UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Şiire Dair

08 Nis 2009
abdullah şahin

""

İstanbul İçin

Nisan

İmkânsız şey
Şiir yazmak,
Âşıksan eğer;
Ve yazmamak,
Aylardan nisansa.

Arzular ve Hâtıralar

Arzular başka şey,
Hâtıralar başka.
Güneşi görmeyen şehirde,
Söyle, nasıl yaşanır?

Böcekler

Düşünme,
Arzu et sade!
Bak, böcekler de öyle yapıyor.

Dâvet

Bekliyorum
Öyle bir havada gel ki,
Vazgeçmek mümkün olmasın.

Orhan Veli Kanık

Bugün bir öğrencimle beraber bu şiiri inceledik. Şiirin ilk beşliğini çok beğendim. Şiir yazmanın zorluğunu ve âşık olunduğunda şiir yazmadan durulamayacağını ne güzel anlatmış.

Şiirde "Böcekler" başlığı altındaki dizeler, Kafka'nın "Dönüşüm" romanını anımsattı bana. Ama Kafka'nın eğretilemesi, Kapitalist sistemdeki bireyi yerme amaçlı iken; O. Veli "düşünmeyen, sorgulamayan" bireyi övüyor görünüyor.

Kategori:

Re: Orhan Veli - İstanbul İçin

""
Böcekler

Düşünme,
Arzu et sade!
Bak, böcekler de öyle yapıyor.

Uzun zaman dilime pelesenk olmuş bir şiirdi bu.


Re: Orhan Veli - İstanbul İçin

Evet, güzel bir şiir. Ben de kısa bir şey yazayım dedim, Orhan Veli'den, Hitler'e yazdığı bir dörtlük vardı. Kitabı bulamadım.


Re: Orhan Veli - İstanbul İçin

Elif Çınar yazdı :

""
Evet, güzel bir şiir. Ben de kısa bir şey yazayım dedim, Orhan Veli'den, Hitler'e yazdığı bir dörtlük vardı. Kitabı bulamadım.

""
TEREYAĞI
Hitler amca!
Bir gün de bize buyur.
Kakülünle bıyıklarını
Anneme göstereyim
Karşılık olarak ben de sana
Mutfaktaki dolaptan aşırıp
Tereyağı veririm.
Askerlerine yedirirsin.
Eylül 1939

kaynak: Orhan Veli, Bütün Şiirleri, Adama Yay, Otuz Beşinci Basım-Eylül 1998


Re: Orhan Veli - İstanbul İçin

""

TEREYAĞI
Hitler amca!
Bir gün de bize buyur.
Kakülünle bıyıklarını
Anneme göstereyim
Karşılık olarak ben de sana
Mutfaktaki dolaptan aşırıp
Tereyağı veririm.
Askerlerine yedirirsin.
Eylül 1939
kaynak: Orhan Veli, Bütün Şiirleri, Adama Yay, Otuz Beşinci Basım-Eylül 1998

Bu şiiri daha önce okumamıştım. Hitler'in katılığı ile şairin dizelerindeki naiflik güzel bir tezat oluşturuyor.


Re: Orhan Veli - İstanbul İçin

Sevgili Cihan, şiiri eklemiş,
Elleri dert görmesin, teşekkürler... Flowers

Şiir de, yağdan söz etmesini Hitlerin uzmanlık alanına bir gönderme olarak düşündüm hep. Hiter, -yağ kullanmasa da- fırında kızartma işinde nam salmış ya, ona bir gönderme diye düşündüm. İyi yapmış mıyım?


Re: Orhan Veli - İstanbul İçin

""
Hiter, -yağ kullanmasa da- fırında kızartma işinde nam salmış ya, ona bir gönderme diye düşündüm. İyi yapmış mıyım?

O. Veli sanki öldürülen Yahudi bir kızın ağzından konuşuyor. Bu dönemle ilgili çok sayıda film seyrettik ondan mı bilmiyorum; ama sanırım şair böylesi bir ironinin peşinde.


