UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Kı(s)a-Kıs(m)adan

24 Oca 2013
Mehmet Sürücü

Her zaman kullanılabilecek bir başlık olsun diye yukarıdaki adı kullandım. Kimi zaman kısacık, basit, ama düşündüren şeyler çıkıyor. Bir başlık açsan değer mi, değmez mi? Bir sürü art arda karınca.

Her neyse. İsteyen sabah (kendine-başkasına) "Günaydın" demek için kullansın, isteyen istediği gibi.

İlk karınca benden;

""
“Aşk izleği sıklıkla öyküleşirken “öyküleşmediği” belirtilen hangi beden? Baştan sona bir öykünün ana teması olmaya niyetli ve buna yeterli fiziksel beden, organik bir düzenek olarak beden mi? Sembollerle yüklenmiş, kodlanmış beden mi? Bir “izlek olarak aşk” ile bir “izlek olarak beden”i karşılaştırıyorsak, evet belki bedeni tüm metninin ana teması ya da merkezi haline getirmiş, bir aşkın hikâyesini anlatır gibi, yalnızca bedeni tahkiye eden, kahramanı başlı başına beden/ler olan çok sayıda öykü ile karşılaşmıyoruz.Çünkü, bedenin anlam bilimini yazıya dökmek, tümüyle bedensel imgelerle kurulmuş bir anlatı oluşturmak, bedensel yaşamı metinselleştirmek çok kolay değildir.”
Hande Öğüt.Dünyanın Öyküsü.Sayı.6.Sayfa.115

Dünyanın Öyküsü dergisinde, edebiyatta “Aşk ve Beden” olgusunun yeterince işlenmediği, bu tür yapıtların azlığı vurgulanıp, nedenleri üzerinde sorular üretiliyor. Dikkat çekici, düşünülmesi gereken bir konu olduğunu düşünüyorum.

Konu bağlamında, Hande Öğüt’ün değinmeleri, bedenin ancak grotesk imgeler yoluyla bir anlam birimine dönüştürülebildiğini, çünkü bedenin anlatımda iktidar alanı olduğu tek edebi türün bu olduğu, çağımızdaki uygarlaşmış bedenin ise grotesk edebiyatın onu algılayışından farklı olarak sert, kapalı, katı, kuru, diğer bedenlere mesafeli, sınırlarını ve sıvılarını denetleyen, kendine hakim bir beden olarak düşünüldüğünü vurguluyor.

Günümüzde bedenin ne olduğu, ne şekilde algılandığı, hangi dokunulmazlıklarla, duvarlarla çevrelendiği şüphesiz ki sanatın yaklaşımını, sanattan bekleneni de şekillendirir.

Konunun bilmediğim tünellerinde ahkam kesecek değilim. Grotesk edebiyatın bedenle ilişkisi üzerinde bir şeyler söyleyecek bilgim yok. (Belki Barış Acar bu konuda bizlere ayrıcalık tanıyabilir.)Sadece bugün, edebiyatta, daha da daraltacak olursak öyküde beden ve aşk temalarının çokça kullanılmadığını söyleyebilirim. “Aşk” belki biraz daha kayırılmış gibi gelebilir bize ama değil. Uzun zamandır “doğru dürüst” bir aşk romanı, bir aşk filmi izlemediğimi düşünürüm bazen. Bunu benim geçkin yaşımın, dökülen saçlarım örneği, duygusal, heyecansal, hormonal kayıplarımla ilişkilendirebilirsiniz. Ama bakıyorum da, satanların, çok izlenenlerin bir yanlarından ya karanlık sokaklar, ya da kanlı sivri dişler uzamaya başlıyor. Bir alacakaranlık, bir dolunaydır gibiyor.

Soru şu, günümüz edebiyatında “Aşk ve Beden” neden bu kadar az, neden bu kadar yetersiz kullanılıyor?

Yazıdan bir bölüm linkte
http://www.dunyaninoykusu.com/tr/sayfalar.aspx?syf=41&yz=149&oku=1

Kategori:

Re: Kı(s)a-Kıs(m)adan

Turgut'un Kı(s)a'sı sabahtan beridir içindeki ekşi, limon küfü duygulara ince ince çizgilerle ilişti.


