UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Sevinç

21 Eyl 2008
ozozutemiz

Anton Çehov
Bütün Öyküler I/1880-1884
(Çev:Mehmet Özgül)
Cem Yayınevi
İstanbul
4. Basım
2005
s. 17-19

İndirmek için tıklayın:
Bu öykü forumdan kaldırılmıştır (Bkz: Forum İşleyişi).

Kategori:

Re: Sevinç

ÇEHOV ÖYKÜLERİ İNCELEME SEMİNERİ
(1.gönderim)
Öykü İsmi: SEVİNÇ

Kurgu: Dramatik

Anlatım: Üçüncü tekil kişi ağzından

Olay Örgüsü ve Öykünün İrdelenmesi:

(1) Düşük dereceden bir memur olan Mitya, gece yarısı evine gelir. Heyecanından yerinde duramadan, odadan odaya koşar adım dolaşır. Onu, bu durumda gören ev halkı şaşırır. Mitya’nın, kahkahalarıyla karışık ‘’...böylesini hiç beklemiyordum…’’,’’Bu… bu akıl alacak şey değil!’’ sözleri, şaşkınlıklarını daha da arttırır. Annesi, Mitya’nın kül rengini almış benzinden kaygı duyarak neler olduğunu sorar. Mitya, artık Rusya'da çok tanınan biri olduğu için çok sevinçli olduğunu söyler. Ama evdekiler, bu yarım yamalak açıklamadan bir şey anlamaz. Olanları doğru dürüst anlatmasını isterler.

(2) Mitya, evdekileri dünyadan habersiz yaşadıkları, dahası bilgisizliklerini gidermek için gazete okuma alışkanlığı edinmedikleri için suçlar. Ona göre basın yoluyla yeryüzündeki tüm önemli olayların ve kişilerin haberleri hızla dünyaya yayılmaktadır. Basını izlemeyen, gazete okumayan insanlar cahil kalıp, ilkel insanlar gibi yaşamaktadır. Bu yüzden evdekiler de gazete okumadıkları için gazetenin Mitya'yı yazmasından, onun bütün Rusya'da tanınır olmasından haberleri yoktur.

(3) Mitya, bir gazetenin etkisinin, gücünün farkındadır. Ona göre basın, önemli olayları, kişileri haber yapıp, olayları tarafsız anlatır. Gizlenenleri açığa çıkarır. Bu nedenle gazetelerde çıkan her haberin tarafsız hazırlandığını kabul eder, onlara sorgusuz inanır. Tanınan biri olmak için gazete adının geçmesi yeterlidir. Sıradan kişi ve olayların gazetelerde yeri yoktur. Bu nedenle gazetede ondan söz edilmesiyle dar çevresinden çıkıp tüm Rusya’da bilinen, tanınan biri olmuştur artık. Mitya’nın basın hakkındaki bilgileri eksiktir. Mitya basının arkasındaki güçlerin amaçlarına uygun haberler yapıp, dil tuzaklarıyla okuyucunun bilincini etkileyebilecek bir güç olduğunun farkında değildir.

(4) Mitya’nın gazetede haber olması, evde ürküyle karışık coşku havası estirir. İlk kez başlarına gelen bu olayın iyiye mi yoksa kötüye mi yorumlanması gerektiğini bilemezler. Mitya, cebinden gazeteyi çıkarır, babasına verir. Babası, Mitya'nın işaretlediği yeri yüksek sesle okumaya başlar. Habere göre; Mitya, sarhoşken ayağı kaymış, bir atlı kızağın atlarının ayaklarına yuvarlanmıştır. Ürken atlar koşmaya başlamış, çektikleri kızak Mitya’nın üstünden geçerek onu yaralamıştır Baba, haberin bu bölümünde duraksar. Haber, Mitya'nın sözünü ettiğinden farklı gelmiştir ona. Mitya, babasının neden duraksadığını anlayamaz. Okumasını sürdürmesini ister. Gazete haberi, doktorun baygın Mitya'yı muayene etmesinin, polisin de tutanak tutmasının anlatılmasıyla devam ederken, Mitya babasının okumasını keser. Gazeteyi kapar. Çünkü haberin devamında Mitya'nın artık adı geçmeyecektir. Mitya, evdekilerin konuşmasına fırsat vermeden koşar adım kapıya yönelir. Gazeteyi herkese gösterip ''tanınmış'' olmanın keyfini çıkarmak ister. Zamanın gece yarısı olmasına da aldırmaz.

