UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Mendil Altında

04 Haz 2009
Cihan Başbuğ

""
Mendil Altında

Ağustos, Cuma günü. Sicil Müdürü Cavit Bey, yemekten sonra minderin üstüne uzanmış, uyumak istiyor. Ama, karasinekler rahat bırakmıyorlar. Köylülerin, duvar diplerine uzanıp, yüzlerine birer mendil örterek mışıl mışıl uyudukları gözünün önüne geldi. İmrendi. Uzandı, sandalye üzerinde duran ceketinin cebinden beyaz keten mendilini alıp yüzüne örttü., sıkıntılı olmasına aldırmayarak uyku gelecek diye bekledi. Bu arada da ilkin çocuklarının mektep taksitleri için gönderdiği paranın makbuzunu nereye koyduğunu düşündü. Sonra, karısının “Para yetiştiremiyorum.” Diye sızlanmasını hatırladı. “Ben burada aç duracak değilim ya!” dedi. Maaşlara zam yapılacak diyorlardı… Müsteşar’ın kendisini sevdiğini düşünüp sevindi. Yanlışlıkla işten el çektirilen bir memurunu Cavit Bey’in bir sözü ile Müsteşar hemen eski işine göndermişti. Ya böyle olmayıp da müsteşar dayatsaydı! Bu zavallı adam sefil olurdu. Sonra onun han köşelerinde nasıl sürüneceğini, nasıl borçlanacağını, kılığının nasıl bozulacağını; tıraşının nasıl uzayacağını birer birer gözünün önüne getirdi. Acıdı. “Ya müsteşar kabul etmeseydi” diye düşündü. O zamani sanki müsteşar dayatmış gibi kızdı. Kendi kendine sordu; “Ne yapardım?” Hemen ceketinin göğsünü ilikledi, arkadaşına “Ver şu evrakı” dedi, kağıtları aldı, doğru Müsteşar’ın yanına. Müsteşar masasının başında kağıt okuyordu, başını kaldırdı, hergün sorduğu gibi “Hayrola Müdür Bey?” diye sordu. “Efendim” dedi, “açıkta kalan filan efendi için olmaz buyurmuşsunuz. Bu da reva mı, efendim? Bu zavallı nereye gidip derdini anlatsın? Bu bizim yanlışımız yüzünden işten el çektirilmiş. Kendisinin bir günahı var mı? Siz de çoluk çocuk sahibisiniz. İnsaf ediniz efendim.” Müsteşar “Olmuş olmuştur.” diyor . “Bir defa her nasılsa el çektirilmiş. Memuriyet hayatında böyle şeyler olur. Kendine başka yerde iş arasın…” Sicil Müdürü bu haksızlığa karşı köpürüyor. Müsteşar’a diyor ki; “Bu iş aksederse, elbette bizim için iyi olmaz.” O, bu sözleri söylerken bütün kalem arkadaşları, bütün daire halkı da kapıdan dinleseler…Sicil Müdürü’ne ateş basıyor. Bütün daire, bütün işitenler onun yiğitliğine, kabadayılığına şaşırıp kalıyorlar. Çarşıdan pazardan geçerken herkes arkasından gösteriyor… Müsteşar, Sicil Müdürü’nün sözlerinden korkuyor, imzasını bozup sözünü geriş alıyor, Sicil Müdürü kağıtlar elinde odadan çıkarken kapıda dinleyenlerin aralıktan kendi odalarına kaçtıklarını görüyor, aşağı inip elindeki kağıtları muavinin önüne atıyor. Muavin, Müsteşar’ın silinmiş imzasını görünce ağzı açık kalıyor. Sicil Müdürü, muavinin şaşırdığını düşününce beyaz keten mendil altında tatlı tatlı güldü. Sonra işine yeniden tayin edilen memur haber alıyor, gelip Sicil Müdürü’nün ayaklarına kapanıyor, bu iş de her yerde duyuluyor. Karısının kulağına kadar da gidiyor. Kadından bir mektup : “Orada bu kadar işler yapıyorsun da, bize para göndermiyorsun!” Artık kızıyor. Bu kadar da olmaz. Hemen o da bir mektup döşeniyor. Aradan biraz zaman geçince, bilmem nerenin ikinci müntehiplerinden bir mektup : “Mebus seçeceğiz, kabul buyurunuz.”

