye inanmam, özdeşlik denen şeyin imkansız olduğunu düşünüyorum..) ancak bunların "birbirleri ile ilişkili" olduklarını düşünüyorum: niyet, özneye bağlanır (bir öznenin niyeti söz konusudur), "varlık alanı" bu öznenin etki ettiği ya da etkisi sonucu ortaya çıkan nesnedir. okuyucu niyete yöneldiğinde(nesne) ise özne olan okuyucu olur, tıpkı "varlık alanına" yöneldiğinde(nesneye)özne olduğu gibi. işte size, ideologların "varlık alanlı", "asıl niyetli", "metne dönen", "argümantasyonlu" hakikatçiliklerinin ve metafizikçiliklerinin son derece kaba formülü...

diğer söyledikleriniz, platonik düşüncenin sofist eleştiri karşısındaki savunusuna benziyor. (bu arada aklımda doğrulayabileceğim verili bir fikir yok, bunu bir acziyet olarak gördüğümü bilmeni isterim. bir fikri doğrumanın benim için hiç bir değeri de yok, yanlışlamak ise sadece doğrulamanın bir değerinin olmamasına ilişkisi bağlamında değerli(siz).. yaşamını sofist ile mücadele adayan sokrat ve ardılları, sofizmin fikrleri doğrulamaya çalıştıklarını düşünerek sofizmi kendi gözlükleri ile gördüklerini kanıtlamış oluyorlardı. çünkü sokratik platonizmin tek yaptığı zaten fikirlerini doğrulamaya çalışmaktan ibarettir. sadece doğrulamak da istemezler, herkes için doğrulamak amacındadırlar. doğrulamak onlar için bir takakküm etme aracı idi, sofitlerden de bunun için nefret ettiler.çünkü, kendileri tahakküm etmek istiyordu ve bunu becerdiler de... ) sokratik platonizm tüm varlığını sofizmi bastırmaya adamış olmasının ve bunu yaparken kulandığı enstrumanların (diyalektik dedikleri şey, retoriğin karşıtı olduğunu iddia eden..) bu düşüncenin sofizmin bir türü olduğunu kanıtlamaktan öteye geçememsi olimpik bir kahkahayı hak ediyor tabii ki. son derece "muhafazakar", "korkakça" bir retorik türü...


Re: Slawomir Mrozek - Medeniyetten İğrenen Adam

"Sokratik eleştiri" konusunda haksız sayılmazsın ama öyküye döndükte...

Sanki bu tartışmanın paydası bile Medeniyetten İğrenen Adam'ın açmazında dolanıyor. Söz tükendikte altımız ıslak kalıyor. Smile


Re: Slawomir Mrozek - Medeniyetten İğrenen Adam

iyi ama senin öyküye yöneliş tarzın sokratik...bunun üzerine de tıpkı onun sofistleri "suçladığı" tarzda bana yönelmişsin. ideolog diyişin bile sokratik bir izdüşüm.


Re: Slawomir Mrozek - Medeniyetten İğrenen Adam

oktay dedi ki:
iyi ama senin öyküye yöneliş tarzın sokratik...bunun üzerine de tıpkı onun sofistleri "suçladığı" tarzda bana yönelmişsin. ideolog diyişin bile sokratik bir izdüşüm.

Derdim herhangi bir "suçlama" değil. Yorumum sadece senin öykü üzerine sözlerinin onun "niyetinden bağımsız" olmasınaydı.

Öyküye yönelimim Sokratik mi; emin değilim. Ancak öykünün ana karakterini anlamaya yönelik çabam buna karşılık geliyorsa neden olmasın?


Re: Slawomir Mrozek - Medeniyetten İğrenen Adam

söylediklerimin "onun niyetinden" bağımsız olduğunu söylemiyorum. daha ziyade bu yazdıklarım niyetin sorunlaştırılması ile ilgili. yani sahiden de bir metnin niyeti, belirli bir niyeti var mıdır? varsa bile buna erişebilir miyiz ya da neden erişmek istemeliyiz? öykünün karakterini anlamak, neden belirli bir niyeti metinden keşfetmek şeklinde düşünülür? burada "metnin varlık alanı" nasıl da nesnellik ve hakikatliğe gönderme yapıyor. sadece ben bunlara işaret etmek istiyorum. platonizm ve onun ahlakı gürüldüğü üzere son derece incelikli, kurnaz. sen onu kapıdan kovdun -bunu biliyorum- ama o bacadan geri geldi.(tıpkı sanat ve karşı sanat üzerne yazdıklarında olduğu gibi.orada, karşı sanatı bir noktadan sonra yatağa göre ölçüp biçmeye ve metafiziğin emrine amade kılmaya başlamışsın.)

