UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Kim Ölmüş

21 Eki 2008
Nurten Öztürk

Arkadaşlar, "savaş hikayeleri" diye bir kaç öykü denemem vardı,bu da onlardan biri. Aslında birbiri ile ilintili yazmıştım, onlar bilgisayarın formatlanmasıının azizliğine uğradı bir iki yıl önce. Bu öykü çıktı almış olduğumdan kurtuldu (yada öldü). Açıklamayı yazmamaın nedeni, bir diziden bağımsızlaştırılmış öykü çalışması olması nedeniyle sorunlar içeriyor mu çok anlayamadım,bir türlü de daha ileri götüremedim. Geçen yıldan beri bekliyor. Beklemesinin bir nedeni de daha yeni tartıştığımız istismar konusu: acaba yazmak için malzeme buldum, onu yazmayı mı seviyorum, diye sorguladım kendimi. Kendim,kendime, hayır dedim, ama metin ne diyor ben bilmem. Eren'in bir ifadesini çok sevmiştim:"güçlü kollarınıza bırakıyorum" demişti, ben buna şefkati de eklemek iserim ama...gene de siz bilirsiniz.

""
Kim Ölmüş?

Toprak damların kenarında, insanlar dizi dizi… İpte donmuş çamaşırlar kadar katı, ince, soğuk…. Büyük, küçük; kadın, erkek herkes, başları önde, omuzları düşük, elleri karınlarının altında birbirine sokulmuş… İki gözleri, göreceğinden korkmuş, tepeden inen yolda, yoldan gelen arabada. Araba yolu yırtarak geliyor; gürültülü. Arkasından koyu beyaz bir toz bulutu yürüyor; bulut boğumlana boğumlana büyüyor, dağılıp göğe yükseliyor, ufka uzanıyor... En yaşlı kadın yanındaki genç kadının kulağına eğiliyor; “arabanın arkası kesik başlarla doluymuş, yüzlerce, binlerce kesik başla...” “Ya!” diyor genç kadın, nefesinden güç almak ister gibi derinden bir nefes alıyor, yutkunarak:
“Kimlerinmiş? Niye ki?”
“Orasını bilemem, bilmem… Bilmem” diye fısıldıyor, başını diğer yana çeviriyor yaşlı, çok yaşlı kadın. Fısıltısı kalabalığın kulağından geçiyor. Sessizce bekleyen gölgeler kaskatı kıpırdıyor, karışıyor. Fısıltı çoğalıyor, dolaşıyor.
Herkes herkese soruyor.
“Kimmiş? Niye?”
“Kimmiş? Neden?”
“Kimmiş! N’olmuş?”
“Kaç kişiymiş? Kimin nesi?”
“Çokmuş, çok. Çöldeki kum kadar!”
Kamyon yaklaşıyor, gürültü artıyor, toz büyüyor... kalabalık katı, zayıf…

“Kimlermiş?”
“Niye? Ne olmuş?”
“Ne olmuş? Niye?”
“Çokmuş, çok! Sayısı bilinmez” diyor yaşlı, çok yaşlı kadın.
“Hepsi de esmer, sakallı; hepsi de erkekmiş. İri, siyah gözlü, siyah çarşaflı kadınmış... Hepsi de çocuk, okul çağında çocuklarmış. Koşarlarken petrol kuyusuna düşmüşler. Vaktinde gören olmamış, görüp de kurtaran. ..”


“Ya, bir kişi miymiş!”
“Demek bir kişiymiş? Buralardan mı, bizim buralardan?..”
“Bilmem. Değil buralardan, buralardan değil.
“Irak’tan mı?”
“Ben bilmem, bilsem de söylemem.”
“Şoför müymüş? “

