UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Kocasını Bırakıp Gitti

25 Eyl 2009
Barış Acar

Anton Çehov
Bütün Öyküler I/1880-1884
(Çev:Mehmet Özgül)
Cem Yayınevi
İstanbul
4. Basım
2005
s. 138-139.

İndirmek için tıklayın:
Öykü forumdan kaldırılmıştır. (Bkz.:Forum İşleyişi).

Kategori:

Re: Kocasını Bırakıp Gitti

___________________________________________________________________
İNSANCIL ATÖLYESİ
ÇEHOV ÖYKÜLERİ İNCELEME SEMİNER KÜMESİ
Öykü : KOCASINI BIRAKIP GİTTİ (1. İrdeleme Metni)
Hazırlayan: Soner Karakoç

1)Çehov bu öyküsünde okuyucuları akşam yemeğini yeni yemiş bir çiftin mutluluklarını izlemeye götürür. Yalnızca midelerinde duydukları gevşeklikle, öykünün başında bu insanların mutlu olarak tanımlanması öyküdeki tiplerin kişiliklerine ilişkin bize bir öngörü verir. Peki nedir bu öngörü? Mutluluğu yemek yemek gibi bedensel hazlara indirgeyen insanların ne derece yozlaşabileceklerine ilişkin bir öngörüdür.

2)Öykü bir karı kocanın akşam yemeği sonrası söyleşilerini içerir. Kadın kocasına Sofi’nin Von Tramb ile evlenmesinden söz ederken bu durumu rezillik olarak tanımlar. Kadına göre Von Tramb alçak, vicdansız, ahlaksız adamın tekidir. Çünkü ona göre Von Tramb soyguncudur; işlerini yönettiği baronu ve kendi kız kardeşini soymuştur, şimdide demiryolu yapımında sürdürüyordur soygunculuğunu. Zavallı olarak nitelediği Sofi’nin böyle bir adamla, böyle bir namussuzla evlenmesi, onun için şaşılacak bir şeydir. Şaşkınlığı kendine ilişkin bir vurguyla sürer: “ isterse dünyanın en yakışıklı adamı olsun böyle birine koca diye varmam.’’

3)Kadının Von Tramb’a yönelik bu tepkisine karşılık kocasının sorduğu soru kadının gerçek kişiliğine ışık tutar: “ Benimde Von Tramb gibi beş paralık biri olduğumu öğrensen ne yapardın?’’ Bu soruya karşılık kadının verdiği yanıt “ o an çeker giderdim, ben ancak namuslu bir erkeği sevebilirim’’ biçiminde olsa da, adam, hemen sonra Von Tramb’ın kendisinin yanında düzenbazlıkta çaylak kalacağını ve Von Tramb’ın ufak bir cep hırsızı olduğunu, yıllık geliri ile yaptıkları harcamaların belgelerini karşılaştırarak kanıtlar.

4)Öyküde, toplumdaki yozlaşmanın ve çürümenin iki tip üzerinde (karı –koca) cisimleştiğini görüyoruz. Bununla birlikte öyküdeki kadının Von Tramb’a yönelik tepkisinin “içten’’ olarak belirtilmesi bu iki tipten özellikle kadının daha çarpıca bir nitelik kazanmasını sağlıyor. Kadın, gerçekten kendinin namuslu, vicdanlı, ahlaklı olduğunu düşünür ve buna “içtenlikli’’ olarak inanır. Ne var ki gerçeklik onun sandığı gibi değildir. Çehov’da bu durumu oldukça güzel bir sonla ortaya koyar. Kadın gerçekten kocasını bırakıp gitmiştir, ama kendi odasına.

5)Öyküde kapitalizmin yarattığı küçük burjuva insan tipinin ve insan ilişkilerinin bir yansımasını görürüz. Bir yanda hırsızlık yapan ve bundan rahatsızlık bile duymayan bir adam, öte yanda kendinin vicdanlı ve ahlaklı olduğunu sanan ancak içinde bulunduğu pisliği “içtenlikli’’ olarak görmek istemeyen kadın. İşte burjuva ahlakı!

6)Bu öykü yalnızca dönemin Rus toplumunu yansıttığı için değil aynı zamanda günümüz toplumunu yansıtması bakımından gerçekçidir. Kapitalist sistemin ve beraberinde burjuva ahlakının yaşamın bütününde kurduğu egemenlik, öyküdeki tiplerin ve ilişkilerin günümüz toplumunda da güncelliğini korumalarına neden olmakla kalmaz, ayrıca günümüzde baskın ahlak anlayışını belirlemelerini sağlar.


Re: Kocasını Bırakıp Gitti

___________________________________________________________________
İNSANCIL ATÖLYESİ
ÇEHOV ÖYKÜLERİ İNCELEME SEMİNER KÜMESİ

KOCASINI BIRAKIP GİTTİ (1. İrdeleme Metin Eleştirileri)

•Yemekten zevk almak o insanın sınıfını ya da dünya görüşünü göstermez. Biz bu insanlrı yemek sonrası yaptıkları konuşmalarda yozlaştıklarını söylemeliyiz.

