UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Nezihe Meriç - Bozbulanık

15 Şub 2011
Cihan Başbuğ

MERİÇ, Nezihe.
"Bozbulanık",
Toplu Öyküler I (Bozbulanık, Topal Koşma, Menekşeli Bilinç),
İstanbul: Yapı Kredi Yayınları,
2005, s. 35-41.

İlk basım: 1953

Kategori:

Re: Nezihe Meriç - Bozbulanık

""
Konyak etkisini gösterip de başı dönmeye başlayınca, düşünceleri sapıttı.

Giriş cümlesi öyküye girmenin önünde büyük engel. "Düşüncelerin sapıtması" öznel bir ifade değil de tanrı anlatıcının olayları yorumlama biçimi gibi göründüğünde büyük sıkıntılar taşıyor. Lakin paragrafın sonunda

""
...dalgın oturuyor, içiyle halleşiyordu.

ifadesini okuyunca bu anlatım biçiminin anlatıcıya yüklenen bir kimlik olarak karşımıza getirildiğine ikna oluyoruz.


Re: Nezihe Meriç - Bozbulanık

""
Ne alırım, ne bilirim. Yemesine yerim ama. Benim bu israftan kaçışım, halk halk, açlık, yoksulluk diye ötüşüm biraz yapmacık zaten. Ben iflah olmam.

İflah olmaz bir anlatıcının bilinç akışına şahit olan bizler -bu bilinç akışı selinin Türkiye edebiyat ortamını bir elli yıldır etkisi altında tuttuğu düşünülürse- nasıl, ne kadar iflah olabiliriz sorusu dolanıyor kafamın içinde.


Re: Nezihe Meriç - Bozbulanık

Öyküyü okudum okumasına ya, üzerine bir şey söylemek istemedim pek. Bende bir şey yazma isteği doğurmadı pek. Öykünün ilk basım tarihine bakarak İkinci Dünya Savaşı'nın yarattığı bunalımı, Türkiye'deki iktidar değişiminin etkisini hesaba katmaya çalışıyorum. Ahlâki dönüşümü bu ikisiyle birlikte düşününce taşlar da yerine oturuyor ama yine de...

Sir Thomas Beecham'ın (öyküde Thomas Bicham olarak geçiyor) Londra Filarmoni Orkestrası'nın kurucusu olduğunu not edeyim bari de bir işe yaramış olayım Smile


Re: Nezihe Meriç - Bozbulanık

Öykünün yarattığı "üzerine bir şey söyleme isteği uyandırmama" etkisi, sözünü ettiğim küçük burjuva duyarlıklı bilinç akışı tekniğinin getirdiği yıpranmadan kaynaklanıyor olabilir mi?


Re: Nezihe Meriç - Bozbulanık

Barış Acar dedi ki:
Öykünün yarattığı "üzerine bir şey söyleme isteği uyandırmama" etkisi, sözünü ettiğim küçük burjuva duyarlıklı bilinç akışı tekniğinin getirdiği yıpranmadan kaynaklanıyor olabilir mi?

Tam da dediğin gibi: yıpranma. "Yalama olma" da denebilir sanırım. Tabii öykünün çok eski olduğu düşünülürse belki eleştirinin dozunu kaçırmamak da lâzım. Muhtemelen ilk örneklerden biri çünkü...


Re: Nezihe Meriç - Bozbulanık

Doğru söylüyorsun, haksızlık etmemeli. Öte yandan yöntemin zorlayıcılığı aşıldığında Meriç'in hikâyesinde çok güzel karakter tahlilleri de var. Bir, oralara gelebilsem.


Re: Nezihe Meriç - Bozbulanık

Öyküyü okuyunca ben de, sarhoş gibi oldum. Kafam karıştı; kim ne anlatıyor,kim kime ne diyor, öykü kahramanı neden o gece düşünüyor bütün olanları? Bu öykünün başarısı mı,karmaşası mı bilmiyorum, ama az önce o ortamda bulunmuş gibiyim; hafif sersemlemiş durumdayım.
Öykü, baştan sona "ben"in ağzından anlatılsaydı daha iyi olurdu, bir şey kaybetmezdi öykü, birazcık da sadeleşmiş olurdu.
"Öykünün yarattığı "üzerine bir şey söyleme isteği uyandırmama" etkisi, sözünü ettiğim küçük burjuva duyarlıklı bilinç akışı tekniğinin getirdiği yıpranmadan kaynaklanıyor olabilir mi?" demiş, Barış. Ben de yüksek sesle "Evet, evet!"diyorum.
Bilinç akışı tekniği'ni "söylenme" olarak algıladığımda daha daha... uygun sözcüğü bulamadım... daha keyifle okuyorum. Bana göre bu öykü daha farklı anlatım tekniklerine olanak sağlayabilirmiş.


Re: Nezihe Meriç - Bozbulanık

Bilinç akışı için "söylenme" bence müthiş bir buluş. Türkçe'de durumu çok güzel ifade ediyor.