(5) Gazete haberi, bir kaza haberidir. Kaza, nedeniyle, sonucuyla ayrıntılı anlatılmaktadır. Ama haberde kazada rol oynamayan, olayda edilgin olan kızak müşterisinden de söz edilmektedir. Çünkü bu müşteri tüccardır. Varsıldır. Gazete, haberin içinde bu tüccardan söz ederek onun da tanınmasını sağlamıştır. İlgisi çekilen bir haberle birlikte gazetede bir tüccarın reklâmı da yapılmış, sermayenin amacına uygun davranılmıştır.

(6) Mitya, devlet memurudur. Kızak müşterisi de tüccar. Biri devleti, diğerinin burjuvayı simgelediği düşünülürse; Mitya’nın kızak altında kalıp yaralanmasına karşın bunları önemsemeyip adının gazetede yayınlanmasına takılıp kalması, yazarın devleti eleştirdiğini göstermektedir. Devlet, içinde bulunduğu durumu algılayamamakta, komik durumlara düşmekte, burjuva da devleti ezmektedir.

İzlek: Olaylar, nedenleriyle, arkasındaki ilişkiler bağıyla görülmelidir.


Re: Sevinç

-Öyküleri nasıl irdeleyeceğiz? Yöntem nasıl olacak? Romanda olduğu gibi her bölümümü değerlendireceğiz? Deneyelim yöntem sonradan ortaya çıkar. Önce eski yöntemle gidelim.

(Eski Yöntem: İrdelemeyi hazırlayan kişi, yazdığı irdelemeyi madde madde okur, dinleyiciler bu maddeler hakkında görüşlerini bildirirler. İrdeleyici yine böyle başladı, yazdığı metni okumaya başladı)

Eleştiriler:

1. madde için:

- Kurgu denince daha çok şey anlaşılmalı. Öykünün kurgusu için yalnızca dramatik denmesi eksik. Kurgunun örge vb gibi bir çok ögesi vardır.
- Dramatik derken ne denmek isteniyor, anlaşılmıyor. Dramatik diyelim ama biz onu nasıl algılıyoruz, bunu açıklamalıyız.
- Dramatik demenin anlamı yok. Klasik denebilir. Öykü başlar ve biter.
- Memurun sınıfsal durumunu net olarak belirlemek açısından “düşük dereceden” yerine, öyküde belirtildiği gibi “10. dereceden” kullanılmalı. (Bu görüşe karşı çıkanlar oldu, gerekli değil derecesinin yazılması dediler. “10 dereceden düşük memur” da denilebilir.)
- “heyecanından yerinde duramadan” bozuk bir yapı. Ard arda aynı sözleri yinelemiş.
- SORU: Bunlar kısa öyküler. Bunları irdelerken uzun uzun öykünün konusunu mu yazacağız, yoksa temyı mı yazacağız? Bu irdeleme öyküden daha uzun.
- Burada bir özet var. Gereksiz. Öykü irdelenecekse özetten önce öyküye ilişkin temeller, sorular koymalıyız. Ona göre belki özet verebiliriz.
- Uzun bir özet olmamalı. Fakat irdelemenin öyküden uzun olmasının bir mahsuru yok. Mitya’nın küçük burjuva olduğunu bunu bir tip olarak belirlemeliyiz. Bunun üstünde gerekirse uzun uzun durabilmeliyiz. Mitya’nın bir küçük burjuva olması yazılmamış.
- Acaba bu öyküleri günümüze getirebilir miyiz?
- Gerçekçilik açısından öykünün evrensel boyutu belirtilmemiş.
- Bu öyküdeki küçük memuru ele alırken Rus edebiyatının 50 yıl öncesine gitmek gerekir (1830’lar). Gogol’un Palto’sundaki memurdan başlayıp, Dostoyevski’nin İnsancıklar’ın daki memurla, Yeraltından Notlar’ındaki yer altı adamıyla birlikte incelenmeli. Palto’dak tip çok trajik. İnsancıklar’daki tip de trajik ama topluma karşı sinmiş bir tip, tanınmak istemiyor, bundan rahatsız oluyor. Yeraltından Notlar’dki tip egemen sınıfla hesaplaşmak istiyor. Biriyle Nevski Bulvarı’nda omuz omuza çarpışmayı kurar. Böyle bakıldığında Mitya’yı tarihsel bir çerçeve içine oturtabiliriz. Böylece bu tipi günümüze de getirebiliriz. Bu trajik adamlardan Çehov’da komediye geliyoruz. Çehov bu tipi trajik olmaktan çıkarıyor.
- Rus Edebiyatı’nın temel özelliği küçük adamı kahraman yapması. Balzac’ta burjuvalar vardır ama bu kadar alt düzeyde insan yok. Varsa bile kenarda köşededir.
- Rus yazarı toplumu gözlüyor. Gogol’den Gonçarov’a kadar öykü romandaki uşakları incelersek…Oblomov’da uşak değişir, nerdeyse dövecek efendiyi. Tolstoy’da Savaş ve Barış’da adam uşağına bastonunu atar, uşak yana çekilir. Uşak sonra bastonu alır efendisine götürür, çekildiği için özür diler.

