UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Şarkılı Ev

06 Ağu 2008
narincir

Bir def sesi. Yalnızca omuzları oynayan bir kadın. Yavaşça gözlerini yumuyor bir başkası. Yeniden baktığında orda yoksun. Bir bendir. Kınalı parmaklarıyla geziniyor üzerinde dolu dolu bir başka kadın. Bir yudum aldığında şarabından çoktan unutmuşsun son darbesini parmağın. Bir ney. Sakallı ve yaşlı bir adamın akıyor ömrü boncuk boncuk ter ve gözyaşı. Bir nefes çekiyorsun içine esrarından. Bir ut. Kayıklarla geçiyorlar karşıya bir kadın bırakarak geride balkonunda mehtap izleyen. Çocukluğunu düşünüyorsun, mutlu muydu? Bir klarnet. Çingene havaları getiriyor yukarıdan. İşte evin tam eve benziyor o an.

____________________
Eski bir deneme paylaşmak istedim. (2005 tarihliymiş, çok tozlu) =)

Kategori:

Re: Şarkılı Ev

""
Çocukluğunu düşünüyorsun, mutlu muydu

içime işledi bir insanın kendi çocukluğunun ötekileştirilmesi
gerçekten de artık "o çocuk " biz değil miyiz?
zaman içinde değişmek başka, ondan ayrılmak başka.


Re: Şarkılı Ev

Başkalarının anlattığından duyduğun bir çocukluk var bir de. Hiç kendi hafızanda canlanmayan. Masal gibi. Öteki değil de ne?

Mutlu muydu??


Re: Şarkılı Ev

bakıpta görülmeyen, arasan bulunmayan, bıraktığın yerde durmayan.

sanırım, Didim'de terk edilmiş bir yazlığın odalarından birinin duvarında yazılanlar doğru

""
insan hep kendini terk eder
fırsat olursa yıkılmaz yada silinmezse bu duvarın fotoğrafını seneye buraya yükleyeceğim


Re: Şarkılı Ev

Bana daha çok odasına astığı bir fotoğrafa bakarak yazmış bu öyküyü gibi geldi yazar. :?:


Re: Şarkılı Ev

işyerinin penceresinden st antuan'ın vitraylarına bakarak yazmıştı bunu yazar =) feci halde aşıktı. evi bir türlü eve benzemiyordu. neyse eksik olan... =) (şarkısı eksikmiş gibi gelmiş ona)


Re: Şarkılı Ev

eskiyen şarkı/eskitilen şarkı


Re: Şarkılı Ev

""
Bir nefes çekiyorsun içine esrarından.

Esrar demesek de "cigaralik" desek mesela? Ya da "sarma" falan? Tam da bilmiyorum terminolojiyi, ama "esrar" fazla hijyenik durmuyor mu?


Re: Şarkılı Ev

buradaki esrar belki de yanlızca içilen bir şey değildir . Gizemin içine biraz daha dalış ya da bilinmezliğe biraz daha saplanmak anlamında olamaz mı? o düş halinde oluşa kendini biraz daha kaptırmak mesala...
ben ikili bir anlam taşıyor diye düşünmüştüm. anlamı fazla mı zorla mışım?


Re: Şarkılı Ev

nurten aksakal dedi ki:
bakıpta görülmeyen, arasan bulunmayan, bıraktığın yerde durmayan.

sanırım, Didim'de terk edilmiş bir yazlığın odalarından birinin duvarında yazılanlar doğru

""
insan hep kendini terk eder
fırsat olursa yıkılmaz yada silinmezse bu duvarın fotoğrafını seneye buraya yükleyeceğim

unuttuklarımız. iki gün önce yediğimiz yemek. o yemekte anlatılan bir hikaye. o hikayenin üstüne bir dosttan dinlediğimiz anı. o anının çağrışımlarıyla anlatılan başka bir anı. o anda üstümüzden geçmekte olan kuş. batmakta olan güneş. üşümekte oluşumuz. ve bunun gibi sayısız gün. bir günü hatırlanır kılan ne? ne zaman unutuyoruz geçtiğimiz günleri? çocukluğumuz neden o kadar uzak? neden sadece bir kaç anısıyla menkul? geçmişimiz ne kadar bizim. ya da geçmişimizin ne kadarı hala bizim? aynı günleri paylaştığımız insanlar için başka anlamları yok mu o geçmişin?

bana, geçmişi (ya da burda çocukluğu) ötekileştirmekten daha garip geliyor sahiplenmek. sadece zihnimde bir algı sahiplendiğin... muhtemelen çarpıtılmış...

bugünlük bu kadar sayıkladım...