Re: Orhan Veli - İstanbul İçin

Evet evet, bu daha anlamlı.


Re: Orhan Veli - İstanbul İçin

Şiirde bana çarpıcı gelen şey ;
Mutfaktaki dolaptan aşırıp
Tereyağı veririm."
dizelerinde kullanılan aşırmek eylemi.
Çocuk tereyağını dolaptan alıp vermiyor, aşırıyor. Sanki Hitler'in ancak günahla bağdaşabileceğini vurgular gibi.


Re: Orhan Veli - İstanbul İçin

""
TERZİLER GELDİLER

Turgut Uyar

Terziler geldiler. Kırılmış büyük şeylere benzeyen şeylerle
daha çok koyu renklere ve daha çok ilişkilere
Bir kenti korkutan ve utandıran şeylerle.
Kumaşlar bulundu ve uyuyan kediler okşandı. Sonra
sonsuz çalgısı sevinçsizliğin.
Çay içmeye gidenler vardı akşamüstü, parklara gidenler de
Duruma uymak kısaltıyordu günlerini artamayan eksilmeyen bir hüzünle...
Yorgun ve solgundular, kumaşları buldular, kenti doldurdular
O çelenk onbin yıllıktı, taşıyıp getirdiler
Ölülerini gömmüşlerdi, kalabalıktılar, tozlarını silkmediler
Bütün caddeler boşaldı, herkes yol verdi,

´Tanrıtanır kadınlar ve cumhuriyetçiler
piyangocular, çiçek satın alanlar,
balıkçılar ağlarını, paraketelerini, ırıplarını, oltalarını
zokalarını, çevirmelerini ve kepçelerini topladılar.
Sigaralarını yere atıp söndürdüler sigara içenler.´

Bir şey vardı ısınmaz kalın kumaşların altında, kesip biçtiler
Patron çıkardılar, karşılaştırdılar,
Katlanılmaz bir uykunun sonunu kesip biçtiler
Şarkılara başladılar ölmüş bir at için
Makaslarını bırakmadılar
Bekleniyorlardı.

´Ey artık ölmüş olan at! -dediler-
Ne güzeldi senin çılgınlığın, ne ulaşılırdı!
Sen açardın,
Otuzüçbin at türünün tek kaynağıydın sen!
Tüylerin karaparlaktı. Koşumların,
-kokulu yağlarla ovulup parlatılan-
nasıl yakışırdı sağrılarına ve göke.

Göke bir ululuk katardı sonsuz biçimin, at!
Toynaklarını liflerle ovardık
Senin karaya boyanırdı koşuşun
Uyandırırdı bütün karaları ve denizleri.
Çılgın kişnemeni duyardık sonsuzun yanıbaşından
Ne güzel gözlerin vardı Kara at!
Binlerce kişi,
-çocuklar, kadınlar, erkekler görkemli yahut
darmadağın giysileriyle herkes
körler ve cüzzamlılar,
bütün kutsal kitaplar kalabalığı,
ermişler, kargışlılar ve günahlılar
gebe kadınlar, vâz edenler
ve dondurmacılar ve at cambazları ve
tecimenler ve kıralcılar ve gemicilerle
Tanrıtanımazlar ve tefeciler ve
yalvaçlar...-
ormanlardan ve kıyılardan ve kıraç yerlerden gelmiş
senin mutlu ovanı doldurup
haykırırlardı.
Büyük sesler içinde sen, geçerdin...´

Terziler geldiler. Bu güneşler odaların dışındaydı artık.
Herkes titrek ve sabırsız, titrek ve sabırsız evlerinde
Gazeteler yazmadı, dükkânlar dönemindeydik
Yüzlerce odalarda yüzlerce terziler, pencerelerini kapadılar
Parmakları uzun, kurusolgun yüzleri sararmış, eskimiş durmaktan
Yitik saat köstekleri, titrek ve sabırsız yorgun bacakları
Her şeylerine yön veren durmuşluğa olur dediler
Beğenip gülümsediler.