2. madde için:

- Bir memur acısını unutacak kadar gazeteye çıkışını önemsiyorsa Rus toplumunda gazete önemli demekki. Günümüzde televizyon gibi düşünebiliriz. Saltıkov Şherdin’in Büyüklere Masallar’ını düşünürsek Çehov’un önünde gazetecilerle, liberallerle alay eden bir edebiyat da var.

3. madde için:

- Mitya’nın bunun farkında olup olmadığını bilmiyoruz. Bunlar farazi yorumlar. Yazar bize bunu anlatmıyor. Çehov, Mitya ile alay ediyor. Gazetenin işlevine, arkasındaki tuzaklara ilişkin hiçbir şey yok.
- Burada anlatılanlar öyküde yok. Bu irdelemeyi yapanın yorumu. Öyküden bu sonuçlar çıkmaz.

4. madde için:

- (Bütün irdeleme için konuşuluyor.Yapılan eleştirilere ilişkin olarak) böylesi bir özetleme içinde bundan başkası yapılamazdı. 4. madde yalnızca özet irdeleme yok.

5. – 6. madde:

- Burjuva devlet ilgisi doğru kurulmamış.
İrdeleyici, yazarın kahramanlarını simge olarak kullandığını düşünmüş. Bu simgeler üstünde aşırı yorum yapılmış. Tüccar bir simgedir, fakat burjuva devlet çelişkisi olarak yorumlanması yanlış. Ama sınıflar arası fark o iki kişide simgeleştirilmiş.

Öykü irdelemesine ilişkin genel olarak ne söylenebilir?

Öykü nasıl irdelenecek? Özet olsun mu, olacaksa nasıl olsun, kısa bir özet ardından irdeleme mi gelsin, yoksa özet irdeleme birbirine geçmiş bir biçimde mi olsun?

- Yöntemi mutlaklaştırmayalım. Öyküye göre yöntem değişebilir.
- Yazarın hedefi kim memur mu, gazete mi? Eleştirdiği adam kim?
- Çehov un öyküsünde ana izleği ne? Gazete mi, memur mu, aile mi?
- Öykünün izleği memurdur.
- Memur kendi hayat sorunlarına yabancılaşmış.
- Çehov öyküde doğrudan halkı eleştiriyor. Daha önceki yazarlar Çarlık sistemini eleştiriyordu.
- Çehov’un öykülerini bugüne getirirsek nasıl yorumlarız
- And Warholl’un “Herkes bir gün 15 dakikalığına ünlü olacak”. Biz kendimiz insni varlığımızla mutlu değiliz. Kendimizi bilmiyoruz. Ancak sanal olarak bir yerde var olarak, birinin bizden söz etmesiyle kendimizi var ediyoruz.
- Mitya’nın yabancılaşması açısından bakarsak öyküye gazetenin önemini kaçırmış olur muyuz?
- Çehov’u yaratan da gazete ve dergiler. Para kazanmak için öykü yazmaya başlıyor gazete ve dergilerde.


Re: Sevinç

en alttaki sorular bizim için mi? Biz yanıtlayalım diye mi sorulmuş.