Re: Şarkılı Ev

Çocukken bir alışkanlığım vardı kocaman bir aile olarak bir araya gelindiğinde melodrama teşne yanımla derdim ki bir gün dedeler, anneanneler gittiğinde bu şenlikde bitecek o yüzden bu anın fotoğrafını çek. Sonra derin bir nefes alırdım masa başında olunurdu genelde güzel bir yemek sayesinde bir arada gülüşülür söyleşilirken. Derin bir nefes alır gözlerimi yavaşça açıp kapayarak fotoğraf çekerdim. Anneannem soldaki sandalyede, dedem sedirde çay bardağı elinde teyzem menemeni sofraya koyuyor, öteki teyzem kasetçalarının kırık kapağını yerleştirip güzel bir müzik çalmak için çabalıyor, annem bardaklara tek tek çay dolduruyor kuzenler ekmek kesiyor, bardakları dağıtıyor, babam bir fıkra anlatıyor eniştem uzakta durmuş gülümseyerek sigara içiyor bir yandan da teyzemi geçerken yokluyor... kareler tek tek alınır sonra kaydet tuşuna basardım beynimde ... bu yüzden geçmişe bağımlıyım hala. O şen çocukluk günlerindeki fotoğraflar hala capcanlı dimağımda. Bu yüzden biriktirdim o sokaklara düşen sahaflara düşen fotoğrafları belki de ... Birileri anmaz olunca yok olur mu geçmişimiz ya da biz göçüp gidince dostların andığında biz yine ordamıyız o fotoğraflardaki gibi... Ama kader bu ya annemin bir çocukluk fotoğrafının olduğunu geçen gün kuzen bana msn den sana bir süprizim var diye gönderinceye dek hiç bilmemiştim nasıl bir aymazlık... Nasıl bir yoktur zaten kabülü... Annemin 4 yaşındaki hali karşında kocaman gözleriyle bana bakıyordu. Anneannem ölmeden önce kuzene bırakmış bir iki fotoğraf... Fotoğrafı aldığımda gecenin saat 2 siydi sonra sabaha dek ağladım... En az sevdiklerimizi mi tanıyoruz acaba... o kocaman konaklar yıkık döküktür Bursa 'da ve hep içim acır kimbilir bir zamanlar içlerinde ne şen kahkahalar atıldı ne aşklar yaşandı... öykü yazan biraz da ruh hastası mıdır ki???


Re: Şarkılı Ev

""
Derin bir nefes alır gözlerimi yavaşça açıp kapayarak fotoğraf çekerdim. Anneannem soldaki sandalyede, dedem sedirde çay bardağı elinde teyzem menemeni sofraya koyuyor, öteki teyzem kasetçalarının kırık kapağını yerleştirip güzel bir müzik çalmak için çabalıyor, annem bardaklara tek tek çay dolduruyor kuzenler ekmek kesiyor, bardakları dağıtıyor, babam bir fıkra anlatıyor eniştem uzakta durmuş gülümseyerek sigara içiyor bir yandan da teyzemi geçerken yokluyor... kareler tek tek alınır sonra kaydet tuşuna basardım beynimde ...

Ne güzel bir öykü var burada. İnsanın "Anlat, hadi daha anlat" diyesi geliyor. Flowers

""
öykü yazan biraz da ruh hastası mıdır ki???

Ona ne şüphe!


Re: Şarkılı Ev

""
Derin bir nefes alır gözlerimi yavaşça açıp kapayarak fotoğraf çekerdim.

ve çekilmiş fotoğrafı bize uzatıyor, bakalım diye;

""
Anneannem soldaki sandalyede, dedem sedirde çay bardağı elinde teyzem menemeni sofraya koyuyor, öteki teyzem kasetçalarının kırık kapağını yerleştirip güzel bir müzik çalmak için çabalıyor, annem bardaklara tek tek çay dolduruyor kuzenler ekmek kesiyor, bardakları dağıtıyor, babam bir fıkra anlatıyor eniştem uzakta durmuş gülümseyerek sigara içiyor bir yandan da teyzemi geçerken yokluyor...

Yıllar öncesinden kalan tozlu, rengi solmuş bir fotoğraf değil bu baktığımız, hala parıl parıl parlıyor ve canlı. ha diyince bir dilim ekmek de sana uzatacaklarmış gibi...


Re: Şarkılı Ev

tüm yüreklendirici ruh hastalarına saygı ve sevgiler istanbulu bu akşam sizin için duman duman ettim cigaramla =)) dudağımda gülücük yüreğimde sıcaklıksınız tuşlarla sayfaya kazınan =)))
sahi demişmiydim ben sizin gibi ruh hastalarına gurban olurum emmilerim ablalarım =))


Re: Şarkılı Ev

def; def etmenin sesini verir, “kendiliği”... def, ”mazideki benin kendiliğini” def eder.. “bir ben’dir”i def eder def ile bendir, vuruşlarla.. Ne “bir ben(’)dir”, ne de “ben bir” artık bu ritmik oyunda.. “Kadın” hep ötekisidir, adını reddeder çingene tüm şamata içerisinde... çingene buçuktur ya, “bir bendir” demez, def eder “ben’diri” bendir ile birlikte def... “şarkılı ev” şarkta değildir, garb da da...”bir uttur şarkılı ev”, bir nota...k-adını reddeder "şarkılı ev"; bu sayede "benzer olur eve "... bir de bakarsınız ki “başlamış omuzlar yeniden oynamaya”...