UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Kırk Pareli Entariler

26 Oca 2010
melike şenyüksel

Kırk pareli entariler biçilen ruhlara…

1

Baktı. Kadının gözlerine. Kendini saklaması gerektiğini düşünerek baktı. Bir insana Onu ele veren yerlerinden dokunmak ama kendini ele vermeden. İrkiltici bir şeyler duyumsayıp sonra gözlerini önündeki gazeteye indirdi. Sayfanın orasını burasını uzaktan samimiyetsiz bir bakışla süzdükten sonra gözlerini tekrar kadına çevirdi.
Tanrım bunlar nasıl da birbirlerine benziyorlar, diye geçirdi aklından. Konuşuyordu kadın. Yüzündeki derin boşluktan dışarıya anlamlı anlamsız bir yığın şey fışkırtmakla meşguldü o sırada. Bir volkana benziyordu daha çok. Kendini yakıp eritmişti, başkalarını eritebilmek adına. İçi dışına çıkmış, kan kusan, ateş püskürten, sönmeye alevlenen bir kuyuydu KADIN.
Böylesine büyük bir yangının başlatıcısı olmak çok ta önemli değildi.
Yangının başlamasından çok devamlılık taşır olmasıydı asıl mesele. Ne kadar yanacak şey varsa o kadar sürerdi yangın. Acaba üzülmeli miydi uzun süren bir yangına insan.Ya da imrenerek mi bakmalıydı, içerilerinde hala yanacak bir şeyleri olanlara diye geçirdi aklından.
Kadın dışarıya bakıyordu. Susmuştu. Dinlenmede… Bir iç toparlanışın kıyısından dışarıyı seyrediyordu, hafifçe gözleri kısık. Eli böğründe, çatlayan sesini onarmak istercesine sarıp sarmaladı kendini. Hanım hanımcık bir edayla tekrar masadaki yerine döndü. Saçlarını geriye doğru ezberlenmiş bir hareketle savurdu sonra. Sanki yeryüzündeki duruşunu yenilemek ister gibi tuhaf ve belki de komik bir ciddiyeti vardı yüzünün.
Tam odadan çıkmak üzere kapıya yönelmişken volkan tekrar harekete geçti. Dışarıya çıktığında paçasına kadar sıçrayan lav parçasını fark edip çiğneyerek söndürdü, adam.

Melike Şenyüksel

Kategori:

Re: Kırk Pareli Entariler

""
Kırk pareli entariler biçilen ruhlara…

1

Baktı. Kadının gözlerine.(Bu cümlede yüklem olmadığı için üç nokta kullanılmalı diye düşündüm.)
Kendini saklaması gerektiğini düşünerek baktı. Bir insana Onu ele veren yerlerinden dokunmak ama kendini ele vermeden. İrkiltici bir şeyler duyumsayıp sonra gözlerini önündeki gazeteye indirdi. Sayfanın orasını burasını uzaktan samimiyetsiz bir bakışla süzdükten sonra gözlerini tekrar kadına çevirdi.
Tanrım bunlar nasıl da birbirlerine benziyorlar, diye geçirdi aklından. Konuşuyordu kadın. Yüzündeki derin boşluktan dışarıya anlamlı anlamsız bir yığın şey fışkırtmakla meşguldü o sırada. Bir volkana benziyordu daha çok. Kendini yakıp eritmişti, başkalarını eritebilmek adına. İçi dışına çıkmış, kan kusan, ateş püskürten, sönmeye alevlenen bir kuyuydu KADIN.
Böylesine büyük bir yangının başlatıcısı olmak çok ta(çok da) önemli değildi.
Yangının başlamasından çok devamlılık taşır olmasıydı asıl mesele. Ne kadar yanacak şey varsa o kadar sürerdi yangın. Acaba üzülmeli miydi uzun süren bir yangına insan.Ya da imrenerek mi bakmalıydı, içerilerinde hala(hâlâ) yanacak bir şeyleri olanlara diye geçirdi aklından.
Kadın dışarıya bakıyordu. Susmuştu. Dinlenmede… Bir iç toparlanışın kıyısından dışarıyı seyrediyordu, hafifçe gözleri kısık. Eli böğründe, çatlayan sesini onarmak istercesine sarıp sarmaladı kendini. Hanım hanımcık bir edayla tekrar masadaki yerine döndü. Saçlarını geriye doğru ezberlenmiş bir hareketle savurdu sonra. Sanki yeryüzündeki duruşunu yenilemek ister gibi tuhaf ve belki de komik bir ciddiyeti vardı yüzünün.
Tam odadan çıkmak üzere kapıya yönelmişken volkan tekrar harekete geçti. Dışarıya çıktığında paçasına kadar sıçrayan lav parçasını fark edip çiğneyerek söndürdü, adam.