Re: Kı(s)a-Kıs(m)adan

Sakıp Sabancı Müzesi'nde bugünlerde "Oryantalizmin 1001 Yüzü" adlı sergiyi görmek mümkün. Sergi günümüzde de İstanbul üzerinden dünyaya yayılan "doğu" ve oryantalizm üzerine uzunca bir arşivi ziyaretçilerle paylaşıyor (resimler, fotoğraflar, kitaplar, tablolar, kıyafetler, notlar, el yazmaları vb).

Sergide ilgimi çeken yazılardan birisini paylaşmak istedim. Yazı oryantalizm ve oryantalizmin bende oluşan algısını özetleyen bir paragraf gibiydi. Ayrıca, doğuda yaşayan batılılık kavramını düşündürdüğü için de önemliydi. Doğu'nun ilerleme, çağdaşlaşma, yaşanılabilirlik ölçütlerini devamlı sorgulayan bizler de acaba oryantalist bir biçimde batılı kalıplarla mı yargıladık doğuyu, belki de aklıma hala başka bir seçenek gelmediğinden bu böyleydi. Yani, yasaklarla, önyargılarla, kısıtlamalarla sınavını daha önceden vermiş ve bir birikimle ilerleyen batıyı, hesaba katmadan bir ölçüt oluşturabilir miydik kafamızda? Bu sorular kafamda dolanıp durdu...

""
19. yüzyıl boyunca Osmanlı topraklarını hedefleyen arkeoloji furyasının arkasında katmerli bir ideolojik boyut yatmaktaydı. Bu ideolojinin unsurlarından biri, yerli halkın bu kalıntılarla herhangi bir bağlantısı bulunmadığı, bu mirasın gerçek varisinin Batı medeniyetinin olduğu düşüncesiydi: Bu düşünce ortaya çıkarılan eserlerin yerlerinden kopartılıp Avrupa'daki müzelere taşınmasını meşrulaştırmakta önemli bir rol oynadı.

Doğu'da olmayan tarihselliği Batı'ya atfeden bu bakış açısının "Oryantalizm"le olan bağlantısı açıktır fakat bu ideolojinin arkeolojiyle ilginç bir etkileşimi daha vardı: Kalıntılar ile Çağdaş Doğu arasındaki binlerce yılın adeta donmuş olduğu varsayılıyordu. Çağdaş Yunan Ulusu ile Antik Çağ Yunanlılarını aynı görmeye çalışan filhelenler de hayatının izlerini Filistin topraklarında arayan Renan'da hatta Nemrut dağındaki heykelleri çağdaş Kürtlere benzeten Osman Hamdi'ye kadar dönemin birçok düşünürü, oryantalizmin bir ürünü olan "zamansız şark" fikrinin ve görüntüsünün cazibesine katılmıştı.


Re: Kı(s)a-Kıs(m)adan

Edebiyat ve politika ilişkisine dair bir metin: Jacques Ranciére - Edebiyatın Politikası


Re: Kı(s)a-Kıs(m)adan

Tanrılar, gölgesini satamadıkları bir ağacı daha kurban seçtiler kendilerine.
Yarın Emek'siz bir sabaha uyanacağız.


Re: Kı(s)a-Kıs(m)adan

Özellikle Çehov'un öyküsü, mest etti. Burada.


Re: Kı(s)a-Kıs(m)adan

Beni de Cortázar, her zamanki gibi. (:


Re: Kı(s)a-Kıs(m)adan

Medyanın sinikliğine karşı şu adresten Gezi Parkı'nda yaşanan terör canlı olarak izlenebilir.


Re: Kı(s)a-Kıs(m)adan

Öykü bir (çok)yerlerde kendini yazıyor.

Kimse bir şey bilmiyor.

İşe giderken, hep kuytu, işlek caddelerden uzak, yeşilliklerden, boş arsalardan geçen yolları seçiyorum.

Zamanla en az aracın geçtiği, en sessiz, en yeşil arsalardan geçen, kısa olmasa da, bir yolum oluşuyor.

Sonra bir gün yolum, üzerindeki her yeşillik, bir inşaat temeli, bir çukurla kesiliyor.

Güzergahım değişiyor sürekli.

Bir gün, bir ağaca kendimi kelepçelemekten başka bir yol yok diyorum.

