UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Sait Faik Abasıyanık - Bir Takım İnsanlar

18 Eyl 2011
ozozutemiz

Sait Faik ABASIYANIK,
"Bir Takım İnsanlar",
Bütün Eserleri,
YKY, 2009,
s. 80-83.

Re: Sait Faik - Bir Takım İnsanlar

Öyküde anlayamadığım bir nokta var: Olanları tramvay durağında beklerken mi hatırlıyor yoksa herhangi bir yerden o geceyi mi anlatıyor? Bu konuyu biri açıklığa kavuşturursa sevinirim.
" (...)Saat on ikiyi on geçiyor. Taksim'de saatin altında tramvay bekliyorum. Öyle olmasa bu kadar ince eleyip sık dokumaya lüzum görmez; vakit gece yarısını geçmişti, derdim."
Bu kısım "öyküde ayrıntı" konusunu güzel özetliyor kanımca.

İlk kez karşılaştığım kullanım:Alamerikan. "Ala" Türkçede böyle kullanılıyor mu; ön ek mi?


Re: Sait Faik - Bir Takım İnsanlar

öyküde alaturka sözcüğünden bir çeşitleme yapılarak alamerikan sözcüğü oluşturulmuş. zaten alaturka sözcüğü de alla turca'dan devşirme.türkçe 'de "ala" şeklinde bir ön ek yok. alkolik ve işkolik sözcüklerindendekine benzer bir durum var yani burada.


Re: Sait Faik - Bir Takım İnsanlar

"A la" bir şeye göre, onun tarzında demek sanırım. O dönemde Fransızca yaygın olarak halk diline inmişti herhalde, bugün "kelalaka" sanılan sözcük de yanılmıyorsam yine Fransızca "quelle" (Ne, hangi) sorusunun eklenmesiyle getirilmiş. "Ne alaka, hangi anlamda" demek için. Sait Faik bile bundan kaçınamamış demek ki. Öyküyü okumadığım için henüz karakterle ilgili bir ipucu olup olmadığını kestiremiyorum.


Re: Sait Faik - Bir Takım İnsanlar

alaturka (alla turca), alafranga (alla franca) gibi tarz belirten bir kelime olmalı "alamerikan" da (alla americana?). "Amerikan tarzı şapka" anlamında kullanıldığını sanıyorum.

***

Sait Faik öykünün adını "Memleketimden Bir İnsan Manzarası" koymamak için kendini tutmuş olmalı. "Bir Takım İnsanlar"ın Sait Faik'in erken dönem hikâyelerinden olduğu ilk okuyuşta kendini ele veriyor, diye düşünüyorum. Son paragraf böyle olmasa da bunları düşünür müydüm, emin değilim:

""
Sabahçı kahvelerini kapamadan evvel birkaç tane gece barınma evine şiddetle ihtiyacı olan İstanbul şehrinin kışı bazan ne kadar uzun, ne kadar uzun ve bitmez tükenmez bir âfettir; bilen bilir.

Ötekileştirilmeyi içine sindirmiş, benimsemiş (dahası kendini bu ötekilik üzerinden tanımlamaya başlamış) "bir takım insanlar"ın, sıcak yatağını düşünen anlatıcının karşısına çıkması o kadar güçlü bir çelişki yaratıyor ki öykünün böyle bir "köşe yazısı bitişi"yle bitmesine canım sıkıldı.

Diğer taraftan dilin öykünün genelinde kendini gösteren sadeliği anlatıma canlılık katıyor. Yazarın son dönem öykülerine yaklaştıkça sadeliğin kendini daha da belli ettiğini hatırlıyorum. Arayıp da bulamadığımız...

***

Nurten Öztürk dedi ki:
Öyküde anlayamadığım bir nokta var: Olanları tramvay durağında beklerken mi hatırlıyor yoksa herhangi bir yerden o geceyi mi anlatıyor? Bu konuyu biri açıklığa kavuşturursa sevinirim.

Anladığım kadarıyla soğuk bir bahar gecesi tramvay beklerken, başka bir soğuk gecesini, kışın yaşadığı bir geceyi hatırlıyor anlatıcı.