Re: Sevinç

Sorular, İnsancıl Atölyesinde, öykünün yukarıda yer alan irdeleme metnine yönelik olarak sorulmuş sorular. Elbette öyküyü ilgilendirdiği ölçüde bizi de ilgilendiriyorlar. Ancak bağımsız bir biçimde sadece öykü üzerine düşünmemiz ve yorum yapmamız da mümkün.


Re: Sevinç

ozozutemiz'in yazdıkları değil ondan öncekiler, öyküyü ele alış biçimleri tuhaf geldi bana, nasıl denir ki, öyküye çok mesafeli hani bir cerrahın elinde hastası neyse öyle dokunmuşlar öyküye. Garipsedim sadece, yöntemi eliştirmiyorum. Öyküyü okudum ben, öykü kişisinin sevincini ne güzel anlatmış Çehov. Bir şeyler yazmak için bir kere daha okuyacağım.

iyi geceler...


Re: Sevinç

Çehov'un öykülerini değerlendirirken ikili bir yol tutturmak gerektiğini düşünüyorum.

A. Öncelikle, özellikle Rusya'nın içinden geçtiği dönüşüm sürecini anlamak gerekiyor Çehov öykülerinin nesnel koşullarını doğru çözümleyebilmek için. Bunun için de Rusyanın en azından 18. yüzyıldan (belirgin olarak da Çar 1. Petro'dan) itibaren yaşadığı sürece bakmak önemli.

1. Petro'yla birlikte Rusya'da müthiş bir değişim görülür. Dil devriminden kılık kıyafet devrimine kadar, bizde Tanzimat Dönemi ve Cumhuriyet devrimlerinde açık örneklerini gördüğümüze benzer atılımlar gerçekleştirilir. St. Petersburg'un, yeni başkent olarak sıfırdan ve Batılı anlamda inşası da bu döneme denk gelir (Bu gelişim konusunda daha iyi fikir sahibi olabilmek için Hermitage Müzesi'ne bir göz atmakta fayda var. 1917 yılında devrimin başarıya ulaşmasının sembolü olarak görülen sovyet birliklerinin işgal ettikleri Kışlık Saray binasıdır aynı zamanda bu kompleks. Günümüzde dünyanın en büyük müzelerinden birine ev sahipliği yaptığı gibi dönemine dair pek çok önemli bulguyu da bünyesinde barıdırır. Bkz.: Hermitage Müzesi)

1. Petro'nun reformları bunlarla sınırlı değildir. Yeni okulların kurulması, kilisenin etkisinin azaltılarak kraliyete bağlı hale getirilmesi, ilk gazetenin çıkarılması vb. liste uzayıp gider. Peki bu ne kazandırmıştır Rus düşün yaşamına? Yüzyıl sonunda Puşkin'in gelişi bu gelişmelerin müjdesidir. 19. yüzyıla damgasını vuracak olan bu büyük edebiyatçının yaşamında Fransız edebiyat ve düşün yaşamı olduğu kadar dadısından dinlediği geleneksel hikâyeler damgasını vurur. Böylece Gerçekçiliğin ve Romantizmin aynı yazar içinde nasıl bir araya geldiğine tanık oluruz. Onu çara başkaldırışıyla Lermontov ve çürümekte olan Rus aristokrasine keskin eleştirel yaklaşımıyla Gogol izler. Turgenyev, Dostoyevski ve Tolstoy ise gerçekçi edebiyatın başyapıtlarını sıralamaya başlamışlardır. 19. yüzyılın ikinci yarısı olan Çehov'un yaratma ortamına girdiğimizde bizi karşılayan temel figürlerdir onlar.

18. yüzyılın romantik ve aydınlanmacı tutumu 19. yüzyılda yerini sanayi devriminin hazmedilmesi zor sıkıntılarına bırakmıştır. İletişim ve ulaşım teknolojilerindeki gelişmeler, kentleşme ve işçi sınıfının doğuşu yeni bir alımlama mekanizmasını da beraberinde getirir. Ele aldığımız öykü bağlamında Lefebvre'nin Modern Dünyada Gündelik Hayat kitabında bu dönem için "trajik bir biçimde kamuoyunun doğduğu yıllar"dır demesi kayda değerdir.

