UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Lord Dunsany - Rüzgâr ve Sis

23 Kas 2008
esra

İşte benim naçizane çevirim Smile

""
Rüzgâr ve Sis
Lord Dunsany

"Yol verin!" dedi soğuk kışın emektar kuzey rüzgârı denizden estiğinde, "Benim sıram geldi."

Hemen önünde dalgaların arasında gezinen ağır gri sisi gördü.

"Yol verin!" dedi tekrar kuzey rüzgârı, "A! Güçsüz sis de buradaymış. Ben ki Kış'ın gemilerle yaptığı asırlık savaşın baş kumandanıyım.
Benim gemileri denizin dibine yollayan ya da üzerlerine düşmanları dipsiz buzdağlarını salan. Sen bir arpa boyu yol alamazken ben okyanusları aşarım.
Ne vakit gemilerle karşılaşsam karaya matem çöker. Ben ki gemileri kayalıklara sürer denizin açlığını gideririm. Ne zaman yüzümü göstersem
sahibim kışın önünde el pençe divan dururlar.

Bu kibir dolu böbürlenmeye karşılık vermedi sis. Sadece yavaşça kalktı, sudan çıktı, uzun vadiye doğru yol aldı, tepelerin arasına sığındı.
Gün perdelerini indirdi, tüm hareket kesildi. Kurbağa sessizliğin içinde mırıldanmaya başladığını duydum. Kendi kendine alçakça çaıldığı malların hikayesini anlatıyordu bir de utanmadan. "Eski İspanya'dan yüzelli galon, Tyre'dan giden bazı ticaret gemileri, sekiz balık ağı, doksan savaş gemisi, seyir halindeki oniki savaş gemisi top gülleleriyle birlikte, üç yüz seksen yedi nehir teknesi, modern savaş gemileri, doksan bin kadar amiral..." mırıldadı ve kıkırdamaya devam etti ta ki ben aniden kalkıp onun bana bulaşmasından korktuğum pisliğinden kaçana kadar.

Çeviren: Esra Çınar
"Wind and Fog", Fifty-One Tales

Kategori:

Re: Lord Dunsany - Rüzgâr ve Sis

Esra'nın ellerine sağlık. Yalnız çevirdiği metinde cümlelerin bazı bölümleri atlanmış gibi hissettim. Mesela şu bölüm yok: "forty-two merchantmen that carried spice, thirty yachts, twenty-one battleships of the modern time". Bir de sisle ilgili bölümde bir anda kurbağalar girmiş işin içine. Sanırım "fog" sözcüğünü "frog" olarak okumuş Smile Bunların gözden kaçtığını sanıyorum. Çeviriyle ilgili ayrıntılı değerlendirme birazdan geliyor...


Re: Lord Dunsany - Rüzgâr ve Sis

""
"Yol verin!" dedi soğuk kışın emektar kuzey rüzgârı denizden estiğinde, "Benim sıram geldi."
""
"Yol verin!" dedi yaşlı kışın ayak işlerini yapmak için denize inen Kuzey Rüzgârı.
Burada "Benim sıram geldi." cümlesinin kaynağını göremedim. Acaba araya bir şeyler mi karıştı, yoksa Esra "Yol verin!"i yeterli mi bulmadı, tam anlayamadım.

""
"Yol verin!" dedi tekrar kuzey rüzgârı,
Özgün metinde "tekrar"dan söz edilmiyor. "Yol verin!" dedi kuzey rüzgârı, biçiminin özgün metne daha sadık olacağını düşünüyorum.