Re: Sait Faik - Bir Takım İnsanlar

Benim de anladığım farklıydı.
Epey önce, olan şeyi, baharın soğuk günlerinde hatırlıyor gibi anlamıştım.

""
"Epey oluyor. Baharın bu soğuk günlerindei şu devam eden kıştan bir buz gece hatırıma geliyor. O zamanlar daha bahardan bile haber yoktu."

Bu alıntınan öyle düşünmüştüm.

Ayrıca; olayı düşünürken, yatakta yattığını, kirpi gibi büzüldüğünü düşünmüştüm.

""
"Burnum yastıkta, yorganım ağzımın hizasında, kirpi gibi büzülmüşüm; dalmak üzereyim..."

Yatakta yatarken bunları düşündüğünü paragraftan çıkarmıştım.


Re: Sait Faik - Bir Takım İnsanlar

"alamerikan" a yapılan açıklamalar için teşekkür ederim. Bir olanağı kullanma açısından iyi bir yol gibi gözükse de bu çeşitlemeyi kulağım pek tutmadı. Alamerikan'da sanki bir şeyler eksik, uyumsuz; alafranga ve alaturka'da böyle bir sorun yaşamıyorum.


Re: Sait Faik - Bir Takım İnsanlar

Gene de "alamerikan" Sait Faik söz konusu olunca kulağa hoş geliyor. Onun, sözcükleri seven ve sevdiren bir "dil"i var bana göre.

""
"Epey oluyor. Baharın bu soğuk günlerindei şu devam eden kıştan bir buz gece hatırıma geliyor. O zamanlar daha bahardan bile haber yoktu."
Benim kafamı karıştıran da yukardaki alıntı. Böyle diyor; ama sonra her şey aynı gece olmuş gibi anlatıyor.

eren dedi ki:
"Sait Faik öykünün adını "Memleketimden Bir İnsan Manzarası" koymamak için kendini tutmuş olmalı. "Bir Takım İnsanlar"ın Sait Faik'in erken dönem hikâyelerinden olduğu ilk okuyuşta kendini ele veriyor, diye düşünüyorum."

Ben de hemen hemen böyle düşündüm.
Hatta bu vesile ile dün gece
Memleketimden İnsan Manzaraları'ndan okudum birazcık.
Birazcık da size: Smile

" Haydarpaşa garında
1941 baharında
saat on beş.
Merdivenlerin üstünde güneş
yorgunluk
ve telâş.

Bir adam
merdivenlerde duruyor
bir şeyler düşünerek.

Zayıf.
Korkak.
Burnu sivri ve uzun
yanaklarının üstü çopur.
Merdivenlerdeki adam
-Galip Usta-
(...)"
(Memleketimden İnsan Manzaraları, Bilgi Yayınevi, ikinci basım 1987, s.,9)


Re: Sait Faik - Bir Takım İnsanlar

Ben de Mehmet Sürücü gibi algıladım.Olanları kışın soğuk günlerinin henüz tam olarak sona ermediği bir bahar günü yatağında yatarken hatırlıyor.