Klasizmin tarihselci yaklaşımı ve dünyevi olgulara tepeden bakan mesafeli tutumu 18. yüzyıl boyunca neredeyse tümüyle aşındırılmış, 19. yüzyıl Romantizminin duygulara seslenen, içinde ulusalcı yönleri barındıran coşkulu üslubu ise artık iniş dönemine geçmiştir. Dönem Gerçekçilik dönemidir. Her türlü yapaylığı sanatın alanından uzaklaştırarak insanlar arası ilişkilere odaklanmak, bu ilişkileri toplumsal temelleri içinde çözümlemek düşüncesindedir sanatçılar. Tiyatro'nun belirleyici türlerden biri olarak öne çıkması da yüzdendir.

(Belki burada bir alt başlık olarak sanatçı olarak Çehov'un özgün gelişim süreci de değerlendirilebilir. Ancak bu çok daha genel bir değerlendirme olacağından tek bir öykü içinde çok büyük önem taşımıyor kanımca.)

B. İkinci olaraksa öyküyü kendi dinamikleri içinde, özgöndergeli bir biçimde ele almaya çalışmalı.

Öykü gece, saat on ikide başlıyor. Bu ikili bir işlev görüyor öyküde. Öncelikle Mitya'nın kabına sığmaz sevinciyle ev ahalisinin uykulu hali arasında bir tezatlık kurmamıza neden oluyor. İkincisiyse, öykünün devamında tanık olacağımız gibi, Mitya'nın meşhur olma durumunun aslında tedavülden kalkmış, bir önceki günde kalmış olduğunu da bize anımsatarak, bön sevincini kursağında bırakıyor başkişinin. Mitya kaza dolayısıyla bütün gün karakolda müşahede altında kalmış, akşam salıverildiğinde de eline geçirdiği o günkü gazeteyi gecenin bir yarısı kapı kapı gezdiriyor. Öykü en çok bu ikinci yönle alay ediyor bana kalırsa. Bir zamanlar hayli etkili olan gazete ve gezeteciliğin 19. yüzyılın sonuyla birlikte kamuyonun nasıl gündelik hayat mitolojileriyle iç içe geçtiğini gösteriyor, yaşama ışık tutmak şeklindeki boş kibrinin aslında gelip geçici olmasını yeriyor.

Yine öykünün bu ilk paragrafında kızkardeşin roman okuduğuna tanık oluyoruz. Bu da orta halli bir memur ailesinin kültürel durumunun hızlı da olsa bir resmini çiziyor bizim için.

Öykünün bundan sonrası Çehov'un tempo yaratmaktaki ustalığı gibi görünüyor bana. Mitya'nın satır aralarında araya girip ek bilgi vermesi yaşadığı heyecana ilişkin usta işi bir portre çiziyor. Bir karakter analizinden çok durum yaratmaya yarıyor bu detaylar.

Gülmece öğeleri ise bir başka müthiş yönü öykünün. Ensesine çok kötü tekme yemiş Mityacık, 10. derece memurluğunu unutturacak ve kendini meşhur sanacak kadar kötü hem de. Bu aynı zamanda dönemin memur sınıfına dair keskin bir eleştiriyi de içinde barındırıyor. Öykünün sonunda Mitya'nın şapşallığının duyurusunu yapmak için geceyarısı sokağa fırlarken "resmi kasket"ini giymesiyle bu yergi doruğuna ulaşıyor.


Re: Sevinç

"SEVİNÇ" ÖYKÜSÜNÜN İRDELENMESİ
(Son Gönderim)

(1) Öykümüzün ilk uzamı, düşük dereceden memur Mitya’nın evidir. Mitya, bir gece yarısı evine geldiğinde çok sevinçli ve şaşkındır. Tavırları, kahkahaları, konuşmaları yatmaya hazırlanan ev halkını şaşırtır, meraklandırır. Mitya’nın bu derece coşkulu olmasının nedeni o günkü gazetede çıkan bir haberde kendisinden söz edilmesidir. Bu haberle sokak uzamı, öykü uzamına eklenir. Habere göre Mitya, bir gece sarhoşken sokakta yere düşmüş, bir atlı kızağın altında kalarak sürüklenmiş, başına yediği darbeyle baygınlık geçirmiş, sağlık yardımıyla kendine gelmiştir.

