UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Leylâ Erbil - Gecede (Kitap)

10 Şub 2013
eren

Gecede (1968) Leylâ Erbil’in ikinci öykü kitabı. Anlaşıldığı kadarıyla kitabın ilk baskısını yazar kendisi gerçekleştirmiş. İkinci baskı ise 15 yıl sonra, 1983’te yapılmış. Elimdeki 6. baskı 2010 tarihini taşıyor. 42 yılda 6 baskı. Salt bu bilgilere dayanarak kitabın okurlarının gündemine pek girmediği sonucunu çıkarmak yanlış olur mu? Kitabın ilgi görmemesinin nedeni okunmayı güçleştiren teknik tercihler olabilir mi? Bu sorulara cevap vermek -benim için- kolay değil. Bilinç akışı tekniğinin, görsel öğelerin kullanımı 1968 için ne derece yeni ve şaşırtıcıydı, bilmiyorum, ama günümüz okuru için bu türden denemelerin artık deneme olmaktan çıktığı söylenebilir. Yine de uzun cümleler, atlamalı kurgu, imgelerin kendilerini kolay ele vermemesi gibi nedenlerle Gecede’nin okurlardan çok akademinin ilgisine mazhar olduğunu söylemek yanlış olmaz sanırım.

Gecede’nin en ilginç öyküsü, bana kalırsa, “Vapur”dur. Özgürlüğünü ilân etmiş bir vapurun İstanbul’la olan gelgitli ilişkisi farklı okumaları olanaklı kılıyor. Devletin varlığını kabul etmek istemediği mürettebatsız vapur, bütün şehrin seyircisi olduğu bir tiyatro oyununun baş kişisidir. Vapur adetâ şehrin bir türlü huzur bulamayan ruhudur.

Leylâ Erbil klasik anlatımın biçimlerinin dışına çıkıp farklı anlatım tekniklerini denemekten çekinmiyor. Kitaptaki iki öyküde (“Ayna” ve “Hokkabazın Çağrısı”) bilinç akışı tekniği uygulanmış. İki öykünün (“Çekmece” ve “Tanrı”) kurgusunda posta kartı, kartvizit, belediye tebiği, gazete kupürü gibi görsel öğelerden yararlanılmış. “Ölü” bir kadının ölmekte olan kocasıyla hesaplaştığı bir monolog. “Çekmece” ve “Tanrı” öykülerinin ana malzemesi mektuplar.

Bu denemelere ek olarak, noktalama işaretlerinin kullanımında da bilinen kuralların dışına çıkıp yeni noktalama işaretleri üretme ihtiyacı hissetmiş yazar. Bu yeni noktalama işaretlerinin gerçekten gerekli olup olmadıkları, bana kalırsa, biraz tartışmalı. Bu yeni noktalama işaretlerinin öykülere ya da dile kaydadeğer bir katkıda bulunduklarını düşünmüyorum. Bilinç akışı tekniğinin kullanıldığı öykülerde noktalamanın yazı dilinden çok konuşma/ düşünme diline uygun biçimde kullanılmasınıysa herhalde bu tekniğin getirdiği bir zorunluluk olarak görmek daha doğru olur.

Cinselliği mesele edinen (ya da meselenin bir parçası olarak gören) “Ayna”, “Ölü”, “Tanrı” ve “Gecede” öyküleri, incelemesini yazarın çokça kafa yorduğu bu konuda genişletmek isteyenler için ilgi çekici olacaktır. Bu konudaki tartışmayı -kendi adıma- ileri bir tarihe ertelemek zorundayım.

Bu kitaptan “Vapur” ve “Çekmece” öykülerinin Uzun Hikâye’de incelenmesi gerektiği düşüncesindeyim. “Ayna”, Eski Sevgili’deki “Bunak”ın öncülü olduğundan, “Gecede” öyküsü de “cinsellik” teması nedeniyle bu listeye eklenebilir.

Kategori:

Re: Leylâ Erbil - Gecede (Kitap)

""
Gecede (1968) Leylâ Erbil’in ikinci öykü kitabı. Anlaşıldığı kadarıyla kitabın ilk baskısını yazar kendisi gerçekleştirmiş. İkinci baskı ise 15 yıl sonra, 1983’te yapılmış
.

Bu bilgi üzerine düşünmek gerek. Kitabının ilk baskısını kendi yapan bir yazarın yeni baskı için 15 yıl beklemesi. Hem de o yazar Leyla Erbil iken... Türkiye edebiyat dünyası için manidar görünüyor.


Re: Leylâ Erbil - Gecede (Kitap)

Eren'in yazıda sorduğu soruları önemli buluyorum. Fırsat buldukça kendi cevaplarımı eklemeye, dilim döndüğünce düşüncelerimi aktarmaya çalışacağım. Diğer Uzun Hikâye kullanıcılarının fikirlerini de aynı oranda merak ediyorum.