Mazbatası Meclisten geçince bir gün daireye geliyor, bütün arkadaşları tebrik ediyorlar; Müsteşar oda kapısından karşılıyor, pantolonunun arka cebinden altın tabakasını çıkarıp cıgara veriyor…

Meclis’e girince ilk iş, memur maaşlarının arttırılmasına dair bir teklif…

Sicil Müdürü, terden, heyecandan boğulacaktı. Mendili yüzünden çekip fırladı. Yüzü kızarmış, gözleri dönmüş saçları dikilmiş köşeye oturdu. “Bu mendil altında da nasıl uyurlar” diye düşündü, sonra da tekmesiyle odanın döşemesini teperek: “Meryem, bir kahve pişir!” diye hizmetçisine bağırdı.

M. Ş. Esendal, Mendil Altında, Bilgi Yay. 8. Basım 2006, (ilk basımı 1946) , İstanbul, sf 109-11.

Re: Mendil Altında - M. Şevket Esendal

""
Müsteşar efendi de tanrı gibi adam bu arada...

Müsteşar efendi senden büyük mebus var, diyesi geliyor memurun.


Re: Mendil Altında - M. Şevket Esendal

abdullah şahin dedi ki:
""
Dünyası o kadar küçük ki zamanı gelip mebus olsa dahi memur maaşlarının nasıl artırılabileceğinin hesabını yapıyor.
Bence dünyasının küçüklüğünden ziyade, ideal bir bakış açısı da var. Kendinden gayrı kimseye de güvenmiyor, tek yol bu gibi, çaresizliği hissettirdi bana derinden. Beni de en çok bu hayali etkiledi.


Re: Mendil Altında - M. Şevket Esendal

"Geldiğim yeri unutmadım" gibi bir mesaj kaygısı var bence...


Re: Mendil Altında - M. Şevket Esendal

Evet, öykü sonunda bu köylüler de nasıl sürekli uyuyup hayal görüyorlar canım; buna kalp mi dayanır demeye getiriyor.


Re: Mendil Altında - M. Şevket Esendal

""
Bence dünyasının küçüklüğünden ziyade, ideal bir bakış açısı da var.

Kendi geleceğine ilişkin mi bu idealizm?


Re: Mendil Altında - M. Şevket Esendal

elif cinar dedi ki:
Cavit Bey'in hayal ettiklerine bakılırsa çok da korkak biri, gerçek yaşamda böyle anılacak işler yapamıyor olsa gerek:

quote]Bütün daire, bütün işitenler onun yiğitliğine, kabadayılığına şaşırıp kalıyorlar. Çarşıdan pazardan geçerken herkes arkasından gösteriyor… Müsteşar, Sicil Müdürü’nün sözlerinden korkuyor, imzasını bozup sözünü geriş alıyor,


Elif arkadaş buradaki yabancı kelimelerin anlamını da açıklarsa... Zira aynı sözcüğü iki defa kullanmış tesadüf olamaz, bir anlmı olmalı! : Wink


Re: Mendil Altında - M. Şevket Esendal

Arkadaşlar köylüden kastınız nedir 1946 yıllarını hesap ederek soruyorum. Taşralı mı demek istiyorsunuz. Ben Cavit Bey'in köylü olmadığına yemin edebilirim.


Re: Mendil Altında - M. Şevket Esendal

abdullah şahin dedi ki:
""
Bence dünyasının küçüklüğünden ziyade, ideal bir bakış açısı da var.

Kendi geleceğine ilişkin mi bu idealizm?


Öyküden anladığım sırf kendine değil, başkalarına karşı da duyarlı biri. Sırf kendine olsaydı, daha kişisel planları olurdu diye düşünüyorum.


Re: Mendil Altında - M. Şevket Esendal

""
Ben Cavit Bey'in köylü olmadığına yemin edebilirim.

