UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Mektuplar

21 May 2010
Mehmet Sürücü

MEKTUPLAR
İnsanın ancak ailesinden alabileceği bu sorgusuz ilgi belki de yaşamı boyunca karşılaşabileceği en yoğun, en karşılıksız sevginin tezahürüydü.
Bir zarfı açmak kadar kalbi titreten ne vardır. Zarf mahremiyettir, mahrem olmasa da satırlar. Bir köşeye çekilinir, yalnız okunur mektuplar.
xxx
Aslında biraz düşünüldüğünde pek o kadar eskilerde olmayan, ama yine de geçmişlerde bir zamanlarda mektuplar yazılırdı. Bu mektupların bir başkalığı, kendine özgü bir büyüsü, bir sıcakılğı olurdu. İlkokula gittiğim günlerden anımsadığım, ilk çizebildiğim resimlerden birisi; muhtemelen güvercin olan, gagasının arasında mektup zarfı tutan, uçan bir kuş resmiydi. Kimseden gelmeyecek bir mektubun tortop ettiği yüreğimin köşelerinde, derinliklerinde belki daha o zamanlar varlığını bilmediğim o insanlara karşı mektubun simgelediği, onun elle tutulur kıldığı bir merak bir gitme isteği olurdu ellerin arasındaki zarfta.
xxx
Kendisinden mektup alabileceğim uzaklardaki bir kentte, bir şehirde, hele hele okyanuslar ötesi ülkelerin birinde hiçbir yakınım, hiçbir tanıdığım, dostum, arkadaşım olmadığı halde yine de güzeldi bir mektubu düşlemek.
xxx
Daha sonra, biraz büyüdüğümüzde mektuplar değil ama pusulalar dolaşırdı el altından, manilerin, sevgi sözcüklerinin karalandığı.
xxx
Mozart; 3000’e yakın mektup yazmış...

Sevgililer bir yer kararlaştırır, kendi aralarında, bilmem neredeki ağaç kovuğu, dutluktaki viranelikte bir taşın altı, pusulalar, mektuplar oralara bırakılır, sevgililerce aralardan alınır gizli gizli.
xxx
(Van Gogh kardeşi Teo’ya 650 mektup yazmış.)
xxx
Fetişist bir tapınmayla açılan mektup katları, sevgilinin elinin değdiği kağıdın kutsallığı, kalbi saran sözcüklerin tılsımı. Ayrılanların, ayrılıkların, biraz sonra yanından gidip olmayacak sevgilinin her dem var olduğunu kanıtlar, uzun soğuk gecelerde yastığın altına, koynuna konmuş sıcak bir mektup.
xxx
(Voltaire altmış yıl boyunca bilinmeyenlerin yanında bilinenlerinin 18 000’i bulduğu, çeşitli kişilere mektuplar yazmış.)
Dostlara, sevgililere yazılır mektuplar. Ayrılıklara, uzaklara, özlemlere bir direniştir mektuplar. Uzaktaki özlenenle geceyarıları, kağıt kalem önünde sessiz bir sohbet, karşılıklı konuşmadan bir iç dökme, mutlu, mutsuz bir dertleşmedir onlar. Alanın ellerinin, parmak uçlarının dokunacağı bembeyaz kağıda yüreğinin sımsıcak dokunuşlarını işlemektir mektup. O bir kuytuda, kıyıda köşede yoğun bir duygusallıkta yazılır.

( Çiğ damlası göle dedi ki: Sen nilüfer yaprağının altındaki büyük çiğ damlasısın, ben de üstündeki küçük çiğ damlası) Tagore. Dostluğa bak!

Üzgünüm! Yine kaynağım yok. (Kaynaksızsa daha kolay yok sayılabilir mi acaba?)

Kategori:

Re: Mektuplar

Bir mektup tutkunu olarak bir zamandır Mehmet Sürücü'nün bu iletisine bir cevap yazmaya çalışıyorum. Bir türlü fırsat bulamadım. Bugünkü kütüphane ziyaretim sırasında Uzun Hikâye sakinleri için ne bulsam diye Gergedan dergisinin ciltlerinde dolaşırken Enis Batur imzalı aşağıdaki yazıyı buldum. Batur'un dilinin ve düşüncelerinin epey heyecanlı olduğu bir dönemden keyifli bir yazı.

Kaynak: BATUR, Enis. "Mazruf", Gergedan, 2, İstanbul: Nisan 1987, s. 36-37.

EkBoyut
mazruf_-_enis_batur.pdf 1.23 MB

Re: Mektuplar

1987'de, insanlar henüz, ya da hâlâ mı, demeli, birbirlerine mektup yazıyormuş. Benim de hayatımda en çok ve pek düzenli mektup yazdığım dönem 80'li yıllar. Küçük bir çocuktum ama yazıyordum. Belki anılan tarih insanların en fazla mektuplaştığı dönemdir. Cezaevlerinin henüz boşalmadığı, hemen herkesin bir yakınından ayrı olduğu yıllar çünkü.

Hemingway'in Mektupları'ndan(*) kitabında, şöyle demiş yazdığı bir mektupta yazar, ben de onu paylaşayım:

"Sayın Senatör Mc Carthy,
Senin, iyi bir birlikte bulunduğunu biliyorum ve gerçekten kötü yaralanmış olmalısın, fakat senatör, açıkça bazı vergi verenlerin ahlâklarını bozuyorsun ve bu sana, onu listenden çıkarman için bir davettir. Buraya gelebilirsin ve özgürce dövüşebilirsin, kimse duymadan, benim gibi 50 yaşında, 209 çeken ve senin bok olduğunu düşünen, sanatör, yaşlı bir tiple; seni, yaşadığın en iyi günde, kıçının üstüne oturtacak. Senin için sağlıklı olur ve açıkça eğitici olabilir.
Gerçekten, nerede adam, tavşanla dövüşecek kadar yüreğin olduğunu sanmıyorum."

(*) Hemingway'ın Mektupları, Mektuplar Dizisi 20, Düşün Yayınları, 1995


Re: Mektuplar

Çok mektup yazdım bir zamanlar. Onun ne kadar güzel bir "şey" olduğunu biliyorum. Bugün artık zaman zaman; bir Kafka'nın Milena!sına, Pessoa'nın Ophelia'ya yazdığızdığı herhangi bir mektubu, günün sıradan bir saatine sıkıştırıp, o günün tatsızlığına biraz da olsa güzellik katmaya çalışmaktan başka ne yapabileceğimi bilmiyorum.

Bu elektronik iletiler bana yeterince sıcaklıkta gelmiyor. Bu duygumun, bir metni bilgisayardan okumaktansa, kitaptan okumayı yeğleyişimle, bunun da bir zamanlardaki kitaplarla olan ilişkilerimizden, onların kendine has kokularına varan özel bağlarımızdan kaynaklandığını da biliyorum.

Fernando Pessoa - Ophelia’ya Mektuplar
http://www.uzunhikaye.org/icerik/fernando-pessoa-ophelia%E2%80%99ya-mektuplar