""
A! Güçsüz sis de buradaymış. Ben ki Kış'ın gemilerle yaptığı asırlık savaşın baş kumandanıyım.
""
Ey güçsüz sis, ben Kış'ın gemilerle yaptığı asırlık savaşın baş kumandanıyım.
Burada ilk çeviride bir sempati okunuyor, oysa sanki rüzgâarın bütün derdi kibirli laflar etmekmiş gibi hissediyorum. İkinci cümleye gelince... Cümle "Ben ki" diye başlayınca eksik kalmış gibi oluyor. O zaman şöyle bir şey bekliyorum: "Ben ki Kış'ın gemilerle yaptığı asırlık savaşın baş kumandanıyım, falan filan yaparım." Çünkü "ki" bir ara cümle başlatıyor ve o ara cümle "kumandanıyım" diye bittiğinde ana cümle henüz tamamlanmamış oluyor. Buna benzer bir cümle ileride bir yerde daha geçiyor.

""
Benim gemileri denizin dibine yollayan ya da üzerlerine düşmanları dipsiz buzdağlarını salan.
Burada cümlenin kurgusu çok güzel bence. Kibirli havayı yansıtmak açısından hayli başarılı. "huge"ün "dipsiz" diye çevrilmesi de ilginç olmuş, bence güzl bir buluş. Ama "üzerlerine düşmanları" kısmında söyleşiyte bir sorun var gibi hissediyorum. Kolayca okunmuyor. Belki üzerine biraz çalışmak gerek, lakin bir şey öneremiyorum şimdilik.

""
Sen bir arpa boyu yol alamazken ben okyanusları aşarım.
"arpa boyu" güzel olmuş, kutlarım Smile

""
Ben ki gemileri kayalıklara sürer denizin açlığını gideririm. Ne zaman yüzümü göstersem sahibim kışın önünde el pençe divan dururlar.
Burada yine "ben ki" var. Onun dışında bu iki cümlenin çevirisi çok başarılı bence. "açlığı gidermek" ve "el pençe divan". "el pençe divan durmak" mı "el pençe divan olmak" mı emin olamadım. Elinin altında düzgün bir deyimler sözlüğü olan arkadaştan rica etsem (tabii Esra'nın çeviriyi yaparken bakmadığını varsayıyorum, bakmışsa zaten sorun yok).

""
sudan çıktı, uzun vadiye doğru yol aldı, tepelerin arasına sığındı.
""
denizden uzaklaşıp uzun vadilere tırmanarak tepelerin arasına sığındı.

""
Gün perdelerini indirdi
Günün perdelerini indrimesi ya da perdeleri indirmek diye bir deyimimiz var mı, yoksa bu ifade çeviri gereği mi ortaya çıkıyor? Eğer ikincisiyse belki "Gece çöktü" gibi bir alternatif de düşünülebilir.

""
Kurbağa sessizliğin içinde mırıldanmaya başladığını duydum.
Smile Bayağı keskin bir viraj olmuş sisten kurbağaya. "Sis, ıssızlığın içinde mırıldanmaya başladı."

""
Kendi kendine alçakça çaıldığı malların hikayesini anlatıyordu bir de utanmadan.
""
Kendi kendine alçakça yağmaladığı maların hikâyesini anlatıyordu utanmadan.

""
Eski İspanya'dan yüzelli galon, Tyre'dan giden bazı ticaret gemileri, sekiz balık ağı, doksan savaş gemisi, seyir halindeki oniki savaş gemisi top gülleleriyle birlikte, üç yüz seksen yedi nehir teknesi, modern savaş gemileri, doksan bin kadar amiral..." mırıldadı ve kıkırdamaya devam etti ta ki ...
""
Eski İspanya'dan yüz onbeş kalyon, Sur'dan giden malum ticaret gemisi, sekiz balıkçı filosu, doksan savaş gemisi, gülleleriyle birlikte seyir halindeki on iki savaş gemisi, üç yüz seksenyedi nehir botu(?), kırk iki baharat tüccarı, otuz yat, yirmi bir modern savaş gemisi, dokuz bin amiral..." diye kıkırdaya kıkırdaya mırıldanıyordu ki, ...
Tyre -> Sur çevirisi için bkz. http://en.wikipedia.org/wiki/Tyre,_Lebanon
İki kez üst üste savaş gemisi diyoruz, "ship-of-the-line" için Türkçe bir karşılık bulamadım, zaten Osmanlı Donanması'nda bu tür bir gemi olmamış anladığım kadarıyla. Buna en yakın gemiler Kalyonlar, ama o da daha önce geçiyor aynı cümlede, o nedenle bunun nasıl çevrilebileceğini düşünmek lazım. Bu konuda bilgi sahibi birileri bir adım öne çıksalar ne güzel olur. Yanlış anımsamıyorsam İhsan Oktay Anar'ın Amat'ında bol bol savaş gemisi türlerinden söz ediliyordu, belki de ona bakmak lazım.
Nehir teknesi/ nehir botu meselesi de karışık Smile