İmgelerle yüklü sözcükler kullanıldığı için öykünün ne anlattığını tam olarak anlamadım.
Mesela şu cümlelere bir anlam veremedim:

“Kendini yakıp eritmişti, başkalarını eritebilmek adına.”

“Onu ele veren yerlerinden dokunmak”

“Yüzündeki derin boşluktan” derin boşluktan kasıt ağız mı, yüzdeki anlama dair bir ifade mi anlamadım.

“sarıp sarmaladı kendini.” Tasavvur edemedim bir insan kendini sarıp sarmalarken nasıldır…

kullanıldığı cümle içinde sorunlu gelen sözcükler:
“fışkırtmak”
“ateş püskürten”

Melike arkadaşın ellerine sağlık ama ben anlatıyı pek başarılı bulmadım. Bakalım diğer arkadaşlar ne düşünüyor.


Re: Kırk Pareli Entariler

Değerlendirmeler için Elif' e teşekkürler.
Ham bir öykü girişiydi bu gönderdiğim. İmla düzeltmeleri de dahil elden geçirilmesi gerektiği kanaatindeyim ben de.
Sadece kullandığım bazı imgelere değinebilirim diye düşündüm. Elif arkadaşın takıldığı noktalar üzerinden gidicem.
Örneğin:
1)“Kendini yakıp eritmişti, başkalarını eritebilmek adına.”
Kadının aslında konuşma eylemiyle, karşısındakinin canını yakmayı amaçladığı fakat sadece kendi canını acıtabildiği bir durumu ifade etmek istemiştim burda.
2)“Onu ele veren yerlerinden dokunmak”
İnsanın gözlerinin kendini ele veren yerleri olduğundan yola çıkarak yazıldı bu cümle. Bir insanın diğerlerine karşı en savunmasız olduğu yeri gözleridir zannımca.
3)“Yüzündeki derin boşluktan” derin boşluktan kasıt ağız mı, yüzdeki anlama dair bir ifade mi anlamadım, demiş Elif ayrıca.
Yüzdeki derin boşluktan kasıt ağız. Dışarıya bir yanardağ gibi fışkırttığı lavlar ise kadının konuşurken kullandığı sözcükler. Bu noktayı daha anlaşılır kılma adına çalışmam lazım belli ki.
4)“sarıp sarmaladı kendini.” Tasavvur edemedim bir insan kendini sarıp sarmalarken nasıldır…
İnsanın kendini toparlama adına kendine sarılması gibi bir şeydi aslında burdaki durum. Derlenip toplanmak halini ifade etmeye çalışmıştım. Kundaklanan bebek misali.
5)kullanıldığı cümle içinde sorunlu gelen sözcükler:
Kesinlikle katılıoyorum okurken benimde kulağıma batan kelimeler bunlar oldu.
“fışkırtmak”
“ateş püskürten”
Ayrıca öykünün ilk cümlesi hatalı. Şöyle olmalı: "Baktı kadının gözlerine."


Re: Kırk Pareli Entariler

Melike, öykü için teşekkür etmekle beraber bir sorum olacak.

""
Ham bir öykü girişiydi bu gönderdiğim.

Bu bir öykünün tamamı değil mi? Yani "öykünün ham hali" sözüyle neyi kastediyorsun?


Re: Kırk Pareli Entariler

Öykünün tamamı değil Cihan. Forumu çok işlevsel kullanamıyorum henüz. Amacım tartışmaya açmaktı bu iskeleti. Başka bir başlık altına konmalıydı sanırım. Neyse... Huh!


