UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Lord Dunsany - Giza'daki Sfenks

22 Kas 2008
Hüseyin Demirtaş

""
Giza'daki Sfenks
Lord Dunsany

Bir sonraki gün sfenksin boyalı yüzünü gördüm. Yüzünü Time’ı etkilemek için boyamıştı ve yeryüzünde kendininkinden başka boyalı yüz bırakmadı. Delilah ondan daha gençti ve kirliydi. Time bu değersiz boyalı yüzden başka bir şeyi sevmedi. Çirkin olması ya da boyalı bir yüzünün olması beni ilgilendirmiyor, böylece sırrını sadece Time’dan sakladı. Time şehirler ele geçiriyor olması gerekirken, onun ayaklarının dibinde oynaşır. Time onun aptal gülümsemesinden asla bıkmaz. Ona adanmış, Time’in yağmalamayı unuttuğu pek çok tapınak var. Yaşlı bir adamı geçerken gördüm ve Time ona dokunmadı. Thebes’in yedi kapısını darmadağın eden Time! Time’ı ölümsüz kum ipleriyle bağlamak istedi, Time’ı piramitlerle ezmek istedi. Time orda çayırda aptal saçları ellerinin her tarafına dolanmış yatıyor. Eğer Time’in sırrını bulursa, onun gözlerini oyacağız böylece Time ondan sonra asla güzel şeylerimizi bulamayacak -- Floransa’da Time in alıp gitmesinden korktuğum sevimli kapılar var. Time’ı büyü ve eski yöntemlerle bağlamaya çalıştık ama bunlar onu sadece kısa bir süre için tuttu ve Time daima bizi cezalandırdı ve bizimle alay etti. Körken bizimle dans edecek ve spor yapacak. Büyük, beceriksiz, küçük çocukları öldürmeyi seven, Time o zaman sendeler ve dans eder ve artık bir papatyayı bile incitemez. O zaman çocuklarımız Babil’in kanatlı boğalarını öldüren ve pek çok tanrı ve periyi cezalandıran Time’a - saatlerinden ve yıllarından mahrum edildiğinde – gülecekler. Onu Keops piramidinde lahitin olduğu büyük odaya kapatacağız. Ondan sonra şenliğimizi yaparken onu dışarı çıkaracağız. Bizim için mısır büyütecek ve bayağı işler yapacak. Ey sfenks, eğer Time’ı kandırabilirsen o boyanmış yüzünü öpeceğiz. Ama yinede, son ıstırabında kör haliyle dünyanı ve ayı kontrolüne alıp ayı yavaşça insanların evi olan dünyanın üstüne çekmesinden korkuyorum.

Çeviren: Hüseyin Demirtaş
"The Sphinx at Gizeh", Fifty-One Tales

Kategori:

Re: Giza'daki Sfenks - Lord Dunsay

Yorumlara geçmeden önce başka bir konuya değineceğim.
Çeviride sözcüklerin ötesinde dilbilgisel yapıların da çevrilmesi gerekliliği...

(Nurullah Ataç bugünleri görseydi sonuçlarına şahit olurdu hep karşı çıktığı "sel/sal" ekinin dili ne kadar kısırlaştırdığını. O ve diğer birçok dilci böyle olacağını biliyordu, zaman sadece onların bildiğini bize de göstermiş oldu. İstanbul vapurlarında "çevresel temizlik"e özen göstermemiz gerektiği anonsu yapılıyor, ne güzel "çevre temizliği" varken, oysa zannediyorum ki "çevre temizliği" halihazırda hatasız bir belirtisiz isim tamlaması.)

İngilizce'de "and" sözcüğü çok işlevseldir ve sık kullanılır, ama Türkçe'de durum böyle değildir. Bir, bilemediniz 2-3 tane "ve" yeter bize. Kaynak metindeki tüm "and"leri çevirmek ise "yazarın üslubunu yansıtmak" değil, kendi dilini yabancı dilin boyunduruna sokmak demektir.