Genel olarak çeviriyi oldukça beğendim. Atlanan noktalar ve savaş gemisi türleriyle ilgili kısmdaki karışıklık çevirmeni biraz zorluyor doğal olarak. Ellerine sağlık Esra. Alkış


Re: Lord Dunsany - Rüzgâr ve Sis

""
eren yazdı:
""
Ben ki gemileri kayalıklara sürer denizin açlığını gideririm. Ne zaman yüzümü göstersem sahibim kışın önünde el pençe divan dururlar.

Burada yine "ben ki" var. Onun dışında bu iki cümlenin çevirisi çok başarılı bence. "açlığı gidermek" ve "el pençe divan". "el pençe divan durmak" mı "el pençe divan olmak" mı emin olamadım. Elinin altında düzgün bir deyimler sözlüğü olan arkadaştan rica etsem (tabii Esra'nın çeviriyi yaparken bakmadığını varsayıyorum, bakmışsa zaten sorun yok).

İlginç, baktım iki şekliyle de deyim Ömer Asım'da yok. Yalnızca "divan durmak" deyimi var (Aslında bu Eren için sorunu çözüyor.) Ama "El pençe divan durmak" diye bir deyim kullanılmamış.

Divan Durmak: Büyük bir kimse katında, elleri göğsü üzerinde kavuşturup ayakta durmak.

Kaynak:
Ömer Asım Aksoy
Ataöszleri ve Deyimler Sözlüğü, Cilt 2
İstanbul: İnkılap Yayınları
1988: 726


Re: Lord Dunsany - Rüzgâr ve Sis

eren dedi ki:
İki kez üst üste savaş gemisi diyoruz, "ship-of-the-line" için Türkçe bir karşılık bulamadım, zaten Osmanlı Donanması'nda bu tür bir gemi olmamış anladığım kadarıyla. Buna en yakın gemiler Kalyonlar, ama o da daha önce geçiyor aynı cümlede, o nedenle bunun nasıl çevrilebileceğini düşünmek lazım. Bu konuda bilgi sahibi birileri bir adım öne çıksalar ne güzel olur. Yanlış anımsamıyorsam İhsan Oktay Anar'ın Amat'ında bol bol savaş gemisi türlerinden söz ediliyordu, belki de ona bakmak lazım.
Nehir teknesi/ nehir botu meselesi de karışık Smile

İyi aranınca bulunuyormuş Smile "ship-of-the-line"ın karşılığı "saffıharp gemisi" olmalı (kaynak). "nehir botu"/ "nehir teknesi" yerinde de "kayık" kullanılabilir sanırım. Son olarak "go from"u "-dan giden" biçiminde değil "-a giden" ya da "-dan gelen" biçiminde çevirmek daha makul olur diye düşünüyorum. Bu durumda önerinin son hali şöyle oluyor:
""
Eski İspanya'dan yüz onbeş kalyon, Sur'a giden malum ticaret gemisi, sekiz balıkçı filosu, doksan saffıharp gemisi, gülleleriyle birlikte seyir halindeki on iki savaş gemisi, üç yüz seksenyedi kayık, kırk iki baharat tüccarı, otuz yat, yirmi bir modern savaş gemisi, dokuz bin amiral..." diye kıkırdaya kıkırdaya mırıldanıyordu ki, ...