""
“Gece.Saat on ikiyi on geçiyor.Taksim’de saatin altında tramvay bekliyorum…”
Yaşadığı olayı şimdiki zaman kipiyle anlatmaya başlıyor ve ardından yine şimdiki zaman kipiyle
""
"Epey oluyor. Baharın bu soğuk günlerinde, şu devam eden kıştan bir buz gece hatırıma geliyor. “
diye anlatmaya devam ettiği için yine tramvay durağında beklerken bu olay aklına gelmiş gibi algılanabiliyor önce ;ama
""
“O zamanlar daha bahardan haber bile yoktu.”
diyerek ilk cümlesiyle anlatmaya başladığı olayın zamanına atıfta bulunduğunu düşünüyorum,ayrıca
""
"Burnum yastıkta, yorganım ağzımın hizasında, kirpi gibi büzülmüşüm; dalmak üzereyim..."
cümlesiyle olanları yatağında ve serin bir bahar gecesi hatırladığını algılıyorum. Ardından da yaşadıklarını yine başladığı gibi şimdiki zaman kipiyle anlatmaya devam etmesi
""
“Tramvay hâlâ yok.Biraz daha yerimde yatağımı,uykuyu düşünsem ,belki de uyuyuvereceğim.”
yine bir anlık yanılsamaya yol açsa da bana olanları sadece yatağında hatırladığını ve bazen geçmişin şimdiki zaman kipiyle anlatıldığı şekilde anlatmaya devam ettiğini düşündürdü. Hikâyenin içeriğine ilişkin can alıcı ve belirleyici kısımlar olarak da dikkatimi çeken cümleler şunlar oldu :
""
“Benimle beraber belki ona yakın insan,gördükleri herhangi bir filmin rüyasını ayakta görüyor ve yataklarının ümit,hayal,güzel günler veyahut uykusuz,muharebeli geceler,sığınaklar düşündüren ılıklığına…”
""
“Yatak bir sevgili,yatak hatıra,yatak çocukluk, güzel rüya,yatak bir bahar,bir deniz kenarı,bir egzotik memleket,bu saniyede insana dostlarım yatak ne değildir ki…”
""
“Yalnız gözlerinde büyük,korkak,acele bir şeyler vardı.”
""
“Yatağım,tramvay beklediğim dakikalardaki o munis halini kaybetmişti artık.Ne şu,ne buydu.Bir yataktı.İçinde yatabildiğim için mesut değildim.”
Anlatımdaki şiirsellik ayrıca beni etkiledi,çok beğendim.


Re: Sait Faik - Bir Takım İnsanlar

eren dedi ki:
Nurten Öztürk dedi ki:
Öyküde anlayamadığım bir nokta var: Olanları tramvay durağında beklerken mi hatırlıyor yoksa herhangi bir yerden o geceyi mi anlatıyor? Bu konuyu biri açıklığa kavuşturursa sevinirim.

Anladığım kadarıyla soğuk bir bahar gecesi tramvay beklerken, başka bir soğuk gecesini, kışın yaşadığı bir geceyi hatırlıyor anlatıcı.

Ben de eren gibi düşünüyorum artık; zaman kullanımını iyi takip edememişim.
Bu öyküde en dikkatimi çeken atmosferin güçlü kurulmuş olması, bunu örneklerle gösteremem, ama güçlü atmosferi şöyle hissediyorum, her iki gece de, hemen çekiverdi beni içine. Orada tramvay bekledim, üşüdüm, yorganımdan içeriye soktum başımı.


Re: Sait Faik - Bir Takım İnsanlar

""
crocus dedi ki:
""
Anlatımdaki şiirsellik ayrıca beni etkiledi,çok beğendim.

Sait Faik'in başat özelliği bu değil midir zaten? Eren'in de belirttiği gibi ileriki zaman öykülerde Sait Faik'in anlatımındaki yalınlık ve etkileyiciliğin nasıl zirveye çıktığını göreceğiz.

Öyküdeki Zonguldaklı ve arkadaşlarının safdilliği, gece kahvede uyuyamamalarını valiye -hem de gece- şikayet etme çabalarını anlatmak istemiş Sait Faik ama yazarı gören Zonguldaklının konuya girişi, yazara sorduğu basit bir sorunun ardından, öykünün özü olan şikayet konusunu ve arkadaşlarını aramasını anlamamız biraz damdan düşercesine olmuş. Sanırım Eren'in ilk dönem öyküsü oluşuyla aktarmak istediği de buydu.

Ayrıca, yazar "Birtakım İnsanlar" adını çok beğenmiş olacak ki, sonraları aynı adla farklı bir roman yazmıştır.

Sait Faik'in gözlemciliği ve kısa süre konuştuğu balıkçılardan, esnaftan, tombalacılardan başarılı karakterler yaratabilme özelliğini sezmeye başladığımız bir öykü kanımca Birtakım İnsanlar.


