UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Salim Şengil - Kaygı Zamanı

17 Oca 2010
Enes T

"Kaygı Zamanı"
Salim Şengil
Can Öykü Antolojisi
Can Yayınları, 2007, İstanbul
sf. 18-20

Öykü forumdan kaldırılmıştır. Bkz.: Forum İşleyişi

Kategori:

Re: Salim Şengil - Kaygı Zamanı

12 Eylül, bütün ağırlığına rağmen, edebiyatımızda kendine fazlaca yer bulamamıştır gibi gelir bana. Belki de bu ağır travmayla hesaplaşabilecek kadar toparlanamadık henüz.

"Kaygı Zamanı", 1987 yılında yayımlanmış (Savrulup Gidenler, Can Yayınları, İstanbul). Darbeden kısa süre sonra her an tutuklanmayı (ya da hakkında açılmış bir dava hakkında tebligât almayı) bekleyen bir edebiyatçının kaygılı bekleyişini anlatıyor. Elinde şiir dosyasıyla gelen bir genci polis sanıp endişeyle onun dosyayı açmasını bekliyor.

Öyküyü okurken gelen gencin polis olduğunu bir an bile düşünmedim. Gencin apartmanın önündeki kararsız hareketlerinden onun uzak bir akraba olabileceğine kanaat getirdim. Evin yerini pek iyi bilmediği için apartman numarasından emin olabilmek için etrafına bakınıyordu (herhalde). Sonra elindeki "dosya"dan haberdar olunca, o dosyanın bir öykü ya da roman dosyası olabileceğini düşündüm. Bu nedenle öykü kişisinin kaygısına bir türlü ortak olamadım. Oysa o kaygı (öykünün adında da yer bulduğu üzere) öykünün en önemli, en vurucu öğesi olarak tasarlanmış belli ki. Bir mahkeme tebligâtı alacak olmanın endişesiyle gerilimin giderek yükselmesi, sonrasında gencin bir öğrenci, dosyanınsa bir şiir dosyası olduğunun öğrenilmesiyle derin bir "Ohh!" çekilmesi. Gence hem polis olmadığı için minnettar olup hem de öykü kişisine (ve okura) bu kaygıları yaşattığı için öfkelenmek... Öykü bana bu duyguları yaşatmadı. Ben mi fazla tetikte okudum acaba öyküyü?


Re: Salim Şengil - Kaygı Zamanı

Çehov havasında işleyen, olay örgüsünü humora dayalı durum üzerinden ele alan bir öykü. Ben hazırlıklı değildim Eren gibi; öykücü bende muradına erişti; ama sonuca böyle koşar adım gitmesi içime pek sinmedi. Sanki daha anlatılacak çok detay vardı. Çehov olsa adamcağız telaştan, korkudan kaplten gidecek kadar eziyet çekerdi, diye düşünüyorum. Dönemim ruh halini yansıttığı gibi, dönemi yaratan münevver insanların ruhunu da yansıtan bir öykü. Smile


Re: Salim Şengil - Kaygı Zamanı

Bende öykü "kaygı" hissini uyandırabildi. Düşünün 2 dakika önce gazetede darbe olduğunu öğreniyorsunuz ve o sırada sokaktan geçen alakasız birisi evinize bir dosyayla geliyor. İnsanın kaygılanıp paranoyaya kapılması normal bence. Fakat Barış'a katılıyorum daha detaylı anlatılabilirmiş. Adam kafasında bir cinayet filan tasarlasaymış, polisiyeye de kayabilirmiş öykü Laughing out loud

Bir de öyküdeki gazete manşeti "Karşı koyanların kafasına balyoz inecek" bana manşet için fazla sert bir tabir gibi geldi.

Ayrıca bir de şiirini getiren çocuğun durumunu düşünün. Az önce "n'olur çay alın" deyip nezaketin dibine vuran adam; iki dakika sonra neden postayla göndermedin diye azarlayıp evden apar topar kovuyor. Birde onun yaşadığı şoku düşünün Laughing out loud Adamın kalbine indiriyodu Laughing out loud


Re: Salim Şengil - Kaygı Zamanı

Enes T dedi ki:

Birde öyküdeki gazete manşeti "Karşı koyanların kafasına balyoz inecek" bana manşet için fazla sert bir tabir gibi geldi.

Biraz aradım ama internette açık bir şey bulamadım. Ancak yine de o dönemin Kenan Evren jargonuna çok ters gelmedi bana.


Re: Salim Şengil - Kaygı Zamanı

Barış Acar dedi ki:
Enes T dedi ki:

Birde öyküdeki gazete manşeti "Karşı koyanların kafasına balyoz inecek" bana manşet için fazla sert bir tabir gibi geldi.

Biraz aradım ama internette açık bir şey bulamadım. Ancak yine de o dönemin Kenan Evren jargonuna çok ters gelmedi bana.