Biberin suçu yok. Gazın da.


Re: Kı(s)a-Kıs(m)adan

Mayıs'ta tutuşan bir kıvılcıma, Mayıs'la sesleniyor Grup Yorum.


Re: Kı(s)a-Kıs(m)adan

İki gündür sosyal medyada yatıp kalkıyorum. Siteye neredeyse hiç bakamadım. Öyküden bir isyan için yeni başlık açmak gerek!


Re: Kı(s)a-Kıs(m)adan

İhsan Varol izledim az evvel; ne güzel hazırlamış programı. Mesleği her ne olursa olsun, her insanda bulunması gereken acıma duygusu olarak tanımlamış sözgelimi merhameti. Demokrasi solungacı da dediniz ya gaz maskesi için, İhsan Bey, var olun!


Re: Kı(s)a-Kıs(m)adan

-aga nbr napıon
-gaziyim yılmadım direneceğim.

abi şimdi geceyi anlatıyorum bizimkilere tamam mı, diyorum işte adamlar barikatta, su gelince yere yattılar sonra kalkıp toma çekilince polisler gelirken halaya başladılar. herkez kaçarken bağırdı biri yoldaşlar diye, bi konuşma patlattı. işte birebir tekrar ediyom adamın söylediklerini. ortamdaki biri dedi ki atatürkün sesini, konuşma tarzını taklit ederek anlatıyon, nasıl şaştım kaldım anlatamam sana abi.

hüsamettin albayın askerleriyiz.

dayının biri boyundan büyük bi saadet partisi bayrağı sallaya sallaya gidiyo, sonra sakalı dayınınkinden uzun bi eleman. broşür verdi. anarşist. arkasından bağırdım yoldaş olmamış bu diye. yanıma geldi. önce dilde devrim başkan dedim. vakit yoktu anca bu yetişti dedi.

ara sokaklarda kemalist kadınlar polislerin üstüne tencereyle kaynar su döküyormuş camdan. şili'de de darbeden önce tencere tava falan olmuş.

parkta ulises okuyan adam gördüm lan. nelere direniyor insanlar, polis de neymiş.

şimdi diyorlar ya polis hukuksuz davranıyor diye, bu direnişçiler yakalanıp yargılansın, göreceğiz onların hukuka saygısını.

ankaragücü düştü hükümette düşecek.

(Sonuncu gerçekten var.)


Re: Kı(s)a-Kıs(m)adan

yeterince iyi yazamadığını düşünmek- yazamamak- yazamayacağına inanmamak- bir şeyler yazmaya çalışmak- yeretince iyi yazamadığını düşünmek...


Re: Kı(s)a-Kıs(m)adan

"İyi" yazı yoktur. Yazı vardır. Bir de sahneye oynayan yazı; "söz"ün taklidi olan.


Re: Kı(s)a-Kıs(m)adan

Kafka'nın "Dönüşüm"ü ilk olmak üzere romanları, öykü ve hatta bazı aforizmalarının çocuklara uyarlanması ve gelecek kuşaklar için birer çocuk klasiği haline gelmesi için bir çalışma var. Haberi de burada: My First Kafka

Düşünüyorum da Samsa'nın böceğe dönüşmesini kafasında sembolize edemese bile olayı somut yönüyle kavrayacak, romandaki diğer onlarca çıkarımı anlayacak, gelecekteki ilk okumalar için iyi bir geçiş sağlayacak olan çocukları kıskanmamak elde değil.


Re: Kı(s)a-Kıs(m)adan

Canan Şahin'in marksist.org'ta 'Chomsky vs. Zizek: Ampirizm vs. şarlatanlık ya da aslolan dünyayı değiştirmektir!' başlıklı bir yazısı yayımlandı. Makale bir "nakilden" ziyade yazarın iki tarafa yönelik eleştirel çıkarımlarının ifade edilmesi üzerine kurulu ama Zizek ve Chomsky arasındaki tartışmayı sunması açısından da önemli sanıyorum.


Re: Kı(s)a-Kıs(m)adan

Nuri Bilge Ceylan'ın Kış Uykusu filminin fragmanı yayınlandı - merak, açlık ve heyecanla.


Re: Kı(s)a-Kıs(m)adan

Merakla bekliyorum ben de.