UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



"Medusa Hakkında Her Şey Yazısı" Olmayan Yazı

14 Ağu 2013
oktay

Caravaggio'nun Medusa'sı 1598-1599'larda yapılmıştır. Medusa'nın Perseus tarafından katledilişini resmetmektedir tablo. Caravaggio'nun burada da vahşet karşısında olabildiğine pervasız bir tavır takındığını görmekteyiz: Tablo tam da Medusa'nın kellesinin kesildiği anı resmekte, Medussa Perseus'un kalkanından kendi yansımasını görmekte, boğazından fışkıran kana dehşetle bakmaktadır. Medussa'nın yılan saçları sudan çıkarılmış ama yaşamaya devam eden balıklar gibi kıvır kıvırdırlar;ölüm anını resmeden bu tabloda ne kadar çok yaşam olduğunu gördüğünüzde afallarsınız. Didim Apollo Tapınağındaki Medusa'nın tam "zıttıdır" sanki bu; Aydın/Didim'deki Medusa tam da Apollonik bir eserden bekleneceği üzere kaskatı, tüm yaşama sirayet etmekten yoksun bir taş yığınıdır. Zaten tağınağın haline bakınca tapınak koruyuculuğu görevini yerine getirdiği de söylenemez.


Caravaggio'nun Medusa'sı (Resmin büyük hali)


Apollo Tapınağındaki Medusa (Resmin büyük hali)


Rubens'in Head of Medusa'sı (Resmin büyük hali)

Rubens'in Head of Medusa'sı (1610-1617) da Caravaggio'nunki gibi bu bahtsız kadının katlini resmetmektedir. Tablo kan ve vahşeti göstermekte en az Caravaggio kadar pervasızdır, ama onu anlatırken dilin ucuna gelen sözcük "vahşet" ten çok "iğrenç"tir. Burada da gözler ve yılan saçlar dikkat çekmektedir; ancak onlar burada Caravaggio da olduğu üzere bir "yaşam" imgesi oluşturaktan uzaktırlar. Oysa hiç de Apollo Tapınağındaki Medusa'ya benzemez Rubens'in Medusası da. Onun yılanları da birbirlerine diş geçirip itişip kakışmakta, kıvır kıvır birbirlerine dolanmakta, hatta etrafa saçılmaktadırlar. Ancak Rubens'in Medusa'sının yılan saçları onu bir an önce terketmek için birbirlerine girmiş gibidirler. Onlar sanki ölüm ile aralarına mesafe koymak istemektedirler. Tablo yaşam ve ölümü birbirine yakıştıramamakta, onları birbirlerinden yalıtmaya çalışmaktadır. Rubens'te de Medusa'nın gözleri tıpkı Caravaggio 'da olduğu üzere yuvalarından fırlayacakmış gibi resmetmiştir ama ikisinin uyandırdığı duygu yine birbirinden farklıdır. İşte, bu yazının ele almaya çalıştığı mesele kısmen bununla ilgilidir.

Kalkandan Yansıyan Yüz
Medusa 'nın bakışlarına maruz kalanı dondurup taşa çeviren lanetinden korunmak için Athena'nın verdiği ayna gibi yansıtan kalkanı kullanmıştı Perseus. Medusa'yı doğrudan, yani kendi gözleriyle değil de bir yansımadan gördüğü için muvaffak olabilmiştir. İşte Perseus'un Athena'dan almış olduğu bu kalkanın üzerine düşen Medusa yansımasının resmedildiği Caravaggio tablosu sadece bununla yetinilmiş olsa bile yeterince ilginç olurdu ama tabloyu daha da ilginç kılan şey Caravaggio 'nun Medusa olarak resmettiği yüzün kendisine ait oluşudur. Yani, Medusa olarak katledilmiş olan kişi Caravaggio'nun kendisidir. Caravaggio'nun böyle bir seçimi -onun kendisini tarihi ya da mitolojik figürlerin yerine geçirmesinden ya da bu tabloda olduğu üzere öldürülmüş bir figür olarak sunmasından bahsediyorum- başka çalışmalarında da yaptığını biliyoruz. Bu durum biyografik öğelerle açıklanabilecek olsa da burada meselenin ele alınışı o yönde olmayacak, zaten ne resme dair "açıklamalar" yapmanın ne de "bir şeyleri yerli yerine oturtmanın" peşindeyim.