sen "metnin niyetinden bağımsız" davrandığımı söyleyerek ve bunu ideologların okuma tarzı ile ilişkilendirerek, ve ideologluğu da "aklımda bir fikir var ve elime ne geçerse geçsin onunla bu fikrimi doğrulayabilirim." [b]İşte ideolog! [/b] şeklinde tanımlayarak tabii ki sokratik bir suçlamayı bana yöneltmiştin. sokrat ve ardıllarının kuşkuculuğu def etmek için kullandığı enstrumanlara baş vurdun. bunu reddetmenin bir anlamı yok.(suçlama sözcüğüne takılmıyorum rica ederim sen de takılma. sırf bunun için söylediklerini geri alman gereksizdi yani. Smile)

ben tüm bu yazdıklarımla "ideologluğa" eleştiri getirenlerin nasıl "ideologça" bir düşünme tarzına başvurduklarına işaret ettiğimi düşünüyorum.


Re: Slawomir Mrozek - Medeniyetten İğrenen Adam

oktay dedi ki:
ben tüm bu yazdıklarımla "ideologluğa" eleştiri getirenlerin nasıl "ideologça" bir düşünme tarzına başvurduklarına işaret ettiğimi düşünüyorum.

Ben de olmayacak yerde* sürekli bunu yaptığını, bunun da -ille de öyle adlandırmak gerekirse- ideologca tutumun kendisi olduğunu söylüyorum. Öyküden ne kadar uzaklaştığımızı (tabii sana göre öyküden uzaklaşmak da söz konusu olamaz; aynı şekilde ona yakınlaşmak da; dolayısıyla yine aynı retoriğin kıyılarında buluruz kendimizi) düşünürsen neden buna dikkat çekmeye çalıştığımı anlayabilirsin.

*"Olacak yer neresi?" sorusu, bu bağlamda, ele almak istediğin konuya hasredilmiş bir tartışma başlığı olabilir, cevabını alacaktır. Çünkü tartışma -en hafif deyimiyle- öyküyü nesne bile edinmiyor.


Re: Slawomir Mrozek - Medeniyetten İğrenen Adam

Süreci önce bir özetlemek istiyorum.

1-öyküye ilişkin bir şeyler yazdım ve sen de bu yazdıklarımı onayladın. Hatta yazdıklarımın “öykünün doğasını özetlediğini” de söyledin.

2- ben öykünün doğası ile bir derdim olmadığını, çünkü öykünün bir doğasının “olmadığını” söylemeye çalıştım.

3- bu noktada sen de -daha önce öykünün doğasını ortaya koyduğumu söylemene rağmen- yazdıklarımın mzorekin niyetini bir tarafa bırakalım, öykünün varlık alanının da dışına çıktığını söyledin. İlk “çelişki” böyle ortaya çıkmış oldu. Hemen bir mesaj önce yazdıklarımla öykünün doğasını ortaya koyarken, şimdi öykünün varlık alanının dışından yazıyordum. yani bir ideolog gibi , öyküye bir şeyleri dikte ediyordum. Oysa temelde sadece öykünün doğasını özetlemiş olduğumu söylemene karşı çıktım. Yani daha önce yazdıklarımı –senin onayladıklarını- reddetmemiştim. Sadece bu yazdıklarımın “öykünün doğasının bir özeti” olamayacağını söyledim. Her zaman öykünün içinden geçen başka başka yorumlar mümkündür. Bir öykü doğasını verecek şekilde özetlenemez, doğa öyküye sonradan eklenir. Neyse, “yeri burası olmadığı için” bu konuyu bırakalım Smile

4-böylece sen ideologluk konusunu açarak (bunu kendinle çelişmek pahasına yapmış oldun, yukarıda değindiğim üzere) platonik ideologluğa başlamış oldun. Yani öyküden uzaklaşmamızın – eğer böyle bir şey var ise- tabii olarak sorumlusu ben değilim Smile

5)şimdi, yazdıklarımın yerinin burası olmayacağını söylüyorsun.

Öyleyse, öyküyü nesne alabilmeniz , “öykünün varlık alanı içerisinde kalan yorumlar” yapabilmeniz ve de bu “başlığın yerli yerinde işlemesi” için sizi öykü ile baş başa bırakıyorum. Smile


Re: Slawomir Mrozek - Medeniyetten İğrenen Adam

ilahi komedya? Smile
neyse, boş verelim; siz devam edin. ben takip etmekten hoşnutum sizi.


Re: Slawomir Mrozek - Medeniyetten İğrenen Adam

Bana kalırsa bu adam her şeyi düşünmeden yapıyor. Düşünmeden aşağı atlıyor,düşünmeden medeniyetten iğreniyor; doğaya kaçıyor, kaçar kaçmaz yönünü tren yoluna çeviriyor... Bu adamın kıçı hep ıslak kalacak. Bu adam bir yanılsama.