“Hepsi gelin… taze gelin, beşibirlileri boyunlarında parıl parıl... cam gibi toplamış sıcağı, toplamış, çıkarmış yangını, küle dönmüş bedenleri. Kamyonetin arkası külle doluymuş, külle! Kül olmuş insan kemiğiyle.”
Kalabalık dönüyor .
“Kim vurmuş ki?”
“Bizim dağlardan mı?”
“Yok, ben bilmem”
“Çoban olmasın, karşı köyün çobanı.”
“Askere gidecekken biraz para tutmak istemiş, çoban olmuş… Değneği tüfek gibi tutarmış, uzaktan bakılınca, elindekinin değnek değil de tüfek olduğu sanılırmış, uzaktan…”
“Hepsi yoksulmuş, hepsi de çoban. Sürülerine kurt düşmüş; değneği, düdüğü kaybolmuş çoban. Hepsi on sekizinde ana kuzusu, gönül arzusuymuş… ”
“Terörist mi?”
“ Asker miymiş?”
“Şehit miymiş?”
“ Kimin nesi?”

“Hepsi ak saçlı, kırmızı kınalı kocakarıymış. Bastonlu dedeymiş hepsi, ölü balık gözlü, çökük avurtlu, sahipsiz, kimselermiş…Lastik ayakkabılarında morarmış ayakları, solmuş şalvarlarıyla, ağarmış bıyıkları…kamyon şoförüymüşler…”
“Kim yapmış?”
“Ben bilmem!”
“Kimlermiş?”
“Bilmem, ben bilmem…”
“Hepsi dayıymış, halaymış, teyzeymiş… hepsi abla, kardeş, abi, yengeymiş… bir değilmiş binmiş. Tam bin kişiymiş!”
Herkes soruyor.
“Ölen kimmiş?”
“…”
“Öldüren kimmiş?”
“…”
Herkes bilmiyor

Kamyon kulakları aşan gürültüyle giriyor, taş duvarları sallayarak, ağaçları kökünden sarsarak ilerliyor. Tozdan göz gözü görmüyor.. Boğum boğum… Ta, ciğerlere ulaşıyor toz.
Herkes…ceset…

Kategori:

Re: Kim Ölmüş

Özlemişiz seni. Hoşgeldi yeni öykü. Laughing out loud


Re: Kim Ölmüş

Teşekkürler, hoşbulduk efendim. Hoşbulduk!


Re: Kim Ölmüş

Bu metinde anlatılanlarla istismar konusu arasında nasıl bir bağlantı var anlamadım.
Sanki asıl öyküye giriş için bir başlangıçmış gibi geldi okuduklarım. Sahnede oyuncular repliklerini sıralıyorlar ben de onları izliyormuşum gibi... Yapılmak istenen bu muydu bilmiyorum, ben böyle hissettim. Metni bir kere daha okuyacağım, ilk okumamda gözüme çarpan, öykünün sonunda "Herkes bilmiyor" tümcesi oldu. Hiçkimse bilmiyor denmesi gerekmez mi?
Nurten Öztürk hanımefendinin ellerine sağlık.


Re: Kim Ölmüş

Ilk okumamdan sonra:

Yoldan gelenden once araba olarak soz edilirken sonra kamyon denmesi garip geldi. Araba genellikle binek oto anlaminda kullanildigindan (ya da at arabasi, okuz arabasi biciminde) bana bir hata var gibi geldi. Bu degisikligin bir nedeni varsa da onu bu ilk okumamda anlayamadim.

"Herkes bilmiyor" ifadesini cok begendim. Toplu bir bilincsizligi, saskinligi, belki de cahilligi ifade ediyor bana. O diyaloglardan sonra oldukca etkileyici.

Kimin neyi soyledigi bilinmeyen bicimde siralaniveren diyaloglarin, toplulugun bilincinin, duygularinin okura aktarimi islevini gormesinin en basarili orneklerine, simdiye dek, Yasar Kemal'de rastladigimi soylemeliyim. Kimsecik uclemesinde oldukca yogun bicimde kullanir Yasar Kemal bu teknigi. "Kim Olmus"deki diyaloglarin da boyle bir islevi var. Ritmik, efsanevi bir anlatimla birinin soyledigini otekinin tamamlamasini, bir duygunun topluluk icinde giderek buyumesine hizmet ediyor. Ancak yinelemelerin daha az olmasini, ritmin daha az aksamasini tercih ederdim sanirim. Ornek verecek olursam:

""
“Kimmiş? Niye?”
“Kimmiş? Neden?”
“Kimmiş! N’olmuş?”
“Kaç kişiymiş? Kimin nesi?”