Peki, bunu -ressamın kendisini yansımada, katledilmiş bir Medusa olarak resmedişini- nasıl değerlendirmeliyiz?

***

Rubens'in tablosunda kaçışan yılanların ardında Medusa'nın göreni kendisine hayran bırakan meşhur saçlarını görürüz. Tabi ki, artık onlar göreni kendisine hayran bırakacak güzellikte değildirler, resmin iğrençliğinen ve "ölümden" üzerilerine düşen payı almıştırlar ancak yine de oradadırlar ve geçmişe yönelik bir arzu uyandırırlar. Yani Rubens'in tasvirine göre güzel sonradan suçtan dolayı çirkinleşmiş gibidir: "Güzel" ve "çirkin" ayrı kategorilerdir ve Medusa'nın günahının bedeli güzelliğin çirkinliğe dönüşmesidir. Dolayısıyla, Medusanın ölümü ile suç cezasını bulduğu için yılanlar Medusa'yı terketmekte ve böylece o zehirli yılanların ardında geçmişteki güzelliğe dair belirtiler ortaya çıkabilmektedir. Ölüm ve yaşamın birbirinden yalıtılmış olması gibi güzel de çirkinden yalıtılmıştır. Estetiğin ahlakileştirilmesi ile nolstaljikleştirilmesinin bu çakışması hiç de şaşırtıcı değildir; çünkü nolstaljizm ile moralizm kökenselliğe dair aynı temel metafizik yanılsamayı paylaşmaktadırlar.

Caravaggio ise yılanların berisinden hiç bahsetmemektedir. Saçlar yılandır, o kadar. Yılanların ardında yılanlar olmalıdır. Caravaggio güzel ve çirkin, iyi ve kötünün bir birinden soyutlanmasına dair ne varsa reddediyor görünmektedir. Yaşamsal hareketlilik -yılanlar- onun içindir ki Medusa'yı terk etmemekte,yani yaşam ölümden kaçmamaktadır. Aynı durumu Caravaccio'nun kilise için yaptığı tablolarda da görürüz. Azizler, Meryem, İsa tasvir edilirken batakhanelerden bulunan ayyaşlar ve fahişeler resmedilmektedir ve tasvirlerde bu kutsal kişilerin başlarına gökselliği simgeleyen haleler yerleştirmeyi reddetmektedir Caravaggio- ki tüm bunlar kilisede tartışmalara yol açacaktır.

bir başka tabloda kendisini hem Davut hem de Golliath olarak resmetmesi de bu minvalde dikkat çekicidir. Bir başka örnek ise şarap tanrısı Baküs'sün marazlı bir yüz,morarmış dudaklar ve solgun bir tenle hastalıklı bir Caravaggio olarak resmedildiği Young Sick Bacchus olarak bilinen tablodur.

Tüm yüce, kutsal ve soyut şeyler Caracaggio tarafından kusurla damgalanmış olarak yeniden yaratılırlar. Kusur onların yaşama dair olduğunun bir kanıtı ya da bu soyut şeylerin somutlaşıp gerçekleşmesinin bir şartı olarak tablolara işlenmiştir. Bir aziz olan Thomas bile İsa'nın sağ kaburgasının altındaki meşhur mızrak deliğine parmağını daldırmaktan çekinmeyen meraklı ve kuşkucu bir insancığa dönüşmüştür. Death of the Virgin 'de Meryem Ana'nın cesedi şişmiş ve deforme olmaya başlamış bir et yığını olarak gösterilirir. Vucudun elleri,ayakları ve yüzü şişmeye başlamış, Meryem'in teni de ölüm beyazını giyinivermiştir.