Ben de bir şey bulamamıştım. İnternette Hürriyet'in yıldırım baskısının fotoğrafı var. Manşette "Bütün Yurtta Sıkıyönetim İlan Edildi. Ordu Yönetime El Koydu" deniliyor. Söz konusu manşeti bulamamış olsam da Barış'a katılıyorum. Bana da pek inanılmaz gelmedi böyle bir manşet ya da söz. Bianet'te bulduğum "12 Eylül Askeri Darbesi ve Basın" başlıklı bir yazı dönemi kısaca özetliyor.

(Fotoğrafı buradan aldım.)

hurriyet.jpg

Re: Salim Şengil - Kaygı Zamanı

Ben öykünün yaratmak istediği kaygıyı yaşamadım, ama yazıldığı dönemde okusaydım öykü kişisi ile çok daha rahat empati kurardım. Bazen içinde bulunulan atmosfer çok olağandışı olunca, yazılanlar da biraz bilinenlere/ yaşananlara yaslandırılarak yazılınca o dönemin dışında kalanların o ruhu anlaması zorlaşıyor.İnanıyorum ki,o dönemde yaşayan okurların/insanların büyük bir çoğunluğu, adres arayan ve kendi kapısına yönelen tanımadıkları birini görünce benzer duyguları yaşamışlardır. Şimdi kolunun altında bir dosya ile adres soran ve kapısına yönelen birini görenlerin çoğu bunun "icracı" olduğundan endişe edebilir ve ben bunu anlarım; çünkü icra dosyaları için yeni binalar kiralanan bir dönemi, haberlerle, çevremde olup bitenlerle duya duya yaşıyorum.
Yani yazar dönemi metnine daha güçlü mü yansıtsaydı acaba? O zaman da lafı uzatmak mı olurdu bu? Bilemiyorum.

""
"Dışarıdaki sessizliğin eve de yansımış olduğunu anladı"
Bunu nasıl anlıyor? Kopukluk var sanki. Sanki bu cümle, ya da fikir, farklı ifade edilse benim yaşadığım kopukluk duygusu olmayacak.
" Çok masum dileklerdi bunlar... (...) Örneğin, üniversitelerin bağımsızlığını..." diye devam eden konuşma üslubu gereği bir konuşmadan çok anlatıcının okuyucuya aktardığı düşünceler gibi duruyor. Örneğin, İç konuşmada "örneğin" sözcüğü pek uygun gelmiyor bana, insan kendi kendine örnek vermezmiş gibime geliyor.
Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak, son zamanlarda "yakalanmak" biçiminde çok rastlıyorum, burada da yazarın gözünden kaçmış:
tdk


Re: Salim Şengil - Kaygı Zamanı

Genel olarak, kahramanın(!) hissettiği kaygıyı bizim de hissedip hissetmediğimiz üzerinde durulduğu için bu konudaki fikrimi söyleyeyim: Öykücü benim üzerinde herhangi bir kaygı yaratmadı. Aslında öykücünün okuyucu üzerinde bu kaygıyı yaratmak istediğine de pek emin değilim doğrusu. Çünkü daha sonrasında edebiyatçı olduğunu anladığımız kahramanımız olayları hep dışarıdan anlatıyordu. "Gençler böyle dedi, gençler böyle yaptı, gençler bunu istedi, şöyle oldu böyle oldu" diyor; "Bunu istedik, buna inandık" diyemiyor. Dolayısıyla olan bitenden huzursuz olan ama etliye sütlüye de karışmamış biri olduğunu anlıyoruz bu kişinin. Üstelik kahramanımız gelen gencin polis olduğunu düşünüp kaygıya kapıldığında rüşvet ile bu işten sıyrılmayı düşününce onun bu işlere asla bulaşmamış, hatta protesto gösterilerinden hiçbirine karışmamış olabileceğine inanıyorum. Dolayısıyla hakkında böyle düşündüğüm kahramanımızın kaygısında yersiz olduğuna inandım öykü boyunca. Yazarın ise bize şunu düşündürmek istediğini sanıyorum: O günlerde yaratılan baskılar dolayısıyla insanlar sadece akıllarından geçirdikleri şeyler dolayısıyla bile paniğe kapılabilecek kadar korkmuşlardı. Çünkü o günlerde birçok insan bir gösteriye ya da eyleme katılmasa bile cezalandırılabiliyordu.


Re: Salim Şengil - Kaygı Zamanı

Bir kişinin endişeleri üzerinden, dönemin insanların psikolojisini ne hale getirdiğini anlattığından bizi o endişeye ortak etmesi de önemli diye düşünüyorum. Ak Nurten'in söylediklerinden katıldığım nokta adamın aslında korkmak için çok sebebi olmadığıdır. Bu da dönemi anlatması açısından iyi bir ipucu. Öte yandan polis sanıp çok iyi davrandığı adamın polis çıkmaması karşısındaki tavır değişikliği dikkate değer bir tutum kahramanı değerlendirmek açısından. Bu, öykü kişisinin heyecanına mı verilmeli; yoksa yazar başka bir şey mi anlatmak istiyor diye mi düşünmeli ?