UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Lord Dunsany - Küçük Bir Ahlâk Masalı

10 Oca 2009
acoskun

Çevirinin son hali:

""

Küçük Bir Ahlâk Masalı
Lord Dunsany

Bir zamanlar dans etmeyi yanlış olarak gören ağırbaşlı bir Bağnaz vardı. İnançları uğruna pek sıkı çalışırdı. Onunki çok tutucu bir hayattı. Danstan nefret edenlerin hepsi onu severdi. Dans etmeyi sevenler de ona saygı duyarlardı. Onlar: “O çok temiz ve iyi biri ve nuruna uygun olarak hareket ediyor” derlerdi.
O, dansa giden yolları kapatmak için çok şey yapar ve bir sürü pazar eğlencelerinin kapatılmasına yardımcı olurdu. Gençlerin aklını çelen hayalperest türlerin dışında birkaç şiir türünden hoşlandığını söyler ve hep siyah giyinirdi.

Ahlakla çok yakından ilgili ve oldukça samimiydi. Dünyada onun dürüstlüğüne ve uzayıp giden bembeyaz sakalına karşı duyulan çok büyük bir saygı vardı.
Bir gece Şeytan rüyasında ona göründü ve “İyi iş çıkarttın.” dedi.

“Defol!” dedi oturaklı adam.

Şeytan: ”Hadi, yapma dostum” dedi.

“Bana ‘dostum’ diye hitap etmeye nasıl cüret edersin!” diye cesurca cevap verdi bilge.

Şeytan: “Hadi dostum, dans edecek çiftleri sen ayırmadın mı? Onların kahkahalarına ve lanetlenmiş neşelerine sen gem vurmadın mı? Benim siyah kılığıma sen bürünmedin mi? Ya dostum, sen, cehennemde otururken insanların mutlu olduklarını, tiyatrolarda ve parklarda şarkı söylediklerini, danslarından sonra ay ışığı altında fısıldaştıklarını duymanın ne kadar lanet bir şey olduğunu bilmiyorsun.” dedi ve dehşetle beddua etmeye başladı.

Bağnaz adam: “Onların kalplerini o şeytani dans etme arzusuyla dolduran sensin ve siyah, tanrının kendi kılığıdır, senin değil.” dedi.

Şeytan kibirli kibirli güldü ve:
“O sadece saçma renkleri, güneye bakan tepe yamaçlarındaki gereksiz tanları, güneş yükselmeye başlar başlamaz uçuşmaya başlayan kelebekleri, dans etmek için gelen aptal çiftleri, ılık ve çılgın batı rüzgârını ve hepsinden kötüsü o habis aşk tesirini yarattı.”

Ve şeytan tanrı aşkı yarattı dediğinde erdemli bilge yatağına oturdu ve “Küfür, İFTİRA!” diye haykırdı.

“Doğru!” dedi şeytan ve ekledi: “Hasat zamanı ay göğe yükseldiğinde ikişer ikişer konuşan ve fısıldaşan köylü aptalları gönderen ben değilim, onları dans ederken görmek dayanabileceğimden çok fazla”

“Öyleyse, doğruyla yanlışı karıştırmışım; ama kalkar kalkmaz seninle yine de savaşacağım”

“Yo, hayır, bu uykudan uyanmayacaksın.” dedi Şeytan.

Neden sonra uzaklarda bir yerlerde cehennemin siyah çelik kapıları açıldı ve o ikili kol kola içeriye çekildiler. Kapılar onların ardından kapandı, onlar cehennemin derinliklerine doğru uzağa ve daha uzağa kol kola yürüyerek gittiler. Dünyada önemsediği kişilerin kendisi gibi kötü olacağını bilmek o Piskoposun cezası olmuştu.

Çeviren: Abdulvahid Coşkun

"A Moral Little Tale", Fifty-One Tales


Çevirinin ilk hali:
""
Küçük Bir Ahlâk Masalı
Lord Dunsany

Bir zamanlar dans etmeyi yanlış olarak gören erdemli bir Piskopos vardı. Prensipleri uğruna çok sıkı çalışırdı. Onunki çok acımasız bir hayattı. Danstan nefret edenlerin hepsi onu severdi. Dans etmeyi sevenler de ona saygı duyarlardı. Onlar:“O çok temiz ve iyi biri ve feyzine uygun olarak hareket ediyor” derlerdi.
O dansa giden yolları kapatmak için çok şey yapar ve bir sürü pazar eğlencelerinin kapatılmasına yardımcı olurdu. Gençlerin aklını çelen hayalperest türlerin dışında birkaç şiir türünden hoşlandığını söylerdi. Her zaman siyah giyinirdi.

