UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Öykü Kavramını İrdeleyeceğimiz Forum

01 Ağu 2008
abdullah şahin

Arkadaşlar, bu başlık altında kimi yazarların öykünün ne olduğu üzerine yazdıklarını yayımlayıp bu metinler çerçevesinde tartışma olanağı yaratmaya çalışacağız.

Öykünün "varoluşu, olanakları, sınırları" üzerine düşünce çeşitlemeleri, umarım çoğu üyemiz için zevkli bir alan olacaktır.

Kategori:

Re: Öykü Kavramını İrdeleyeceğimiz Forum

Sanırım Barış ve Eren için bile iddialı bi başlık olmuş kimsenin sesi çıkmamış. Ben de sırf bu başlığa kim ne yazmış desinler, baksınlar diye yazdım. Ayrıca forum böyle bişiy miymiş, (dikkat edin bişiy yazıyorum düzeltmiyorum umarım beni kandırmadınız geçen gece) bakalım her istediğim yere yazabilecek miyim? "ama bu olmamış ilke, 'cafe' dururken burda geyik yapıyosun" diyecek mi site yöneticisi, dahası beni kışkışlayacak mı merak ettiğimden... amma çok nedenim varmış buraya yazmak için...

gelelim öykü kavramına. (esneyen smiley) öykü insanın sevdiği yemeği haftada bir yiyebilmesidir. hatta yapması çok vakit almayan yiyecekleri sevebilmesidir. canı isterse rakı masasına meze yapabilmesidir. (ilke saçmalama demeyin, gerçekten öykü kavramı üzerine düşünerek kurdum bu cümleleri.)

forum ahalisine sevgiler. (özellikle türkçe öğretmenlerine sorum, mektup gibi forumda da bir sağlıcakla kalın satırı olmalı mıdır?, ha büyük harf küçük harf bırakmamışsın edebi türler ve bitişleri ünitesi seni aşar derseniz bi de dilbilgisi bölümü açalım derim foruma. bunu forumla ilgili istekler başlığına mı yazmalıydım. ama o kimbilir nerde... ) (içses: sus kızım artık!)


Re: Öykü Kavramını İrdeleyeceğimiz Forum

Benim yemek tarifime bire bir oturdu bence. Crazy

Bkz.: Mercimek Köftesi


Re: Öykü Kavramını İrdeleyeceğimiz Forum

Bunu Eren dese neyse de, senin sadece "varolmayan şövalye"ni aldım, masamızı rakı masasına çevirdim (çok becerikli ve yaratıcıyımdır). senden arakladığım kısmı burası. nerde görülmüş rakı masasında ince memed anlatıldığı...


Re: Öykü Kavramını İrdeleyeceğimiz Forum

Merak ettim Wikipedia öyküyü nasıl tanımlamış diye. Aşağıdaki yoruma ulaştım. Ancak tanım pek hoşuma gitmediği gibi, kökensel anlamda doğuda meddah, batıda trubadur geleneklerinden söz edilmesi, Decameron'un yazarı Boccacio'nun da bu kökene eklenmesi gerekir diye düşünüyorum.

""
Gerçek ya da gerçeğe yakın bir olayı aktaran kısa düz yazı şeklindeki anlatıya öykü veya eski adıyla hikâye denir.

Kısa oluşu, yalın bir olay örgüsüne sahip olması, genellikle önemli bir olay ya da sahne aracılığıyla tek ve yoğun bir etki uyandırması ve az sayıda karaktere yer vermesiyle roman ve diğer anlatı türlerinden ayrılır.

Öyküde, olayın geçtiği yer sınırlı, anlatım özlü ve yoğundur. Karakterler belli bir olay içinde gösterilir. Bu karakterlerin de çoğu zaman sadece belli özellikleri yansıtılır. Konu tümüyle düş ürünü olabilir, ya da son derece gerçekçidir. Genellikle ironik bir rastlantı yoluyla yaratılan özel bir an üzerindeki yoğunlaşma sürpriz sonlara olanak verir.

Eski Yunan’daki fabl ve kısa romanslar, Binbir Gece Masalları öykünün habercileridir. Ama öykü ancak 19. yüzyılda romantizm ve gerçekçilik akımlarının yaygınlaşmasıyla edebi bir tür haline gelebildi. Edgar Allan Poe’nin Grotesk ve Arabesk öyküleri adlı eseriyle yalnızca Amerika Birleşik Devletleri’nde değil Avrupa’da da etkili oldu. Almanya’da Heinrch von Kleist, ve E. T. A. Hoffmann, psikolojik ve metafizik sorunları öykülerinde masalsı bir anlatımla yansıttılar.

