UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Paylaşım

22 Mar 2013
Mehmet Sürücü

Ben zeytinin dibindeki piçleri kesiyorum, o arpacıkların aralarındaki otları temizliyor.

Duru, güneşli bir gün. Dörtnala bir bahar her yanda. Beyaz, mavi, mor giymiş erik, şeftali fidanları aralarında seken, türlü kuşların ötüşleri yayılıyor her yana.

Bir ara ötüşlere farklı, başka bir perdeden, ötüşle ötüş olmayan arası bir ses karışıyor. Bu değişik, öten nasıl bir kuş, diyorum. Başını kaldırıp dinliyor, O kuş değil, kurbağa, diyor. Genelde havalar bozmadan önce öter. Öttüğünde havalar soğur, gök bulut, sis toplar, yağar.

Öğleden sonra bulutlanıyor.

Soğanlıkta haşlama söküyoruz. Hafif bir lodos dolanıyor yaprakların, otların mor fistanlı kaysı fidanlarının arasında.

İnceden, etkileyici, tam da ayarında bir ötüş geliyor zeytinli yamaçtan. Ya bu, bu öten nasıl bir kuş, diyorum. Nasılını bilemem, hava açacak herhalde. Bu kuş öttüğünde kötü havalar düzelir, güneş açar genelde, diyor.

İkindiye doğru bulutlar…

Kategori:

Re: Paylaşım

Bu öykü üzerine halen düşünüyorum.