Burada yinelenen "Kimmiş?" ifadesinin yerine kimden soz edildigini kimsenin bilmedigini (ya da aslinda hic onemli olmadigini) vurgulayacak kademeli bir akis kullanmak daha surukleyici olurdu bence. Su anda yeterince iyi bir alternatif uretemiyorum, belki daha sonra... Oykunun yapisinin bu diyaloglara yukledigi anlam acisindan buradaki cesitliligin onemli oldugunu dusunuyorum.
""
En yaşlı kadın yanındaki genç kadının kulağına eğiliyor (...)
Burada kadinin nasil gorundugunun degil de yalnizca yasinin, daha dogrusu yalnizca topluluktaki en yasli kadin oldugunun, verilmis olmasi oykunun efsane/ soylence/ sozlu kultur tarafini kuvvetlendiriyor.
""
Ta, ciğerlere ulaşıyor toz.

Baska bir carpici ifade. Bicak gibi kesiyor. Biraz da bu nedenle oykunun son cumlesinin bu olmasini dilerdim. Bundan sonra gelen "Herkes…ceset…" doruga ulasan bu keskinligi biraz torpuluyor gibi geldi bana. En azindan metaforu acik ederek gucunu kaybetmesine neden oluyor bana gore.

Nurten'in ellerine saglik. Ne iyi etmis de bizimle paylasmis. Heyecanlandigimi soylemeden edemeyecegim. Alkış


Re: Kim Ölmüş

Nurten'ciğim ellerine sağlık. Öykünü keyifle ve merakla okudum.

Bazen uzağımızda olup biten şeylerin bizim sadece çenemizi yormayacağını, uzaktan önce hır hır gürültüsü gelen kamyonun bir gün bizi de toza dumana katacağını ne zaman anlarız kim bilir?

öykü için teşekkürler.


Re: Kim Ölmüş

Öyküyü ancak okuyabildim. Etkisindeyim.

Eren de değinmiş biraz. Halk ağzından destansı anlatım ölümle birleşince epey korkutucu olabiliyor. Hasan Hüseyin'in şiirde çok kullandığı "tekrarın gücü" burada müthiş geldi bana. İkinci okumadan sonra daha detaylı bir şeyler yazacağım.

Flowers Flowers Flowers


Re: Kim Ölmüş

Öykü bana daha çok bir romanın girişi gibi geldi... Güzel bir giriş... Yinelemeler konusuna zaten eren ve Barış Ağabey değinmiş. Bir de bazı cümleler küçük harfle başlamış bazısı büyük harfle...Sanırım bilgisayara aktarırken yanlış geçmiş.Ellerine sağlık nurten öztürk...


Re: Kim Ölmüş

oykude yogun bır mekanıklık var gıbı gorunuyor ozellıkle yınelemeler vermış bunu.Sankı tak tak dıye gelıyor ölüm.soguk, urpertıcı bu mekenıklıgın ıcınde bır o kadar da sahıcı".herkes bılmıyor "evet ıfade yanlışlıgı vardır,kımse bılmıyordur dogrusu;fakat buraya o kadar kez dahaguzel oturmus kı duzeltıldıgınde bu yogunlugu vermeyecektır.ben de oykuyu bır kez daha okuyacagım.umarım tekrar uzerıne bır seyler yazma fırsatı bulurum.tesekkurler nurten Flowers


Re: Kim Ölmüş

Nurtenin eline sağlık...
Söylence etkisi ile diyalogların tik tak tik tak tekrarı birleşince doğal bir ritm ve tiyatro oyunu havası yakaladım.
sahne karanlık çarşafına sarılı kadın dumanlar salarak ilerden geldiği öne sürülen kamyon efektine bakarak fısıltıyla konusur ... direkt tiyatro sahnesi ve grotesk oyunculukla gözlerini acmıs konusan bir kadın cagrıstı bence bundan oyun bile cıkar...hatta ben seslendirerek okudugum icin direkt havasına da girdim sahnenin... ölümü kimseler bilmiyor sahiplenmek istemiyor bilmek istemiyor kafayı ceviriyoruz... oysa teyzemiz oysa bebemiz...sıra bize de gelecek belki...