´Ey artık ölmüş olan at! -dediler-
Senin eyerin ne güzeldi.
Dişi keçi derisinden, ofir altınıyla süslü
Nasıl yaraşırdı belinin soylu çukurluğuna
Seninle öteleri ansırdık.
Öteler, baklanın ve pancarın duyarlığı
Kedinin varlığı erişilmez kişilik
Güneşli bir damda
İçimizden gemiler kaldırırdın,
Suyunu büyük şölenlerle tazelerdik
Bayramımızdın. Kuburlukların
bütün kişniş ve badem doluydu.
Simdi dar dünya
Ölümün büyük hızı kesildi.´

Terziler geldiler. Ateş ve kan getirmediler.
Hüzünleri kan ve ateşti ama. Uğultulu bir şey
Ekspresler garlarda kaldı, ilâçlar çıldırdılar
Kenti bir bastan bir basa dolaştım, tıs yok
Bütün odalara dağıldılar. Sürahiler tozlu, pabuçlar kurumuş
yerlerde kırpıntılar,

´oyulmuş yakalar, kolevlerinden arta kalanlar
vatka pamukları, verevine şeritler, kopçalar,
düğmeler, ilikler
iplik döküntüleri, kumaş parçaları,
karanlık akşamüstleri ve sabahlar,
dükkân tabelâları, kartvizitler...´

kasıklarına kadar çıkmış, en ufak bir ölüm bile yok.
Tarafsız bir aşk çağlıyordu onların solgunluğunda
Mutfaklarını kilitlediler, büyük atsı giysiler kestiler,

´Ey artık ölmüş olan at! -dediler-
Koşuşun büyütürdü dünyayı senin!
Sen nasıl da koşardın.
Biz güneyde yatardık, sen koşardın
Hangi at güzelse ondan da güzeldin
Kuyruğun parlak savruluşuyla bölerdi
bir karaya göğü
ve yüceltirdi, ince bezekli kuskununu.
Gemin güzel sesler çıkarırdı güzel
ağzında,
herkesi sevinçle haykırtan.
Başın yaraşırdı düşüncemize ve
gözlerine saygıyla bakardık...´

Terziler geldiler. Durgunluktu o dökük saçık giyindikleri
Yarım kalmışlardı. Tamamlanmadılar. Toplu odalarını sevdiler.
Ölümü hüzünle geçmişlerdi, ateşe tapardılar.
Kent eşiklerindeydi, ağlayışını duydular
Kestiler, biçtiler, dikmediler ve gitmediler,
iğnelerine iplik geçirip beklediler;

´Ey artık ölmüş olan at! -dediler-
En güzeli oydu iste, yüzünün
savaşla ilişkisi.
Boydanboya bir karşıkoyma, denge
ve istekli bir azalma. Onu bilirdik.
O ağaç senin kanınla beslenirdi,
hepimizi besleyen.
Bir ülkeyi yeniden yaratırdı şaşkınlığımız
senin karşında,
alışverişin, alfabenin, iplik döküntülerinin ve
her şeyi düzeltmeye kalkışmanın yok ettiği...

Arkadaşlar; bu şiir için yapacağınız yorumlar, başka sanatçılardan bulabileceğiniz değerlendirmeler benim için çok önemli. Ekleyeceğiniz her yorumu merakla bekliyorum.


Re: Şiire Dair

Abdullah bu güzel şiir için teşekkürler. Forumda şiir üzerine de konuşmak, paylaşımda bulunma isteğim hep olmuştu ama zaman zaman "Nasıl olur acaba?" kaygılarıyla ertelemeye çalıştım. Devamı gelsin ve bu başlık da şişip dursun. :idea: Şiir hakkındaki yorumları ben de merak ettim. Bakalım neler çıkacak ortaya?