Bana kasabalı biri izlenimi verdi. N. Cumalı'nın öykülerinde karşılaştığımız türden.


Re: Mendil Altında - M. Şevket Esendal

Biz de köylü olmadığını söyledik Elif, hatta yazarın da kendiyle bağdaştırdık bu tipi. Huh!


Re: Mendil Altında - M. Şevket Esendal

Aslında öykünün teması köylü yaşantısıyla memur yaşantısı arasında bir yerlerde gizli. Köylünün gelecek kaygısı gütmeden (?), döngüsel bir yaşantının rahatlığı içinde yüzünü örtüp uyumasıyla, memurun sürekli "yarın ne olacak, acaba hangi müfettiş gelecek, terfi edecek miyim?" minvalinde ilerleyen çizgisel yaşantısı arasındaki tezatlığı ince ince işlemiş Esendal bu kıpkısa öyküde.


Re: Mendil Altında - M. Şevket Esendal

Uyarınız üçün teşekkür ederim, Nurten Hanım, iletiyi bulayım da düzelteyim.


Re: Mendil Altında - M. Şevket Esendal

""
Öyküden anladığım sırf kendi değil, başkalarına karşı da duyarlı biri. Sırf kendi olsaydı, daha kişisel planları olurdu, diye düşünüyorum.

Daha çok "halk kahramanlığı" türünden bir duyarlılık sezinledim.


Re: Mendil Altında - M. Şevket Esendal

elif cinar dedi ki:
Arkadaşlar köylüden kastınız nedir 1946 yıllarını hesap ederek soruyorum. Taşralı mı demek istiyorsunuz. Ben Cavit Bey'in köylü olmadığına yemin edebilirim.

Ben de köylü olmadığını okuyorum. Taşralı sözcüğü ise benim için pek net değil anlamsal olarak.


Re: Mendil Altında - M. Şevket Esendal

Çok fark yok Barış Acar'ın da dediği gibi. Mendil altında hayvanların güneşte sıralanışına şahit olmakla; mendil altında kestirip kahramanlık hayalleri kurmak, kibirli eşinin emirlerini düşünmek arasında bir fark olmadığından bahsetmiş yazar.


Re: Mendil Altında - M. Şevket Esendal

Barış Acar dedi ki:
Aslında öykünün teması köylü yaşantısıyla memur yaşantısı arasında bir yerlerde gizli. Köylünün gelecek kaygısı gütmeden (?), döngüsel bir yaşantının rahatlığı içinde yüzünü örtüp uyumasıyla, memurun sürekli "yarın ne olacak, acaba hangi müfettiş gelecek, terfi edecek miyim?" minvalinde ilerleyen çizgisel yaşantısı arasındaki tezatlığı ince ince işlemiş Esendal bu kıpkısa öyküde.

İşte bu tespite katılıyorum. Hatta bu tespiti yapanın aklına sağlık diyorum.


Re: Mendil Altında - M. Şevket Esendal

Üniversitede Etimoloji alanında çalışan bir hocamız "Anadoluluk ve taşralılık farklıdır. Anadoluluk bir zenginlik, taşralılık ise ayıptır." derdi.


Re: Mendil Altında - M. Şevket Esendal

Az önce google'da "sicil müdürü" yazarak görsellerde arattım. Ellerini masanın üzerinde nereye koyacaklarını bilemeyen bir sürü kişinin fotoğrafını gördüm. Ben karışmam; google'ın yalancısıyım. Laughing out loud


Re: Mendil Altında - M. Şevket Esendal

""
Az önce google'da "sicil müdürü" yazarak görsellerde arattım. Ellerini masanın üzeirnde nereye koyacaklarını bilemeyen bir sürü fotoğraf gördüm. Ben karışmam; google'ın yalancısıyım. Laughing out loud

Evet, elleri fazlalık gibi.


Re: Mendil Altında - M. Şevket Esendal

""
"Anadoluluk ve taşralılık farklıdır. Anadoluluk bir zenginlik, taşralılık ise ayıptır." derdi.

Güzel saptama. Tüh!