Ahlakla çok yakından ilgili ve oldukça samimiydi. Dünyada onun dürüstlüğüne ve uzayıp giden bembeyaz sakalına duyulan çok büyük bir saygı vardı.
Bir gece Şeytan rüyasında ona göründü ve “İyi iş çıkarttın.” dedi.

“Defol!” dedi erdemli bilge.

Şeytan: ”Hadi, yapma dostum” dedi.

“Bana ‘dostum’ diye hitap etmeye nasıl cüret edersin!” diye cesurca cevap verdi bilge adam.

Şeytan: “hadi dostum, dans edecek çiftleri sen ayırmadın mı? Onların kahkahalarına ve lanetlenmiş neşelerine sen gem vurmadın mı? Benim siyah elbisemi sen giymedin mi? Ya dostum, sen cehennemde otururken insanların mutlu olduklarını, tiyatrolarda ve parklarda şarkı söylediklerini, danslarından sonra ay ışığı altında fısıldaştıklarını duymanın ne kadar lanet bir şey olduğunu bilmiyorsun.” dedi ve korku dolu bir halde lanet okumaya başladı.

Piskopos: “Onların kalplerini o fena dans etme arzusuyla dolduran sensin ve siyah, tanrının kendi kıyafetidir, senin değil.” dedi.

Şeytan kibirli kibirli güldü ve:
“O sadece saçma renkleri, güneye bakan tepe yamaçlarındaki gereksiz tanları, güneş yükselmeye başlar başlamaz uçuşmaya başlayan kelebekleri, dans etmek için gelen aptal çiftleri, ılık ve çılgın batı rüzgârını ve hepsinden kötüsü o aşkın lanet etkisini yarattı.”

Ve şeytan tanrı aşkı yarattı dediğinde erdemli bilge yatağına oturdu ve “iftira, İFTİRA!” diye haykırdı.

“Doğru!” dedi şeytan ve ekledi: “Hasat zamanı ay göğe yükseldiğinde ikişer ikişer konuşan ve fısıldaşan köylü aptalları gönderen ben değilim, onları dans ederken görmek dayanabileceğimden çok fazla”

“Öyleyse, doğruyla yanlışı karıştırmışım; ama kalkar kalkmaz artık seninle savaşmayacağım”

“Yok, hayır, bu uykudan uyanmayacaksın.” dedi Şeytan.

Ve uzaklarda bir yerlerde cehennemin siyah çelik kapıları açıldı ve o ikili kol kola içeriye çekildiler. Kapılar onların ardından kapandı, onlar cehennemin derinliklerine doğru uzağa ve daha uzağa kol kola yürüyerek gittiler. Dünyada önemsediği kişilerin kendisi gibi kötü olacağını bilmek o Piskoposun cezası olmuştu.

Çeviren: Abdulvahid Coşkun

"A Moral Little Tale", Fifty-One Tales

Kategori:

Re: Lord Dunsany - Küçük Bir Ahlâk Masalı

""
feyzine uygun olarak hareket ediyor
sözünün kullanımını ilk defa gördüm. Bu tip bir kullanımı TDK'nin yazım klavuzunda da sözlükte de göremedim.
Bir de tırnak işaretinin içindeki tümceler büyük harfle başlar, bu gözden kaçmış sanırım. Başarılı çeviriniz için teşekkürler...


Re: Lord Dunsany - Küçük Bir Ahlâk Masalı

Keyifli bir Lord Dunsany öyküsü daha. Çeviri için teşekkürler Abdülvahid.

""
Dünyada önemsediği kişilerin kendisi gibi kötü olacağını bilmek o Piskoposun cezası olmuştu.

Cümlesinde kastedilen sonun kötü olacağı mı yoksa kötülüğün yayan biri olacağı mı kast ediliyor? Aslında fiilen aynı sonuç ama orada başka bir sıfat kullanılabilir mi diye düşünüyorum ne dersiniz?


Re: Lord Dunsany - Küçük Bir Ahlâk Masalı

Cihan Başbuğ dedi ki:
""
feyzine uygun olarak hareket ediyor

Böyle bir ifadeyi ben de duymadım "feyzine göre" falan tarzında bir şey de düşündüm ama ne geldiyse aklıma tam oturtamadım.
Verdiğiniz bilgi için teşekkürler, bundan sonra daha dikkatli olurum.