***

Bir Self-reflection* Olarak Medusa
Caravaggio 'nun Medusa'sı tam manası ile Hegelci bir izlek takip etmektedir. Bu minvalde Caravaggio belki de Hıristiyan düşüncesinin en büyük ressamıdır. Caravaggio kiliseye rağmen büyük bir Hıristiyan sanatçıdır çünkü onun eserleri kilisenin aksine Hıristiyanlığın temeli olan teslisin içinden çıkıp gelmektedir. Tıpkı Hegel'de olduğu üzere onda da en dünyevi şeyler en kutsal şeylerin içinde bir gerçekleştirici olarak yer almaktadır. Teslis, tanrının yer yüzüne indiği, tanrının bu dünyaya etki ettiği yani İsa'nın bedeninde izdırap içinde insanlığın suçunun kefaretini ödediğinin ifadesidir. En yüce ve soyut şeylerin, en acınası ve dünyevi hallere bürünmesi sayesindedir ki güzel ortaya çıkar. Bu Rubens'in Head of Medusa'sınından farklıdır. Rubens'te güzel , geçmişte kalmış ve ancak süpürgeye dönmüş bir kıl yumağı sayesinde tahayyül edilebilecek bir şey iken Caravaggio'un Medusa'sında güzel kökensel bir çirkinlik ile ortaya çıkar. Tıpkı nasıl insan doğuştan günahkar ise, güzel de doğuştan çirkinin damgasını taşır ve tam da bu günahkarlık ve çirkinlik sayesinde yaşam ortaya çıkar. Teslis ve diyalektik nasıl "tanrıyı hoş bir seda olmaktan çıkaran hıristiyancı bir formül" ise bu da sanatı soyut bir nesne olmaktan çıkaran şeydir. Death of Virgin'de Meryem sahiden de ölmüştür ve sevenleri sanki Meryem tanrının krallığına gitmemiş gibi kahrolmuş bir şekilde etrafına toplanıp yas tutmaktadır. Bu hiç de kilisenin düşündüğü gibi bir inançsızlık göstergesi değildir, aksine bu acıdır ki kilisenin duvarlarında bu resmi gören insanları tanrıya daha çok yaklaştırır.

***

Caravaggio'nun Medusa tasviri Hegelci tinin kendi kendisini self-reflection yoluyla tanımasının tasviri olarak değerlendirilebilir. Bunun iki nedeni vardır: Öcelikle, Hegelci düşüncenin yetkince dillendirdiği üzere bilinç ya da daha doğru bir ifade ile öz-bilinç ancak bir reflection sayesinde ortaya çıkabilmektedir. Hiç bir göz kendisine doğrudan bakamamaktadır. İkinci olarak ise, Hegelci öz-bilinç her zaman bir günahkara ait bir kendini tanıma işlemidir. Yani, öz-bilinç kazanımının doğal sonucu öznenin günahını içselleştirmesidir. Daha açık bir ifade ile söylemek gerekirse, self-reflection sonucunda karşınıza çıkan benliğiniz cezaya çarptırılmış bir ucube yaratıktır, canavar Medusa'dır, günahkardır.

Her şeye rağmen Caravaggio'nun tasvirinde bu canavar hiç de iğrenç değildir. Bunun nedeni Rubens'in aksine Caravaggio'nun bir Medusa olması yani vahşete "anlam kazandırabilmiş" olmasıdır. "İstememektense hiçliğin kendisini isteyen insan"ın yaşama "kazandırdığı" anlama benzemektedir bu. Rubens'in tasvirindeki iğrençlik ise onun "salt vahşeti" sunmasından kaynaklanır. Vahşet, deyim yerinde ise burada bir self-reflection'a dönüşmediği için iğrençtir.

Yine Caravaggio 'nun portresine baktığınızda onun suretinin hala bir şeyler anlattığını düşünebilmenize rağmen Rubens'in Medusa'sı atıl bir biyolojik kalıntı gibidir. Sanki Caravaggio'nun mimikleriyle anlatmaya çalıştığı şey sizi dehşete düşürürken, Rubens'in tasvirinde mimiklerin hiçbir şey anlatmıyor olmasından, yani "salt ölümden" kaynaklanan bir dehşet söz konusudur. Tabii ki, bunu söyledikten sonra şunu eklemek zaruridir: Bir imajın hiçbir şey anlatmadığı için dehşet verici olduğunu söylemek teknik olarak hiç de mümkün değildir.