Re: Şiire Dair

"Terziler geldiler" ifadesindeki dil yanlışının yarattığı yabancılaştırma etkisine dikkat çekmek isterim. "Terziler geldi" ifadesini, sanki İngilizce gramerle düşünürmüş gibi "terziler geldiler" olarak kullanıyor şair. Bu okuyucuyu alışık olduğu dilden düzenden kopartarak, ifadenin içerimine, onun söylenişine yeniden bakmasını sağladığı gibi, "terziler"in gelişine dair mecazı da vurguluyor. Bir telgraf haberi gibi, bir muhtıra gibi, ürküten ama aynı zamanda beklenen bir şey gibi geliyor terziler.


Re: Şiire Dair

Barış dedi ki:
"Terziler geldi" ifadesini, sanki İngilizce gramerle düşünürmüş gibi "terziler geldiler" olarak kullanıyor şair. Bu okuyucuyu alışık olduğu dilden düzenden kopartarak, ifadenin içerimine, onun söylenişine yeniden bakmasını sağladığı gibi, "terziler"in gelişine dair mecazı da vurguluyor.

Terziler geldiler, ifadesi anlatımın bir söylence bir masal ya da olup bitenlerin nasıl da destansı olduğu vurgulamak ister gibi.


Re: Şiire Dair

İki gündür bu şiiri okuyorum ama bir türlü Abdullah'ın istediği gibi bir çıkarım yapamıyorum...


Re: Şiire Dair

""
Terziler geldiler. Kırılmış büyük şeylere benzeyen şeylerle
daha çok koyu renklere ve daha çok ilişkilere
Bir kenti korkutan ve utandıran şeylerle.
Kumaşlar bulundu ve uyuyan kediler okşandı. Sonra
sonsuz çalgısı sevinçsizliğin.
Çay içmeye gidenler vardı akşamüstü, parklara gidenler de
Duruma uymak kısaltıyordu günlerini artamayan eksilmeyen bir hüzünle...
Yorgun ve solgundular, kumaşları buldular, kenti doldurdular

Koltukaltlarına sıkıştırdıkları minderleriyle toplaşıp yazlık sinemaya giderlerdi oturduğum mahallenin köyden gelmiş kadınları kocalarının peşi sıra. Kuru iskemleye minderlerini yerleştirir, ağlamaya hazır, filmin başlamasını beklerlerdi. Yukarıya alıntıladığım dizeler çocukluğuma ait bu anıyı çağrıştırdı.


Re: Şiire Dair

Şiiri üçüncü kez okuyorum. Şairin 'terziler' diye seslendiği kim diye soruyorum. Bir de 'at' imgesi var.
Terzilere dair kısımları her okuyuşumda aynı çağrışım beliriyor kafamda bundan önceki iletimde yaptığım alıntıyı tekrar buraya almaya gerek yok ordan sonraki dizelere alıntılayacağım.

""
Sigaralarını yere atıp söndürdüler sigara içenler.

""
Yüzlerce odalarda yüzlerce terziler, pencerelerini kapadılar
Parmakları uzun, kurusolgun yüzleri sararmış, eskimiş durmaktan
Yitik saat köstekleri, titrek ve sabırsız yorgun bacakları
Her şeylerine yön veren durmuşluğa olur dediler
Beğenip gülümsediler.

""
Terziler geldiler. Ateş ve kan getirmediler.
Hüzünleri kan ve ateşti ama. Uğultulu bir şey
Ekspresler garlarda kaldı, ilâçlar çıldırdılar
Kenti bir bastan bir basa dolaştım, tıs yok
Bütün odalara dağıldılar. Sürahiler tozlu, pabuçlar kurumuş
yerlerde kırpıntılar,

""
Terziler geldiler. Durgunluktu o dökük saçık giyindikleri
Yarım kalmışlardı. Tamamlanmadılar. Toplu odalarını sevdiler.