Re: Lord Dunsany - Rüzgâr ve Sis

evıre cevıre ekıbı,uzun zamandır sessız kalan foruma yenı bır enerjı getırecek.hoş geldınız,elıne saglık esra.ben eren kadar cevıreye hakım degılım o ıngılızcesını de bıldıgı için dogru onerıler getırmiş.hızla okudugumda duzeltılmesıne ıhtıyac duydugum bır sozcuk var "mırıldadı" bu eylemı donuslu kullansak daha guzel olacak cunku kendı kendıne yapılan bır eylemdır baskasına mırıldamayız,mırıldanırız.emegın için tekrar tesekkurler yarın oykulerı daha dıkkatlı okuyacagım. Cheers


Re: Lord Dunsany - Rüzgâr ve Sis

Bakan gözler çoğalınca, birinin göremediğini bir diğer göz, ne güzel, hemen görüveriyor, vallahi bravo!


Re: Lord Dunsany - Rüzgâr ve Sis

Barış Acar dedi ki:
İlginç, baktım iki şekliyle de deyim Ömer Asım'da yok. Yalnızca "divan durmak" deyimi var (Aslında bu Eren için sorunu çözüyor.) Ama "El pençe divan durmak" diye bir deyim kullanılmamış.

Divan Durmak: Büyük bir kimse katında, elleri göğsü üzerinde kavuşturup ayakta durmak.


Barış'a emeği için teşekkürler. Ben de TDK sözlüğünde buldum ifadeyi: "divan durmak/ el pençe divan durmak"

Bu durumda ilk çeviride bir hata yok tabii... Good


Re: Lord Dunsany - Rüzgâr ve Sis

Öncelikle herkese merhaba! öyle üretici bir topluluğun içinde bulunmaktan duyduğum keyfi belirtmek isterim Smile
Değerlieleştirileriniz için teşekkürler. Onlar doğrultusunda geliştirmeye çalışacağım.

eren dedi ki:
İyi aranınca bulunuyormuş "ship-of-the-line"ın karşılığı "saffıharp gemisi" olmalı (kaynak). "nehir botu"/ "nehir teknesi" yerinde de "kayık" kullanılabilir sanırım. Son olarak "go from"u "-dan giden" biçiminde değil "-a giden" ya da "-dan gelen" biçiminde çevirmek daha makul olur diye düşünüyorum. Bu durumda önerinin son hali şöyle oluyor:
Eski İspanya'dan yüz onbeş kalyon, Sur'a giden malum ticaret gemisi, sekiz balıkçı filosu, doksan saffıharp gemisi, gülleleriyle birlikte seyir halindeki on iki savaş gemisi, üç yüz seksenyedi kayık, kırk iki baharat tüccarı, otuz yat, yirmi bir modern savaş gemisi, dokuz bin amiral..." diye kıkırdaya kıkırdaya mırıldanıyordu ki, ...
Teşekkürler eren Flowers

eren dedi ki:
"Yol verin!" dedi soğuk kışın emektar kuzey rüzgârı denizden estiğinde, "Benim sıram geldi.""Yol verin!" dedi yaşlı kışın ayak işlerini yapmak için denize inen Kuzey Rüzgârı.Burada "Benim sıram geldi." cümlesinin kaynağını göremedim. Acaba araya bir şeyler mi karıştı, yoksa Esra "Yol verin!"i yeterli mi bulmadı, tam anlayamadım.

