UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Moby Dick'in Doğuşu

13 Ara 2013
AhmetMenderes

Aileden kalma Girit Evi'nin kapısını açtım. Herşey bıraktığım gibiydi. Yazlık sinemaya bakan terası asma bürümüştü sadece. Terastaki yunus heykelli havuz, kafa üstü çakıldığım mermer mutfak, alev rengi kiremitler, babamla diktiğimiz totem direği, ilk köpeğim Ceylan'ın kulübesi ve üzerindeki imzam, tuğla duvarlar...
"Arada baktım ama işte çucuum o kaa." dedi arkamdan pos bıyık muhtar. Köyün tamamı Selanik göçmeniydi. 1923'te yapılan bu ev ise Giritli Asan Efendi'nin iskanıydı ilkin. Çocukluğumdan bir tek karısı Munise ninenin düşman bakışları kaldı desem yeridir. Dedem varlıklı bir dayıbaşıyken evi satın aldı. Birkaç yıl sonra da yeni evlenen çulsuz memur babama tokaladı.

Muhtar yerleşmeme yardımcı oldu. Eşyaları o bulup getirdi. Köye anarşik doktor döndü diye duyunca koşmuş gelmiş. Köy enstitüsü tedrisatından geçip cunta döneminde 1402'liklere katılmış. Gerçek adını hiç kullanmadım dostluğumuz boyunca. Ona hep Nikolay dedim. Niko yunan damarını okşuyordu, lay da eklenince kafasında SSCB ulusal marşı çalınıyor, gözleri çakmak çakmak oluyordu."Çalışmazsan bok mu yicen doktor?" dedi. Sigarasını yakıp ak bıyıklarını sıvazladı.

"Benim tekneyi al, bakım yap da bari balık sat. Olmaz a üle çingane gibi! Bubacığın mezardan kalkıp çeşme başında dumaltır bizi epten! Tübe tübe..."
Bana uzun uzun köyü anlattı. Faşist hükumet yabancı sigara tekellerinin osuruk tütünü satsın deye yerli tütüne kota koymuş.

"Tee eski çamlar bardacık olmaz evvel tütüne Mavi Küf diye bi astalık bulaştırdılar. Deve cıgarasının tütünü bizdan giderdı kaape cavıra. Bunlaa kamyonları dayadı te bu hastalık peyda oldu, imanını... Tübe tüübe! Zıraatçı godoşlar çıkıveedi ortaya. Bi ilaç sıktılar cümle tütüne. Önceleri kavrayamadık. Meğer dertleri kurtmuş ipnelerin. Bilirsin doktor, yerli malı cıgara çok bekleer isem rafta kurtlanır. Bu godoşlar bi mikrop mu ne işte onlan, kendi cıgaralarını depolaarkana bu işi halletmiş. O kamyonlar getirince mikrobu canlı tütüne al sok artıkın götüne. Mavi Küfnen ilacı kanser yapıyomuş yaa!"

Mavi gözleri kısılmış artık fısıldayarak konuşuyordu.

"Şimdiki cıgaralar hiç kurtlanmıyo iyi mi?"

Muhtar derya adamdı. Zaman zaman tavla çevirdik onla sonraları. Yenilmeye özen gösterdim tabi. Kalbi de vardı. Arada kitaplarımı alıp okurdu. Bir gün Melville'i sallayaraktan fırladı kitaplıktan.

"Yürü be kızan! Gideem de kayığı beyaza boyuyam, adını da Moby Dick koymazsam bana imam desinler be!"
Moby Dick böyle doğdu.

Kategori:

Re: Moby Dick'in Doğuşu

Öyküyü hemşehrisiyle karşılaşmış "pomak" gibi okudum. (Serde Pomaklık, dedelerimin Selanik göçmenliği var ne de olsa.)

Dikkatimi çeken, üzerinde düşünülmesi gerekeceğini sandığım birkaç yer var;

""
"Köyün tamamı Selanik göçmeniydi. 1923'te yapılan bu ev ise Giritli Asan Efendi'nin iskanıydı ilkin."

""
"Dedem varlıklı bir dayıbaşıyken evi satın aldı. Birkaç yıl sonra da yeni evlenen çulsuz memur babama tokaladı."

Burada geçmiş zaman kullanılması gerekmiyor mu? anlatıcı sanki olayı görmüş, yaşamış gibi aktarıyor. Yeni evlenen babasının yanında olamayacağını düşündüm. Smile

"Aileden kalma Girit Evi" bana ilk olarak, Edremit, Ayvalık dolaylarında, mübadele döneminde, göçenlerin geride bıraktıkları, sonradan gelenlerin yerleştirildiği evleri, devamında; "1923'te yapılan bu ev ise Giritli Asan Efendi'nin iskanıydı ilkin." ifadesiyle, 1923 mübadelesinden sonra yapıldığını düşündürttü. Buradan da kafam biraz karıştı tabi ki. Düşündüm ki, Asan Efendi geldiğinde, memleketi, sürgün edildiği vatanı Girit'teki evini çok sevmiştir, gelir gelmez de bir "Girit Evi" yapmıştır. Özetle, Girit Evi biraz kafamı karıştırdı.

Evin kapısındaki "anarşik doktor"la, muhtarla dostluklarının ilerlediği zamanlar arası biraz eksik ve boşluklu gibi geldi bana. Aralarda bir şeyler?

Bana anlatı-öykü çok kısa geldi. Keşke daha uzun, ayrıntılı olsaydı diye düşündüm. Tabi ki yazarın; "bu öykü böyle-bu kadar" demesine bir itirazım yok. Ben sadece duygularımı-izlenimlerimi paylaştım.

Anlatımınıza sağlık.


Re: Moby Dick'in Doğuşu

Bu kısa episod da büyük ve katmanlı bir çalışmanın parçası. Tarihsel pozisyonu günümüze denk düşüyor. Tragedya kuran anlatıcının 1950 lerde birleşen iki göçmen köyünden birine mensup olduğu izlenimiyle kurmaca şekillendirildi. Orjinde, köy olarak yansıtılan bu iskan bir ilçe. Mekan güney batı egede. Tarih boyunca iç ve dış göç almış bereketli bir yer. Tütün konusu bütünüyle gerçek. Gerçeği aralardan çıkıp bir tokat patlatıp kaçan çocuk gibi kullanmak eğlenceli. Çalışma yapısal olarak bir bütünlüğe kavuştuğunda (umut ediyorum) bu kısa episodu daha detaylı ve işlevsel nitelikte okuyabilirsiniz. İlginize teşekkür ediyorum.