UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Özen Yula - Yarım Bırakılan Hesaplar

20 Eki 2009
Cihan Başbuğ

"Yarım Bırakılan Hesaplar"
Özen Yula
Arızalı Kalpler
YKY , 2002
sf 45-53

Öykü forumdan kaldırılmıştır (Bkz: Forum İşleyişi).

Kategori:

Re: Özen Yula - Yarım Bırakılan Hesaplar

Öyküyü ancak bugün okuyabildim. Öykünün samimi bir iç döküşle kazandığı güç bir yana öyküye dair söyleyebilecek pek bir şey bulamadım. Diğer arkadaşların yorumlarını da merak etmiyor değilim.


Re: Özen Yula - Yarım Bırakılan Hesaplar

Öykünün dilsel tutumu hoşuma gitti. Anlatıcının kaleminden çıkıyormuşçasına yapılmış imla yanlışları, anlatıcı kızdığında ya da onun önemli gördüğü şeyler için büyük harf kullanımı vb. gayet güzel.

Bununla birlikte öykünün sonundaki nota ilişkin kaygılarım var. Şayet bu not, kurgunun bir parçası olarak orada yer alıyorsa ve yazarın amaçladığı, öyküyü yeni bir bağlam içinde düşünmemizin gerekliliğiyse; bu güzel bir kurgu. Ancak neyi hedeflediği yine de yeterince açık değil. Bu bağlamın öyküye kattığı şeyi görmekte zorlanıyorum. Yok öyle değil de, bu gerçeklikten bir aktarma ise... bu seçeneğin üzerinde durmayı bile istemiyorum.

Ben de Abdullah gibi öykü üzerine diğer forum üyelerimizin yorumlarını bekliyorum.


Re: Özen Yula - Yarım Bırakılan Hesaplar

""
Anlatıcının kaleminden çıkıyormuşçasına yapılmış imla yanlışları, anlatıcı kızdığında ya da onun önemli gördüğü şeyler için büyük harf kullanımı vb. gayet güzel.

Bununla birlikte öykünün sonundaki nota ilişkin kaygılarım var. Şayet bu not, kurgunun bir parçası olarak orada yer alıyorsa ve yazarın amaçladığı, öyküyü yeni bir bağlam içinde düşünmemizin gerekliliğiyse; bu güzel bir kurgu. Ancak neyi hedeflediği yine de yeterince açık değil.

Ben tamamen gerçek bir olay olarak düşünmüştüm. Kurgunun bir parçası olarak değerlendirmedim.


Re: Özen Yula - Yarım Bırakılan Hesaplar

Sahiden güzel bir öykü.
Askerliğini yaparken kızı kendine aşık eden adamın psikopat olduğunu, kızı kandırdığını, bir askerden bir sürü borç alıp geri ödemediği bölümde adamın güvenilmez biri olduğunu öğrendik. Kızın buluşmak için üç saat beklediğini anlattığı bölüm onun adama duyduğu aşkın yoğunluğunu çok güzel perçinlemiş.
Barış’ın, kızın kaleminden çıkıyormuşçasına dediği yazım yanlışları, cümle kuruluşları kız hakkında bir fikir edinmemizi sağlıyor, kızın gündelik yaşamını, beğenilerini, hayal gücünün derinliğini bile tasavvur edebiliyoruz, hatta, kızı öyle iyi tanımış oluyoruz ki, zaman zaman, bunu o değil yazar yazmış diye düşündüğüm cümleler çıktı karşıma.

""
“Ayşe pampal kediler gibi yaşlanacak güllü sedirin üstünde. Bense eriyecem güneşe bırakılan balmumu gibi. … Bir acıyı tarif etmek için başka bir acıyı anlatmak ne kadar manasız değilmi. … Başka türlü anlatamam. Renk olsa kıpkırmızı olurdu acım. Al al olurdu yanaklarım.”

""
“Ayşe dediki bana o adama yazma. Eğer seni istemiyorsa sende onu isteme. Ona yazarsan sanki ondan bir şey bekliyormuşun gibi olur dedi.”

Kız evet, adamdan bir şey bekliyor, bunu dile getirmek gururuna dokunuyor olabilir ama Ayşe niye gurur yapıyor anlamadım.

Bu kız hem deli gibi aşık, hem öfkeli, hem çaresiz, hem onuru kırılmış… Tüm bu duyguların içinde kaybolmuş. Duyguları sürekli yer değiştiriyor, bir duygu diğerinin önüne geçebilir anında. Yani “ulan sen bana ne yaptın” deyip ardından “sesini öyle özledim ki...” diyebilir. Bu anlaşılır olabilir. Ama öyküde duyguların ötesinde başka bir durum söz konusu. Aşkın neden olduğu bir beklenti değil de tuhaf bir saflık söz konusu. Bu kız, hele yaşadıklarından sonra bu kadar safça düşünmez diye düşündüm. Aşkın kollarına bütün saflığıyla bırakmış olabilir kendini.

""
“Sen bana neler yaptın farkında bile değilsin. Eski filmlerdeki gibi.”
deyip
""
“Hem verdiğin telefon numarasından bir kahve çıkıyor. Oraya gitmiyormuşun. Bana yeni bir numara gönderde sesini duyayım tekrar.”
, demez, adamın maksadını anlamıştır, bu kadar saf olmaz diye düşündüm.
O yaşadığı şoktan, travmadan vs. ötürü içinde bulunduğu durumun farkında değil diye düşünebiliriz. Ama onun durumu göz önüne alındığında yani gebeyken, babasız bir çocuk doğuracakken kızın arkadaşı Ayşe, işin
""
“Hem erkekler peşine düşen kızlardan hoşlanmaz. Kaçanı kovalarlar.”
kısmında olmaz diye düşündüm. O daha farklı bakar dışarıdan bir gözle. Ne bileyim iş, hoşlanmaktan çıkmış, artık adam, bunun farkında olmasa da, yaptıklarından ötürü Ayşe’nin gözünde kıza karşı sorumluluğunu yerine getirmeyen bir adamdır. Adamın izini bulmasını, onunla evlenmek zorunda olduğunu filan söyler, ya da izini bulamazsın, artık başının çaresine bak filan der. Erkekler böyle kızlardan hoşlanmaz kısmını geçmiştir diye düşündüm.


Re: Özen Yula - Yarım Bırakılan Hesaplar

Elif çok güzel değerlendirmiş. Eline sağlık.


Re: Özen Yula - Yarım Bırakılan Hesaplar

Elif Çınar dedi ki:
Ne bileyim iş, hoşlanmaktan çıkmış, artık adam, bunun farkında olmasa da, yaptıklarından ötürü Ayşe’nin gözünde kıza karşı sorumluluğunu yerine getirmeyen bir adamdır. Adamın izini bulmasını, onunla evlenmek zorunda olduğunu filan söyler, ya da izini bulamazsın, artık başının çaresine bak filan der. Erkekler böyle kızlardan hoşlanmaz kısmını geçmiştir diye düşündüm.

Bravo Elif, çok iyi yakalamışsın. Good