""
Dünyada önemsediği kişilerin kendisi gibi kötü olacağını bilmek o Piskoposun cezası olmuştu.

Bu cümle beni cidden en çok düşündüren cümle oldu ve "those"u kişi yada şey olarak cevirmede de çok düşündüm, arkadaşım Sevcan'ın tavsiyesiyle
kişiler olarak çevirdim. Kötülük konusunda da ben sonlarının kötü olacağını kanaatindeyim.
Zaman ayırdığızın için teşekkürler Smile .


Re: Lord Dunsany - Küçük Bir Ahlâk Masalı

Aslında ben ise sonlarının değil, kendilerinin kötü olduğu kanaatindeyim. Eğer benim düşündüğüm gibi düşünecek olursak gerçekten orada başka bir sıfat kullanılmalı. Ama bu cümleyi hagi yönden algıladığımıza bağlı - sonları mı yoksa kendileri mi kötü? "Feyiz" kelimesi Abdulvahid'in çevirisine birlikte göz attığımızda, "feyiz" oraya uygun bir manada kullanılmış hissi verdi bana. Ama şimdi internetten nerede kullanılabilceğine baktım ve şöyle bir cümle gördüm:
"Ramazanın feyzine uygun" sanırım bu cümlede "Ramazanın bereketine, huzuruna uygun" gibi bir anlamda kullanılmış. Ama tabi ki ben "feyiz" kelimesinin bu anlamada kullanıldığını bilmiyordum Tüh! Bu büyük bir hata ve dikkatsizlik gerçekten. Ne Abdulvahid ne de ben bunu anlayabildik sanırım. İkimizde yanlış anlamışız kelimeyi. Sinirli Bizleri uyardığınız için teşekkürler.


Re: Lord Dunsany - Küçük Bir Ahlâk Masalı

Öncelikle çeviri için teşekkürler. Güzel bir Dunsany öyküsü daha okuduk sayenizde.

Bir, iki noktaya değinmek istiyorum.

Öncelikle "Piskopos" olarak çevirilmiş olan "Puritan" sözcüğü daha çok tutucu Protestan anlamında kullanılıyor. Burada dinsel yönelimi ifşa etmekten kaçınmak isteniyorsa öykünün de işmar ettiği gibi "Bağnaz" ya da "Yobaz" kullanılabilir diye düşünüyorum. Yobaz biraz sert kaçabilir, bağnaz daha iyi kanımca.

""
Prensipleri uğruna çok sıkı çalışırdı.

""
İnançları uğruna sıkı çalışırdı.

daha iyi geldi bana.

""
Onunki çok acımasız bir hayattı.

"Zealous" için "acımasız"dan çok "tutucu" daha uygun sanırım.

"Feyiz" meselesine gelirsek, "lights" daha çok "nur" olarak kullanılırsa daha iyi olacak kanaatindeyim. Çünkü haz var feyizin içinde, oysa burada haz ya da mutluluk değil aydınlanmışlık söz konusu.

Yine ilk paragrafta Hikaye Bileşik Zaman'ın arka arkaya çok kullanımı biraz kulak tırmalamış. "...çalışırdı", "...severdi", "...duyarlardı", "...derlerdi" vb. Belki yazarın da yaptığı gibi daha fazla bileşik cümle kullanılarak bu yüklem bolluğu sorununun üstesinden gelinebilir.

""
He did much to discourage dancing and helped to close several Sunday entertainments.

""
O dansa giden yolları kapatmak için çok şey yapar ve bir sürü pazar eğlencelerinin kapatılmasına yardımcı olurdu.

Bu cümleyi çok iyi anlayamadım. Sanki dans eden kendisiymiş gibi de düşündüm bir ara.

Erdemli için daha çok "virtuous" kullanılıyor sanırım. Ayrıca hem "erdemli bilge" hem "bağnaz" olmak çelişik bir durum olacaktır.

""
“Defol!” dedi erdemli bilge.

""
“Defol!” dedi ağırbaşlı adam.

""
“Bana ‘dostum’ diye hitap etmeye nasıl cüret edersin!” diye cesurca cevap verdi

Bu çeviri çok güzel.

""
Ya dostum, sen cehennemde otururken insanların mutlu olduklarını, tiyatrolarda ve parklarda şarkı...