***

İlk bakışta Caravaggio 'nun Medusa'yı kalkana yerleştirmesini sağlayan perspektif, tabloya bakan herkesi bir Medusa olarak konumlanmaya zorlamaktadır. Tablo bir ayna görevi gören bir kalkan olarak tasarlanmıştır, dolayısıyla da bu aynanın karşısına geçen herkesin kendisini cepheden ve Caravaggio suretindeki bir Medusa olarak görmesine yol açar. Bu günahın kamusallaştırılması ve böylece herkesin günahkarlıkta eşit kılınması anlamına gelmektedir. Tablo gerek sadece Medusa'yı resmetmesi gerekse bunu yaparken anlatımın gerçekleştirildiği konum bakımından bize canavar Medusa olmaktan başka bir seçenek sunmaz. Kendi canavarlığı ve ölümü ile yüz yüze gelmiş olan Medusa olmaktan, yani günahkarlığımızı içselleştirmiş bir öz-bilinç olmaktan başka seçeneğimiz yoktur. Reflection burada Perseus'u tamamen örgünün dışına atmış görünmektedir.

Ancak Medusa'nın gözlerini takip ettiğimizde onun gözlerini diktiği şeyin tam da Perseus'un yarattığı etki, yani kesilmiş boğaz ve fışkıran kan olduğunu görürüz. Perseus bir figür olarak tabloda yer almamasına rağmen tablonun en önemli öğesi haline geliverir. Tabloda bir özne(nesne) olarak yer almamaktadır, o bir edimdir.

Bir yaratıcı edim hiç de "doğrudan" etki etmez. Tıpkı Perseus'unki gibi ancak bir reflection üzerinden gerçekleşebilir. Zaten "doğrudanlık" salt ölüm demek olduğu için Perseus ayna gibi yansıtabilen bir kalkanın yardımıyla Medusa'ya bakabilmiştir. Aslına bakılırsa "doğrudanlık" diye bir şey imkansızdır da. Doğrudanlık diye bir şey olduğunu savunmak Rubens'in tasvirinde beliren, kökenselliğe dair aynı temel metafizik yanılsamayı tekrarlamaktır.

Tüm bunları yedekleyerek söylemek gerekir ki, öz-bilinç, tablonun/kalkanın karşısıma geçen kişinin bir yaratıcı edim ortaya koyup koymadığı ya da başka bir ifade ile söylersek öz-bilinç denen şeyin "mutsuz bilincin" sadece bir gelişimi olup olmadığı hakkında bir araştırmayı gerekli kılmaktadır. Öz-bilinç değerini/değersizliğini bundan sonra bulacaktır çünkü ne "öz-bilinç" ne de onun "özgürlüğü" kendinde değerlidir.

* Reflection sözcüğünün bazı anlamlarını vermek okurun işini kolaylaştırabilir, google translateten alıntılıyorum : Yansıma,aksetme, yansıyan görüntü, düşünme, düşünce, kusur bulma, ayıplama.

Kategori:

Re: "Medusa Hakkında Her Şey Yazısı" Olmayan Yazı

Yazı içerisinde verdiğim linklerdeki resimlerin boyutlarının büyük olmasına dikkat etmeye çalıştım. Onlara daha yakından bakmak ve ayrıntıları incelemek isterseniz linkleri kullanmanızı özellikle tavsiye ederim.


Re: "Medusa Hakkında Her Şey Yazısı" Olmayan Yazı

Bir Caravaggio hayranı olarak ilk resim için şunu eklemek istedim hemen: Oktay'ın vurguladığı "kendini resmetme" durumunu ayna metaforuyla da desteklemek lazım. Resmi yuvarlak bir çerçeveye yerleştirip izleyicinin karşısına koyarak onu kendi Medusa gerçekliğiyle yüzleşmeye zorluyor Caravaggio. Rubens'in klasik temsilinden ayrıldığı temel noktanın burası olduğunu düşünüyorum.


Re: "Medusa Hakkında Her Şey Yazısı" Olmayan Yazı

Caravaggio miti takip ederek Medusa'yı kalkanın üzerinde resmetmiş zaten, ki mitte kalkanın özelliği bir ayna olması.


Re: "Medusa Hakkında Her Şey Yazısı" Olmayan Yazı

Caravaggio neden kendini Medusa olarak görüyor?

Medusa denilince ilk akla gelen saçları yılanlardan oluşmuş bir baş.

Yılan denilince ilk akla gelen sinsilik, soğuk bir kötülük.

Yılanlar beyni çevreleyen deriden çıkıyorlar.

Caravaggio, kafasında bin bir soğuk, sinsi kötülük yılanlarının dolaştığını düşünüyor.

Kestirme, dolandırmayan bir mantıkla yaklaşmaya çalıştım.