Re: Kim Ölmüş

Arkadaşlar, öyküyü sizlerin eleştirisine sunarken doğrusu heyecanlanmıştım, iyi ki göndermişim. Okuyup eleştirilerini esirgemeyen arkadaşlara ayrı ayrı ( Tülay, elif, eren, barış,cihan,egemen) teşekkür ediyorum. Bu güne kadar teşekkür etmedim, tekrar okumayı vaaededen arkadaşlar vardı, onları bekledim; ama şart değil hepsinden sonra teşekkür etmek diye düşündüm sonradan.
Eren, önce araba, sonra kamyon, özellikle mi kullanıldı demiş, evet, özellikle kullanmıştım, uzaktan gelen araç genelde çok ayırt edilmez, yaklaşınca ayırt edilir mantığını kullanarak...
Cihan, büyük ve küçük harflerin özensiz kullanımına diikkat çekmiş haklı olarak.
Egemen, öyküden öyle güzel oyun kurmuş ki... Öyküyü zenginleştirmiş.
Öyküyü sizlerle paylaştıktan sonrabahsi geçen, Yaşar Kemal'in "Kimsecik" üçlemesini okumaya, Hasan Hüseyin'in (Barış bahsetmişti, tekrarı iyi kullandığından) şiirlerini, tekrar okumaya karar verdim.
Belki öykü için de yeniden bişeyler düşünürüm.


Re: Kim Ölmüş

nurtenöztürk yazdı;

""
Arkadaşlar, öyküyü sizlerin eleştirisine sunarken doğrusu heyecanlanmıştım, iyi ki göndermişim. Okuyup eleştirilerini esirgemeyen arkadaşlara ayrı ayrı ( Tülay, elif, eren, barış,cihan,egemen) teşekkür ediyorum.

Huh!


Re: Kim Ölmüş

Nurten, dikkat ettiysen arkadaşlara parantez içinde teşekkür etmişim, sana bağımsız bir şekilde, parantez dışı teşekkür ediyorum. Aklına, fikrine sağlık!


Re: Kim Ölmüş

Şahsen çok lezzetli buldum denemeni.
Bana, Yaşar Kemal'in, bizim köyleri anlatan ''yer demir gök bakır''
romanındaki heyecan verici, atmosferik anlatım biçimini duyumsattı.
Yine aynı yazarın, ''Binboğalar efsanesi'' romanındaki ''hıdırellezi'' anlatan satırları gibi coşkuluydu.
Bitiriş de çok güzeldi, öyle ya her zaman her kes her şeyi bilemez, hissedebilmek gerek.
Teşekkürler El salla


Re: Kim Ölmüş

Özellikle şu benzetme öykünün en başarılı söz dizimi bence :

""
Toprak damların kenarında, insanlar dizi dizi… İpte donmuş çamaşırlar kadar katı, ince, soğuk….


Re: Kim Ölmüş

Başlangıçtan itibaren gerilim, merak ettiricilik ve akıcılığından bir şey kaybettirmeyen yazarımızı bu farklı öyküsünden dolayı kutluyorum. Yalnızca, "kulakları aşan gürültü" tanımlamasını biraz yadırgadım. Elinize sağlık Nurten hanım.


Re: Kim Ölmüş

openmavi'ye, Cihan'a ve hasanparlak'a yorumları için çok teşekkür ederim.
"kulakları aşan gürültü" yü bir kulağın duyabileceğinin üzerinde bir gürültü anlamında kullanmışım.


Re: Kim Ölmüş

Sahiden de bir savaşmış bu anlatılan, "savaş hikayeleri" ise tarih kitaplarındadır ancak. burada öldüren: herkes... ölen: herkes... Savaş ...sebep yada sonuç değil, tarih kitaplarında anlatıldığı gibi. herkes ceset savaşta, ceset(herkes) ise bilmez. bazıları düşünür ki, halk düşünür ki "herkes bimiyor demek, bazıları biliyor demektir" yok öyle bir şey.. bilenler ancak ölülerdir, yani cesetler.