Çeviri üzerine yorumlara sonra geçeceğim.

çağdaş

NOT: Lord Dunsany:: Tanınmış bağımlı yazarların ya da ait olabilecekleri bir grup oluşturmaya çabalayan ve bir grubun tapılan kişisi olmayı arzulayan entrikacı yazarların olduğu çağımızda, Jonglör özelliği taşıyan ve kendini büyük bir mutluluk içinde düşlere terk eden bir Lord Dunsany'nin ortaya çıkışı alışılmadık bir olaydır. İçinde bulunduğu şartlardan kaçmadı. Bir eylem adamı ve bir askerdi, ama herşeyden önce yaşamını gizli özünü oluşturan çılgın bir evrenin, kişisel krallığının yaratıcısıdır.
Jorge Luis Borges


Re: Giza'daki Sfenks - Lord Dunsay

Öyküyü Time'ı kişileştirerek okuyunca hiçbir şey anlamadım ben. Ancak "zaman" diye çevirince anlamlı oldu.


Re: Giza'daki Sfenks - Lord Dunsay

Öyküyü Time diye okuyunca ben de pek birşey anlamadım. Çeviriden pek anlamam ama öykü okuduğum diğer kısa öyküler gibi gelmedi bana.
acar cağdaş'a katılmıyorum. Ataç her ne kadar "sel/sal"lar Türkçeyi kısırlaştırdı dese de ben onun bu tavrının kendiyle çeliştiğini; dilde muhafazakarlık olmaz görüşünün daha tutarlı olduğunu düşünüyorum. Bir örnek (çevresel) bu eki kısır yapmaz. "Bitkisel,içsel,içselleştirmek,ruhsal"ı ne yapacağız?


Re: Giza'daki Sfenks - Lord Dunsay

"sel-sal" ekleri konusunda ki tartışmayı önemsiyorum ancak daha önce Giza'daki Sfenks öyküsünün çevirisi hakkında bir şey sormak istiyorum. Öyküdeki time zaman olarak mı okunmalı gerçekten. İnşallah öyledir, çünkü öyküden pek bir şey anlamadım.

""
Time onun aptal gülümsemesinden asla bıkmaz. Ona adanmış, Time’in yağmalamayı unuttuğu pek çok tapınak var. Yaşlı bir adamı geçerken gördüm ve Time ona dokunmadı.

Aynı paragraf içinde kullanılan farklı zaman ekleri kafamı karıştırdı. Confused


Re: Giza'daki Sfenks - Lord Dunsany

Öykünün hem dili hem de üslubu çevirmeni zorluyor gerçekten. Ben de son bir saattir öykünün orijinaline bakıyorum. Çeviride katılmadığım çok nokta var, ama bunların "yanlış" mı olduğunu yoksa yorum farkı olarak mı alınması gerektiğinden emin olamıyorum. Kısa zaman içinde önerilerimi aktarmaya çalışacağım.


Re: Giza'daki Sfenks - Lord Dunsay

Cihan Başbuğ dedi ki:
acar cağdaş'a katılmıyorum. Ataç her ne kadar "sel/sal"lar Türkçeyi kısırlaştırdı dese de ben onun bu tavrının kendiyle çeliştiğini; dilde muhafazakarlık olmaz görüşünün daha tutarlı olduğunu düşünüyorum. Bir örnek (çevresel) bu eki kısır yapmaz. "Bitkisel,içsel,içselleştirmek,ruhsal"ı ne yapacağız?

"sel/sal" eki birçok alanda hayat kurtarıcı iken birçok durumda da yardımına koşan başka ekler olmadığı için kısırlaştırıcı bir etkiye neden oluyor bence. kendimi yanlış ifade ettim sanırım. "dilde muhafazakarlık olmaz" ama "sel/sal" ardılları olmadığı için sakat doğmamış olsa bile evin tek çocuğu olmaktan ötürü hep muzdarip kalacak, biz de ona üvey evlat muamelesi yapmak zorunda hissedeceğiz kendimizi bence.