Şiirden alıntıladığım bu bölümler bana yerini yurdunu bırakıp kentlere doluşan ama kentlileşemeyen insanları onların yaşadıkları hüznü anlatıyor.

'at' imgesini düşünüyorum. At murattır derler. Utangaç

""
Boydanboya bir karşıkoyma, denge
ve istekli bir azalma. Onu bilirdik.
O ağaç senin kanınla beslenirdi,
hepimizi besleyen.
Bir ülkeyi yeniden yaratırdı şaşkınlığımız
senin karşında,
alışverişin, alfabenin, iplik döküntülerinin ve
her şeyi düzeltmeye kalkışmanın yok ettiği...

At, kente göç eden bu insanların kente ya da yaşama dair umutlarını, hatta şiirde 'ölmüş at' dendiğine göre, ölmüş umutlarını anlatıyor diye düşündüm.

Barış Acar dedi ki:
"Terziler geldiler" ifadesindeki dil yanlışının yarattığı yabancılaştırma etkisine dikkat çekmek isterim. "terziler"in gelişine dair mecazı da vurguluyor. Bir telgraf haberi gibi, bir muhtıra gibi, ürküten ama aynı zamanda beklenen bir şey gibi geliyor terziler.

Şiir hakkında düşündüklerim Barış'ın yorumuyla çelişmiyor gibime geliyor, ne dersiniz?


Re: Şiire Dair

Elif, "terzi" imgesi terzilerin piri diye anılan İdris Peygamberi işaret ediyor diye düşünüyorum. Mısır tarihinde Hermes diye anılan bu şahıs terziliğin yanında insanlara ilim yaymakla da ünlü. Terziler şehre geldikleri vakit aynı zamanda o kenti modernleştirmeye çalışıyorlar. Hermes'in tarihte böyle bir misyonu var. Uyar, uygarlığın insanlığa getirdiklerinden hoşnut kalmamış olacak ki "uygarlaşma" ile beraber mutsuzluğun da kenti sardığını sezdiriyor. "Ölü at" ise eski kültürü imliyor diye düşünüyorum.


Re: Şiire Dair

""
yunanistana mısır uygarlığından geçen, bilgi ve bilgeliğin tanrısı olarak hermes toth adıyla anılan tanrı. müslümanların idris ismiyle bildikleri peygamberin hermes ile aynı kişi oldukları düşünülmektedir. bilimsel düşüncenin, yazının, uygarlığın, şehirciliğin, elbise dikmenin mucidi olduğuna inanılan idris peygamberin (hermes) isminden arapça ders kelimesi türetilmiştir.

İtusozluk


Re: Şiire Dair

abdullah şahin dedi ki:
Terziler şehre geldikleri vakit aynı zamanda o kenti modernleştirmeye çalışıyorlar.

Terzi imgesinin bu anlamda kullanıldığından emin değilim. Çünkü şiirde atları özlemle ananlar da onlar. Tezriler yeni bir kültür getirme, kenti modernleştirme görevi üstleniyorlarsa terzilerin ölen ata(yani yok edilen kültüre) böyle özlemle seslenmelerini nasıl açıklayacağız ve şu dizeleri:

""
Yüzlerce odalarda yüzlerce terziler, pencerelerini kapadılar
Parmakları uzun, kurusolgun yüzleri sararmış, eskimiş durmaktan
Yitik saat köstekleri, titrek ve sabırsız yorgun bacakları
Her şeylerine yön veren durmuşluğa olur dediler
Beğenip gülümsediler.

""
Terziler geldiler. Durgunluktu o dökük saçık giyindikleri
Yarım kalmışlardı. Tamamlanmadılar. Toplu odalarını sevdiler.

""
Kestiler, biçtiler, dikmediler ve gitmediler,
iğnelerine iplik geçirip beklediler;

Kendi yorumumdan da emin değilim elbette.


