Defalarca okumama rağmen, tadına doyamadığım bir dili var öykünün. Zenginliğiyle, yaratıcılığıyla, özgünlüğüyle, hayranlık uyandıran bir dil. Kabına sığmıyor. Varolan tüm olanakları kullanırken, yepyeni olanaklar yaratıyor aynı zamanda. Üstelik zorlama hissi yaratmayan, yadırgamaksızın kabul edilebilecek yenilikler. Günlük konuşma dilinin akıcılığıyla şairane betimlemeler, aynı cümle içinde eriyor. Barındırdığı mizah ve ironi ise bambaşka bir keyif katıyor.
Öykünün tekniği ve kurgusu da ustaca. İkinci tekil şahsa seslenen anlatımıyla, okuyucu ancak laf arasında söylenenlerden çıkarabiliyor konuyu. O da ne kadar çıkarılabilirse. Zaman, mekan, kişiler, olaylar iç içe geçmiş, net bilgi verilmiyor. Fakat bu bir eksiklik, belirsizlik de yaratmıyor bana göre. Aksine doğallığın ve öykü gerçekliğinin korunmasını sağlıyor.
Emine Özzorlu tarafından Mar 28th, 2011 günü 13:49 sularında gönderildi.
Defalarca okumama rağmen, tadına doyamadığım bir dili var öykünün.
Öncelikle hikayeyi baştan sona okuyamadığımı itiraf etmeliyim. Belli aralıklarla metnin karşısına geçip, rasgale bir sayfa yada paragraftan başlayarak karmaşık bir okuma gerçekleştiriyorum çoğu kez.
Metin mi beni arzuluyor yoksa ben mi onu? Sırlarını açıklamak istemeyen, merak uyandıran, tadını okuyucuya yavaş yavaş aksettiren bir yapısı var. Her okuyuşunuzda yenileniyor sanki. Beni tekrar okumalısın diyor. Bırakmam seni gene gelip okuyacaksın diyor. Ve ben gene kıyısından bir yerlerden tadına bakıp, yeniden okuyacağım zamana kadar yalnız bırakıyorum onu.
Eğer konu okumak ve düzeltmek ise, Emine'nin ne kadar sabırlı olduğunu az çok test etmiş bulunuyoruz. Belki de yanında bir okuma kılavuzu da vermeliydi Benim gibi odaklanma sorunu yaşayan okuyucular için. Bu sayfayı çokça ziyaret ettiğimi ve edeceğimi şimdiden söylemem mümkün.
Paylaşım için teşekkürler...
Emrullah tarafından Nis 1st, 2011 günü 22:53 sularında gönderildi.
Sabaha karşı, uyku tutmadı. Oturdum Eloğlu'na baktım. Epey bir baktım. Öykünün dili ve bilinç akışına yakın tekniği okumayı zorlaştıran. "Daha vakti gelmemiş bir şair" demişmiş Berk onun için. Tevatür doğruysa duyduğunda gülmüştür diye düşündüm. Hakkını vermek için çaba göstermek gerek Eloğlu'nun.
1959'da kendi bastırdığı kitabın adını ve kapağını görünce bundan emin oldum.
Barış Acar tarafından Nis 9th, 2011 günü 5:33 sularında gönderildi.
Re: Metin Eloğlu - Senli Benli
Defalarca okumama rağmen, tadına doyamadığım bir dili var öykünün. Zenginliğiyle, yaratıcılığıyla, özgünlüğüyle, hayranlık uyandıran bir dil. Kabına sığmıyor. Varolan tüm olanakları kullanırken, yepyeni olanaklar yaratıyor aynı zamanda. Üstelik zorlama hissi yaratmayan, yadırgamaksızın kabul edilebilecek yenilikler. Günlük konuşma dilinin akıcılığıyla şairane betimlemeler, aynı cümle içinde eriyor. Barındırdığı mizah ve ironi ise bambaşka bir keyif katıyor.
Öykünün tekniği ve kurgusu da ustaca. İkinci tekil şahsa seslenen anlatımıyla, okuyucu ancak laf arasında söylenenlerden çıkarabiliyor konuyu. O da ne kadar çıkarılabilirse. Zaman, mekan, kişiler, olaylar iç içe geçmiş, net bilgi verilmiyor. Fakat bu bir eksiklik, belirsizlik de yaratmıyor bana göre. Aksine doğallığın ve öykü gerçekliğinin korunmasını sağlıyor.
Re: Metin Eloğlu - Senli Benli
Öncelikle hikayeyi baştan sona okuyamadığımı itiraf etmeliyim. Belli aralıklarla metnin karşısına geçip, rasgale bir sayfa yada paragraftan başlayarak karmaşık bir okuma gerçekleştiriyorum çoğu kez.
Metin mi beni arzuluyor yoksa ben mi onu? Sırlarını açıklamak istemeyen, merak uyandıran, tadını okuyucuya yavaş yavaş aksettiren bir yapısı var. Her okuyuşunuzda yenileniyor sanki. Beni tekrar okumalısın diyor. Bırakmam seni gene gelip okuyacaksın diyor. Ve ben gene kıyısından bir yerlerden tadına bakıp, yeniden okuyacağım zamana kadar yalnız bırakıyorum onu.
Eğer konu okumak ve düzeltmek ise, Emine'nin ne kadar sabırlı olduğunu az çok test etmiş bulunuyoruz. Belki de yanında bir okuma kılavuzu da vermeliydi Benim gibi odaklanma sorunu yaşayan okuyucular için. Bu sayfayı çokça ziyaret ettiğimi ve edeceğimi şimdiden söylemem mümkün.
Paylaşım için teşekkürler...
Re: Metin Eloğlu - Senli Benli
Sabaha karşı, uyku tutmadı. Oturdum Eloğlu'na baktım. Epey bir baktım. Öykünün dili ve bilinç akışına yakın tekniği okumayı zorlaştıran. "Daha vakti gelmemiş bir şair" demişmiş Berk onun için. Tevatür doğruysa duyduğunda gülmüştür diye düşündüm. Hakkını vermek için çaba göstermek gerek Eloğlu'nun.
1959'da kendi bastırdığı kitabın adını ve kapağını görünce bundan emin oldum.