Re: Kırk Pareli Entariler

Bu konuda sana yardım etmeye hazırız. Zamanla herşey daha kolay olacak inanıyorum. Buradan teknik sorunlarını çözebilirsin.


Re: Kırk Pareli Entariler

Melike Şenyüksel'in ellerine sağlık. Tamamlanmadığını söylediği bu öykü hakkındaki ilk izlenime dayalı görüşlerim şöyle:

""
Bir insana Onu ele veren yerlerinden dokunmak ama kendini ele vermeden.

Bu ifade, her ne kadar bana gözleri düşündürmese de anlamlı, güzel ifade edilmiş. Gözleri düşündüğüm zaman metnin içinde daha bütünlüklü görünüyor. Belki ben yeterince dikkatli okumadım.

Öte yandan kadınla adamın ilişkisini tam anlamayadım sanırım. Kadın, anladığım kadarıyla, sürekli konuşuyor. Öfkeyle, zarar vermeye çalışarak konuşuyor, öfkesini bir volkan gibi kusuyor; buna karşın adam pek fazla tepki vermeden gazete okurmuş gibi yapıyor; kadının gözlerini görmeye çalışıyor. Bu sahne, bu kadar öfke içermese, bana Onat Kutlar'ın "Mühür" öyküsündeki bir sahneyi hatırlatacak. Hani kadının saçlarını tarayarak artist olmak isteğini dile getirdiği, adamınsa kadına giderek daha çok iğrenmeyle baktığı sahneyi. Oysa işin içinde bu kadar öfke olunca adamın bu kayıtsız tavrına fazla anlam veremiyorum.

"olmak çok ta önemli değildi" >> "olmak çok da önemli değildi" biçiminde olmalı.

Bir de büyük harfle yazılan yerlerin neden büyük harfle yazıldığını anlayamadım.


Re: Kırk Pareli Entariler

Barış Acar dedi ki:
O zaman başlığı Henüz Yazılmamış Bir Öykü İçin Girizgâhlar başlığına taşıyorum.

Bence üzerine bu kadar yorum yapıldıktan sonra burada kalması daha makul olacak. Düşünceli


Re: Kırk Pareli Entariler

ölmek istiyorum Smile


Re: Kırk Pareli Entariler

melike şenyüksel dedi ki:
ölmek istiyorum Smile

Laughing out loud Zaman zaman böyle aksaklıklar olabiliyor, kusurumuza bakmayın. Öykünün burada kalmasının daha uygun olacağına karar verdik. Devamı gelirse onu da bu başlığın altında tekrar gönderirsiniz. Ama lütfen öykünün ilk haline dokunmayın ki şimdiye kadar yapılmış yorumlar anlamsız kalmasın.

Tabii bir de bundan sonraki benzer denemeler (henüz bitmemiş öyküler) için Henüz Yazılmamış Bir Öykü İçin Girizgâhlar başlığını tercih etmeniz forum yapısının korunması açısından daha uygun olacak Smile

Cheers


Re: Kırk Pareli Entariler

Keşke Melike, öyküye dair bir açıklama yapmasa, hangi imgeyi ne maksatla kullandığını anlatmasa, ya da bunu en sona bıraksa. Biz öyküyü didik didik etsek... Kim bilir belki onun kullandığı imgelerden bambaşka anlamlar çıkarırız, Melike bile şaşar.

Smile


Re: Kırk Pareli Entariler

elif cinar dedi ki:
Keşke Melike, öyküye dair bir açıklama yapmasa, hangi imgeyi ne maksatla kullandığını anlatmasa, ya da bunu en sona bıraksa. Biz öyküyü didik didik etsek... Kim bilir belki onun kullandığı imgelerden bambaşka anlamlar çıkarırız, Melike bile şaşar.

Smile

Eyvallah Wink


Re: Kırk Pareli Entariler

Henüz tamamlanmamış da olsa öykünün ruhunun güçlü olduğunu düşündüm. Volkan benzetmesi anlatıda daha pek çok güzel detaya gebe gibi geldi bana.

Öyküde beni en çok sarsan ifade şu oldu:

""
Sanki yeryüzündeki duruşunu yenilemek ister gibi...

Tamamlanmasını dört gözle bekliyorum. Ellerinize sağlık. Alkış