•İrdeleme özet ağırlıklı olmuş. Karakterlerin ve konuşulan konuya bağlı olarak toplumsal koşullar daha ayrıntılı verilmeliydi.

•Adamın soygunculuğundan övünçle ve umarsızca söz etmesinin toplumsal karşılığı eksik verilmiş. Bu bölüm izleğe götüren yer olduğu için daha açılmalıydı.

•Kadın gerçekten içten mi? Acaba her şeyin ayırdında da kendi kaçışına kılıf mı hazırlamış. Belki de bu kaçışa kendi de mi inanmış?

•Aile nasıl bir aile? Burjuva ailesi mi? Feodal bir aile mi? Yoksa küçük burjuva ailesi mi? İrdeleme de bu açıklanmalıdır.

•Kadının istekleri ve elindekiler kıyaslanmalıdır.


Re: Kocasını Bırakıp Gitti

Öyküyü okudum. Çok açık anlatıyor meramını öykü. Üzerine bir şey yazasım gelmedi. Öykünün yazıldığı dönemde yaşanan ilişkilerin biçimi, niteliği günümüzden çok farklı değil diye düşündüm.


Re: Kocasını Bırakıp Gitti

____________________________________________________________
İNSANCIL ATÖLYESİ
ÇEHOV ÖYKÜLERİ İNCELEME SEMİNER KÜMESİ
___________________________________________________________________
KOCASINI BIRAKIP GİTTİ (Son İrdeleme Metni)
Hazırlayan: Soner Karakoç

Çehov bu öyküsünde okurları akşam yemeğini yeni yemiş bir çiftin konuşmalarına götürür. Yemek sonrası olağan bir sohbet biçiminde başlayan bu öykü tipik bir burjuva evliliğini anlatır. Üçüncü tekil anlatımın kullanıldığı öykü, yalın bir dille yazılmıştır.

Kadın, kocasına Sofi’nin Von Tramb ile evlenmesinden söz eder ve bu durumu rezillik olarak adlandırır. Kadına göre Von Tramb alçak, vicdansız, ahlaksız adamın tekidir. Çünkü ona göre Von Tramb soyguncudur; işlerini yönettiği baronu ve kendi kız kardeşini soymuştur, şimdi de demiryolu yapımında sürdürüyordur soygunculuğunu. Zavallı olarak nitelediği Sofi’nin böyle bir adamla, böyle bir namussuzla evlenmesi, onun için şaşılacak bir şeydir. Şaşkınlığı kendine ilişkin bir vurguyla sürer: “ isterse dünyanın en yakışıklı adamı olsun böyle birine koca diye varmam.’’

Kadının Von Tramb’a yönelik bu ağır sözlerine karşılık kocasının yaklaşımı kadını şaşırtır. “ Benim de Von Tramb gibi beş paralık biri olduğumu öğrensen ne yapardın?’’ diye soran kocasına kadının verdiği yanıt “ o an çeker giderdim, ben ancak namuslu bir erkeği sevebilirim’’ biçiminde olsa da, adam, hemen sonra kadının yalan söylediğini açıkça dile getirir. Adam karısının da bildiği gerçeği yıllık geliriyle yaptıkları harcamaları karşılaştırarak kadına gösterir. Yıllık geliri üç bin ruble olan bu adamın karısına hediye ettiği bir kolyenin bedeli iki bin rubledir.

Von Tramb’dan daha büyük bir soyguncu olduğunu kanıtlayan adam Von Tramb’ın kendisinin yanında ufak bir cep hırsızı bir çaylak olduğunu söyler.Öykünü sonunda ise kocasını Von Tramb gibi olması durumunda hemen terk edeceğini söyleyen kadın sözlerinin ağırlığını taşıyamaz, kocasını bırakıp gider ama kendi odasına. Bunlara ek olarak Von Tramb’ı alçaklık, namussuzlukla suçlayan kadının bütün hakaretlerinin kocasını da kapsaması öykünün gülünç yapısını oluşturur.

Öyküde kapitalizmin yarattığı küçük burjuva insan tipinin ve insan ilişkilerinin iki tip üzerinde somutlaştığını görürüz. Bir yanda güvenli bir evlilik isteyen kadın, bunu sağlayacak maddi koşulların yaratılması için kocasının hırsızlıklarına göz yumar, konu vicdan ahlak ve namus olduğunda ise herkesten çok sesini çıkarır, kendini namuslu göstermeye çalışır. Öte yanda ise yaptığı hırsızlıktan rahatsız olmak bir yana bunu bir övünç kaynağı olarak gören adam Von Tramb’dan daha büyük bir hırsız olduğunu kanıtlama çabasındadır.

Ayrıca yemek sonrası, yalnızca midelerinde duydukları gevşeklikle öykünün başında bu insanların mutlu olarak nitelenmesi, mutluluğu yemek yemek gibi bedensel bir haz olarak algılayan insanların ne derece yozlaşabileceklerini görürüz. Burjuva ahlakının biçimlendirdiği bu tip insanlar günümüz toplumunda da vardır. Çünkü kapitalizm günümüzde de insan ilişkilerini ve insan bilincini belirlemeyi sürdürmektedir.