Bu kısımda "sen"den sonra virgül gelmezse cehennemde oturanın kim olduğu, dolayısıyla anlam karışabiliyor.

""
he fell to cursing fearfully

""
korku dolu bir halde lanet okumaya başladı.

"Korku dolu" durumu karşılşmıyor. "Lanet okuma" yerine de daha mı bir Türkçe'ye çevirsek. Benim önerim:
""
dehşetle beddua etmeye başladı.

""
fena dans etme arzusu

""
şeytani dans etme arzusu

""
tanrının kendi kıyafetidir

""
tanrının kendi kılığıdır

""
hepsinden kötüsü o aşkın lanet etkisini

""
hepsinden kötüsü o habis Aşk tesirini

"Blasphemy"yi "iftira" olarak çevirmişsin, ama sanırım Türkçe'de başka bir şey karşılık gelmeli buna. Çünkü daha çok allaha şirk koşmak, onun varlığını reddetmek gibi bir anlamı var bu sözcüğün. Ne olabileceğini ise bilemedim.

""
"Then," said the man, "I have mistaken right for wrong; but as soon as I wake I will fight you yet."

""
“Öyleyse, doğruyla yanlışı karıştırmışım; ama kalkar kalkmaz artık seninle savaşmayacağım”

Burada "right for wrong" kullanımı "doğruyla yanlışı" olarak çevrilmiş, anlamı bu sanırım, ama acaba bizdekinden farklı bir kullanımları da olabilir mi diye düşünmeden edemedim. Bir de yanlış okumuyorsam sonunda "buna rağmen sabah kalkar kalkmaz seninle savaşmaya başlayacağım" demiyor mu?

""
...that Puritan's punishment to know that those that he cared for on Earth would do evil as he had done.

Bu son cümleyi de çok anlamadım.

Tekrar teşekkürler Abdulvahid.


Re: Lord Dunsany - Küçük Bir Ahlâk Masalı

ilk başta hikaye ile ilgili bazı noktaları cidden anlamamış olduğumu anladım, özür diliyorum bunun için.
birincisi: Piskopos için Bağnaz cidden daha güzel, ben ilk okuduğumda bu adamı iyi biri gibi düşündüğümden öyle yazmıştım.
ikincisi: Feyz kelimesinin anlamını Nur olarak bilidğim için o şekilde kullanmıştım.

""
Onunki çok acımasız bir hayattı.
"Zealous" için "acımasız"dan çok "tutucu" daha uygun sanırım.

bence de daha iyi duruyor, teşekkürler.

""
He did much to discourage dancing and helped to close several Sunday entertainments.

""
O dansa giden yolları kapatmak için çok şey yapar ve bir sürü pazar eğlencelerinin kapatılmasına yardımcı olurdu.

O dan sonra virgül koysaydım sanırım daha açık olurdu.
""
O, dansa giden yolları kapatmak için çok şey yapardı ve bir sürü pazar eğlencelerinin kapatılmasına yardımcı olurdu.

böyle daha iyi gibi mi?

""
he fell to cursing fearfully

""
korku dolu bir halde lanet okumaya başladı.

"Korku dolu" durumu karşılşmıyor. "Lanet okuma" yerine de daha mı bir Türkçe'ye çevirsek. Benim önerim:
""
dehşetle beddua etmeye başladı.

Burası için çok teşekkürler Good

""
tanrının kendi kıyafetidir

""
tanrının kendi kılığıdır

Buranın neden böyle olacağını anlayamadım? :?:

""
hepsinden kötüsü o aşkın lanet etkisini

""
hepsinden kötüsü o habis Aşk tesirini

burda sözlükten baktım "habis"de yazıyordu ama günlük hayatta pek karşılaştığımız bir sözcük olmadığı için kullanmadım.

"Blasphemy" konusunda benim de aklıma birşey gelmedi, "dine küfretme" gibi anlamlar çıkıyor ama oturtamadım bir şey.

""
"Then," said the man, "I have mistaken right for wrong; but as soon as I wake I will fight you yet."

""
“Öyleyse, doğruyla yanlışı karıştırmışım; ama kalkar kalkmaz artık seninle savaşmayacağım”

Burada "right for wrong" kullanımı "doğruyla yanlışı" olarak çevrilmiş, anlamı bu sanırım, ama acaba bizdekinden farklı bir kullanımları da olabilir mi diye düşünmeden edemedim. Bir de yanlış okumuyorsam sonunda "buna rağmen sabah kalkar kalkmaz seninle savaşmaya başlayacağım" demiyor mu?

