Lord Dunsany - Kimsesiz Put
Kimsesiz Put
Lord DunsanyBir arkadaşımdan kalma garip bir taş vardı bende. Kimsenin tapmadığı hınzır yüzlü bir Put’tu.
Elinde yılların eskittiği küçük bir kırbaçla, (ki kimse o kırbaca aldırmıyor ve tapmıyordu, sızılar içinde kurban getiren de yoktu; fakat o bir tanrıydı.) kul beklentisi içerisinde bağdaş kurmuş oturan Put’un kasavetli halini gördüm. O küçük ve unutulmuş şeye acıdım ve muhtemelen çok önceleri, garip kara gemilerin gelişinden önceki zamanlarda, olmuş olabileceği gibi kibrimi kırdım ve:
“Ey Put, sert ve soluk bir taştan olan Put, yılların karşısında dimdik duran Put! Ey kırbacın sahibi, yakarışıma kulak ver!
“Ey yolculuğu uzaklarda olan küçük soluk yeşil imge, sen biliyorsun ki Avrupa ve yakınlarında zevklerimizin, ezgilerimizin ve gençlerimizin aslan gibi gücünün sona ermesi çok yakın. Genç yanaklarının solacağını, saçlarına aklar düşeceğini ve sevdiklerimizin ölümünün oldukça yakın olduğunu da biliyorsun. Güzellik çok narin ve şöhret de oldukça uzaklarda, yıllar da çok çabuk yığılıveriyor bir araya. Yapraklar var, düşen, her yere saçılan. İnsanlar arasında hazan var; hazan ve hasat. Acizlik var, çabalama, ölüm ve gözyaşı var. Tüm olan güzelliğin ortalarda olmadığı ama seherin suya düşmesinin görkemine eşit olduğu.
“Hatta bizim anılarımız bile antik zamanlardan gelen seslerle toparlanıyor. Artık kulağımıza gelmeyen huzur verici antik zamanlardan gelen seslerle. Çocukluğumuzun bahçeleri kayboldu ve aklın kendi gözü bile yılların hızı ile köreliyor.
“Ya artık Zaman’la dost olmayı bırak çünkü onun art niyetli adımlarının sessiz telaşı en adil olan ne varsa çiğneyip geçti. Zaman’ın arkasından av köpeği gibi koşuşturan yılların sızlanmasını neredeyse duyuyor gibiyim ve bunun bizi mahvetmesi an meselesi.
“Koca bir adamın sahneyi çiğnemesi gibi onun bizi kahretmesi güzeldir, en adil olan da odur, insanların küçük çocukları nasıl da çok adildir. Hazandır tüm dünyayı saran ve yıldızlar da onu görebilmek için gözyaşı dökerler.
“Öyleyse artık var olmamıza müsaade vermeyecek zamanla dostluğunu sürdürme. Onunla aranız iyi olmasın ve bizlere acı. Gözyaşlarımız uğruna güzelliklerin varlığını sürdürmesine izin ver.” dedim.
Böylece rüzgârlı bir günde hınzır yüzlü Put’a merhametsizce dua ettim, kimsenin diz çökmediği Put’a.
Çeviren: Abdulvahid Coşkun
Re: Lord Dunsany - Kimsesiz Put
* ikinci paragrafta
ifadesi geçiyor, kıbaçtan sonraki cümlenin açıklaması durumunda parantez içerisinde ama heralde buradaki he ifadesi put için geçiyor(herhalde), burada Türkçe'de muğlaklık oluşturuyor gibi geldi bana.
* üzülerek söylüyorum ki
bu cümlenin ne Türkçesinden ne İngilizcesinden birşey anladım :oops:
Daha foruma göndermeden çevirimi gözden geçiren Sevcan'a ve tüm forum üyelerine teşekkür ederim.
Re: Lord Dunsany - Kimsesiz Put
oncelikle vahid-sevcan dayanismasini alkisliyorum.
ikinizin de ellerine saglik. ceviride cok hos seyler yakalanmis.
aklima takilan birkac seyi siralayayim hemen.
ellerinize saglik sevcan ve vahid. tekrar tekrar!!!
Re: Lord Dunsany - Kimsesiz Put
Çağdaş cidden çeviriyi incelediğin için çok sağol, uzun zamandır garip garip duruyordu kendi halinde
bu bende günlük kullanımdan kalmış bir yazım yanlışı
noktalamada problem var sanırım
burda da "Ya" seslenme ünlemi ama yine noktalamadan dolayı anlaşılmıyor. Yaa, artık Zaman'la dost olma.... gibi birşey
kibir köküne sesli ile başlayan ek gelince ortadaki seslinin düşmesi lazımmış
kibir kibri, hüzün hüznü,...
Çook teşekkürler Çağdaş,