Yol verin'i yeterli görmedim o yüzden eklemiştim. Ama çok ısrarlı değilim koymakta çeviriye.

eren dedi ki:
A! Güçsüz sis de buradaymış. Ben ki Kış'ın gemilerle yaptığı asırlık savaşın baş kumandanıyım. Ey güçsüz sis, ben Kış'ın gemilerle yaptığı asırlık savaşın baş kumandanıyım.Burada ilk çeviride bir sempati okunuyor, oysa sanki rüzgâarın bütün derdi kibirli laflar etmekmiş gibi hissediyorum. İkinci cümleye gelince... Cümle "Ben ki" diye başlayınca eksik kalmış gibi oluyor. O zaman şöyle bir şey bekliyorum: "Ben ki Kış'ın gemilerle yaptığı asırlık savaşın baş kumandanıyım, falan filan yaparım." Çünkü "ki" bir ara cümle başlatıyor ve o ara cümle "kumandanıyım" diye bittiğinde ana cümle henüz tamamlanmamış oluyor. Buna benzer bir cümle ileride bir yerde daha geçiyor.

Ben ki'yi bir arkadaşımın önerisi üzerine çeviriye eklemiştim. Üzerine bir daha düşüneceğim. Wink

eren dedi ki:
Gün perdelerini indirdiGünün perdelerini indrimesi ya da perdeleri indirmek diye bir deyimimiz var mı, yoksa bu ifade çeviri gereği mi ortaya çıkıyor? Eğer ikincisiyse belki "Gece çöktü" gibi bir alternatif de düşünülebilir.

Hayır efendim, böyle bir deyim yoktur. Tamamen çevirmen tarafından uydurulmuştur.Çevirmenin edebiyat yapma çabasından kaynaklanır. Sanırım pek başarılı olamamış Laughing out loud

eren dedi ki:
Kurbağa sessizliğin içinde mırıldanmaya başladığını duydum.Smile Bayağı keskin bir viraj olmuş sisten kurbağaya. "Sis, ıssızlığın içinde mırıldanmaya başladı."

Başta hepsini kurbağa olarak çevirmiştim yanlışlıkla. Düzülttim sanmıştım ama bir tane kalmış. Mazur görünüz Tongue

Tekrar okumaya ve hatta eleştirmeye layık gördüğünüz için teşekkür ederim. Smile


Re: Lord Dunsany - Rüzgâr ve Sis

esra dedi ki:
Öncelikle herkese merhaba! öyle üretici bir topluluğun içinde bulunmaktan duyduğum keyfi belirtmek isterim Smile
Evire Çevire Ekibine Teşekkürler

""
Son olarak "go from"u "-dan giden" biçiminde değil "-a giden" ya da "-dan gelen" biçiminde çevirmek daha makul olur diye düşünüyorum.
Ben bu konuda hâlâ bir sonuca varabilmiş değilim aslında. Bakmayın böyle söyledim, ama bir çıkış bulamadığımdan. Çünkü baktığım hiçbir sözlükte "go from" diye bir şeye rastlamadım. Esra, bu konuda büyük yük yine senin omuzlarında. Belki okul kütüphanesinde şöyle kocaman bir sözlük vardır?


Re: Lord Dunsany - Rüzgâr ve Sis

esra dedi ki:
eren dedi ki:
""
"Yol verin!" dedi soğuk kışın emektar kuzey rüzgârı denizden estiğinde, "Benim sıram geldi."
""
"Yol verin!" dedi yaşlı kışın ayak işlerini yapmak için denize inen Kuzey Rüzgârı.
Burada "Benim sıram geldi." cümlesinin kaynağını göremedim. Acaba araya bir şeyler mi karıştı, yoksa Esra "Yol verin!"i yeterli mi bulmadı, tam anlayamadım.