Burada tekrardan özürlerimi sunuyorum bu büyük hatadan dolayı, yine de savaşacağını dile getiriyor, ama o zaman ilk cümleye ne oluyor? yani hem hatasını kabul etmiş hemde yine ne savaşacak mı oluyo?

""
...that Puritan's punishment to know that those that he cared for on Earth would do evil as he had done.

burda da ne demeye çalıştığını çok düşündüm ama ben de anlayamadım tam olarak bir şey.

uyarılarınız için cidden çok teşekkürler
iyi günler diliyorum.


Re: Lord Dunsany - Küçük Bir Ahlâk Masalı

""
He did much to discourage dancing and helped to close several Sunday entertainments.

Bu cümleden sanki şunu anlıyorum: Bizim bağnaz amca pazar eğlencelerini engellemek için sürekli yıldırıcı danslar yapıyor. Tabii, benim kafayı yemiş olma ihtimalim de var. Laughing out loud

Kıyafet-kılık meselesinde de, siyah onun kimliğidir demeye çalıştığını düşündüm yazarın. Böyle olunca da kıyafete nazaran daha yakışan bir çeviri oluyor kılık, çünkü kılık değiştirmekte olduğu gibi, kimlik sorunuyla ilgili bir ima taşıyor.

Habis'in çok kullanılmadığına ben de katılıyorum, ama "lanet" sözcüğünü hep sinema çevirisi gibi duyuyorum ben. Sanırım gerçek hayatta hiç "lanet olsun" diyen birine rastlamadığım için. Laughing out loud

""
""
"Then," said the man, "I have mistaken right for wrong; but as soon as I wake I will fight you yet."

""
“Öyleyse, doğruyla yanlışı karıştırmışım; ama kalkar kalkmaz artık seninle savaşmayacağım”

Burada "right for wrong" kullanımı "doğruyla yanlışı" olarak çevrilmiş, anlamı bu sanırım, ama acaba bizdekinden farklı bir kullanımları da olabilir mi diye düşünmeden edemedim. Bir de yanlış okumuyorsam sonunda "buna rağmen sabah kalkar kalkmaz seninle savaşmaya başlayacağım" demiyor mu?

Burada "but"ı "buna rağmen" diye çevirince sorun ortadan kalkıyor sanırım. Yine de "right for wrong"a bir kez daha bakmayı öneriyorum.

Çeviriniz için yeniden kutlarım, zor bir işin üstesinden gelmişsiniz.

Belki üçüncü bir gözün daha bakması lazım öyküye. Eren ya da Egemen'i davet ediyorum.


Re: Lord Dunsany - Küçük Bir Ahlâk Masalı

Merhaba
Ben az önce http://www.ldoceonline.com ve http://www.tureng.com adreslerinden "mistake sth for sth" ne anlama gelir tam olark diye baktım. Sonuçlar ise:

""

mistake somebody/something for somebody/something phrasal verb
to wrongly think that one person or thing is someone or something else
http://www.ldoceonline.com/dictionary/mistake_2


""

mistake someone for someone else = birisini başkasıyla karıştırmak
http://www.tureng.com/search/mistake

Bunları göz önüne alınca "mistake right for wrong"u Abdulvahid'in çevirdiği şekilde çevirmek anlamlı geldi bana. Ama tabi ki bu aklınızdaki sorulara cevap olmayabilir. Biz bu çevirileri yanlış anlamış olabiliriz. Fikirlerinizi duymak iyi olacaktır.


Re: Lord Dunsany - Küçük Bir Ahlâk Masalı

""
He did much to discourage dancing and helped to close several Sunday entertainments.

Bu cümleden sanki şunu anlıyorum: Bizim bağnaz amca pazar eğlencelerini engellemek için sürekli yıldırıcı danslar yapıyor. Tabii, benim kafayı yemiş olma ihtimalim de var. Laughing out loud
Burada bana yıldırıcı danslar değil de yıldırıcı şeyler yapıyor gibi geldi, yani:"I have a lot to do" daki gibi geldi bana "danstan yıldırmak için çok şey yaptı"?

Habis'in çok kullanılmadığına ben de katılıyorum, ama "lanet" sözcüğünü hep sinema çevirisi gibi duyuyorum ben. Sanırım gerçek hayatta hiç "lanet olsun" diyen birine rastlamadığım için. Laughing out loud
Sanırım altyazı çevirisinden kalan bir alışkanlık olmuş bu "lanet" bende Tüh!

