Sait Faik Abasıyanık - Yalnızlığın Yarattığı İnsan
Sait Faik Abasıyanık
"Yalnızlığın Yarattığı İnsan"
Alemdağ’da Var Bir Yılan
sf. 17-23
YKY
2011
Sait Faik Abasıyanık
"Yalnızlığın Yarattığı İnsan"
Alemdağ’da Var Bir Yılan
sf. 17-23
YKY
2011
Re: Sait Faik Abasıyanık - Yalnızlığın Yarattığı İnsan
Uzun zaman geçmiş öyküyü ilk okuyuşumun üzerinden. Ne güzel, ne güçlü, ne çarpıcı olduğunu unutmuşum. Anımsadım. Edip Cansever'in Ruhi Bey'i geldi aklıma okurken sık sık.
Re: Sait Faik Abasıyanık - Yalnızlığın Yarattığı İnsan
Mustafa Kurt
Modernizm ve Gerçeküstücülük Bağlamında Sait Faik'in Son Dönem Hikâyeleri
Re: Sait Faik Abasıyanık - Yalnızlığın Yarattığı İnsan
Sait Faik'i iki yıl öncesine kadar okumamıştım. "Ne kadar ayıp." diye düşünenler olacaktır. Haklılar. Öncesinde hiç mi okumadım ondan; okudum, ama derinliksiz, kıyıdan-köşeden, özünü-tadını fark edemeden okudum. (Şimdi düşünüyorum da, kim bilir daha kaç yazar vardır böyle okuduğum,bulmam gereken.)
Onu okuyunca ilk şaşırdığım şey, günlük olanın, sıradan olanın, alışılmış olanın aslında hiç de öyle olmadığıydı. Bunun bana ne etkisi oldu? Önceleri; "bir şeyin yazılacak önemde oluşu", "yazmaya değmeli" gibi kavramların bağladığı sözcüklerimle, yazacak önemde bir şey göremiyordum.
Bir yerlerde bir yanlışlık, bir eksiklik vardı. Ama neredeydi, neydi?
Anlattığı sıradan şeyler, ama anlatımı değil. Hiç değil. Tam aksine, sürekli farklı, sürekli yeni bir "deme"yi zorlayan, ötesine geçmeye çalışan bir anlatım. Hayat da öyle değil mi?
O, insanların içinde, onlarla beraber oldu. Bundan şunu anladım, yaşamı tanımak, onun içinde (belirli, farklı gören bir göz, farklı algılayan bir duyarlılıkla) olmak gerekir. O, denizi, denizdeki boyası kavlamış, çapası paslı, küpeşte tahtası çatlak bir kayığı anlatıyorsa, bunu en içten taşan duyarlılığıyla, ama ucuza kaçmadan yapıyor. Duvarların ardında değil, orada, denizde, rıhtımda, balıkçı kahvesinde, sokakta.
O, gerçekten hissediyor. Çünkü anlattığı öyle şeyler ki, uydurması sadece o duyguyu bilmekten geçiyor. Gören gözünü, algılayan, hassas, duyarlı bir yürek yönlendiriyor.
Çok okuyup, uğraşıp farklı bir bilinç, bir eğitim, bir görüş sahibi olunabilir. Beni düşündüren; yüreğimi, düşünen aklımı nasıl daha duyarlı, daha incelikli, daha hassas hale getirebileceğim. Neden bu gerekiyor; çünkü daha derinlikli yazabilmenin kapısını bu açıyor gibi geliyor bana.
http://www.duzceyerelhaber.com/kose-yazi.asp?id=11203&AEsra_YAZALAN-Sait_Faik%92le_hep_yeniden
Re: Sait Faik Abasıyanık - Yalnızlığın Yarattığı İnsan
Turgut'un paylaştığı makalede Mustafa Kurt'un gerçeküstücülüğü nasıl konumlandırdığını merak ediyorum doğrusu. Keza Faik'in üslubundaki "fantastik gerçekçi" öğeler 60larda "gerçeküstü" olarak anılmaktaydı; bunun eleştirisi ise 90larda bol bol yapıldı.
Okuyacağım tez vakit.
Re: Sait Faik Abasıyanık - Yalnızlığın Yarattığı İnsan
"Panço" karakteri Sait Faik'in bazı öykülerinde yaşayan gerçekten yalnızlığın, işsiz zamanların yarattığı buhranın neden olduğu bir karakter. Buna yazarın son dönemlerinde sık sık kafa yorduğu ölüm gerçeğini de ekleyebiliriz.
Ben de öyküdeki ellerin büyüme hikayesini okuduğumda Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın çok sevdiğim Ağır Hasta şiirini anımsadım.
Çocukluğa özlem, sadece o dönemin hisleriyle ve hafızasıyla ne güzel aktarılmış.
Re: Sait Faik Abasıyanık - Yalnızlığın Yarattığı İnsan
Nitekim Musta Kurt da makalesini bu örtüşmesizlik durumu üzerine kurmuş. Gerçeküstücülük derken aslında başka bir şeyin kastedilmekte olduğunu vurgulamış.