Re: Mendil Altında - M. Şevket Esendal

Barış Acar dedi ki:
Aslında öykünün teması köylü yaşantısıyla memur yaşantısı arasında bir yerlerde gizli. Köylünün gelecek kaygısı gütmeden (?), döngüsel bir yaşantının rahatlığı içinde yüzünü örtüp uyumasıyla, memurun sürekli "yarın ne olacak, acaba hangi müfettiş gelecek, terfi edecek miyim?" minvalinde ilerleyen çizgisel yaşantısı arasındaki tezatlığı ince ince işlemiş Esendal bu kıpkısa öyküde.
Evet, ama yalnızca tezatlık işlenmiyor; köylünün rahatlığından bir rahatsızlık da var.


Re: Mendil Altında - M. Şevket Esendal

Cihan dedi ki:
Üniversitede Etimoloji alanında çalışan bir hocamız "Anadoluluk ve taşralılık farklıdır. Anadoluluk bir zenginlik, taşralılık ise ayıptır." derdi.

Hocanın biraz kafası karışıkmış gibi geldi bana. Keza etimolojik olarak "taşra" başkent İstanbul dışındaki her yer anlamında kullanılıyor. Ancak folklorik olarak yan anlamlarını kastetmiş olabilir tabii. Yine de sosyolojik bir değerlendirmeyle böyle bir yaklaşımın (ayıp vb.) çok yakışık alacağını sanmıyorum.


Re: Mendil Altında - M. Şevket Esendal

""
Evet, ama yalnızca tezatlık işlenmiyor; köylünün rahatlığından bir rahatsızlık da var.

Köylünün rahatlığını çekemezlik gibi geldi bana... Laughing out loud


Re: Mendil Altında - M. Şevket Esendal

Cihan Başbuğ dedi ki:
Üniversitede Etimoloji alanında çalışan bir hocamız "Anadoluluk ve taşralılık farklıdır. Anadoluluk bir zenginlik, taşralılık ise ayıptır." derdi.

Buradan taşralılığın "bir yerli" olmaktan çok, tercih edilmiş bir kültürü, anlattığını anlıyorum.


Re: Mendil Altında - M. Şevket Esendal

""
Cavit Bey’in bir sözü ile Müsteşar hemen eski işine göndermişti. Ya böyle olmayıp da müsteşar dayatsaydı! Bu zavallı adam sefil olurdu. Sonra onun han köşelerinde nasıl sürüneceğini, nasıl borçlanacağını, kılığının nasıl bozulacağını; tıraşının nasıl uzayacağını birer birer gözünün önüne getirdi. Acıdı. “Ya müsteşar kabul etmeseydi” diye düşündü. O zamani sanki müsteşar dayatmış gibi kızdı. Kendi kendine sordu; “Ne yapardım?” Hemen ceketinin göğsünü ilikledi, arkadaşına “Ver şu evrakı” dedi, kağıtları aldı, doğru Müsteşar’ın yanına.

Bu satırları okuduğumda önce öyküde bir gariplik olduğunu düşündüm. Öykünün sonuna doğru Cavit Bey'in yaptığı bu cengaverliğin mebus olmaya kadar giden rüyasından sonra ise Cavit Bey müşavir beyin neredeyse bu adamın işine geri dönme konusunda gösterdiği ılımlı yaklaşıma pek de sevinmediğini hatta hayatının bir fırsatını kaçırdığına yandığını düşündüm.

Gerçi Cavit Bey bana böyle bir durumda kahramanlığa soyunma konusunda biraz atıl kalırmış gibi de gelmedi değil.


Re: Mendil Altında - M. Şevket Esendal

Barış Acar dedi ki:
""
Evet, ama yalnızca tezatlık işlenmiyor; köylünün rahatlığından bir rahatsızlık da var.

Köylünün rahatlığını çekemezlik gibi geldi bana... Laughing out loud


Smile Laughing out loud Laughing out loud
karasineklerle arasına incecik bir mendil koyup hemen uyuyabilen köylüye hafif gıcık oluyor bence, "öyle olabilir miyim" i deniyor, yapamayacağını anlıyor. Köylünün geniş yürekliliği onu mahveden!