""
"Then," said the man, "I have mistaken right for wrong; but as soon as I wake I will fight you yet."

Burada "right for wrong" için fazla bir şey bulamadım, bir kaç hocama da sordum ne karıştırıyorsun olan ortada dedi ama tatmin de olmadım Huh! biraz daha bakacağım.
Tekrar çok teşekkür ediyorum,
İyi günler El salla


Re: Lord Dunsany - Küçük Bir Ahlâk Masalı

""

Küçük Bir Ahlâk Masalı
Lord Dunsany

Bir zamanlar dans etmeyi yanlış olarak gören ağırbaşlı bir Bağnaz vardı. İnançları uğruna pek sıkı çalışırdı. Onunki çok tutucu bir hayattı. Danstan nefret edenlerin hepsi onu severdi. Dans etmeyi sevenler de ona saygı duyarlardı. Onlar: “O çok temiz ve iyi biri ve nuruna uygun olarak hareket ediyor” derlerdi.
O, dansa giden yolları kapatmak için çok şey yapar ve bir sürü pazar eğlencelerinin kapatılmasına yardımcı olurdu. Gençlerin aklını çelen hayalperest türlerin dışında birkaç şiir türünden hoşlandığını söyler ve hep siyah giyinirdi.

Ahlakla çok yakından ilgili ve oldukça samimiydi. Dünyada onun dürüstlüğüne ve uzayıp giden bembeyaz sakalına karşı duyulan çok büyük bir saygı vardı.
Bir gece Şeytan rüyasında ona göründü ve “İyi iş çıkarttın.” dedi.

“Defol!” dedi oturaklı adam.

Şeytan: ”Hadi, yapma dostum” dedi.

“Bana ‘dostum’ diye hitap etmeye nasıl cüret edersin!” diye cesurca cevap verdi bilge.

Şeytan: “Hadi dostum, dans edecek çiftleri sen ayırmadın mı? Onların kahkahalarına ve lanetlenmiş neşelerine sen gem vurmadın mı? Benim siyah kılığıma sen bürünmedin mi? Ya dostum, sen, cehennemde otururken insanların mutlu olduklarını, tiyatrolarda ve parklarda şarkı söylediklerini, danslarından sonra ay ışığı altında fısıldaştıklarını duymanın ne kadar lanet bir şey olduğunu bilmiyorsun.” dedi ve dehşetle beddua etmeye başladı.

Bağnaz adam: “Onların kalplerini o şeytani dans etme arzusuyla dolduran sensin ve siyah, tanrının kendi kılığıdır, senin değil.” dedi.

Şeytan kibirli kibirli güldü ve:
“O sadece saçma renkleri, güneye bakan tepe yamaçlarındaki gereksiz tanları, güneş yükselmeye başlar başlamaz uçuşmaya başlayan kelebekleri, dans etmek için gelen aptal çiftleri, ılık ve çılgın batı rüzgârını ve hepsinden kötüsü o habis aşk tesirini yarattı.”

Ve şeytan tanrı aşkı yarattı dediğinde erdemli bilge yatağına oturdu ve “Küfür, İFTİRA!” diye haykırdı.

“Doğru!” dedi şeytan ve ekledi: “Hasat zamanı ay göğe yükseldiğinde ikişer ikişer konuşan ve fısıldaşan köylü aptalları gönderen ben değilim, onları dans ederken görmek dayanabileceğimden çok fazla”

“Öyleyse, doğruyla yanlışı karıştırmışım; ama kalkar kalkmaz seninle yine de savaşacağım”

“Yo, hayır, bu uykudan uyanmayacaksın.” dedi Şeytan.

Neden sonra uzaklarda bir yerlerde cehennemin siyah çelik kapıları açıldı ve o ikili kol kola içeriye çekildiler. Kapılar onların ardından kapandı, onlar cehennemin derinliklerine doğru uzağa ve daha uzağa kol kola yürüyerek gittiler. Dünyada önemsediği kişilerin kendisi gibi kötü olacağını bilmek o Piskoposun cezası olmuştu.

Çeviren: Abdulvahid Coşkun


Re: Lord Dunsany - Küçük Bir Ahlâk Masalı

çevirimin son hali
emeği geçenlere tekrar teşekkürler Cheers
bu arada son cümle için hala aklımda soru işaretleri var ve önerilere her zaman açık Smile Smile