Rosebud - Biyografi Parçacıkları - Pierre Assouline
Dünyayı fethettikten sonra, yalnızlıklar yüzünden yerinden kıpırdayamaz olmuş bir adam, çocukluk özlemine gömülür gider. O, son demlerini yaşarken, bir muhabir, adamın geçmişini eşelemeye girişir. Tanıklıklar derler. Arşive başvurur. Ve ihtiyar adamın durmaksızın mırıldandığı tek sözcükten oluşan bir bilmeceye takılır kalır: “Rosebud… rosebud… rosebud…”İhtiyar adam can çekişirken, içinde karlı bir manzara bulunan bir cam küreyi evirip çevirir. Çocukkenki hali gelir gözünün önüne: Bir kızağa binmiş, kızakla yekvücut olmuş, onunla yaşamaktadır: onu anne-babasından tam kopardıkları sırada, kızağ da sonsuza dek ardında bırakır; karda, evin önünde, kızak artık sıradan bir tahta parçasından başka bir şey değildir.
Çocuk, zamanının en kudretli adamlarından biri olur. Ne var ki bütün yaşamı, kişisel mitolojisinde hemen esaslı bir yer tutan bu nesnenin çevresinde döner.
Adam ölünce, şatosunu boşaltmakla görevli taşımacılar değersiz şeyleri ateşe atarlar. Bir ömrün ayrıntılarını. En son da kızak yanar.
Bütün bunlar bir filmde olup biter. Yurttaş kane’de.
Otuz yılı aşkın bir süredir herkeste bu rosebud’ı (gül tomurcuğu) arıyorum. Bizi başkalarına ifşa ederek ele veren o önemsiz şeyi. Her soruşturmaya merak egemen; Başkalarının zevki kişiyi insacıllaştırıyor. Ama saplantıya dönüşmesi için daha fazlasına gerek var. Muhabir Thomson benim. Bir kitap, bir film ya da bir tablo, sadece masanın karşı tarafından gelen bir bakış, hatta iki metro durağı arasında bir gülümseyiş, bir yaz gecesi bir kelebeğin kanat çırpışı bir yaşamı yükümlülük altına sokabilir.
Yurttaş Kane de beni biyograf yapanlardan. Sayfa: 9-10
Rosebud- Biyografi Parçacıkları-Pierre Assouline-Çeviri: Elif Gökteke-Yapı Kredi.
Pierre Assouline 1953’te Kazablanka’da doğmuş bir biyografi yazarı. Metni alıntıladığım kitap;
aşağıdaki bölümlerden oluşuyor.
1-Rosebud
2-Kipling’in “Düşes”i
3-Mösyö Henri’nin Baston Taburesi
4-Kol Saati Olmadan Celan
“Bağcılar kazıyor
Saatin çevresinde kara-saati
Derinlik üstüne derinlik…”Sayfa:75
Günler geçiyor günler haftalar yaman
Ve dönmüyor geriNe çıkıp giden aşklar ne geçen zaman
Seine akıyor Mirabeau Köprüsü’nün altındanÇalsana saat insene ey gece
Günler geçiyor bense hep aynı yerde.
Sayfa:77
5-Jean Moulin’in Atkısı
6-Mr. Owen’ın Yeni Ayakkabıları
7-Grands-Augustins Sokağı’nda Bir Levha
8-Bonnard’ın Cepleri
Biyografi türünün incelikli örneklerinden. Sevenlerine öneririm.
Re: Rosebud - Biyografi Parçacıkları - Pierre Assouline
Ayrıntı
“Ayrıntı” ne kadar önemlidir yaşamımızda?
Veya öncelikle belki de; ayrıntı nedir?
Bir Beethoven’in Ayışığı Sonatında, kıyıda köşede sıradan (olabilir mi ?-bir şaheserde sıradanlık nerededir?) bir nota mı, yoksa, Van Gogh’un parasızlıktan alamadığı Kadmium sarısının yerine zorunlu olarak kullandığı Alazarin sarısının tonu mu?
Bir şaheserin içerisinde ayrıntının ne olduğuyla, sıradan bir günümüzün içerisine karışmış ayrıntıyı birbirinden ne ayırır?
Tüm ayrıntılar önemli midir?
Ayrıntı ile bütün arasındaki bağıntı nedir? Ayrıntının bütünden ayrı bir bütünlüğü nasıl olur? Ayrıntı en değerlinin küçültülmüşü müdür?
Makro ile mikro arasındaki basamaklarda, ayrıntı nerededir?