(2) Bu kaza haberinde Mitya’yı bu derece sevince boğan şey nedir? Bu sorunun yanıtı, Mitya’nın tek düze yaşamında gizlidir. Çehov, Mitya’nın günlük yaşamıyla ilgili pek bilgi vermez öyküsünde. Ama Mitya’nın gazete haberini algılama biçimiyle, habere verdiği tepkiyle yaşamı üzerine bir iki noktayı yansıtır okuyucuya. Mitya’nın yaşamı ev, iş meyhane benzeri küçük ve dar uzamlara sıkışmıştır. Sıradan işi nedeniyle önemsenmeyen, horlandığını düşünen, silik biridir. Onun için gazete okumak, günlük yaşamında sıradanlığı ve sıkıştığı uzamları bir türlü aşma yoludur. Gazetelerin onu bilmediği, görmediği yerlere, olayların içine, tanımadığı ama çok önemli insanların yanına götürdüğüne inanır. En büyük, en doğru, tek bilgi kaynağı gazetelerdir ona göre. Bu nedenle gazetelerde yazılanlara sorgulamadan inanır.

(3) Bir rastlantıyla gazetede adının çıkması, öngöremediği bir durumla karşı karşıya bırakır ‘’sıradan insan’’ Mitya’yı. ‘’Şimdide tutmuşlar, beni yazmışlar’’ der sevinçle. Yalnızca önemli insanların yer aldığını düşündüğü gazete satırlarında adını görmek çok sevindirir onu. Önemsendiğini düşünür. Bunu çevresindekilerle ve ailesiyle paylaşmak ister. Ama ailesi haberi okumamıştır. Mitya, kızar, gazete okuma alışkanlıkları olmadıklarını, bu nedenle dünyadaki değişimlerin, gelişimlerin ayırdına varamayacaklarını söyleyerek kınar, aşağılar onları. Oysa ailesinde okuma alışkanlığı vardır. Ama Mitya, haberi onun gibi algılamadıkları, sevincine ortak olmadıkları için onları cahillikle suçlamaktan da geri kalmaz. Kendince tanınır olma sevinci, habere nesne olma biçiminin önüne geçmiştir. Ölümüyle sonuçlanabilecek bir kazayı, bayılmasını, bedenindeki yaraları hiç önemsemez. Çünkü kendini toplumsal değişimlerin, dalgalanmaların kucağına bırakmış, kendi yazgısını değiştirebilme gücünden yoksun sıradan insanlarda olduğu gibi Mitya’nın da yaşama bakışı çarpıktır. Bu nedenle dar çevresinde bir adım öne çıkmış olmanın, dahası tüm Rusya’da ünlü biri olma sanısı ve abartılı hazzı, kazayla ilgili her türlü ayrıntıyı Mitya’nın zihninde geriye itmiştir.

(4) Rus edebiyatında memur tiplerine sık rastlanır. Örneğin, bu öyküden yaklaşık kırk yıl önce yazılan Gogol’un Palto’sundaki Akakiy ile Dostoyevski’nin İnsancıkları’ndaki Makar da, ezik, silik, geçim derdine düşmüş, sıradan işlerde çalıştırılan küçük memurlardır. Tek düze giden yaşamlarında beklenmedik olaylar olur ve kolay kolay göze alamayacakları savaşımlara girmek zorunda kalırlar. Bu nedenle trajik öykü kahramanlarıdır onlar. Rusya’daki ekonomik ve toplumsal değişimlerle birlikte memur tiplerine bakış değişir. Çehov, Mitya’yı, önemsenme, tanınma, kendince varlığına anlam katma çabalarıyla trajikomik bir öykü kahramanı olarak karşımıza çıkarır. Bu yönden bakıldığında; Mitya benzeri insanların, içi boş, amaçsız, yapay tutkuların etkisinde kalarak kendilerine yabancılaşması, öykümüzün ana izleğini oluşturur.

(5) Gazete haberine iki farklı açıdan bakmak olasıdır.