Re: Şiire Dair

""
Tezriler yeni bir kültür getirme, kenti modernleştirme görevi üstleniyorlarsa terzilerin ölen ata(yani yok edilen kültüre) böyle özlemle seslenmelerini nasıl açıklayacağız ve şu dizeleri:

Onu da T. Uyar'ın dünyaya ilişkin görüşlerinden şöyle çıkarıyorum. Uygarlığı yaratan insan -terzi burada uygarlığı oluşturan insanın simgesi de olabilir.- zamanla bu yarattığı uygarlığın içinde boğulur. Ve sürekli nostalji havasında geçmişin güzelliğinden söz eder. At için yakılan ağıt, bahsettiğim çelişkiyi yaşayan insanın kendi hoşnutsuzluğunun karşılığıdır.

Ben de senin gibi yazdıklarımdan emin değilim. Şiir kolay kolay kendisini ele vermiyor.


Re: Şiire Dair

Memet Fuat, Kemal Özer'in Ağıt şiirini incelemiş. Onun çıkarımları şairin şiirde anlatmak istediklerinden öyle farklı ki... Şiir konusunda, şiirden çıkarımlarda bulunurken tam bir fikir birliğine varmak pek mümkün değil sanırım.
Herkes farklı yorumlayabilir hatta aynı kişi başka başka zamanlarda da aynı şiirden bambaşka anlamlar çıkarabilir.
Nurten Öztürk'ün bir sorusu vardı öykü değerlendirirken. Demişti ki, yazarın yaşamı, öyküyü incelerken yol gösterici olabilir mi, şunu şunun için yazmış demek için yazarın yaşamına bakmalı mı?
Barış da hemen bir sayfa açmış, eleştiri yöntemlerini sıralamıştı. Sanatçıya dönük eleştiri, metne dönük eleştiri vs.
Şiirde kullanılan imgeleri yerli yerine koyabilmek için mitolojiden tarihe, müzikten felsefeye pek çok konuda epeyce birikimli olmak gerekiyor. Ne yazık ki, mitoloji ve diğer konular üstünde çok fazla bilgim yok. Sadece imgeleri destekleyen sözcüklerle bir yorumda bulunmaya çalışıyorum. Dizeleri eleştiri yöntemlerini kullanarak incelemek için iyi bir vesile olur bu şiir. Ama bu tartışmanın yeri burası mı, Barış'ın açtığı safya mı, bilmediğimden ve yazdıklarımın Abdullah'a yeni bir fikir vermekten uzak olacağını düşündüğümden sözü burada noktalıyorum.


Re: Şiire Dair

""
Memet Fuat, Kemal Özer'in Ağıt şiirini incelemiş. Onun çıkarımları şairin şiirde anlatmak istediklerinden öyle farklı ki... Şiir konusunda, şiirden çıkarımlarda bulunurken tam bir fikir birliğine varmak pek mümkün değil sanırım.

Bu şiirin iki apayrı yorumunu bir kitapta okumuştum, anımsıyorum. Şiirin tek, değişmez bir yorumunun olması mümkün değil. Öyle olsaydı düzyazıdan farkı olmazdı. T. Uyar'ın olabildiğince şiir anlayışıyla, düşünceleriyle şiirini bağdaştırmaya çalışıyorum. Onun dışında da başka bir veri bulmak çok zor.