Yol verin'i yeterli görmedim o yüzden eklemiştim. Ama çok ısrarlı değilim koymakta çeviriye.
Bir öneri daha:
""
"Açılın!" dedi yaşlı kışın ayak işlerini yapmak için denize inen Kuzey Rüzgârı.
Rüzgârın kibirini bu daha iyi yansıtıyor diye düşündüm şimdi. Aslında Kış'ın ayak işlerini yapıyor ama sanırsınız küçük dağları o yaratmış (aslında teknik olarak küçük dağları Rüzgâr'ın yaratmış olması mümkün :mrgreen: , neyse, geyiğe daldım yine). Böyle "Açılın!", "Çekilin!" gibi kendi gelişini/ varlığını önemli gösteren bir ifade daha uygun olur gibi. RÜzgâr'ın kibirli olduğu konusunda hemfikir miyiz?


Re: Lord Dunsany - Rüzgâr ve Sis

Evet hemfikiriz. Rüzgar kibirli, sis ise sessiz ama içten pazarlıklı Smile

eren dedi ki:
"Açılın!" dedi yaşlı kışın ayak işlerini yapmak için denize inen Kuzey Rüzgârı.

"Açılın!" güzel bir karşılık olmuş teşekkürler ancak hâlâ ayak işleri yerine emektar kullanmam gerktiğini düşünüyorum. Kaynak metinden çok mu sapmış oluyorum acaba? Düşünceli


Re: Lord Dunsany - Rüzgâr ve Sis

esra dedi ki:
Evet hemfikiriz. Rüzgar kibirli, sis ise sessiz ama içten pazarlıklı Smile

eren dedi ki:
"Açılın!" dedi yaşlı kışın ayak işlerini yapmak için denize inen Kuzey Rüzgârı.

"Açılın!" güzel bir karşılık olmuş teşekkürler ancak hâlâ ayak işleri yerine emektar kullanmam gerktiğini düşünüyorum. Kaynak metinden çok mu sapmış oluyorum acaba? Düşünceli
Ben de ilk gördüğümde "emektâr" sözcüğü hoşuma gitmişti. Ama ilk cümlede yazar Rüzgâr'ın kibriyle yaptığı işin değersizliği arasında bir tezat kuruyor bence ("North Wind came down the sea on an errand of old Winter"). Emektâr bu tezatı sergilemekten çok Rüzgâr'a çalıkan/ emekçi bir hava veriyor. Biraz da bu nedenle orada öyle bir değişiklik yapmanın yararlı olabileceğini düşünmüştüm. Belki de siz bu ilk cümlede böyle bir tezat olmadığını düşünüyorsunuz?


Re: Lord Dunsany - Rüzgâr ve Sis

Rüzgârı küçümsemeye çalıştığınıo sanmıyorum. Evet, o yüzden kullanmıştım o kelimeyi. Bana hani o eski türk filimlerindeki evin kendini beğenmiş uşaklarını anımsattı Smile tabi sizde yarattığı çağırışımlar farklı olabilir. Wink


Re: Lord Dunsany - Rüzgâr ve Sis

esra dedi ki:
Rüzgârı küçümsemeye çalıştığınıo sanmıyorum. Evet, o yüzden kullanmıştım o kelimeyi. Bana hani o eski türk filimlerindeki evin kendini beğenmiş uşaklarını anımsattı Smile tabi sizde yarattığı çağırışımlar farklı olabilir. Wink
Belki bu konuda diğer arkadaşlar da katkıda bulunurlar. Bunun dışında ilk çeviride "soğuk Kış" deniyor, onun "yaşlı Kış" olması lâzım eğer olduğu gibi kullanılacaksa.


Re: Lord Dunsany - Rüzgâr ve Sis

Bu konuda Eren'e katılıyorum.
Benim önerim de Cüneyt Arkın'ın Kara Murat rollerinden aklıma kazınan:

"Savulun!" ... Laughing out loud
Bence güzel olur bu Boxing


Re: Lord Dunsany - Rüzgâr ve Sis

saat üçü geçiyor Esra, öykünü okudum sonunda...Uzun bir analiz sonunda yorum yapacaktım ama Othello okumak beni bitirdi...Sadece emek harcadığın için seni kutlamakla yetinecem Flowers AlkışFlowers ama sadece şimdilik Boxing