(6) Birincisi; O dönem Rusya’sında etkinliğini sürdürmeye çalışan aristokratlara karşın yeni bir sınıf yükselişe geçmiştir. Bu, sermayedarların sınıfıdır. Çehov bu yükselişi gazete haberinin içeriğinde bir eğretileme yaparak gösterir. Haberde, kızağın içindeki bir tüccardan söz edilmektedir. Öyküde, kızaktaki tüccar eğretilemesiyle ve kızağın Mitya’nın üstünden geçirilmesiyle gelecekteki egemen sınıfın yani sermayedarların yapacakları imlenmiştir.

(7) İkincisi; Günümüzde televizyon ve internette olduğu gibi, o dönemde gazeteler en etkili kitle iletişim araçlarıdır. Bu nedenle kazanın oluşumunda hiçbir etkisi olmayarak edilgin kalan tüccardan, adıyla, sanıyla, derecesiyle ayrıntılı söz edilmesi örtülü bir reklamdır aynı zamanda. Bu biçimiyle tüccar, habere özellikle sıkıştırılmış gibidir. Oysa, gazetelerin her yazdıklarına, yalnızca önemli insanlardan söz ettiklerine sorgusuz inananların bilemeyeceği bir şey vardır. Sınıflı toplumlarda kitle iletişim araçları egemen sınıfların elindedir. Haberler, -Mityaların durağan düşüncesiyle ‘‘en doğru bilgiler’’- öykümüzdeki sermayedarlar gibi egemen sınıf odaklıdır. Haberin gerekliliğinden, içeriğinden, kullanılan dile kadar her şey bu sınıfın süzgecinden geçtikten sonra kitlelere ulaştırılır. Egemen sınıf, kendi değerlerini insancıl değerlerin önünde gösterir. Bu da öykümüzün yan izleğidir.


Re: Sevinç

Yukarıda bu öykü üzerine yazılmış değerlendirmeleri okudum. Kimisi öykünün sınırlarını fazla zorlarken kimisi de yerinde, tutarlı değerlendirmeler.

Öncelikle "Sevinç" hikâyesini bir öykü ustası tarafından yazıldığını unutmamak gerekir. Bir yazın ustası "kişileri, olayları, ilişkileri" anlatırken önceliği her zaman yaşamla, doğayla, toplumla boğuşan "insanoğlu"dur. Elbette ki bu insanoğlu çevresinden, toplumundan, onu kuşatan ilişkiler ağından uzak kalamamakta; bu öğelerden etkilendiği gibi bu öğeler üzerinde de etkindir.

Çehov, bir memur üzerinden bizlere bir öykü anlatıyorsa yazarın önceliği Kuldarov'un onu vareden insanî yönleridir. Kuldarov, sadece kendi doğasının ona kattıklarıyla değil işinden, çevresinden, toplum yapısından aldıklarıyla da şekillenmiştir. Bu iki yön Kludarov'un bünyesinde harmanlanmıştır.

Bu bakımdan karakterimizi irdelersek öncelikle onun bönlükle karışık bir saflığı bulunduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Günümüzde de durum değişmemekle beraber sanal diyebileceğimiz dünyanın büyüsüne kapılıp kendi gerçekliğini unutan kişilerden biridir Kuldarov. Ne hâllere düştüğü önemli değildir; önemli olan bir nebze olsun tanınabilmek, birileri tarafından gazetede okunuyor olmaktır. Çehov bu kara mizah üzerinden o dönemdeki bir tipi ele almaktadır.

Yazarın geride duran, varolmadığını söylemediğim ikincil niyeti -dönem, toplum, sistem eleştirisi- biraz da kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Siz, hangi yüzyılda hangi insanı ele alırsanız alın; o insan mutlaka belli bir sınıfa aittir. Ve onu anlatmaya başladığınız anda bireyin bulunduğu sınıfa dair de söz söylersiniz. Bu kaçınılmazdır. Buradan hareketle Çehov'un memur-tüccar tezatını bilinçsiz bir şekilde kurduğunu söylemiyorum; ancak bu tezat öykünün önünde değildir.

Öykü nihai hedef olarak, küçük insanın -sıradan demiyorum.- kendi dünyasındaki bana naif gelen tutkusunu, hevesini anlatmaktadır. Bana kalırsa Çehov karakterimizi sırf yerden yere vurmak için anlatmıyor. Onu seviyor, anlamaya çalışıyor; bu yaklaşımının itkisiyle ona kızmadan da edemiyor.