Re: Şiire Dair

Farklı bir şiire geçmek istiyorum. Çok beğendiğim ve yorumlarınızı beklediğim bir şiir :

""
Otobiyografi

Sana artık Ahmet Erhan diyorlar
Yalnızlık, ölümün üvey kardeşi
Eve hep geç saatlerde gelen babaların ayak izlerinden
yükselen buğu
Bir toprağın, dalına dokunamadığı yerde büyüyen
boşluk
Ayışığında kaldırımları süpüren bir kadının ikide bir
durup burnunu önlüğünün koluna silmesi
Gibi boğuk, gibi çıldırtıcı, gibi silik

Sana artık Ahmet Erhan diyorlar
Nereye gideceğini yitirmiş yol, uçurum, dağ, bayır, çöl
Bir kuşun kanadından çıkan kav
Bir kibritin ömrünün, bir tek sigarayla sınırlı olması
- Alkol, kendileri seni seviyorlar
Her el titremesinin bir fotoğrafını çekmeli
Yanık masa örtülerinin, kırık bardakların
Günışığında her şeyin, her şeyin görünmesi
Gibi iğrenç, gibi gerçek, gibi anlamsız

Sana artık Ahmet Erhan diyorlar
Tökezlemiş söz, suskun türkü, rendelenmiş umut
kırıntısı
Şiir... alkolik bir babadan artakalmış sarışın güz
boğuntusu
Çıkılmaz buradan artık diyor bir ses, hiç değilse
kapıları iyice örtün
Soğuk, yalnızlığa özenip girmesin içeri
Gibi sinsi, gibi alaycı, gibi bungun

Sana artık Ahmet Erhan diyorlar
Kötümserlik, kusmukların çiçek kalıplarına dökülmüş hali
Herşeyin göreceli olduğu bir dünyada iş mi bu şimdi
Değişimlerin bir türlü dönüşüme varamadığı yerlerde
Aklımı teğelliyor bir çocuk durup dururken
Gibi çılgınlığa, gibi serseriliğe, gibi ölüme

Sana artık Ahmet Erhan diyorlar
Parmak damgasının mülkiyete yettiği bir çağda
Yüreğini kağıtlara basmanın bedeli
Damarlara dolan toprak kokusunun hep ölümü
çağrıştırdığı
Yaşamın, konuşulan en eski lehçesi
Gibi okunmayan, gibi tozlu, gibi gülünç

Sana artık Ahmet Erhan diyorlar
Diklendikçe, kendi rüzgarından başı dönen gurur
Yürüdükçe, yollardan pencerelere yükselen buhur
Çok şey görmüş geçirmişsin biliyorlar
Gibi ölüm, gibi aşk, gibi şiir

Sana artık Ahmet Erhan diyorlar
Akdeniz 1958.1.72, 60 kg.,evli, karısı hamile, iki paket
sigara. sabah dokuz akşam yedi. - sahi ne vardı başka?
Evet, diyorlar ve ekliyorlar:
Önüne geleni öpme isteğiyle dolu bir insancıllık
Sonunda götürse götürse, çiçek götürür kendi mezarına
Gibi deli, gibi meczup, gibi seyda

Ve keçeuçlu bir kalemle yazıyorlar:
Doğacak çocuğuna ad düşünen nihilizm
Sabahın alacakaranlığında, bir uçurum önünde
bekleyen dirim
Sana artık Ahmet Erhan diyorlar.

- Ahmet Erhan 1986 (kaynak : Ahmet Erhan , Ölüm Nedeni Bilinmiyor , Can Yay.)


Bir ustayı anmak...

""
Sınırlamıyor Beni Sevda

Sınırlamıyor beni sevda
yalnız senin görüntünle.
Ne sendeki güzelliğe bağımlı
ne benim duygularıma tutsak
birlikte omuzladığımız dünya.

Zincirleri yok kafamızda
yalnız birbirimizi düşünmenin.
Birlikte ürettiğimiz sevinç
çürüyüp giderdi çoktan
paylaşmasaydık başkalarıyla.

Kemal Özer
Kaynak

""
Zonguldak

Yerin derinliklerinden geldiler, ellerinde
susmak bilmeyen bir yeraltı güneşiyle, ne kadar
diplere bastırılırsa o kadar boğulmak bilmez yankısıyla
yüreklerinin.

Ağır ağır geldiler, karanlık sarnıçlardan sıza sıza.
sağır küplerde birike birike, yararak kaslarının içine
yuvalanmış sızıları ve ciğerlerinde yer etmiş
ışıksız lekeleri.