20. yüzyıla girildiğinde öyküler ilk kez genellikle gazete ve dergilerde yayınlanıyor ve bu yüzden gazeteciliğe özgü yerel renkler taşıyordu. Bret Harte’nin öyküleri, Ruyard Kipling’in Hindistan’daki yaşamı anlatan öyküleri, Mark Twain’in Missisippi ve O. Henry'nin öyküleri bu özelliktedir.

Rusya’da Gogol, Dostoyevski, Turgenyev ve Çehov’un öyküleri, öykü türünün edebi eserler arasında sağlam bir yere oturmasına büyük katkı sağladı. Türkiye'de öykü ya da hikaye kavramı diğer yeni türler gibi Tanzimat'tan sonra edebiyatımıza girmiştir. Öykünün bizdeki ilk gerçek temsilcisi olarak Ömer Seyfettin'i görmek mümkündür. Falaka,Başını Vermeyen Şehit,Pembe İncili Kaftan gibi dönemin sosyal olaylarını gözler önüne seren Ömer Seyfettin çok sayıda hikayesiyle Türkiye'de hikayeciliğin gelişmesine çok büyük katkı sağlamışt

[url=http://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%96yk%C3%BC_(edebiyat)]Kaynak[/url]


Re: Öykü Kavramını İrdeleyeceğimiz Forum

Elin değmişken ekleyiverseydin Barış, wiki hepimizin (breh breh breh)

Bir de bunun kısa öyküsü var. 3 satırda oluyor olan biten. Ben onu şiire daha yakın buluyorum.


Re: Öykü Kavramını İrdeleyeceğimiz Forum

""
Merak ettim Wikipedia öyküyü nasıl tanımlamış diye. Aşağıdaki yoruma ulaştım. Ancak tanım pek hoşuma gitmediği gibi, kökensel anlamda doğuda meddah, batıda trubadur geleneklerinden söz edilmesi, Decameron'un yazarı Boccacio'nun da bu kökene eklenmesi gerekir diye düşünüyorum.

Evet, ben de Barış gibi Wikipedia'nın öykü tanıtımını yeterli bulmadım. Batı'da "Maupassant, Boccacio, Puşkin" den, bizde "Sait Faik, Memduh Şevket, Refik Halit Karay"dan söz edilmeden, geçiştirircesine bir yazı kaleme almışlar.

Üstelik adı roman türüyle neredeyse özdeşleşmiş Dostoyevski'nin öykü türüne ciddi katkıları olduğunu ilk kez burada okuyorum. Üstadın eserlerine bakınca fazla söze gerek kalmıyor.

Roman: İnsancıklar (1846), Öteki (1846), Ev Sahibesi (1951), Beyaz Geceler (1934), Bir Yufka Yürekli (1957), Netoçka Neznanova (1937), Stepançikovo Köyü (1948), Ölüler Evinden Anılar (1946), Ezilenler (1957), Yeraltından Notlar (1973), Suç ve Ceza (1945, 1984..Tam çıkış Tarihi 1966), Kumarbaz (1941, 1986), Budala (1941, 1985), Ebedi Koca (1955, 1984) Ecinniler (1960, 1984), Delikanlı (1946, 1985), Karamazov Kardeşler (1880), Küçük Kahraman Tatsız Bir Olay

Öykü: Amcamın Rüyası (1868, 1973) Başkasının Karısı, Timsah(1865)

Bu arada eseerlerin kaynağı "Wikipedia". Islık


Re: Öykü Kavramını İrdeleyeceğimiz Forum

En büyük hikaye anlatıcısı babamdır belki de bu işe bulaşmamda hep küçük adamların rolü olmasının başlangıcıdır babam. Yerden bitme çalılar gibi benim peşinde dolandığım hikaye anlatıcısı babam bir oyunda yer almasa da Intermezzo tiradı olarak tiyatroda çalıştığımız ve hastası olduğum( bulup buraya koyacağım söz) paragrafı hatırlatır. Birilerine birşey anlatmanın ve kafasına kazımanın en güzel yolunu hikayecikler anlatarak yapan babama bakardım ağzım açık. Bu kadar öyküyü nasıl tutardı bu küçücük adam içinde.

Anneanneler, dedeler, babaanneler de menkıbeler anlatırlar masallar anlatırlar ve öyküyle ilk tanışmamızın hikaye anlatıcılığının yolunu açar nefesimizi genişletirler. Kuramlarına gelince elbette faydası çoktur bu konuda okumanın ama ben biraz alaylı tarafım sanırsam fotoğrafın kurallarını teorilerini okuduktan sonra uzun bir süre tek kare çekememiştim. Bence ilk insandan beri olmalı hikaye anlatıcılığı o zaman bunun kuramı bilinmeyenler çok daha geriye gitmeli (sait faiksiz öykü kuramı mı olur yahu yuh derim wiki kimse ona )
başlıktan uzağa mı kaçtım...