Re: Mendil Altında - M. Şevket Esendal

abdullah şahin dedi ki:
""
Öyküden anladığım sırf kendi değil, başkalarına karşı da duyarlı biri. Sırf kendi olsaydı, daha kişisel planları olurdu, diye düşünüyorum.

Daha çok "halk kahramanlığı" türünden bir duyarlılık sezinledim.

Bu tespite katılıyorum, bunun yanısıra içinde karısı tarafından beğenilmeyen, eleştirilen adamın da duyguları var.


Re: Mendil Altında - M. Şevket Esendal

Cavit Bey daha çok çevresindeki insanların kendi hakkında iyi ve olumlu duygular beslemesini önemseyen, övgüden hoşlanan bir adam.

""
Müsteşar’ın kendisini sevdiğini düşünüp sevindi.

Övgünün kime ait olmasından daha çok övgünün kendisinden hoşlandığı için de Müşavirin kendisini sevmesini çok önemsiyor olmasına rağmen bu sevgiyi daha büyük övgüler için hemen terk edebiliyor.

""
“Ya müsteşar kabul etmeseydi” diye düşündü. O zamani sanki müsteşar dayatmış gibi kızdı. Kendi kendine sordu; “Ne yapardım?”

""
O, bu sözleri söylerken bütün kalem arkadaşları, bütün daire halkı da kapıdan dinleseler

Bu satırların biri sanki işinden olanı adamı önemsiyormuş gibi görünürken ardından gelen düşüncelerle aslında adamın iyiliğinden daha çok bu iyiliği yapanın kendisi lmasını ve bunu herkesin de bilmesini önemsediğini görüyoruz.

Kötü bir adam değil ama iyliğin kaynağı kendinde değil bu iyiliğin sonunda gelecek övgülere düşkünlüğünden.


Re: Mendil Altında - M. Şevket Esendal

Nurten Aksakal yazdı :

""
Kötü bir adam değil ama iyliğin kaynağı kendinde değil bu iyiliğin sonunda gelecek övgülere düşkünlüğünden.

Evet kötü bir adam değil belki Cavit Bey ama dar bir çemberin içinde sıkışıp kalmış. Zayıflıkları onu bürokrasinin kirli yollarında dik duramayacak kadar güçsüz kılmış. İş yapmaktan çok övülmek, hak etmekten çok yükselmek önemli onun için.


Re: Mendil Altında - M. Şevket Esendal

Bir de öykücünün üslubu üzerinde durmalı.

M. Şevket Esendal'ın yaşadığı dönem için tipik denebilecek bir "üçüncü tekil şahıs anlatısı", giderek "tanrı anlatıcı" karşımızda olan. Yine de işin içine hayal alemi dahil edilerek bir üst katman oluşturulmuş ve iki durum arasındaki geçişlilik ustaca kurulmuş. Bence öykünün öne çıkan yanlarından biri bu.

""
Muavin, Müsteşar’ın silinmiş imzasını görünce ağzı açık kalıyor. Sicil Müdürü, muavinin şaşırdığını düşününce beyaz keten mendil altında tatlı tatlı güldü. Sonra işine yeniden tayin edilen memur haber alıyor, gelip Sicil Müdürü’nün ayaklarına kapanıyor, bu iş de her yerde duyuluyor.

Yukarıdaki parçada olduğu gibi zaman zaman iki bilinç durumu arasındaki sıçramalar, hikâye geçmiş zaman kipi ile geniş zaman kipi arasındaki geçişliliklerle desteklenmiş. Bu "yapıyor, ediyor"lu anlatım, hayal kuranın imgelemindeki her istenilenin gerçekleştiği sıkıntısız ve ferah ortamı da destekliyor.

""
Sicil Müdürü, terden, heyecandan boğulacaktı.

Yine de tanrı anlatıcının bu her şeye vakıf halinin iticiliği ortaya çıkıyor bu son cümlede. Sanki sicil müdürünün ofisine zorla sokulmuş, huzursuz ve rahatsız edici bir göz gibi hissediyorum kendimi bu dilin içinde.