Re: Sait Faik - Bir Takım İnsanlar

Nurten Öztürk'ün sorusuyla başlayan anlatımdaki zaman belirsizliği, bence yazarın kafa yorduğu ve başarıyla kotardığı bir mesele. Konuyla ilgili Cevdet Kudret'in "Türk Edebiyatında Hikaye ve Roman" adlı kitabında Nurullah Ataç'ın, Sait Faik'le ilgili saptaması yer alıyor:

""
Öyle yerler oluyor, anlatılan kişiyle anlatan kişiyi seçemiyorsunuz birbirinden. Bütün kişileri,herşeyi içten, kendi içinden anlatıyor da onun için. Gerçekçilik arkasında koştuğu yok...Bir doğru var onda: Kendi doğrusu, kendi içinin doğrusu...(1)(Nurullah Ataç)

Akademiden Tahsin Alangu'nun da Ataç'a benzer saptamaları var Sait Faik hakkında ve Hoca, Sait Faik'in öyküde bir hayalet gibi zaman zaman yok oluş zaman zaman belirme şeklinde okuyucularını meraka düşürdüğünü söyler.

Adnan Binyazar da yazarın, öykülerin içinde oluşuyla, adeta vaka aktarırcasına yalın anlatımıyla ilgili saptamasını okumakta yarar var:

""
Kendi yaşamıyla bütünleşen, kimi yerde hangisinin yaşam hangisinin öykü olduğu ayırt edilemeyen öyküler...(...) Kendinden hiç kurtulmadı. İnsanları, hayvanları, doğayı, kısaca yaşamı oldukları gibi değil, gördüğü gibi çoğu kez düşündüğü gibi anlattı yani kendini anlattı (2)

1.Cevdet Kudret, Türk Edebiyatında Hikaye ve Roman, Cilt III, İnkılap Yay, 1998, İst, sf 93

2. Adnan Binyazar, Sait Faik Üzerine Bir Deneme, Türk Dili,1975, c XXXII,sayı 286,sf 94,98


Re: Sait Faik Abasıyanık - Bir Takım İnsanlar

Cihan Başbuğ dedi ki :

""
crocus dedi ki:

Alıntı:
Anlatımdaki şiirsellik ayrıca beni etkiledi,çok beğendim.

Sait Faik'in başat özelliği bu değil midir zaten?



Doğrudur. Sait Faik Abasıyanık'ın yıllar önce bir kitabını - Havada Bulut - okumaya başlayarak onu yakından tanımaya ilk adımı atmış; ancak sıkıntılı bir sürecin baş göstermesiyle kitabı tamamlayamamış ve daha sonra da bu tanışmayı tekrar bir türlü başlatamamıştım. O yüzden onun öykülerinde neyin başat olduğunu bilerek yorum yapacak kadar bilgi sahibi değilim henüz. Sizin için olağan şeylerin benim için yeni ve etkileyici görünmesi bu yüzden olsa gerek ve yine bu sebepledir ki; yaptığım veya yapacağım yorumlar, edebî bilgisi benimkine kıyasla daha fazla olan üyelerinkine göre daha az derinlikli ve profesyonellikten uzak olabilir. Yorum yapmak zorunda mıyım? Değilim elbette, söyleyecek bir sözüm ya da soracak bir sorum yokken, konuşmuş olmak için konuşmak anlamsız, gereksiz, sıkıcı. Wittgenstein'ın dediği gibi " Üzerinde konuşulamayan konuda susmalı. " En doğrusu bu sanırım ve bunun dışında hareket etmemeye özen gösteriyorum. Söyleyecek sözüm varken bunu nasıl ifade edeceğimi bilemiyorsam bu ortamda yorum yapmaya çalışmam yine gereksiz kalıyor, yapmıyorum da zaten.


Re: Sait Faik Abasıyanık - Bir Takım İnsanlar

Sayın crocus, ben sadece sizin görüşünüze katıldığımı vurgulamak için şu cümleyi kullandım:

""
Sait Faik'in başat özelliği bu değil midir zaten?

Forumda yeniler ya da eskiler, yorumu olanlar ya da olmayanlar gibi bir ayrım görmüyorum.


Re: Sait Faik Abasıyanık - Bir Takım İnsanlar

Soru işareti nedeniyle yanılsama yaşamış ve "Sait Faik'in başat özelliğidir bu evet. " anlamındaki cümlenizi farklı algılamışım demek ki, açıklamam da bu algılama üzerineydi. Cümlenizle ilgili açıklamanız için teşekkür ederim Cihan Bey.