Geldiler bir büyük sesin harfleriyle ağızları dopdolu,
suskun çamuru küremek için kentin gölgesi sokaklarından,
sıyırıp aşmak için yıllardır gökyüzüne birikmiş pası,
ovmak için isli alnını sabahın.
Anıt bildiler sıradan ve gösterişsiz bir günü, diyecek
sözleri varsa anıt bildiler, akacak bir yatağı varsa
ırmaklarının ve atacak köprüleri varsa anıt bildiler,
toplandılar o anıtın çevresine.

Sonra her gün geldiler, artarak geldiler, kadınları
çocukları ve alkışlarıyla,yoğurt mayalar gibi geldiler,
pişkin ekmekleri bölüp de paylaşır gibi, su gibi, ateş gibi.

Her gün yeni ağızlar eklendi ağızlarına, yeni
yollarla tanıştı ayakları, her gün yeni kabuklar çatladı,
yeni kulaklar işitmeye başladı söylediklerini, bir kent
oldular sonunda

ve adını değiştirdiler ülkenin.

Kemal Özer
Kaynak

Şair Kemal Özer yaşamını yitirdi


Re: Şiire Dair

Sanatçılar öldüğünde daha fazla üzüntü duyuyor insan.


Re: Şiire Dair

Ne çok güzellik göçüp gidiyor bu dünyadan. Herbirinin gidişiyle daha da yanlız kalıyoruz bu yeryüzünde.


Re: Şiire Dair

""
AYDINLIK
Söylediğim türküde bir sonraki satırsın hep
bana aktardığı gibi yanımdakinin
aktarıyorum benden sonrakine.

21 Ağustos 1973
Kemal Özer


Re: Şiire Dair

""
Haydar Ergülen

Bu rakıyı diyorum cemal abi
bu rakıyı içmek seninle
kars'a gitmek gibiydi

senin şiirinde diyorum cemal abi
rakı uzun içilirdi
kars'a uzun gidilirdi

senden sonra diyorum cemal abi
kars'a şiir gitmiyor
kars kısa, rakı tatsız
senden sonra şiirde
her şey dibe çöküyor
anla, öyle yalnızız


Re: Şiire Dair

H. Ergülen'in Cemal Süreya'yı andığı, şiirle ilintili hoş bir yazı okudum:

Yalnızız Cemal abi!


Re: Şiire Dair

Yazı için teşekkürler, Cemal Süreya şiirimizin önemli isimlerinden ; zaman zaman okumalı, kitapları kütüphanenin yakın yerlerinde bulunmalı efendim. C. Süreya şiiri için


Re: Şiire Dair

bende amatörce olan bir şiirimi paylaşmak istiyorum biraz kişisel ama....

""
Sandığa kaldırıldı bekleyişler
Derin bir sessizliğe gizlendi
Gülümseyişler
Toprağa düştü düşler
El sallayıp usulca
Göçüp gitti mutluluklar
Öldüm…

Öldüm…
İçimden ruhumu kopardın
Boş bir beden bıraktın
Soğuk , hissiz, ölü
Sadece yürüyen
Gittiği yeri önemsemeden
Sadece konuşan
Ne söylediğini bilmeden
Ölümü düğün sanan
Bir beden

Öldüm
Issız .soğuk bir tarla
Bir garip ağaç
Tam ortada
Sararmış otlar yanında
Son bir yaprak
İnce dalında
Hafif hafif sallanıyor
Rüzgarda
Nasıl koparsa yaprak yaşamdan
Öyle koptu bedenim ruhumdan

Öldüm
Hayallerim boğuldu gözyaşımda
Umutlarım tükendi cılız mum ışığında
Haykırışlarım söndü ince bir ıslık oldu
Yaşam güneşle batan
Boş bir bekleyiş oldu …..

MELİSA ÜNALAN