çeviriyi halen aslı ile karşılaştıramadım. onunla ilgili sonra ben de birkaç şey söylemek isterim.

çağdaş


Re: Giza'daki Sfenks - Lord Dunsany

Öykü zayıflığın simgesi Delilah'nın, muhtemelen güneşi simgeleyen güçlü Samson'a ihanetinden söz eden bir İncil anlatısına gönderme yapıyor (link). Daha doğrusu onun çağdaş bir yorumu olarak okunabilir. Anlatıda İsrailoğulları'nın düşmanı olan Filistinliler Delilah'dan Samson'u kandırıp gücünün sırrını öğrenmesini isterler. Delilah'nın aşkıyla yanıp tutuşan Samson üç kez yalan söyler (kendisini yaş söğüt dallarıyla ya da daha önce kullanılmamış iplerle bağlarlarsa son olarak da başındaki yedi kilidi bir ağla örerlerse gücünü gösteremeyeceğini söyler). Dördüncüde gücünün kaynağının hiç kesmediği saçları olduğu gerçeğini söyleyip Delilah'nın dizine başını koyup uykuya dalar. Bunun üzerine Delilah Filistinliler'i çağırıp onlara Samson'un saçlarını kesmelerini söyler. Filistinliler onun gözerlini oyup Gaza'ya (bugünkü Gazze) götürüp orada bağlayıp hapsederler.

Bir şölen için dışarı çıkarmaya karar verdiklerinde uzun süre hapis kalmış Samson'un saçı yine uzamıştır. Böylece gökyüzüne dönüp tekrar Tanrı'yla konuşmaya başlar ve Filistinliler'den gözlerinin intikamını alması ve kendisini de öldürmesi için Tanrı'ya yalvarır. Böylece tapınak, şöleni izlemeye gelen üç binden fazla Filistinli'nin üstüne yıkılır. Bu yıkımla sağ kalsa öldürebileceğinden daha fazla insanın ölümüne neden olan Samson da tapınağın yıkıntısı altında can verir.

Burada özetlemeye çalıştığım anlatı muhtemelen değişik kaynaklarda ve mitolojilerde farklı ayrıntılarla anlatılmaktadır. Bu anlatının ayrıntılarına hakim olmadan çeviri üzerine söz söylemek güç gerçekten. Ben düşünmeye devam ediyorum. Bakalım...

Samson_delilah.JPG Francesco_Morone_Samson_and_Delilah.jpg Anthonis_van_Dyck_Samson_and_Delilah.jpg

Re: Lord Dunsany - Giza'daki Sfenks

öykü için, resimler için, efsaneyle ilgili açıklamalar için teşekkürler...


Re: Lord Dunsany - Giza'daki Sfenks

Ben öyküyü çok Samson hikâyesine benzetemedim. Daha doğrusu öyküyü anlamadığım için şu an hiçbir şeye benzetemiyorum ya, Samson hikâyesinin odak noktası bambaşka bir yerde gibi geliyor bana.


Re: Lord Dunsany - Giza'daki Sfenks

Hmm. Eren az önce beni ikna etti. Ben de bir koldan Samson hikâyesinin başka ayrıntılarına bakmaya başlasam iyi olacak...


