UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Marguerite Yourcenar - Zenon

11 May 2010
Mehmet Sürücü

""
Marguerite Yourcenar - Zenon-Adam Yayınları

Kusuruma bakmayınız! Şeyleri oldukları gibi göstermek gibi bir densizliğe bir daha düşmem

Tanrıyı yadsıyan bir tanrıtanımaz var bir tek, ona sövmeyen.

Kuşkudan, hakaretten korunabilmek için hiç kimse yeteri kadar yukarıda değildir.

Önemli olan hava kararmadan önce onun dünyadan süzdüğü az bir şeyi almak, denetimden geçirmek ve mümkün olursa yanlışları düzeltmekti. Bir anlamda göz hiçliği dengeleyen karşı ağırlıktı.

Anı denilen şey içsele dönüşen ve varolmayı sürdürmesi belleğe bağlı olmayan varlıklara, zaman zaman atılan bir bakıştan başka bir şey değildir.

Ömrü, bu bütününe sahip olduğunu sandığı özgürlüğü kuruş kuruş kazanmaya çalışmakla geçmişti, insan bir şeyi istediği, arzu ettiği bir şeyden çekindiği, belki de yaşadığı sürece özgür olamaz.

Bilmek ve yaşamak için bağımlı bulunduğumuz kanalların geçiciliği , yetersizliği öylesine belirgin ki; bu deliklerden ikisini kapamak sesler evreninden kopmaya yetiyordu ve öbür ikisini kapamakla da gece oluyordu; birbirine en yakın olan üçünü bir tek avuç içi ile kolayca kapatabiliyordunuz ve bir hayvan ki varlığıyla yokluğu bir soluğa bağlı kalıyordu.

Ateş de odun da masumdurlar.

Öncesizlik – sonrasızlık ile zaman, hiç değişmeyen bir kara su denizine akan bir kara su gibi, aynı şeydir.

Ben kendi hesabıma her günü yaşayacağım son günmüş gibi yaşadım.

Eğer Arşimet bir dayanak noktası bulabilseydi, yalnız dünyayı kaldırmakla kalmaz, onu kırık bir ceviz kabuğu gibi boşluğa yuvarlayıverirdi.

Bir dirhem atalet bir fıçı hikmetten daha ağır çeker.

Sözcüklere güvenmemeyi öğrendim sayılır. Doğduğumdan biraz daha az budala olarak öleceğim.

Bilgi ve gözlem hiçbir zaman yetmez; eğer güç haline dönüşmezse.

“Evet” ile “Hayır” , “Onay” ile “Yadsıma” arasında öylesine geniş bir yer altı uzay var ki; orada insanların en çok korku çekenleri bile huzur içinde yaşayabilirler

İnsanoğlunun ikiyüzlülüğünü abartıyorsunuz. İnsanların çoğu ikili düşünemeyecek kadar az düşünür.

Sorun benim için insandan da öte bir şey olmak.

Gölgeni resmin üzerine düşürme; aynayı soluğunun buharından uzak tut; içimizde sürekli ve öz olan ne varsa onu al; bizim gibi zeytin yemiş, şarap içmiş, ya da parmakları bala batırıp yapışkanlaşmış, acı rüzgara ve köreltici yağmura karşı savaşmış ya da yazın kavak ağacının gölgesini aramış, zevkleri düşünceleri olmuş o insanlarla kesişen noktalarımızı yakalamaya çalış.

Hırsla gerçeği arayan, ya da hiç olmazsa doğruyu bulmaya çalışan, gerçeğin mutlak ya da arı olmadığını anlayabilecek kişidir.

Başkalarıyla alışverişimiz uzun sürmez; doyuma ulaşınca, ders öğrenilince, kitap tamamlanınca ilişkimiz de sona erer.

Kategori: