UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Kelimeler Anlatır

28 Oca 2009
babaruhi

Metronun son durağında inen genç siyahi kadın, güzelliğiyle keşlerin dikkatini çekse de gözlerindeki ifadeyle uzak durmalarını yeterince sert bir şekilde ifade ediyordu.

Metro merdivenlerini ikişer ikişer çıktı, caddenin köşesine gelince etrafına baktı, kulağında bir şeye dokunup mırıldandı ve belirlediği yere kararlıca yürüdü.

….

“Çok yalnızım çok, çok yalnızım çok, çok yalnızım çok…” Yıkılmış evlerin arasından geçerken çevrenin seslerinin kafasında uğuldamasına engel olamıyordu. Nedense, yıllardır, göreve başlarken duyduğu gururun günden güne eriyip gittiğini görüyor ve derin bir eleme doğru kayıpduruyordu.

Yanından gelip geçen esmer çocuklar kafasına tahta parçalrı, çikletler, yarısı yenmiş şekerler atıyor ve ona küfrediyorlardı.

Yanına yaklaşıp omzuna dokunan genç kaıdna gülerek baktı, kadın da ona.. Ama… Kadının , ensesine kayan elininiçinde batıcı bir şey olduğunu hissettiğinde bile… Sonra gözleri karardı ve Mösyö Mortergate bu dünyaya veda etti.

….

Mortergate, Paris’te yaşardı. Cezayirliler Mahallesi’nde bir bürosu vardı. Seyahat acentası gibi çalışsa da asıl işi dinleme ve istihbarattı.

Otuz yıl önce bu mahalledeki etnik huzursuzluklardan sonra devlet tarafından yerleştirilmişti. Ana tarafından Afrikalı olduğundan mahalleye uyum sağlaması zor olmamıştı.

Bir müddet sonra mahalleye polis güçleri de giremez olunca devlet ona tam yetki tanıdı. Bu yetkinin sınırları gerçekten ürkütücüydü. Hâlâ ispatlanamamış olmasına rağmen mahalledeki pek çok cinayetten onun sorumlu olduğu fısıldanır durur. Bunun yüksek sesle söylenememesinin sebebine daha sonra geleceğiz.

- Mösyö Mortergate?

- Emrinizdeyim efendim!

- Tanıştığımız memnun oldum, “mahalledeki” başarınız gerçekten etkileyici.

- Teşekkür ederim efendim!

- Lütfen oturun…

Piere Mortergate, çalıştığı birimin başkanının huzurunda gene de dizleri bitişik ve elleri dizlerinde oturdu.

- Evet.. Askeri siciliniz mükemmel. Galiba patlayıcılar üzerine…

- Evet efendim, uzmanım…

- Mükemmel!

- Teşekkür ederim efendim!

- Mösyö Mortergate…

- Emredin efendim!

- Sanırım bundan sonra görevinizin kapsamı biraz değişecek.. Daha doğrusu genişleyecek….

- Ne emrederseniz efendim!

- “Mahallede” bazı.. Nasıl söylemeli?... Hücrelerin… Ses getirici… Büyük eylemlere hazırlandığına dair istihbarat aldık…

- Nasıl? Affedersiniz efendim.. öyle demek istemedim…

- Elbette, elbette… Önemli değil.. unutmayınız ki mahallenin yaptıklaırnın sesi başka yerlere e ulaşıyor.

- Mutlaka efendim!

- Kızardığınızı görüyorum? Lütfen alınmayın, bundan haberinizin olmaması doğaldır, çünkü bu tip yapılar birbirlerinden bile habersizdir.

- Rica ederim efendim, bu benim eksikliğim!

- Lütfe, lütfen, büyütmeyin! Sizin görev kapsamınızın genişletilmesi tam da bu yüzden… Şöyle söylemeliyim. Size yepyeni teknolojik imkânlar sunacağız. Bunlar henüz deneme aşamasında olan şeyler.. Sanırım.. Evet.. işte burada yazıyor.. Elektronikle de ilgilenmişsiniz?

- Evet efendim!

- Çok güzel!İşte yeni görev dosyanız bu. Bu dosyayı lütfen güvenli evde okuyun ve sonra imha edin..

- Emredersiniz efendim!

- Size başarılar diliyorum Mösyö Mortergate!

Topuğu üzerinde sertçe sola dönüp odadan çıktı.

….

“Bomba… Fünye… Öfke… Hımm… Burada neler var? 142’de ne var bakalım? Gene kavga mı ediyor Hasan karısıyla. Ama o da ne? Bir saniye! 156’dan ir sinyal.. Hangi kelimeler? “Devlet”, “ mülk”, “hürriyet”… Burayı da işaretlemeliyim.

Önündeki haritada bir kırmızı nokta daha belirdi.

Monitörde kırmızı işaretlenmiş evlerle ilgili ir grafik vardı. Bazıları turuncu bazıları üst seviyede kırmızı çubuklarla temsil ediliyordu.

“ Evet, evet, evet… Tanrım sen yardımcım ol! Bunların hepsi, hepsi…

Grafikleri üst seviyede kırmızı olan evlere baktı…

Bunarlı gördükçe kan beynine sıçrıyordu! Bu “kuralsızlık” demekti! Ve o da kuralları uygulamakla mükellefti! İnsanların nasıl olup da itaatsizlik ettiklerini anlayamıyordu. Bu durum onu gitgide daha da çıldırtıyordu. Etrafında itaatsizliğin örümcek ağlarını hissediyordu.

İnsanlar.. Onlara tahammül edemiyordu.

Bütün yapmaları gereken,kendilerine söyleneni yapmaktı! Bunu anlayamayacak kadar aptal olabilirler miydi?

Kırmızı çubuklarla ilgili emri vermeden hemen önce vücudunda bir gerilme hissederdi. Bu, ölçülerinin hiç değişmemesinden duyduğu gurur gibiydi. Kendi yaşıtları çoktan göbek salmıştı. Oysa hâlâ dimdikti!

Kırmızı çubuklarla ilgili emri verirken müthiş bir gurur duyuyordu. Emirlerin keskin kılıcı gibi görevini yerine getiriyor, itaatsizliği, düzenden ayırıveriyordu! Böylece toplumdaki huzuru koruyordu.

Kötü adamların ensesindeki doğruluk hayaleti gibiydi Mortergate! “Kelimeler! Ah kelimeler! Siz nelere kadirsiniz! Siz, zararlı düşüncelerin, karmaşanın, ölümün elçilerisiniz! “

Önündeki program, evlerde kullanılan kelimelerin bir istatistiğini yapıyor ve buna göre muhtemel tehditleri grafiğe geçiriyordu.

Genişletilmiş yetki, bu istatistik programıydı. Bu programda belirlenen tehditleri gizli servise bildirecekti.

Oysa… Programı hiç umulmadık biçimde “genişletmişti….

Sonra bu evlerle ilgili bazı sayılar girdi… Evinden uzak olmayan bir bodrum katında bir tıslama duyuldu bir vana kendiliğinden açıldı… Vanadan uzanıp duvarda kaybolan tek bir boru…

Duvarın içinden geçtikten sonra onlarca dala ayrılıyordu.

Borulardan birinin ulaştığı evde bir kadın çamaşırları katladı. Oğlunun odasındaki dolaba koydu. “Kaç defa dedim, internette şu kahrolasıca sitelere girme diye! Başını belaya sokacaksın!”

Kadın odadan çıktıktan sonra oğlunun bilgisayarının monitörü sayılarla doldu, ayılar birbiri arına akıp geçti ve sonra sekiz haneli bir sayı ekranda belirdi. Odadaki bütün elektronik aletlerden bir vınlama işitildi. Oda aniden anormal derecede ısındı. Çamaşırlar aniden alev aldı ve sonra evin bütün hatıraları, patlamada kırılan camlarla beraber sokağa savruldu.

Mortergate’in ekranında bir çubuk eksildi, haritadaki kırmızı ışıklardan biri daha söndü…

….

- Efendim, “mahalledeki” patlamalar endişe yaratıyor. Cezayirlilerin liderleriyle konuştuk, artık mahallenin temiz olduğunu iddia ediyorlar.

- Öyleyse mahalleyi harabeye çeviren kim Alfonse?

- Kayıtlara göre.. Oraya.. Eski başkan döneminde, “genişletilmiş yetkili” bir istihbarat ajanı yerleştirilmiş.

- Ve?

- Akıbeti bilinmiyor…

- Nasıl yani? Nasıl yani?! Nasıl? O salak hâlâ orada mı? Bulamıyor musunuz? Bir de… Bu herifin.. Yani yetkisi ne kadar “genişletilmiş”?

- Efendim….

- Bana “efendim” deme Alfonse! Derhal kayıtları ara! Ondan en son ne zaman haber alınmış , bul!

Ertesi gün ancak amir konu hakkında bilgilendirilebildi.

- Efendim… Bölgede.. Yani nasıl açıklamalı bilemiyorum… Yüklü potasyum nitrat alan birkaç yer olduğunu öğrendik.

- Ve?

- Nasıl ulaştırıldığını anlayamadığımız bir şekilde…

- Sadede gelir misin Alfonse?

- Efendim… Bölgede , sessizlik döneminden sonra meydana gelen bütün patlamalarda potasyum nitrat artığı bulunmuş…

- Yani bu herif bütün o evlerin içine birer çuval gübre mi atmış?

- Dediğim gibi nasıl ulaştırıldığı bilinmiyor ama…

- Ama1 şu anda görev ve yetkilerini aşmış bir ajanla karşı karşıyayız öyle mi Alfonse?

- Daha iyi ifade edilemezdi, efendim…

- Yapılacak şeyi biliyorsun Alfonse...

- Emredersiniz efendim…

Kategori:

Re: Kelimeler Anlatır

Klişe bir konu olduğunu düşündüm. Ajan kendisine verilen görevi neden bu kadar benimsiyor ve yetkisini aşıyor, onun kişiliğine dair bir fikrim olmadığı için anlam veremedim. Geniş yetkiyle donatılan ajan tehlikeli sözcükleri duyduğu evlere gerekli işlemi yapar, evin içindeki çamaşırların alev almasını sağlarken nasıl sadece belirlediği ev yanıyor. Bir dairede yangın çıkınca tüm binayı sarmaz mı? Bunu engelleyen bir yöntemi mi var ajanın yoksa öyküde atlanmış bir ayrıntı mı?

Sorunlu ve anlamadığım cümleleri, tümceleri alıntıladım.

“Metronun son durağında inen genç siyahi kadın, güzelliğiyle keşlerin dikkatini çekse de gözlerindeki ifadeyle uzak durmalarını yeterince sert bir şekilde ifade ediyordu.”
Cümlenin nesnesi eksik ve anlatım bozukluğu var.

"çevrenin seslerinin"
"kayıpduruyordu."
"parçalrı, çikletler"
"kaıdna"
"Otuz yıl önce bu mahalledeki etnik huzursuzluklardan sonra devlet tarafından yerleştirilmişti."
"Piere Mortergate, çalıştığı birimin başkanının huzurunda gene de dizleri bitişik ve elleri dizlerinde oturdu".
"yaptıklaırnın "
"çünkü bu tip yapılar birbirlerinden bile habersizdir."
"Sizin görev kapsamınızın genişletilmesi tam da bu yüzden"
"lütfen güvenli evde okuyun"
"156’dan ir sinyal.."
"Bunarlı"
"Bu, ölçülerinin hiç değişmemesinden duyduğu gurur gibiydi. "
"Kendi yaşıtları çoktan göbek salmıştı. Oysa hâlâ dimdikti!"
"Emirlerin keskin kılıcı gibi görevini yerine getiriyor, itaatsizliği, düzenden ayırıveriyordu!"
"ayılar birbiri arına akıp geçti "
"evin bütün hatıraları, patlamada kırılan camlarla beraber sokağa savruldu."
" Ertesi gün ancak amir konu hakkında bilgilendirilebildi."


Re: Kelimeler Anlatır

Çok aceleciyim.. Bunun aynında burada düzeltme imkanım yok, yazralaırn kendi yazılaırnı modere etme imkanı tanınmamış forumda..

Metronun son durağında inen genç siyahi kadın, güzelliğiyle keşlerin dikkatini çekse de gözlerindeki ifadeyle uzak durmalarını yeterince sert bir şekilde ifade ediyordu.”
Cümlede nesne eksikliği yok, sonuçta "uzak durmalarını" derken zaten önceki cümledeki keşlerin kast edildiği belli,ayrıca "onların" deseydim cümle iyice şişecekti . Bu cümlenin asıl kusuru çokuzun olması ve ayrıca iki defa "ifade" kelimesinin kullanılması, Aceleci olduğum için genellikle dönüp tekrar okumam...

Bunun yanısıra yazım hatalarıyla ilgili örneklerinize de katılıyorum ve yukarıdaki özrümü tekrarlıyorum.

Öykünün konusuna gelince... Benim için önemli olan bir öykü kurgulayabilmektir.Hepimiz King okur ve genellikle onu "sıradan" buluruz ama hemen hemen hiçbirimiz onun kurgulayışına ulaşamayız, yanılıyor muyum?

Öyküde bir dönüşüme şöylece değinilip gerisini okurun hayal gücünün tamamlaması hedeflendi.
Ayrıca yangının sadece bir evde çıktığından değil, hedeflenen evde çıkmasından bahsediliyor, dikkat ederseniz. Ve bu da su tesisatına bağlıbirbaşka tesisat ağının varlığıyla okua gösteriliyor.

Özenli okumanız için teşekkür ediyorum, gözünüze,aklınıza sağlık.