Re: Lord Dunsany - Giza'daki Sfenks

İncil'in bu ünlü anlatısının konu edildiği bir film izlediğimi anımsıyorum çocukluğumda. Samson'ın aslanla kavgası ve kör ediliş sahneleri hayal meyal aklımda. Derinden etkilemiş demek ki. 1949 yapımı Samson and Delilah olup olmadığını bilmiyorum filmin. Bu mesajı yazışımın esas amacı Rembrandt'ın konuyla ilgili üç tablosunu paylaşmak:


blinding_Samson.jpg rembrandt100.JPG rembrandt158.JPG

Re: Lord Dunsany - Giza'daki Sfenks

Sevgili Eren ve Barış; ikinizi de binlerce Flowers


Re: Lord Dunsany - Giza'daki Sfenks

Barış Acar dedi ki:
Hmm. Eren az önce beni ikna etti. Ben de bir koldan Samson hikâyesinin başka ayrıntılarına bakmaya başlasam iyi olacak...
Bir yerlere ulaşabildin mi bari? Ben Rembrandt'ları yükledikten sonra tekrar bakamadım.


Re: Lord Dunsany - Giza'daki Sfenks

Hikâyenin Tevrat'taki orijinaline de bakmak istiyorum, keza hâlâ bana bilmece gibi geliyor bu Samson meselesi. Okuyunca görecekseniz kültüre tanıdık değilseniz hikâyeleri anlaması (bunların birer mesel olduğunu düşünerek - analiz etmesi) gerçekten çok zor. Yalnızca Dunsany'nin öyküsü son hikâyeye odaklanmış gibi görünüyor. Yine de sorunlu bence.

Samson_Bedrettin_Comert.pdf

Kaynak:
Mitoloji ve İkonografi
Bedrettin Cömert
Ankara: Ayraç Yayınları
1999: 104-106

EkBoyut
Samson_Bedrettin_Comert.pdf 2.14 MB

Re: Lord Dunsany - Giza'daki Sfenks

Barış Acar dedi ki:
Hikâyenin Tevrat'taki orijinaline de bakmak istiyorum, keza hâlâ bana bilmece gibi geliyor bu Samson meselesi. Okuyunca görecekseniz kültüre tanıdık değilseniz hikâyeleri anlaması (bunların birer mesel olduğunu düşünerek - analiz etmesi) gerçekten çok zor. Yalnızca Dunsany'nin öyküsü son hikâyeye odaklanmış gibi görünüyor. Yine de sorunlu bence.

Kaynak:
Mitoloji ve İkonografi
Bedrettin Cömert
Ankara: Ayraç Yayınları
1999: 104-106


Bedrettin Cömert'ten yaptığın alıntı için teşekkürler. Senin de söylediğin gibi öykü yalnızca son öyküye gönderme yapıyor. Üstelik Cömert'in anlattığı halinde hikayenin tamamına da yer verilmemiş. Benim Internet'ten ulaştığım kaynaklar bu son hikayeye daha ayrıntılı biçimde yer veriyorlar. Yazarın Samson'un yıkıcı gücüyle Zaman'ın yıkıcı gücü arasında kurduğu bağlantının etkileyici olduğunu düşünüyorum. Ancak çeviriyle orijinal metin arasında ciddi anlam farkları olduğu düşüncesindeyim.

Ayrıca bkz. "Samson ve Biz", Ayşe Karabat


Re: Lord Dunsany - Giza'daki Sfenks

Arayan mevlâsını da buluyor belasını da. Şu adreste hikâyenin şimdiye kadar gördüğüm en ayrıntılı Türkçe anlatımı var: "Samson'un Gücünün Kaynakları"


Re: Lord Dunsany - Giza'daki Sfenks

Sevgili Eren ve Barış,
Yaptığınız bu güzel mi güzel araştırmaları bizlerle paylaştığınız için sizlere çok minnettarım. Her gün her saat yeni bir şeyler öğretiyorsunuz. Bazen bu kadar şeyi araştırmak nereden aklınıza geliyor diye düşünmeden edemiyorum. Okuduğumuz hikayelerin kültürel yönünü göstererk hikayeleri anlamamızı kolaylaştırıyorsunuz. Bu sitede çok yeniyim ama en sevdiğim web-sitesi oldu benim için burası. Çağdaş'a beni böyle böyle güzel bir siteyle tanıştırdığı için binlerce teşekkürlerimi sunuyorum Smile Ve sizler... Hepiniz, tüm üyeler, her gün yeni bir şeyler öğretiyorsunuz. Teşekkürler.
Samson and Delilah ile ilgili sunduğunuz bilgilere binlerce teşekkürler. Flowers


Re: Lord Dunsany - Giza'daki Sfenks

Sevgili Sevcan,

Övgü dolu sözlerin için teşekkürler. Aslında bu öykünün bu kadar içine girmiş olduğumuz halde henüz çeviri üstüne kelam edememiş olmak beni düşündürüyor. Orijinal anlatıda Sfenks ve Zaman'dan sırasıyla "she" ve "he" diye söz edilmesi büyük sorun yaratıyor. Dilimizde ikisini de "o" zamiriyle karşıladığımızdan özgün metindeki efsanevî, kadim uslüp kayboluyor gibi hissediyorum. Aslında çeviri üstüne söz söylemeden birkaç cümleyi kendim de çevirmeyi denedim. Hâlâ da deniyorum Smile Bakalım ne olacak...


Re: Lord Dunsany - Giza'daki Sfenks

Sevgili arkadaşlar,

Ben Hüseyin Demirtaş'ın çevirisiyle özgün metin arasında ciddi bir açı olduğunu düşünüyorum. Bunun daha önce bu başlık altında dile getirmeye çalıştığım (çevirmenin zorluğu, dilin eskiliği, mitolojiye yapılan göndermeler, vb.) pek çok nedeni olabilir. İşin içine biraz daha girdikçe benim metinden anladığımla ilk çeviride ortaya çıkan şey arasında bayağı fark olduğunu düşündüm. Bu nedenle çevirinin neredeyse her cümlesine yorum yapmam gerekiyordu. Bunu mu yapmam gerekitiğine yoksa benim yorumumla ortaya çıkan metni olduğu gibi mi paylaşmam gerektiğine karar veremedim. Bu süre zarfında Hüseyin Demirtaş'tan da herhangi bir yorum, bir soruö vb. gelmediği için bu konuda ciddi bir ikilemde kaldım. Sonunda benim yorumumla ortaya çıkan metni olduğu gibi paylaşmaya karar verdim. Hüseyin Demirtaş'ın çeviriyi yeniden gözden geçirmeye karar verdiği zaman yararlanmasını umarak benim öyküden anladığım şudur:

""
Önceki gün Sfenks'in boyalı yüzünü gördüm.

Yüzünü, Zaman'ı baştan çıkarabilmek için boyamıştı.

Zaman, yeryüzünde onunkinden başka boyalı yüzü sağ bırakmamıştı.

Delilah ondan daha gençti ve Delilah tozdur. Zaman hiçbir şeyi bu değersiz boyalı yüzü sevdiği kadar sevmemişti.

Çirkin olması umurumda bile değil, ya da Zaman'ın sırrını cezbedebilmek için yüzünü boyamış olması.

Zaman, kentleri harap edebileceği halde onun ayaklarının dibinde vakit öldürüyor.

Zaman, onun budala gülüşünden hiç bıkmıyor.

Her yanında Zaman'ın yağmalamayı unuttuğu tapınaklar var.

Yaşlı bir adamın oradan geçip gittiğini ve Zaman'ın onun kılına bile dokunmadığını gördüm.

Teb'in yedi kapısını alıp götüren Zaman'ın!

Sfenks, Zaman'ı ebedi kumun halatlarıyla bağlamaya çalıştı, ona Piramitler'le zulmetmeyi umuyordu.

Şimdi orada, kumun içinde gülünç saçı Sfenks'in pençelerini örtecek biçimde yatıyor.

Sfenks onun sırrını bulacak olursa o zaman Zaman'ın gözlerini oyacağız ki başka güzelliklerimizi bulamasın -Floransa'da alıp götürmesinden korktuğum latif kapılar var.

Onu şarkılarımızla ve eski geleneklerimizle durdurmaya çalıştık, ama bunlar onu yalnızca bir süre oyaladı, sonrasında hep bizi cezalandırdı ve bizimle alay etti.

Kör olduğunda bizim için dans edip şaklabanlık yapabilir.

Küçük çocukları öldürmeyi seven yüce, hantal zaman tökezkeyip dans etmeli. Artık papatyaları bile incitemez.

Böylece çocuklarımız, Babil'in kanatlı boğalarını katleden, birçok tanrıya ve periye darbe vuran ama şimdi saatlerinden ve yıllarından mahrum kalmış olan ona gülecekler.

Onu Keops Piramidi'nde lahitin durduğu büyük odasına kapatacağız. O andan itibaren onu şölen yaptığımız zamanlarda mısırlarımızı olgunlaştırması ve ayak işlerini yapması için dışarı çıkaracağız.

Ey Sfenks, eğer bizim için Zaman'a ihanet edersen senin boyalı yüzünü öpeceğiz.

Yine de ebedi ıstırabında kör haliyle dünyayı ve ayı ele geçirip İnsanlık Hanedanı'nı kendine doğru yıkmasından korkuyorum.

Son olarak şu cümlenin içinden çıkamadığımı da söyleyeyim. İkinci bir göze ihtiyaç var sanırım:

""
Delilah was younger than she, and Delilah is dust.
""
Delilah ondan daha gençti ve Delilah tozdur.


Re: Lord Dunsany - Giza'daki Sfenks

Öncelikle herkese değerli yorumlarından dolayı teşekkürler
Özellikle Eren Ve acarçağdaş'ın yorum ve araştırmaları gerçekten üzerinde durulmaya değer
Açıkçası "Time" çeviri sırasında nasıl çevireceğime karar vermekte zorlandığım bir sözcüktü. Öykü içerisinde büyük harfle başlıyordu ve "He" şeklinde özne olarak kullanılıyordu bu açıdan bakıldığında "Time" bildiğimiz "zaman" kavramının aksine, bir özel isim gibi görünüyordu ama öykünün geneline bakıldığında "Time"ı "zaman" olarak çevirmek de çok yanlış olmasa gerek.
Burdaki temel sorun şurdan kaynaklanıyor bence :
"Time" bilinen bir sözcük olduğu için öyküyü okurken herkesin aklına Türkçe karşılığı olan zaman geliyor eğer , öyküde "Time" yerine "John" gibi sadece özel isim olarak değerlendirebileceğimiz bir kelime gelseydi belki de bu anlam karışılığı oluşmayabilirdi.
Genel olarak söylemek istediklerim bunlar , yorum ve açıklamaları için bütün kullanıcılara tekrar teşekkürler Good


Re: Lord Dunsany - Giza'daki Sfenks

birincisi neden sfenks gizah??? yani delilahla samsonu oraya bağlayan ne???

Birde ....Eren in de dediği he she meselesi var Zamanın zamiri hangisi he olmalı öyküden çıkan o zaman
And he has spared no other painted face in all the world but hers.
"Delilah was younger than she, and Delilah is dust." Şu kısımda bir sorun oluyor Delilah ın kendisinden daha genç olduğu she kim????? Çünkü Time- zaman he diye geçiyor buradaki cümlelerde. Sonra I do not care she is ugly... diye giden cümledeki umrumda değil diye birinci tekile geçiyor anlatı burda bir simgesel göndermemi var ...
Time hath loved nothing but this worthless painted face.
I do not care that she is ugly, nor that she has painted her face, so that she only lure his secret from Time.
Time dallies like a fool at her feet when he should be smiting cities.
Time never wearies of her silly smile.
Anlaşılması zor bir metin gerçekten... Gerçekten neden sfenks ??? Başka bir öyküsünde de geçiyordu bu değil mi?